İşten çıkarılan Metrobil işçileri: Haklarımızı alamadık
Türksat taşeronu Metrobil firmasında çalışan ve işten atılan 6 işçi, haklarını talep ediyor.
Fotoğraf: Türkü Baran/Evrensel
Burak YILMAZ
Manisa
Manisa’da Türksat taşeronu Metrobil firmasında çalışan 6 işçi ihale süresinin dolmasıyla haklarını alamadan işten atıldı. İşten atılan işçilerden Muhammet, Oğuz, İbrahim ve Hüseyin cumartesi ve pazar dahil sabahın erken saatlerinden gece saat 22.00’ye kadar çalışmalarına, iş tanımlarına ve kapsamına dahil olmayan birçok işi açlık ücreti karşılığında yapmalarına rağmen haklarını bile alamadıklarına tepkili.
Firmada haberleşme teknikeri ve teknisyeni unvanıyla çalışan dört işçi, 2017-2018 yıllarından beri Türksat’ta çalıştıklarını, bayramdan sonra geçmiş haklarından feragat ederek işe yeniden başlayacaklarının söylendiğini ancak bayramdan sonra da işe alınmadıklarını vurguladı.
CİMER ‘SORUN YOK’ DEDİ, ALO 170’DEN DÖNÜŞ YOK
Hüseyin yaşadıkları süreci şöyle anlatıyor: “Bizden ‘Tüm haklarımı aldım’ diye imza atmamızı istediler. Ben, Muhammet ve Aykut kabul etmedik. Çıkarmakla tehdit ettiler. Ona rağmen imza atmayı kabul etmeyen ve haklarını isteyen 3 arkadaşımız daha oldu.”
Yaşadıkları haksızlığı Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezine (CİMER) şikayet ettiklerini ifade eden Hüseyin, şikayetlerine Türksat’ın “Maaş bordrolarında bir sorun görülmedi” cevabını verdiğinden, Çalışma Hayatı İletişim Merkezine (Alo 170) yaptıkları şikayete ise bir dönüş dahi alamadıklarını söyledi.
"DEMEK Kİ DEVLET İŞÇİ EZİLSİN DİYE ÇALIŞIYOR"
Muhammet, şubat ayında üç arkadaşının çıkışının verildiğini, aynı gün çıkışların iptal edilerek ücretli izine gönderildiklerini ifade etti. Sonrasında ara bulucuya başvurduklarını belirten Muhammet, “Ara bulucuda anlaştık, aynı gün içinde vazgeçtiler. Eskisi gibi yoğun tempoyla çalışmaya devam ettik” diyor.
Ara bulucu sürecinde Türksat avukatının “Kesinlikle bunlar bizim elemanımız değil” demesini değerlendiren Hüseyin, “Türksat, hakkımızı almayalım diye böyle diyor. Demek ki devlet taşeron işçilerin haklarını alamadan çalışmasının, ezilmesinin parçası durumunda. Biz hem Türksat üniformaları giyiyoruz hem Türksat işlerini yapıyoruz hem de Türksat altyapısını kullanıyoruz” dedi.
Oğuz, sözleşmede asgari ücretin 1.2 katı düzeyinde ücrette anlaşmalarına rağmen patronun asgari ücret düzeyinde ücret vermek istediğini anlattı. Tepki gösterdiklerinde elden verilmek istendiğini dile getiren Oğuz, durumu Türksat yöneticilerine ilettiklerinde ‘Araştıracağız’ yanıtını aldıklarını belirterek, “Onlar da biliyorlar durumu ama şirketten yana tavır alıyorlar” diye konuştu.
BİRÇOK İŞİ YAPIYORDUK
Gece gündüz demeden çalışmalarının yanında iş tanımlarının dışında birçok iş de yaptıklarını belirten İbrahim, “Arıza, tesis, şebeke, kazı… İstedikleri yere, istedikleri zaman gönderiyorlar. Normalde akşam 18.00’den sonra tesis yapamazsın, matkap kullanamazsın, biz onu da yaptık” dedi.
Oğuz taşeron çalışmanın başkaca da haksızlıkları beraberinde getirdiğini vurgularken, Muhammet de şirkette yaşadıkları ayrımcılığı ve haksızlığı şöyle anlatıyor: “İl müdürleri kendi akrabalarına iş buyuramıyorlar. Onlara bir iş yaptıramadıkları için bize söylüyorlar.” Hüseyin de “Müdürün kardeşi ve bir yakını Azerbaycan’da çalışıyor ama burada bizim taşeron kadromuzda gözüküyorlar. Yurt dışı çıkış tarihlerinden bile bu anlaşılabilir” diye konuştu.
"BİZ KAZANDIRDIK"
Türksat’ın Öz İletişim-İş ile sözleşmesi olduğunu bildiklerinden bu sendikaya üye olduklarını ancak istifaya zorlandıklarını anlatan Hüseyin, “Birkaç arkadaşımızı da istifa ettirdiler” dedi.
Mahkemede haklarını arayacaklarını ifade eden işçilerden Hüseyin, “Devlet işçisinin asgari ücretin altında çalıştırılmasını teşvik ediyor. Fazla mesai ücreti almadan asgari ücret düzeyinde çalışmamız bu anlama geliyor” dedi.
Sürekli fazla mesai yaparken yemek paralarının bile buna uygun olarak artmadığını söyleyen Hüseyin, “Bu tempoda aylık 390 lira yemek parası alıyorduk. Neye yetecek” diye sordu. Şeflerinin kendilerine “Bize siz ekmek verdik” dediğini belirten Hüseyin, şirketin bu tutumuna şöyle cevap veriyor: “Asıl onlar Manisa’da bizim emeğimizle kazandılar, bizim ekmeğimizi yediler.”