03 Mayıs 2022 09:07

Muğla’da 12 köy tehdit altında: Tonlarca zehir üretilecek

Muğla'da yapımına 2021 yılında başlanan entegre çimento fabrikasına karşı bölge halkının hukuk mücadelesi ve 13 Nisan'da kurdukları çadırlardaki direnişi sürüyor. Proje 12 köyü tehdit ediyor.

Fotoğraf: MA

Paylaş

Muğla’nın Menteşe ilçesine bağlı Bayır Mahallesi ile Yatağan’ın Deştin Mahallesi arasındaki Tekağaç mevkiinde 2021 yılında yapımı başlayan entegre çimento fabrikası gündemdeki yerini koruyor. Bölge halkı bir yandan Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporunun iptali için hukuk mücadelesi verirken, diğer yandan bölgede 13 Nisan’da kurdukları çadırlarda direnişi sürdürüyor.

Muğla İdare Mahkemesine "ÇED olumlu" kararının iptali için açılan davada, bölgede bilirkişi incelemesi yapılması kararı verildi. Ancak incelemenin yapılacağı tarih henüz netleşmiş değil.

İLK ÇED 2016’DA İPTAL EDİLDİ

7 bin 750 dönümlük bir alana kurulması planlanan fabrikanın yakınında yerleşim yerleri, bağ, bahçe, zeytinlik, tarım alanlarının yanı sıra dere ve baraj gibi su kaynakları bulunuyor. Alan, ayrıca tamamen ormanlık içerisinde ve sanayi tesisinin kurulmasına uygun olmayan bir alan. İlk olarak 2005 yılında bölgeye gelen Adoçim Çimento Beton San. ve Tic. A.Ş.’nin aldığı ÇED olumlu raporu, köylülerin açtığı dava sonucu 2016 yılında iptal edildi. Ancak 2021 yılında tekrar ÇED olumlu raporu alan şirket, Menteşe Belediyesi’nden de ruhsat alarak inşaata başladı. Projenin planlandığı arazi, 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planında, 1/15.000 ölçekli mevzi nazım imar planı ile sanayi alanı olarak işaretlendi.

TONLARCA KİL VE KALTER

Proje ruhsat alanı içerisinde, izinleri alınmış 23 adet kil ve 29 adet kalker ocağı öngörülüyor. 40 yıl işletme ömrü öngörülen tesiste, her yıl 2 milyon 500 bin ton çimento, 1 milyon 700 bin ton klinker üretilmesi planlanıyor. Bu üretim için gerekli olan hammadde ise tesis alanı çevresinde bulunan 765 hektarlık alandan her yıl 2 milyon 200 bin ton kalker ile 480 bin ton kil çıkarılarak sağlanacak. Üretim için her yıl 25 bin ton demir ve 306 bin ton Kütahya Linyiti kullanılması planlanıyor.

Mezopotamya Ajansından Tolga Güney, bölgede bulunanlarla, projeyi ve buna karşı sürdürdükleri mücadeleyi konuştu.

12 KÖY TEHDİT ALTINDA

Muğla Çevre Platformu (MUÇEP) Menteşe Meclisi’nden Haluk Özsoy, dedesinin de 1992’deki çimento fabrikasına karşı direndiğini belirterek, direnişin dedesinden miras kaldığını söyledi. Avrupa ülkelerinde artık çimento ve demir döküm gibi sektörlerin “kirli” bulunduğu için yapılmadığını kaydeden Özsoy, “Bu fabrikaların ne çalışana ne de zeytin ağaçlarına, domates, bibere bir yararı var. Tamamen tarımı bitirmeye yöneliktir” dedi.

Proje alanı çevresinde 12 köyün bulunduğuna dikkati çeken Özsoy, “Köylüler burada örgütlenmiş durumda. Her akşam 30 kişi, sürekli bölgede bulunuyor. 12 köy bu fabrikayı istemediklerinde net ve hem fikirler. Bizi daha çok desteklerlerse memnun oluruz” diye belirtti.

YERLEŞİM YERLERİNİN İKİ KATI

Deştin Çevre Platformu üyesi Mustafa Tuncaelli de, planlanan fabrikanın basit bir çimento fabrikası olmadığın kaydetti. Buranın sadece hammaddenin işlendiği bir tesis değil, aynı zamanda ham maddenin çıkarılacağı bir tesis olacağına işaret eden Tuncaelli, “Hatta beton üretmek için beton santrali de planlıyorlar. Böyle bakıldığında hammadde ocakları ve çimento fabrikası,  daha da felakete yol açacak şekilde büyüyor. Fabrika Bayır’ın 6 buçuk katı büyüklüğünde, Yatağan ya da Menteşe yerleşimlerinin 2 katı büyüklüğündeki bir alan çimento fabrikasına tahsis edilmiş” ifadelerini kullandı.

Tuncaelli, “Bu belli bir sermaye kesiminin rant projesidir. Proje yapıldığında sadece çimentoyu üretip yurt dışına satan kazanabilir. Onun dışındaki herkes mağdur olacağı için burayı terk etmek zorunda kalacaktır. Bu anlamda çimento fabrikasının yapılmasına ve ormanlık alanın yok edilmesine karşı çıkıyoruz” dedi.

MÜCADELEYİ BÜYÜTME ÇAĞRISI

MUÇEP Menteşe Meclisi üyesi Huriser Buga ise köylülerin yaşam alanlarına sahip çıkmasından etkilenerek, nöbet eylemine geldiğini belirtti. Bu süreçte fabrikanın neden yapılmaması gerektiğini, insan sağlığı, doğa ve hayvanlara vereceği zararları öğrendiğini söyleyen Buga, “Burada zaten mermer ocakları var. Onların tozu da buralarda. İnsan buradaki zeytini mi alır yer? Yoksa tozun olmadığı yerdeki zeytini mi yer” dedi. (HABER MERKEZİ)

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
ÖNCEKİ HABER

3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü | İHD: Gazetecilere özgürlük!

SONRAKİ HABER

AB’de Rus petrolü çatlağı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa