05 Mayıs 2022 06:50

ODTÜ’de bir yurt deneyimi: başlıksız duş, sabunsuz sabunluk

Yurtları bizler için güvenli bir alana dönüştürebilecek gücün sahibi sorunlarımıza kulak tıkayan yurt yönetimleri değil bizzat bu yurtlarda yaşayan biz öğrencilerdir.

Kaynak: Freepik

Paylaş

İrem TAÇYILDIZ

Fatma ÇAKIR

ODTÜ

 

Gittikçe derinleşen kriz koşulları ve artan baskı, kadın yurtlarında da kendini gösteriyor. ODTÜ yurtlarından biri olan Faika Demiray Kadın Yurdu da buradan nasibini alıyor. Bu yurtta kalan kadınlar ile temel ihtiyaçlar ve güvenlik konusunda yaşadığımız sorunlar ve danışma tarafından kısıtlanan özgürlüklerimiz hakkında konuştuk. 

YURT BİZE SABUN DAHİ TEMİN ETMİYOR

Yurtla ilgili sorunlarımızın başında temel ihtiyaçlarımızdan biri olan hijyenin sağlanmaması geliyor. Tuvaletlerin yeterince temizlenmemesinden çamaşır makinelerinin yetersizliğine kadar birçok sorunla karşılaşıyoruz. Bu sorunlar bulaşıcılığı yüksek olan kadın hastalıklarını da tetikliyor. Tuvaletlerin temizliği her ne kadar kişisel bir şey olsa da yurt bu temiz koşulları sağlamakla yükümlü olmasına rağmen yetersiz kalıyor. En temel temizlik malzemelerinden biri olan sabunu bile yeterince temin etmiyor. Bu yurtta kalan bir arkadaşımız çoğunlukla sabun olmamasından, olduğunda ise sayısının yetersiz kaldığından yakınıyor. Var olan sabunların su katılmış, kokusuz, sanki uzun süredir laboratuvarda kalmış bir kimyasala benzediğini belirtiyor. 

Benzer eksikliklerle duşlarda da karşılaşıyoruz. Tıkanan ve uzun süre müdahale edilmeyen duşların olduğundan bahseden arkadaşımız diğer duşların da kimi zaman kullanmaya uygun olmadığını çünkü duş başlığını takamadığını ya da başlığın kırık olduğunu söylüyor. Zaten kişi sayısına oranla az olan duşlar var olan sorunlar nedeniyle de kişisel hijyenimizi sağlamamızızorlaştırıyor. Tüm bu sorunlar yetmezmiş gibi çamaşır yıkamak istediğimizde de yine birtakım sorunlarla karşılaşıyoruz. Sağlıklı bir yıkama sağlayan dijital makineler sürekli bozuluyor, daha az kişiye çamaşır yıkama imkânı sağlayan makinelere mecbur kalıyoruz. Bu makinelerinse çamaşırlarını yırttığını söyleyen kadınlar, danışmaya ne zaman tamir edileceğini sorduğunda“Bilmiyoruz” yanıtıyla karşılaştıklarını söylüyor.

UCUZ VE NİTELİKLİ YEMEĞE ULAŞAMIYOR, HAFTA SONU AÇ KALIYORUZ

Diğer bir temel ihtiyaç olan yemek hakkımız ise gittikçe ulaşılmaz bir hale geliyor. Bir arkadaşımız zaten yalnızca hafta içi yemek sağlayan yemekhanenin yurda uzak olduğundan yakınıyor, kantin fiyatlarının da çok pahalı olmasından dolayı ucuz ve nitelikli yemeğe ulaşamadığını ve hafta sonları aç kaldığını aktarıyor. Bir diğer arkadaşımız da bu koşullar nedeniyle dışarda yemekte zorlandığını, çoğu zaman bir tencere ve bir paket makarna ile yurt mutfağının yolunu tuttuğunu söylüyor. 

Üç senedir aynı yurtta kalan bir arkadaşımız da önceki yıllara oranla bu kış ısınma probleminin daha fazla ortaya çıktığını söylüyor. Kaloriferlerin daha az yakıldığını ve zaman zaman duşlarda sıcak su bulamadığını belirtiyor. Bu soruna benzer herhangi bir sorun için danışmaya gittiğindeyse çözüm odaklı olmadıklarını hatta sorunun varlığını dahi kabul etmediklerini ifade ediyor. Aynı arkadaşımız, arızalı bir çamaşır makinesini bildirmek için gittiğinde ondan başka şikâyet eden olmadığından danışmanın arıza defterine kaydetmeyeceğini söylediğini aktarıyor. Sorunlar iletildiği halde sorunlara yönelik bir şey yapmayan danışmanın neredeyse tek görevinin savunma yazdırmak olduğunu söylüyor. 

DANIŞMA, ÖZGÜRLÜĞÜMÜZÜ KISITLAYIP ÜZERİMİZDE BASKI KURUYOR

Bu sorunları dile getiren arkadaşlarımız, danışmanın savunma yazdırmak konusunda sorunları çözmekten daha hızlı harekete geçtiğini vurguluyor. Gece yurda girer girmez yargılayan bakışlar eşliğinde sert bir dille savunma yazılması gerektiğini söyleyen danışma, özgürlüğümüzü kısıtlayarak üzerimizde bir baskı kurmaya çalışıyor. Her defasında bu rahatsız edici, cinsiyetçi tavırla baş etmek zorunda kalan bir kadın arkadaşımız da yurda sarhoş geldiğinde danışma tarafından durdurulduğunu ve adının sorulduğunu endişeyle aktarıyor.

Bu baskının yanı sıra güvenliğimiz de endişe ettiğimiz bir diğer nokta oluyor. Son günlerde kadın yurtlarının gözetlendiğine dair duyulanlar biz kadınların daha da güvensiz hissetmesine neden oluyor. Bu sorunun çözümüne dair yurtlar, kamera takmayı önermiş olsa da bu öneri özel hayatımıza bir müdahaleden başka bir şey değil. Bir arkadaşımız da bunun çözüm olmadığınıaksine onu daha da tedirgin ettiğini belirtiyor.

ÇÖZÜM BİRLİKTE VERECEĞİMİZ MÜCADELEDE YATIYOR

Bu sorunlara bir çözüm bulmakta zorlanıyoruz çünkü hayatımızın her alanında karşılaştığımız benzer sorunlar bizi yurttaki sorunlarımızı da normalleştirmeye itiyor. Bu durum karşısında istediğimiz güvenli alanı ancak bir araya gelirsek oluşturabileceğimizi de unutmamak gerekiyor. Tüm bu sorunların karşısında umursamaz bir tavır takınan yurt yönetiminden medet ummak yerine yurtları bizler için güvenli bir alana dönüştürebilecek gücün sahibinin bizzat bu yurtlarda yaşayan bizler olduğunun farkında olarak bir araya gelip taleplerimizi dile getirdiğimiz takdirdedüşlediğimiz yurt koşullarını elde edebiliriz.

ÖNCEKİ HABER

Kaldırım taşlarının altında kumsal var

SONRAKİ HABER

Geçinmek için hayallerini satanlar

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa