İşçi kadınlar 1 Mayıs’ta talepleriyle alanda
Metal işçisi kadınların karşılaştığı temel sorunları ve 1 Mayıs taleplerini elektrik fabrikasında çalışan Birleşik Metal-İş Kadın Komisyonundan Meltem Yıldız ve Gül Hasret Irmak’la konuştuk.
Fotoğraf: Evrensel
Sennur UNAY
Bursa
Metal sektörünü ağırlıkla erkeklerin çalıştığı bir sektör olarak biliyoruz ancak elektrik-elektronik sektöründe daha çok kadın işçilere rastlayabiliyoruz. Erkeklerin yoğun olduğu bu sektör içerisinde işverenlerin “fırsat eşitliği en önemli misyonumuzdur” gibi süslü laflarla dillerinden düşürmedikleri “kadın istihdamı”nı ve işyerinde kadınların karşılaştığı temel sorunları Bursa’da bir elektrik fabrikasında çalışan Birleşik Metal-İş Kadın Komisyonundan Meltem Yıldız ve Gül Hasret Irmak’tan dinliyoruz.
KADIN İSTİHDAMI DİYORLAR, KREŞ DESTEĞİ VERMİYORLAR
Meltem Yıldız, kadın istihdamından sürekli bahsedildiğini ancak tamamen göstermelik bir söylem olduğunu dile getiriyor: “Metal sektörü erkek egemen olduğu için her şey ona göre dizayn edilmiş durumda. Makinesinden oturma düzenine ya da iş saatlerine kadar her şey erkeklere göre ayarlanmış. Kadınlarda ciddi anlamda kas iskelet rahatsızlıkları var. Bilek, kol, omuz ve bacaklarda rahatsızlıkları var. Bileklerimizde ödem oluşuyor. Zorladığımda çatal bıçak kullanamıyorum. Boynumuzda düzleşme oluyor. Kadınlarda kemik erimesi daha fazla görülüyor. Tablo böyleyken kadın istihdamı yaratıyoruz diyemezsiniz. İşverenler ‘Biz kadına yönelik iş alanları geliştiriyoruz’ diyor ama hayır böyle bir şey yok. Kadının regl dönemi yok sayılıyor, ileri yaşlarında yaşayabileceği sorunlar ya da evine gittiği zaman yaşadığı sorunları yok sayıyorlar. Kadın-erkek iş dağılımın doğru değil. Kadın evde de çalışmaya devam ediyor. Pandemiyle beraber evdeki iş yükü ve sorumluluğu arttı. Hijyeni kadın sağlıyor. Toplumun kendisine biçmiş olduğu rollerden sıyrılamıyor. Böyle olunca da bir devlet kalkıp da “bana ne senin evdeki hayatından” diyemez. Eğer istihdamdan bahsediyorsa bunları da göz önüne almak zorunda. Ne yazık ki çocuğun bakımından anne sorumlu tutuluyor. Kadınlar çocuklarına bakabilmek için işten çıkmak zorunda kalıyor. Bu kadınlar işten eve gittiğinde geri işine dönebilecek koşullar yaratılmıyorsa bu kadın istihdamı olmaz. Kadın istihdamı deniyorsa kreş desteğini de vermeleri gerekiyor.’’
Yüzde 90’nının kadın işçi olduğu elektrik fabrikasında kreşin en önemli talep olduğunu ifade eden Meltem, işverenin kreş desteği sağlamamak için erkek işçi alındığından anlatıyor: “Yaptığımız iş kadınlara daha uygun, küçük el işi gerektiriyor. Çalışma alanımız ortalama kadın boyuna göre dizayn edilmiş, ergonomi ona göre ayarlanmış. İki sözleşmedir kreş talebini öne çıkarıyoruz. Yasalardaki kadın işçi çalıştırma kotasına takılmasın, yasanın üstüne çıksın diyoruz. Yasalar ne diyorsa o diyorlar bize. Yasalar 150 kadın işçi olması gerektiğini söylüyor. 150 kadın işçi olmasına 23 kişi kalmış. O sayıya gelmesin diye erkek işçi alımı yapılıyor. Esprisini de yapıyorlar ‘Kreş isterseniz böyle yaparız işte’ diye. Biz de çocuk bakımından sadece kadınların sorumlu olmadığını söylüyoruz. Bir sonraki sözleşmede tüm çalışanları kapsamasını istiyoruz. Bunun çok güzel örnekleri var, zaten hak verilmez alınır, alana kadar da direneceğiz. Bir de arkadaşlarımızı da ikna etmemiz gerekiyor. Bazıları “Benim çocuğum yok bana ne” diyor. Bugün işten çıksam yine bir şekilde geçinebiliriz ama yaşam standartlarımız daha iyi olsun diye uğraşıyoruz. Temel tüketim maddeleri dahi lüks olmuş durumda. Biz kadınların biyolojik bir döngüleri var. Her ay hijyenik ped almamız gerekiyor ama fiyatlara bakıyorsun devasa boyutta. Her şey zor, kadın olmak daha da zor…
"İŞVEREN SAYEMİZDE YASALARI ÖĞRENDİ"
Gül Hasret Irmak ise artan hayat pahalılığını kadın işçilerin daha çok konuştuğunu belirtiyor. “Bazı sabahlar, ‘benim hayatım hep sabah kalkıp işe gitmek sonra eve gelmek ve faturaları düşünmek mi olacak?’ diyorum. Emeğimi, zamanımı veriyorum çalışarak neden daha iyi bir hayat yaşamıyorum? ‘Bugün markete gittim alışveriş yaptım, 250 lira harcadım ama eve gittiğimde bir şey yok’ konuşmalarıyla geçiyor günümüz. Her güne karamsar başlıyoruz. Günün 8 saati ekonomi ve bitmek bilmeyen memleket meseleleri üzerine konuşarak geçiyor” diyor.
Meltem Yıldız ise çözüm yolunun bir araya gelmekte olduğunu söyleyerek; “Biz de herkes gibi rahatsızız. Alım gücü düşük, asgari ücrete iyi zam yaptık diyorlar ama halimiz ortada. O siyasi parti, bu siyasi parti demeden toplum olarak bir şeyler yapılması gerekiyor artık. İnsanlar çoğu şeyin farkında ama ‘Ne yapabiliriz?’ noktası eksik kalıyor” diyor.
127 kadın işçinin çalıştığı işyerlerinde bütün kadınların sendikalı olduğunu söyleyen kadınlar; sendikadan önce bir talepte bulunduğumuzda bize fabrikada bulunan 12 kapıdan birini gösteriyorlardı. Şu anda işverenin sunduğu şartlar yok ortada. Haklarımızı kendimiz aldık. İlk zamanlar doğum izninin 6 ay olması çok bulunuyordu.Alıştırdık ama. İşverenin gözünde işçi dediğin sesini çıkarmaz çalışır parasını alır gider. Şimdi sayemizde yasaları da bizden öğrendiler” diye ekliyorlar.
"BİZİM ASIL 1 MAYIS’TA ALANDA OLMAMIZ GEREKİYOR"
1 Mayıs’ı konuşurken 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde abrikada yaptıkları eylemden söz açılıyor. “Fabrikadaki etkinliklerimiz genel merkez ağırlıklı çalışmalar oluyor. 8 Mart’ta kadın işçilerin daha ağırlıkta olduğu Farplas işçilerini desteğe gitmiştik. Bölgesel bir şey de yapmak istedik. Hem serbest bölgede Birleşik Metal’e bağlı tek iş kolu biziz hem de yüzde 90’ı kadın işçinin oluşturduğu bir işyeri. Kendimizi bir gösterelim dedik, olumlu dönüşler de aldık. Hiç eylem ve etkinliğe katılmayan arkadaşlarımız vardı. iki gün sonra Farplas’ı ziyarete gittiğimizde ‘Bizi de götürün bağırmak, haykırmak ne kadar güzelmiş’ dediler. Bursa merkezde ve Orhangazi’de de oturan arkadaşlarımız vardı. Ulaşım o yüzden sıkıntılıydı ama 45-50 kişi katıldık. Onun dışında İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararına karşı Kadın Komisyonu olarak hazırladığımız birçok bildiri ve afişi fabrikalarda işçilere ulaştırdık. İçeride arkadaşlarımızla sözleşmeyi tartıştık. Kartal’da düzenlenen mitinge katıldık, yasal çerçevede elimizden geldiği kadarını yapmaya çalıştık.”
8 Mart’ta olduğu gibi 1 Mayıs’ta da alanlarda olmanın öneminden bahseden kadınlar; “Daha sonraki bayramları iyi kutlayabilmemiz için bizim asıl 1 Mayıs’ta alanlarda olmamız gerekiyor” diyerek ücretsiz kreş hakkı, istihdamda eşitlik, ücrette eşitlik için, ‘yasalara dokunma, uygula’ demek için 1 Mayıs’ta Bursa’da alanlarda olacaklarını söylüyorlar.