İzlenim: Her dilden her fikirden… Bir de her sendikadan İzmir’in proletaryası
Evrensel yazarı Nuray Sancar, Gündoğdu Meydanı'nı dolduran on binlerin bulunduğu İzmir 1 Mayıs'ından izlenimlerini yazdı
Fotoğraf: Eda Aktaş/Evrensel
Nuray SANCAR
‘Hafta sonu emekçilerin toplanması zor olur mu?’, ‘İşçiler bayram tatili için şehri terk ederler mi?’, ‘Katılım az olur mu?’ gibi sorularla dile getirilen 1 Mayıs’la ilgili endişeler boşunaymış. Gündoğdu Meydanı’na birbirine uzak başlangıç noktalarından hareket eden kortejlerin buluşması çok uzun zaman alacak kadar kitlesel oldu İzmir’in birlik, dayanışma ve mücadele mitingi. Üstelik Bakırçay havzasında kalan ilçelerde ayrı 1 Mayıslar yapıldı. Bunların içinde yer alan Dikili’de de başka bir miting vardı. Petrol-İş üye yoğunluğu olan sanayi bölgesi Aliağa’ya ağırlık vermişti. Bir bölümü ise Gündoğdu Meydanı’ndaydı. DİSK’e bağlı sendikalar ve EMEP Basmane yönünden; Türk-İş’e bağlı sendikalar Alsancak Liman yönünden; KESK, HDP, TİP ve TKP ise üçüncü koldan yürüdü. CHP de kitlesel katılım sağlamıştı. Bütün toplu taşım araçları bedavaydı; ulaşım işçileri, sendikaları Genel-İş’in pankartı arkasında uzun bir kortej oluşturmuşlardı.
1 Mayıs kalabalığı bir sonuçtur aslında. Pandemi nedeniyle iki yıl boyunca mitingin yapılamaması büyük bir özleme yol açmış görünüyor. Ama bunun dışında birikmiş sorunlar; ödenemeyen faturalar, baskı ve şiddetin artması, düşük ücretler ve yüksek enflasyon bütün emekçileri yoksullukla boğuşur duruma düşürdü ki bunun biriktirdiği öfke akacağı alanı meydanda buldu. Ve bir de Gezi davasının hiçbir hukuka sığmayan sonucunun yol açtığı travma kendisini burada dışa vurdu. Gün gelecek deniyordu: ‘AKP halka hesap verecek.’
Meydana üç coşkulu dere gibi akan kalabalıkta renkli dövizler, rengarenk bayraklar, halaylar danslar, birbirine karışan sloganlar Kordon boyunca dikili çiçeklerin bahar patlamasına karışırken yan yana gelen iki kortej birbirini selamlamadan geçemedi. Birinin sloganını diğeri aldı sahiplendi. Bu arada müzik grupları, davullar, tefler, erbaneler, türküler, şarkılarla yürüdüler. Tiyatrocular, sanatçılar, yazarlar ses verdi bazen. Bu arada ‘Dik başını dik göğe, partimizin türküsünü söyle söyle’ marşına ‘Sarı saçlı mavi gözlüm nerdeee’ karıştı. ‘Harb-İş işçisiyiz vatanın bekçisiyiz’ dövizi ile ‘Servetiniz bizden soyduklarınızdır’ yazılı Yol-İş dövizi kesişti. Megafondan ‘İş ekmek özgürlük’ sesi yükseldiğinde tek ses tek yürek…
Her dilden her renkten her sesten emekçi. Her inançtan her görüşten İzmir proletaryası bir bayram neşesiyle birbirlerine sarıldı. Tanışlar kucaklandı, çocuklar koşuştu. Meydan çok fazla genç bir o kadar kadınla doluydu.
Bir güzellik kendiliğinden olmaz. Onu oya gibi işlemek gerekir. 1 Mayıs’a hazırlanmak için gecesini gündüzüne katanların, megafon bedenlerinin uzantısı haline gelenlerin, fabrikalarda, çarşıda, pazarda ve meydanlarda bildiri dağıtan örgütlü emekçilerin görünmeyen emeğinin kristalleştiği yerdir 1 Mayıs meydanı. Orada toplananların sayısıyla, profiliyle ölçülür çabadan çıkan güç. 1 Mayıs meydanına gidinceye kadar duvarlara üst üste yan yana yapıştırılmış afişler, yere düşen bildiriler, el ilanları, duyurular geride kalmış bir çalışmanın izleridir. İzmir’e ne kadar emek harcandığı bellidir böylece.
1 Mayıs sabahında önce ilçe merkezlerinde toplanarak son çağrılarını yapan gruplar kortejlerin başlangıç noktasına gelinceye kadar devam ettiler bu çabayı sürdürmeye. Bir kişi bir kişiyi daha, öteki komşusunu, kardeşini, akrabasını alsın gelsin diye seslerine ses kattılar.
Sonuç İzmir işçi sınıfı 1 Mayıs’ta meydana çıktı. Belki de o yüzden iki slogan arasında ‘1 Mayıs’ta alanlardayız’ sloganı atıldı çokça. Buradayız, yürüyoruz, hesaplaşmaya geliyoruz demek bu. Bir de faşizme ölüm halka hürriyet…