29 Nisan 2022 20:54
/
Güncelleme: 20:08

Agah Özgüç'ün ardından | Yeşilçam belleğini yitirdi

Mesut KARA

Sinema yazıları yayımlamaya başladığım günlerden bu yana bütün kitapları baş ucu kitabım olan, yazdığı kitaplarla Yeşilçam’ın belleğini, anılarını günümüze taşıyan Agah Özgüç’ü yitirmenin derin üzüntüsü içindeyim. Yeşilçam’ın arşiviydi, belleğiydi “muhtarı”ydı. Ardında çok değerli bir hazine bıraktı.

Agah ağabeyle tanışıklığımız 30-35 yıl öncesine '90’ların başına uzanır. Agah Özgüç ve değerli Giovanni Scognamillo her zaman bilgisine baş vurduğum, danıştığım iki değerli insandı.

1932 yılında Kadıköy Yeldeğirmeni'nde doğan Agah Özgüç’ün anne tarafı Batum Gürcü’sü, baba tarafı da Bulgaristan göçmenidir. 1950'li yıllarda Attilâ İlhan'ın etkisiyle birçok edebiyat dergisine şiir ve denemeler yazar. Profesyonel gazeteciliğe geçişi 1961 yılında olur.

Agah Özgüç’le '90’larda 2000’lerin başında çok sık görüşür sohbet ederdik. Zaman zaman tartıştığımız, çatıştığımız da oldu ama karşılıklı sevgimizi, saygımızı hiç yitirmedik.

Örneğin büyük yıldız Sezer Sezin için bütün sinema yazarlarının, araştırmacıların aksine ilk kez “Türk sinemasının ilk büyük yıldızı” yazdığım için bana “Efsane yaratmayın, Türk sinemasının efsaneleri bellidir, Cahide Sonku, Yılmaz Güney ve Türkan Şoray” dediğinde yanıtlamamış, tartışmamıştım. Ona göre Türk sinemasının ilk kadın yıldızı ve efsanesi Cahide Sonku’ydu. Oysa Cahide Sonku tiyatronun büyük yıldızıydı ve yıldız olarak gelmişti sinemaya ve yıldızlığını sürdürmeyi başarmıştı.

Sezer Sezin ise sinemacılar kuşağında kendi kendini yaratmış, ilk büyük yıldızımızdı. Yeni kuşak araştırmacılar pek bilmez, Türkan Şoray’dan çok önce “Sezer Sezin kanunları” vardı sinemamızda.

Benim Sezer Sezin için “İlk büyük yıldız” yazmamdan bir süre sonra yayınlanan büyük usta Lütfi Ö. Akad da “Işıkla Karanlık Arasında” adıyla yayımlanan anılarında “Sezer Sezin ‘Damga’ filmindeki başarısına ‘Vurun Kahpeye’ filmindeki başarısını da katarak Türk sinemasının ilk gerçek yıldızı oluyor” cümlelerini yazmıştı. Sonrasında Sezer Sezin’in sinemamızın ilk gerçek kadın yıldızı olduğu kabul gördü. Agah ağabeyle bu konuyu tekrar konuşmadım.

Agah Özgüç, benim doğduğum günlerde içindeki büyük sinema sevgisiyle Yeşilçam’a gelip oyuncu olmak isterken gazeteci olan, sonrasında da gittiği film setlerinde yaptığı söyleşilerle, tuttuğu notlarla, toplayıp biriktirdiği fotoğraf, lobi kart, afiş gibi sinema ürünleriyle önemli bir kaynak-arşiv oluşturan çok üretken, yeri doldurulamaz, unutulmaması gereken bir araştırmacıydı.

'60’ların başında Yeşilçam’a gelip gazeteciliğe başladıktan sonra Ses gibi dönemin önemli sinema dergilerinde röportajlar, haberler yazar. Yapımcılar, yönetmenler, oyuncular dahil kimsenin aklına arşiv tutmak, belge toplamak gelmezken, Agah Özgüç o günlerden itibaren belge, bilgi toplamaya, arşiv tutmaya başlar.

Yeşilçam sonrasında da yıllarca sahafları, bitpazarlarını dolaşıp, cebinden paralar harcayarak araştırmayı, toplamayı sürdürdü. En önemli eseri, her sinemacının kaynak kitabı, başvuru ve başucu kitapları olan 4 ciltlik “Türk Filmleri Sözlüğü”ydü. Çok çalışkan ve üretken bir araştırmacı olan Agah Özgüç, 60 yılda çok sayıda önemli kitap yayımladı.

Çok sayıdaki önemli eseri arasında “Türk Sinemasında Cinselliğin Tarihi”, “Bütün Filmleriyle Yılmaz Güney”, “Türk Film Yönetmenleri Sözlüğü”, “Türk Film Yapımcıları Sözlüğü” “Türk Sinemasında İstanbul” gibi önemli kitaplar da yer alır.

“Artist”, “Sinema”, “Ses” ve “Perde” gibi dönemin sinema magazin dergileri dışında “7 Gün”, “Video Haber”, “Gelişim Sinema”, “Beyaz Perde”, “Cumhuriyet Dergi”, “Antrakt”, “Sinema”, “Albüm” ve “Öküz” gibi dergilere yazar, 12 sayı çıkan “Sinema 65” dergisini yönetir.

Türk sinemasına katkıları nedeniyle 1992’de Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi tarafından “Altın Artemis Ödülü” verilen ilk sinema yazarı olan Özgüç, 1992-1993’te Ankara Sanat Kurumu’nun sinema ödülünü aldı. Özgüç, 1999’da ise 2. Ankara Uluslararası Film Festivali’nde “Aziz Nesin Emek Ödülü”ne değer görüldü. 2000 yılında da Sinema Yazarları Derneği’nce Emek Ödülü verildi.

Bir süre önce Kovid-19’a yakalanıp hastaneye kaldırılan, ciğerleri ve böbrekleri hasar gören Agah Özgüç yoğun bakımda verdiği yaşam mücadelesini kaybederek aramızdan ayrıldı. Onu hep çalışkanlığı, üretkenliği ve dostluğuyla anımsayacağım.

Agah Özgüç sinemamızın belleğiydi, unutulmaması gereken isimlerindendir. Anısına ve bize bıraktıklarına saygıyla…

Evrensel'i Takip Et