1 Mayıs öncesi görüştüğümüz sağlıkçılar: İnsanca yaşam, insanca ücret
1 Mayıs öncesi görüştüğümüz İstanbul Eğitim Araştırma Hastanesinden işçi ve emekçiler gerçek bir kadro ve insanca yaşayacak bir ücret talep ediyor.

Fotoğraf: Murat Uysal/Evrensel
İLGİLİ HABERLER

Ankara'dan işçi mektupları: 1 Mayıs taleplerimiz güvenceli iş ve ücretlere zam olacak

Düzce’de 1 Mayıs’a çağrı: İnsanca yaşayacağımız bir ülkeyi inşa etme gücümüz var

Osmaniye'de ilk kez 1 Mayıs kutlanacak

Ege'de 1 Mayıs coşkusu: İzmir ve Denizli'de işyeri kutlamaları yapıldı
Murat UYSAL
İstanbul
Yaşları birbirine yakın üç genç sağlık emekçisi Ali, Esma ve Taner. 2 aydır İstanbul Eğitim Araştırma Hastanesinde çalışan Ali bir an önce dil öğrenmek istiyor. Esma 1 yıldır çalıştığı hastanede ücretinin daha yüksek olduğu bir bölüme geçmek, Taner ise eşit işe eşit ücretin verildiği bir sistem istiyor. 4 sene okuyup çaba sarf ettikten sonra alanlarında iş bulabilmiş olmayı büyük şans olarak nitelendiren üç genç sağlık emekçisinden Ali daha önce garsonluk da yapmış günlük işlere de gitmiş. Ali, “Atanana kadar en büyük korkum güvenlik soruşturmasıydı. Benim için atanamamayı düşünmemek mümkün değildi. Geçmişimdeki bir küçük çizikle, paylaşımla, sözle hayatımın kayacağını biliyorum. Hâlâ bu korkuyla yaşıyorum” diyor. Bugün dil öğrenmek bu korkudan uzakta başka bir ülkede mesleğine devam etmek istiyor ama, “Yoğun çalışma temposundan kursa gitmeye vakit bulamıyorum. Burada iş tanımımız belli değil kim ne işi yüklerse sana o iş artık senin oluyor. Halbuki o iş senin görev tanımında hemşirenin görev tanımında yok” diyor.
GÖREV TANIMINI BİLMEK DE ANGARYADAN KURTARMIYOR
2 aylık Ali görev tanımının yazılı olduğu sözleşmenin tamamını okumuş değil. Sözleşmeyi okuyan Esma giriyor söze. “Görev tanımını bilsen de uygulamada bunu hayata geçirmek ‘Hayır bu benim işim değil’ demek çok kolay olmuyor. İş çabuk bitsin, sivrilmeyeyim, ekip ruhu diyerek her işe koşarken bulabiliyorsun kendini” diyor. Yaşça büyük sağlıkçıların çoğu zaman kendilerine tavsiyelerde bulunduğunu, yardımcı olduğunu anlatan Esma, “Yaşını almış tecrübeli hemşireler daha mücadeleci oluyorlar. Gençler de tartışmalarda haklarını savunuyorlar ama bir eylemde çok da öne çıkmıyorlar” diyor.
“Sendikaya üye olmayı düşündün mü?” diye sorunca, “Şu an biz sözleşmeliyiz hala riskimiz var o kadar kolay hareket edemiyoruz. Bir de sendikalar hakkında çok bilgim olmadığı için üye olmadım” cevabını veriyor.
"İYİ BİR ÜCRETLE ÇALIŞMAK İSTİYORUZ"
İçlerinde tek sendikalı olan Taner de Memur-Sen üyesi. “Her Memur-Sen üyesi Memur-Sen’e bile isteye üye olmuyor” diyor. İş yükü ve baskının sendikaları tanımaya engel olduğunu anlatan Taner, “İş yükü azaldığı zaman haklarım neler diye sorgulayabiliyorsun. Yani baskı altında olunca o baskıyı kaldırmaya gücün de olmuyor” diyor.
1 Mayıs’a Ali dışında önceden katılan yok aralarında. Ali de İstanbul’a gelmeden öce yaşadığı şehirde bir kez katılmış. Bu sene 1 Mayıs’ta çalışacaklarını söylüyorlar. Ancak belli başlı talepleri var. Sağlık emekçileri 1 Mayıs’a katılıp pankart açabilselerdi, o pankartta şunların yazılı olacağını söylüyor: “Eşit işe eşit ücret”, “Daha insani şartlarda, daha iyi ücrete çalışmak istiyoruz.”
"YA KREDİ KARTI YA EK İŞ"
Sağlık işçilerinin sorunları ve talepleri de sağlık emekçilerinden çok farklı değil. Artan iş yükünden yakınan bir sağlık işçisi, “Emekli olan işçilerin yerine yenilerini almadılar. Biri izinli olduğu zaman daha çok koşturmak zorunda kalıyoruz” diyor. Yoğun çalışma temposu karşılığında aldığı ücretin ise yetmediğini söyleyen sağlık işçisi, “Kredi kartı kullanıyorum, maaşı alınca direkt kredi kartına yatırıyorum. Sonra tekrar kredi kartından harcıyorum, böyle bir döngünün içerisindeyiz. Ek işe gidiyoruz. Erkekler daha çok iş bulabiliyor, kadınlar temizliklere gidiyor. Genellikle hastanede çalışan hekimlerin evlerine, tanıdıkların evlerine gidiyoruz” diyor.
"AKRABALAR YARDIM EDİYOR"
Bir başka işçinin “Olmasaydı geçinemezdim” dediği de köyden akrabalarından gelen erzaklar. “Hadi bana köyden geliyor, gelmeyen ne yapıyor? Kocamustafapaşa’da bir kira 3 binden başlıyor, o da bodrum kat” diyor. Hastaneden çıktığında ek işe gittiğini belirten işçi, “Eskiden şirkete bağlıydık şirket sırtımızdan yeterince para kazandı, şimdi devletteyiz ama değişen bir şey yok. Eskiden insanlar kendini devlete atınca rahatlıyordu şimdi o da bitti. Şirketteyken aldığımız para en azından yetiyordu, şimdi bu para yetmiyor” diyor.
"ARTIK GÜLMEK İSTİYORUZ"
Görüştüğümüz sağlık işçileri üyesi oldukları Öz Sağlık-İş’in 1 Mayıs çağrısının olmadığını söylüyorlar. Katılırlarsa bireysel olarak katılacaklar. Taleplerini ise şöyle sıralıyorlar: “Milletvekillerinin maaşı kadar maaş versinler”, “İnsanların artık yüzü gülmüyor. Artık gülmek istiyoruz”, “Ya ev verin ya insanca ücret verin”, “İşçiyiz ama köle değiliz”, “Kadro dediler hani kadromuz.”
SÖZÜNÜZDE DURUN KADROYU VERİN
Geçen yıl 1 Mayıs’a TİS talebiyle yaptıkları eylemlerle giden Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi işçilerinin o günlerdeki birliğini görmek güç. İşçilerin birliğinin dağılmasında Cerrahpaşa’daki üç sendikanın rekabeti var. Ancak Cerrahpaşa işçilerinin talepleri ise ortak: “Eşit işe eşit ücret, çalışma koşullarının düzeltilmesi.”
Cerrahpaşa’da 12 yıldır çalışan, taşeronu da kadroyu da gören Leyla, “Çocuk gibi sevindik kadro haberini aldığımızda. Kadro demek iş güvencesi, insanca ücret demekti. Hiçbiri olmadı, çocuk gibi kandırmışlar bizleri. Leyla’nın isyanını asgari ücretin sırındaki ücreti perçinliyor: “Asgari ücretin 200 lira üzerinde alıyorum, her ay yapılan kesintilerden net ücretim bile belli değil.
Leyla 1 Mayıs’a iki defa gitmiş. Bu sene ise gidemeyeceğini söylüyor. Kendisi üç sendikanın çağrısına şahit olmamış. Talebini ise şöyle özetliyor: “İnsanca yaşamak, gerçek kadro, sözünüzde durun.”
"ZAMLARA SON"
Hasan ise geçen yıl TİS eylemlerine katılan, kendini, “En çok ben bağırdım en önde hep ben oldum” diye tarif eden bir işçi. Geçen yıl ki eylemler için, “Bir daha o birliği yakalamak zor. Kimsenin sendikalara güveni kalmamış. Sözünde duracak, mevki alınca değişmeyecek, nereden geldiğini unutmayacak” diyor.
Örgütlü olduğu Sağlık-İş’ten istifa eden Hasan, “Rektörün istediğini sendikalar yaptı. Üç parçaya böldüler işçiyi, şimdi hepsi ayrı bir yerden çekiyor. Kaybeden yine biziz kazanan yönetim. Geçen seneki ses nerede, sloganlar nerede? Herkes köşesine çekilmiş bekliyor” diye anlatıyor.
Hasan talebini ise “İşçiden yana sendika, zamlara son” şeklinde özetliyor.
"MALTEPE MEYDANI’NDA HAYKIRACAĞIZ"
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi İşyeri Temsilcisi Aydın Erol “Sağlık emekçilerinin ücretlerinin düşüklüğü, sağlıkta şiddet meselesi, uzun zamandır verilmeyen ek gösterge ve yıpranma hakkı bu dönemin en acil talepleriydi. Hastaların mağdur edildiği, sağlık çalışanlarınınsa ciddi anlamda yoksullaştığı bir dönem. Özellikle genç sağlık emekçileri arasında yurt dışına gitme isteğini daha da artırdı. Sağlık emekçileri son dönemde yabancı dil kurslarına gitmeye başladı” diyor.
Cerrahpaşa’da 1 Mayıs kutlamasının gelenek haline geldiğini ifade eden Erol şöyle devam etti: “1 Mayıs kutlamasını hem sağlık işçileriyle hem de kamu emekçileriyle gerçekleştireceğiz. Sağlık işçilerinin ve kamu emekçilerinin taleplerini birleştirip Maltepe Meydanı’nda haykıracağız.”
Sağlık emekçilerinin 1 Mayıs’a bakışını değerlendiren Erol, “Sağlık emekçileri 1 Mayıs’ı politik bir gün olarak değerlendiriyor. İşyerinde yapılan eylem ve etkinliğe katılanlar, 1 Mayıs mitingine ya da sokak eylemine çok katılmıyorlar. 1 Mayıs’ın emeğin bayramı olduğu ve talepleri için mücadele günü olduğu duygusunu oluşturabilmemiz lazım” diyor.
Evrensel'i Takip Et