11 Ocak 2013 11:11
Bir eğitim emekçisi

Merhaba Ekmek ve Gül okurları. Ben genç bir öğretmenim. Birçoğumuzun “rehber öğretmen” olarak bildiği ancak gerçek adı “psikojik danışmanlık” olan mesleği yapmaktayım. Bir ilköğretim okulunda daha doğrusu yeni adıyla bir ortaokulda çalışıyorum. Hepimiz neredeyse her gün bir şekilde kadına yönelik şiddete tanık oluyoruz. Bazen bu şiddete bizler, bazen en yakınımızdakiler bazen de hiç tanımadığımız kadınlar uğruyor. Ve bu şiddet konusunda çoğu zaman elimiz kolumuz bağlanıyor ne yapacağımızı bilemiyoruz. Sizlerle paylaşmak istediğim nokta tam da burası: çözümsüzlük. Daha doğrusu tanık olduğum şiddete yönelik yapacak bir şey bulamamak.
Çocuğunun hırçın davranışları için görüştüğüm bir anne aniden gözyaşlarına boğuluyor. “Benim çocuğum evde kötü olaylara tanık oluyor hocam, huzuru yok. Çocuğumun gözleri önünde babasından sürekli şiddet görüyorum. Bu neredeyse her akşam gerçekleşiyor. Yemeğin tuzu, ütünün izi, çayın demi derken her gün türlü bahanelerle dayak yiyorum. Benim için dayaktan kötü olanı da çocuğumun her gün bu şiddete şahit olması. Benim mutsuzluğuma o da ortak oluyor” diyor gözyaşları içinde.
İçimde inanılmaz bir öfke birikiyor. Hemen neler yapabilirim diye düşünüyorum. Evet, yardım etmeliyim ama nasıl? “Suç duyurusunda bulunalım, emniyete, savcılığa başvuralım” diyorum, “Hayır olmaz hocam, sakın bir şey yapmayın. Daha beter döver beni, her şey daha kötü olur” diyor.
“Peki ne zamandır şiddet görüyorsunuz?​” dediğimde aldığım cevap daha da şaşırtıyor beni: 20 yıllık bir evlilik ve 20 yıldır aralıksız süren bir şiddet.
“Birşeyler yapmalıyız, bu böyle sürmemeli, çocuğunuzun her gün bu şiddeti izlemek zorunda kalması onu da yıpratıyor” diyorum. Çaresizliğini anlatıyor ağlayarak. “Evet, çok kez boşanmayı düşündüm. Ama defalarca ölümle tehdit etti beni. Ve yapar biliyorum. Ne olur ben bir şey yapmak istemiyorum. Eğer müdahale ederseniz daha kötü olur. Aileme zarar verir, bana zarar verir, kızım ortada kalır. Ben 20 yıl sustum, kimse bilmedi. Siz de bilmezden görmezden gelin. Sadece şunu bilin. Benim çocuğum iyi bir ortamda büyümüyor bu yüzden hırçın. Sizinle konuşsun dertleşsin. Ona yardımcı olun, yalnız bırakmayın” Annenin gözyaşlarını silmesi için uzattığım mendille yetiniyorum. Peki, deyip susuyorum.
Bu anne gibi çaresiz birçok anne neredeyse her gün gözümün önünde. Okulumun olduğu çevrede kadınların birçoğu ev işçisi. Ekonomik özgürlükleri olmadığı için şiddete katlanmak zorunda kalan ve bunu saklayan kadınlar. Hepsinin de ortak noktası aynı. Uğradıkları şiddeti duyurmaktan korkuyorlar. Bazen komşularının, ailelerinin kendilerini dışlamasından; bazen de öldürülmekten, daha büyük zarara uğramaktan korkuyorlar. Bense çözümsüzlüğün verdiği yoğun çaresizlik içindeyim. Bir şeyler yapmalıyım evet ama yaptıklarım daha kötü sonuçlara yol açarsa? Ayşe Paşalı geliyor gözlerimin önüne aniden. Morarmış gözleriyle… Yine şiddete uğrayan başka bir öğrenci velimin dediği aklıma geliyor, “ Olur böyle şeyler aile içinde, büyütmeyin. Kocandır barışın” diyen polis memurunun cümlesi... Bir gazetenin kadın cinayeti pornografisi geliyor sonra aklıma. Kocası tarafından bıçaklanan ve iki çocuğu hiç düşünülmeden kanlar içindeki görüntüleri sansürsüz yayınlanan bir kadın. Bu kadar uzak örneklere gitmeye gerek de yok aslında. Van’ da öğretmenlik yapan gencecik Gülşah öğretmen koruma talep ettiği halde, nasihatlerle yollanıp, cinayete kurban gitmemiş miydi birkaç hafta önce?  Peki ya ben bir çözüm bulayım derken daha kötü sonuçlara yol açarsam? Polisin, savcının,  hükümetin kadına şiddete göz yumduğu böyle bir ortamda peki ne yapmalıyım? Çaresizce susmalı mıyım? Peki, ne yapmalı dostlar siz söyleyin? Daha ne kadar sürer bu çözümsüzlük? (KOCAELİ)

EVRENSEL'İNMANŞETİ

101 milyarlık gasp

101 milyarlık gasp

Enflasyonla mücadele adı altında uygulanan Erdoğan-Şimşek programı, enflasyonu düşürmüyor ama ücret ve maaşları acımasızca ezmeye devam ediyor. DİSK-AR’ın araştırmasına göre sadece iki aylık enflasyon nedeniyle işçilerin, memurların ve emeklilerin cebinden en az 101 milyar lira çalındı. “Enflasyonun nedeni ücret zamları” yalanının foyası da açığa çıktı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek imzasıyla taşıt alım satımı hariç ülkedeki tüm alım satım işlemlerinde dövizle ödemenin önü açıldı.

Evrensel'i Takip Et