İşçi sınıfına şarkı söyleyen bir müzisyenin düşüşü: Shahin Najafi
E. Ava, İranlı müzisyen Shahin Najafi'nin politik dönüşümünü yazdı.

Shahin Najafi | Fotoğraf: Wikimedia Commons
E. AVA
Bu yazıda 2012 Şubat ayında çıkardığı Hich Hich Hich (hiç) albümüyle birçok kişinin dikkatini çeken İranlı “politik halk sanatçısının” politik dönüşümünü inceleyeceğiz.
10 Eylül 1980 İran, Bandar Anzali doğumlu Shahin Najafi, şarkıcı ve şiir yazarı. “Shahin Najafi” olarak bilinen Morteza Najafipour Moghaddam, İran’nın Gilan ilinde büyüdü. Sekiz çocuğun en küçüğü olan Najafi 6 yaşında babasını kaybetti ve ağabeyinin uyuşturucu bağımlılığı nedeniyle farklı zorluklar ve sorunlarla karşılaştı. Yoksul bir ailede büyüyen Najafi, 15 yaşında müziğe merak salıyor, gitar öğrenerek müzik alanına ilk adımlarını atıyor.
Najafi bir röportajında; “Öğrencilik yıllarımda Flamenco adlı bir grupla konser veriyorduk. İki üç dinletiden sonra şarkı söylememe izin verilmedi. İran'da sosyoloji öğrencisiydim. Daha sonra iki kez ‘yeraltı müzik suçu’ndan tutuklandım ve normları çiğnediğim için üniversiteden atıldım” diyerek müzik hayatının üniversitede olgunlaşmaya başladığını ve yine bu süreçte İran rejiminin zorbalığıyla da sert bir biçimde yüzleştiğini anlatıyor.
2004 yılında 24 yaşındayken İran'dan Almanya’ya göç ederek mülteci olan Najafi, burada çeşitli müzik gruplarına dahil oldu, zaman içerisinde siyasi ayrışmalar nedeniyle bu gruplardan ayrıldı. Najafi’nin ilk çıkışını “Hich Hich Hich” albümünün 2012 Şubat’ta dinleyiciyle buluşması olarak görebiliriz. Toplumsal sorunları işleyen bu albüm Shahin Najifi için önemli dönüm noktası oldu. “Ranandegi dar masti”, “Facepook”, “Bad az to” şarkılarının yer aldığı bu ilk albümde Najafi, İran müziğine yeni bir biçim kazandırdı. Özellikle muhalif gençlerin ilgisini çekmeyi başaran bu albüm Najafi’nin isminin kitlelerce duyulmasını sağladı.
NAJAFİ’NİN BAŞINA ÖDÜL KOYDULAR: 100 BİN DOLAR
Najafi aynı yıl “Naghi” isimli şarkısıyla ülkeyi nerdeyse bir birine kattı. "Naghi" daha 32 yaşındayken Najafi’nin hayatının seyrini değiştirdi diyebiliriz. Oldukça politik içeriğinin yanı sıra doğrudan dini hedef alan Naghi, İran’da büyük ses getirdi. Şarkının çıkmasının ardından Kum'daki önemli imamlardan biri olan Ayetullah Safi Golpayegani ve Ayetullah Naser Makarem Shirazi İranlı şarkıcıyı dinden dönmekle suçlayarak idam fetvası verildi.
İran dışında bulunan Najafi için verilen idam fetvası yetmedi, dehşet verici bir haber yayımlandı. İran devletine bağlı Şii Çevrimiçi Web Sitesi Najafi’yi öldürene yüz bin dolarlık ödül verileceğini açıkladı. ve Bu haber dünyada büyük yankı uyandırdı. Bu haberi diğerleri takip etti; çok sayıda kurum ve kişi Najafi’nin başı için ödül belirledi.
İdam kararı sonrası Najafi, tüm konserlerini ve programlarını iptal ederek Köln'den ayrıldı. Almanya polisi tarafından koruma altına alınan Najafi zaman zaman polis talimatları doğrultusunda imajını değiştirmek zorunda kaldı.
YARINIM İÇİN GECEYİ SENDEN GERİ ALACAĞIM
Fetva sonrası görünürlüğü azalan Najafi daha aktif şekilde müzik yapmaya devam etti. 2013’te yayınladığı “Tramadol” albümüyle yine büyük ses getirdi. Bu albümde İngooneh, Tramadol, Punez şarkılarıyla dikkatleri topladı. O dönem İran’daki şarkıcı profili de radikalleşiyordu.
Najafi aynı yıl single çalışması olan Marge Nazli’yi (Nazlı’nın ölümü) yayınladı. Şarkı bu yazının bütünlüğü ve bağlamı için oldukça önemli. İleride bunu daha net açıklayacağım. Gelelim şarkının hikayesine…
Şarkıda İranlı Şair Ahmad Shamlou’nun şiirinden uyarlandı. Şiirde Vartan Salakhanian hikayesi ele alınıyor. Saltanat döneminde Tudeh partisinde faaliyet gösteren Vartan 1954 yılında dönemin istihbarat örgütü Savak tarafından kafası matkapla delinerek öldürüldü ve cesedi nehre atıldı. Najafi şarkılarında hem saltanat dönemini hem İran İslam rejimini hedef alıyordu. Yoksulluk, faili devlet olan ölümler, işkence gibi politik meseleleri teşhir eden şarkılar aynı zamanda gençleri mücadeleye teşvik ediyor; üzeri örtülü pek çok mesele açısından da gençler arasında araştırma isteği yaratıyordu.
Najafi’nin 2015’te çıkardığı “Sade” albümü ise beğenilere beğeni kattı. Albümde başta Ghazi, Sade, Yavashaki, Alice olmak üzere tüm şarkılar gündem oldu. Şarkı sözlerindeki yaratıcılık bestelerin yenilikçi tarzı bazen dinleyicilerini anlamak için 3-4 kere dinlemeye zorluyordu.
Najafi özellikle “Ghazi” şarkısının sözleriyle gençlerin büyük beğenisini toplamıştı:
“Halkım ölse de,/ Öldürülse de,/ Tarihe yazık/ Kırgın ve hüzünlü/ Bir avuç şiir ve şarkıyla/ Seninle savaşamam/ Çünkü sen din yargıcısın!/ Önünde dans edilmez/ Şimdi güllerin katledilmesine ağıt okurken/ Yarınım için geceyi senden geri alacağım”
FABRİKANIN ARTI DEĞERİ, KAZANCI VE NABZIYIM
Sha’aban, Bbbbc, Amoo Norooz, Salam şarkılarıyla da büyük yankı uyandıran Najafi nokta atışını ise Proletariat (Proletarya) şarkısıyla yapmıştı. Proletariat 2015 yılında single olarak dinleyiciyle buluştu.
“Benim olmayan acılardan bıktım/ Bana ait olmayan bir toprakta oturuyorum// Bana ait olmayan bir isimle yaşıyorum/ Benim olmayan acılar içinde ağlıyorum// McDonald's’ın acı tadını bekliyorum/Fast food restoranlarının camının arkasındayım// Total şirketinin açık petrol musluğunun altındayım/ Porsche tekerleklerinin altındayım// Rolex’inin parıltısından kurudum/ Hapınızın hazzıyla mesudum// (…)// Tank paletleri altında ezilen savaşta/ Barışta banka kredilerinde boğulanım// Ceplerin derinliğinde bozuk para/ Soyluların(!) elinde buruşuk bir çekim// Fabrikanın artı değeri, kazancı ve nabzıyım/ En marjinal mahalle; benim yuvam// (…)// Benim olmayan acılardan bıktım/ Bana ait olmayan bir toprakta oturuyorum// Bana ait olmayan bir isimle yaşıyorum/ Benim olmayan acılar içinde ağlıyorum.”
Şiiri oldukça dikkat çeken şarkının seveni ve dinleyicisi oldukça fazlaydı. Najafi online kitap tartışma günleri, şarkıların sözleri üzerine konuşma günleri düzenlemeye başladı. Özellikle Telegram kanalı üzerinden dinleyicisiyle bağ kuran Najafi sohbetlerinde mücadele ve örgütlenme vurgusunu oldukça fazla yapıyordu ancak kendisi örgütlü değildi.
DÖNÜŞÜMÜN BAŞLANGICI; MÜNFERİT KAHRAMANLIĞIN SONU
Najafi’nin ünü arttıkça etrafındaki müzisyen profili ve arkadaş çevresi de değişmeye başladı, şarkı sözleri gücünü yitirmeye başladı. Bu yitim halk nezdinde güvenilirliğini ve nihayetinde kendisini de kaybetmesine neden oldu. Modern dünya münferit kahramanlığın sonunun hızlı getiriyor. Statü ve prestij yıllar içerisinde kazanılıyor ancak kritik bir noktada yanlış seçim yıllar içinde birikeni siliyor.
Najafi için ilk kırılma noktası 2017’de ‘Blackfield’in davetlisi olarak gittiği İsrail'in Tel Aviv kentinde ‘Aviv Geffen’ ile verdiği ortak konser oldu. Najafi bu konseri “İsrail’le ilişki kurmamak İran rejiminin politik tutumu. Ben İsrail halkına konser verdim” diye savundu. Najafi İsrail’deki konserin politik bir anlamı olduğunu elbette biliyordu.
Bu konser sonrası Najafi dinleyici kitlesini blok halinde kaybetti. Dinleyici sayısında önemli erime yaşandı. Shahin Najafi, bugün YouTube üzerinden yayınlanan canlı sohbet oturumlarında özellikle orta sınıfın rızasını kazanmak için amansız çaba gösteriyor. Özellikle son 4 yılda siyaset ve sınıfsal tutumunda büyük bir değişim geçiren Najafi’nin eski kitle profilinden de eser yok.
VARTAN’I ÖLDÜRENLERİN SAFINA GEÇTİ
7 yıl önce işçi sınıfı için şarkı söyleyen, işçi çocuklarına seslenen, işkenceleri ve ölümleri teşhir eden Shahin Nejafi monarşistlerin kendisini kucaklaması için İran eski Şahı’nın oğlu Reza Pahlavi'yi açıktan destekliyor, Marksistlere “koyun” diyerek bulunduğu bataklığın daha derinine saplanıyor.
Najafi, ‘Proletariat’ ve Marge Nazli’den bugünlere geldi, Vartan’ın katillerinin yanında saf tuttu. Yıllardır onunla övünen, sabah akşam şarkılarını dinleyen muhalif, solcu, sosyalist ve anarşistlerin, İran rejiminin baskılarından bıkan, kurtuluş arayışına başlayanların düşlerini kırdı. Dün kimliği ve ürettikleriyle gençlere örnek olan Najafi zaman içinde kahramanlaştı; para, şöhret ve münferit duruşun düşüşe nasıl dönüşebileceğini gösterdi. Bir şarkıcının 10 yıllık (2012-2022 arası) hikayesinde bile; örgütsüz “münferit kahramanlar”ın ne kadar savrulabileceğini görebiliyoruz.
Evrensel'i Takip Et