Deniz Poyraz’ın Avukatı İmdat Ataş: Sistemin aparatları tarafından işlenen bir cinayet
HDP İzmir il binasına yapılan silahlı saldırıda katledilen Deniz Poyraz'ın üçüncü duruşması yarın görülecek. Evrensel'e konuşan dava avukatı İmdat Ataş, saldırının bireysel yapılamayacağını söyledi.
Fotoğraf: Eda Aktaş/Evrensel
Ramis SAĞLAM
İzmir
Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir İl binasına yapılan silahlı saldırı sırasında katledilen Deniz Poyraz’ın üçüncü duruşması 29 Nisan (yarın) saat 09.00'da İzmir 6’ncı Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye devam edilecek. Poyraz’ın Avukatlarından İmdat Ataş ile davanın seyri ve kamuoyunda tartışılmayan konuları konuştuk. Ataş, bu çapta ve nitelikte bir saldırının bireysel yapılamayacağını söyledi.
Türkiye’de yaşayan ve az çok bu ülke tarihini bilen tüm ezilenlerin, bu çapta ve nitelikte bir saldırının bireysel olarak yapılamayacağını bildiğini söyleyen Ataş, “Kurgulayanlar belki profesyonelce, tek bir kişinin işiymiş izlenimi ya da görüntüsü yaratabilir, ancak bu tür saldırıların merkezi bir karar olmadan yapılması mümkün değil. Çünkü potansiyel olarak örgütlü bir karşı tepkinin ortaya çıkma ihtimali her zaman mümkündür. Bu anlamda, yargılamanın geldiği süreç itibariyle de bu fikrimiz değişmiş değil. Bu saldırı son derece planlı, örgütlü bir saldırıdır. Bu anlamda soruşturmanın başından, bugün devam eden yargılamanın biçimine kadar devlet güçleri adeta tek sanığın yargılandığı bu davayı yine tek sanıkla kapatma çabası içinde görünüyorlar” dedi.
“ÖRTÜLÜ BİR DİRENÇ SEZİYORUZ”
“Bu örgütlü kontrgerilla yapısını deşifre etme, ortaya çıkarma çabamıza karşı, yargılama makamının örtülü bir direnç içinde olduğunu görüyoruz” diyen Ataş, dolayısıyla tartışılmayan, öne çıkarılmak istenmeyen bir unsur olarak önlerinde aşılması gereken bir bariyer olduğunu ifade etti.
Davada sorulması gereken, fakat sorulmayan sorular olduğunu söyleyen Ataş, “Soruşturmanın başladığı anı gözünüzün önüne getirdiğinizde şunu görüyorsunuz. Türkiye’de milyonların oy verdiği, temsilcilerini seçerek meclise gönderdiği, TBMM’nin üçüncü büyük partisinin bir metropol il binasına saldırı oluyor ve o saldırıda bir partili katlediliyor. Polis saldırgana son derece şefkatli davranıyor, savcılık adli bir olaymışçasına ve yangından mal kaçırırcasına saldırganı daha 24 saat bile dolmadan adliyeye sevk ediyor. Adliyede birkaç saat içinde sulh ceza hakimliği de tutuklama kararı veriliyor. Bizden de olay bu kadarmış denilerek buna inanmamız isteniyor” diye konuştu.
Ataş, “Böyle bir saldırı başka bir parti binasına gerçekleşmiş olsaydı, belki onlarca ev baskını, onlarca gözaltı, ek gözaltı süreleri, kamera kayıtları, telefon dökümleri, basına servis edilen fotoğraflar, onlarca tutuklama vs. gerçekleşecekti. Devletin, Deniz şahsında bize gösterdiği değersizliktir. Haliyle devletin bu saldırıya yaklaşımı, soruşturmayı yürütüş biçimi, daha soruşturmanın başından belliydi” dedi.
“BU DAVALAR TOPLUMSAL SAHİPLENME SAĞLANMADAN İLERLETİLEMEZ”
Dosyanın tek sanıkla ve en kısa sürede kapatmak istendiğini vurgulayan Ataş, “Dolayısıyla sorulmayanları sormak, görülmeyenleri göstermek ve gizli olanı açığa çıkarmak çabası önemli bir yerde duruyor. Davanın tek sanıkla kapatılmak ve adli bir olaydan ibaretmiş gibi davranılması çabasına karşı yapılacak mücadelenin, sadece avukatların çabasıyla yürütülmesi mümkün değil. Bu davalar toplumsal sahiplenme sağlanmadan ilerletilemez. Bu örgütlü yapı ortaya çıkarılmadığı müddetçe de bu saldırı ve katliamların önüne geçmek mümkün olamaz. Nasıl ki evvelsi gün Gezi davasında, belki de toplumsal sahiplenme düzeyinin azlığı nedeniyle, bu cezaları verebildilerse, Deniz Poyraz davasının sahiplenilmemesi durumunda da dava bu haliyle kapatılıp gidecektir. O nedenle davayı sahipsiz bırakmamak önemli bir yerde duruyor” diye konuştu.
“KATİL ZANLISI ÖN PLANDA DURAN BİR FİGÜR”
Katil zanlısının esasen burada sadece ön planda duran bir figür olduğunu ifade eden Ataş, “Önemli olan onun arkasındaki perdeyi kaldırabilmek. Sorduğunuz soru bağlamında bu eylemin örgütlülüğüyle sanığın ilişkisi hakkında, en azından izlenim olarak elimizde yeterli veri olduğunu düşünüyoruz. Elbette mahkemedeki hal ve hareketleri, kendisini bir ‘kahraman’ pozisyonunda göstermek istemesi ve yaptığı işten en ufak bir pişmanlık göstermemesi, arkasında güvendiği bir odağın olmasına bağlı olabilir. Ama biz bunu hal ve hareketlerinden ziyade, durumu dosyadaki ya da dosyaya henüz yansımamış verilerle değerlendiriyoruz” dedi.
“İLİŞKİ AĞI SORGULANMASI GEREKİYOR”
“Sanığın kişiliği, önceki ilişkileri, aile yapısı, işi, Suriye’ye gidişi, oradan dönüşü akabindeki eylem ve ilişkileri, silah meselesi, açığa çıkmayan ilişkileri, para ve harcama hareketleri, devletin halihazırdaki organizasyon ve işleyiş süreci ve şu an aklıma gelmeyen başkaca verileri bir bütün olarak analiz edildiğinde, bu saldırının örgütsüz, plan ve programsız olmasının mümkün görünmediği anlaşılacaktır” diyen Ataş, bazı siyasetçilerin açıklamaları, Sedat Peker ve yine devlet içinden bilgi aldıklarını söyleyen bazı gazetecilerin olaydan sonraki açıklamalarının bu düşüncelerini doğruladığını, bununda zamanla açığa çıkacağına inandıklarını söyledi.
“SİSTEMİN YARGILANMASINI VE MAHKUM EDİLMESİNİ İSTİYORUZ”
Ülke tarihinde birçok “karanlık” olaya şahit olduklarını dile getiren Ataş, dolayısıyla her bir aydınlatılamayan olayın, bir sonrakinin doğmasına, toplumun giderek boğulmasına yol açtığını ifade etti. Ataş, “Deniz Poyraz davası da Hrant Dink cinayeti gibi bu sistemin aparatları tarafından işlenen bir cinayete konudur. Görüntüde biri var ancak gerisi karanlık. Dolayısıyla biz tekil görünen bir cinayetin değil, bir sistemin yargılanmasını ve mahkum edilmesini istiyoruz. Elbette bunun tek yolu mahkemeden geçmiyor ve Türkiye’deki mevcut yargı sisteminde bunu yapmak pek mümkün görünmüyor. Siyasete, topluma düşen roller de var. Dünyanın hiçbir yerinde bu tür organize ve karanlık saldırılar toplumsal sahiplenme ve talep gerçekleşmeden açığa çıkarılamamıştır. Dolayısıyla topluma, demokratik siyasete ve toplumsal demokratik muhalefetin bizzat canına kasteden bu saldırıya, demokratik güçler sahip çıkmalı, kapalı perdenin ucunu aralamalıdır” dedi.