07 Mayıs 2022 23:45

Dünyayı kendine vatan eyleyen bir kahraman: Olga Bancic

Ali Çarman, Hitler Faşizmi tarafından katledilen Olga Bancic'in hayat hikayesini yazdı.

Kızıl Afiş

Paylaş

Ali ÇARMAN

Almanya’da Hitler’in iktidara taşınmasıyla birlikte bütün Avrupa’da tehlike ve savaş çanları çalmaya başladı. Alman (Hitler) orduları ilhak için seferber edildi. Belli bir zaman sonra da başta Avusturya ve Çekoslovakya, sonra Polonya, Fransa, Danimarka, Norveç, Yugoslavya, Yunanistan toprakları faşistlerin çizmeleri altında inledi. Naziler, 14 Haziran 1940’ta Paris’e girdi. Tarihin belli evrelerinde özgürlük, barış, kardeşliğin sembolü olmuş, ülkelerinde özgürlük mücadelesine katılanlar zora düştüklerinde, onlara kucak açmış olan Paris artık faşistlerin işgali altındaydı.

Hitlerci propaganda aygıtının önü alınamaz bir akın şeklindeki işgal hareketine, faşizme ve savaşa karşı her yerde cansiperane direnişler başlaması da gecikmedi. İnsanlık bir kez daha özgürlük ve barışa olan tutkusunu büyük bedeller ödeyerek gösterdi. İşte bunlardan biri Paris’te Kızıl Afiş olarak bütün dünyada yankı bulan Manuşyan ve arkadaşlarının direnişleridir.

Kızıl Afiş’te, komünistlerin işgale karşı yapmış oldukları eylemlerden birkaç resim ile on kişinin tek tek ad ve resimleri yer almaktadır. Direnişçilerin etnik kökenleri öne çıkarılarak bunların Fransa düşmanı teröristler olduğu safsatasını ileri süren faşistler binlerce afişi Paris sokaklarına astılar. Tıpkı yıllar sonra; 12 Mart ve 12 Eylül’de ülkemizin belli başlı şehirlerine asılan arananlar afişleri misali. Nazilerin yalan ve zora dayalı bu propagandaları ters tepti, bir anda büyük direnişin mücadele bayrağı oldu.

CESUR KADIN OLGA BANCİC

Paris öteden beri farklı uluslardan işçi ve emekçilerin, aydınların bulunduğu kendince özgür bir şehir. Özgürlük mücadelesinde yadsınmaz bir yeri olan Fransa Komünist Partisi bu gerçekliğin bilincinde o dönem direnişi örgütlemektedir.

Yabancı/göçmen işçi örgütlenmesine bağlı bir birim olan (FTP-MOI) Misak Manuşyan grubu; Macar, Polonya, İtalyan, İspanyol, Ermeni, Fransa ve Romen ulusundan 23 komünistten oluşuyor. Grubun tek kadın üyesi Olga Bancic’in hayatı başlı başına derslerle dolu.

Olga, Yahudi bir ailenin çocuğu olarak 10 Mayıs 1912’de Kishinev’de (Romanya) doğar. Kalabalık bir ailenin üyesi ve yoksul kökenli olduğu için henüz 12 yaşında işçi olarak çalışmaya başlar. İşçinin hak araması her yerde suç sayılmakta. 12 yaşında katıldığı ilk grev hareketinde tutuklanır ve polisin işkencesini görür.

Arayış içindeki genç bir kadın olarak Romanya Kominist Partisine (PCR) üye olup bir militan olarak çalışmalarını sürdürür. Bu süreçte defalarca tutuklanır, bırakılır ve tekrar faaliyetlerine devam eder.

AŞIKLAR ŞEHRİ PARİS GÜNLERİ

Olga Bancic için baskı ve tehditler nedeniyle yaşadığı yerler dar gelmeye başlar. Hayat kavgası onu çok sevdiği Paris’e sürükler. 1938 yılında geldiği Paris’te hemen yoldaşlarıyla temas kurarak Uluslararası Tugaylar Birliği için İspanya’ya silah vb. yardım etme çalışmalarında bulunur.

Mücadele içinde tanıştığı Yazar Alexandru Jar ile 1939’da evlenir. Aynı yıl doğan kızına İspanya özgürlük mücadelesinde sembolleşmiş Dolores’in (Dolores İbarrurri) adını verir. Fransa Komünist Partisinin göçmen işçiler bölümünün (FTP-MOI) çalışmalarına katılır. Bu arada çok sevdiği çocuğu/kızını iki yaşındayken faaliyetlerine engel teşkil ettiği ve can güvenliği olmadığını düşünerek bakım için Fransız bir aileye verir.

Hitler faşizmine karşı şehrin değişik noktalarında düzenlenen kimi eylemlerin doğrudan örgütleyicisi, kimisinde ise yoldaşlarına silah taşıyan komünist bir kadın olarak kısmen rahat davranabilir. Grup sürdürmüş olduğu çalışmalarla ve büyük yankı yaratan sabotaj eylemleriyle her yerde aranır hale gelir.

ESİR DÜŞME

Olga Bancic, 16 Kasım 1943’te tutuklanır. Aynı zamanda yoldaşları Manuşyan grubu üyeleri toplam 23 kişi yakalanır. Olga, sorgusunda yapılan tüm işkencelere aldırış etmeden örgüt ve yoldaşları hakkında tek bir bilgi dahi vermez. Ağır işkencelere ve tacize boyun eğmez.

17-21 Şubat 1944’te devam eden göstermelik mahkemeler sonucu bütün grup üyeleri ölüm cezasına çarptırılırlar. Ve kısa bir süre sonra 22 cesur yürek, 22 komünist, Paris Valerien tepesinde kurşuna dizilerek katledilir.

Fransa’da kadınların kurşuna dizilmesi yasaktır. Hitlerciler bunun için Olga Bancic’i önce Karlsruhe’ye sonra Stuttgart’a getirirler.

DOĞUM GÜNÜNDE GİYOTİN

Stuttgart’ta yeniden görülen dava sürecinde faşistler işkence etmeye devam ederler. Olga, Naziler karşısında diz çökmeyip, düşüncelerinden taviz vermez.

Olga Bancic, infaz gecesi öncesi belki bir umut diyerek kızına seslenen kısa bir mektup yazıp pencereden dışarı atar. Mektup, Kızıl Haç görevlisi bir kadına küçük bir not (rica); sevgili bayan, lütfen bu mektubu savaştan sonra kızıma ulaştırın. 12 saat daha yaşayacak bir kadının arzusu.

İdam edilen bir kadının son arzusu mektup kızı Dolores Jacob’a ulaştırılır. Işte o sevgi dolu mektuptan bir paragraf; “Sevgili küçük kızım yarın sabah 6’dan sonra artık olmayacağım. Aşkım ağlama annen de ağlamaz. Temiz bir vicdanla, yarın annenden daha mutlu bir hayata ve geleceğe sahip olacağın inancıyla ölüyorum. İkiniz (baban) benim için çok önemlisiniz. Baban da senin için bir anne.’’ 

Kaderin cilvesine bakın ki, Olga 32. doğum günü olan 10 Mayıs 1944 akşamı giyotin ile kafası kesilerek öldürülür. Davasının görüldüğü Stuttgart mahkeme binasının önünde idam edilenlerin adları çelikten bir levhaya yazılı duruyor.

Faşizme karşı mücadelede, kadınlar yoldaşları ve çocukları için kendilerini siper ettiler. Mücadelenin zafere ulaşmasında kadınların payı büyüktür. İnsanlık onlarla kıvanç duymakta ve hatıraları hiçbir zaman unutulmayacak.

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
ÖNCEKİ HABER

Sanatçılar ve gazeteciler, İmamoğlu’nun sözlerine tepki gösterdi

SONRAKİ HABER

Caretta carettaların yumurtlama dönemi başladı, İztuzu'nda ilk yuva tespit edildi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa