Konut fiyatları ve Suriyeli sığınmacılar
"Nasıl ki artık Türkiyeli emekçilerin konut sahibi olmaları imkânsızsa, yüzde 90’ı yoksul oldukları bilinen Suriyeli sığınmacıların konut sahibi olabilmeleri de o kadar imkânsız."
Fotoğraf: DHA
Mustafa DURMUŞ
Ülkede giderek sosyal bir sorun haline gelmeye başlayan Suriyeli sığınmacılar sorununun bugünlerde bir kez daha iç siyasete malzeme yapıldığına tanık oluyoruz.
Dahası, bu sorun aracılığıyla toplumdaki yabancı düşmanlığı körükleniyor ve işsizlik, enflasyon, hayat pahalılığı, yoksulluk, suç oranındaki artış, yüksek ev kiraları gibi can yakıcı sorunların nedeni olarak sığınmacılar ya da mülteciler gösteriliyor. Öyle ki bu konuda “Sessiz istila” adlı, ülkede korku iklimi yaratmaya hedefleyen son derece distopik bir kısa film dahi yapıldı.
Böylece, bu sorunların asıl kaynaklarının; ucuz emek sömürüsü, Suriye’de yıllardır yürütülmekte olan emperyalist savaş ve savaşçı politikaları benimsemiş olan siyasal iktidarlar olduğu gerçeği unutturulmaya çalışılıyor.
Örneğin bir patron, işçiyi işten çıkartıp, onun yerine o işi yarı fiyatına yapmaya razı, üstelik de kayıt dışı bir sığınmacıyı işe aldığında sınıf bilinci ve dayanışması yeterli olmayan işçi, hemen en kolay hedef durumundaki sığınmacı işçiyi suçlayabiliyor.
Oysa burada sığınmacı da, emek sömürüsüne, tacize, kötü çalışma ve yaşam koşullarına mahkûm edildiğinden, işinden çıkartılan Türkiyeli işçi kadar mağdur.
Asıl sorumlu tutulması gereken en fazla kâr elde etmek için işçilik maliyetlerini olabildiğince düşük tutan, bu yüzden de ucuz sığınmacı emeğine yönelen patronlar ve bunu sözleriyle, uygulamalarıyla teşvik eden siyasal iktidarlar olmalı.
Ayrıca, sığınmacıların son zamanlarda roket hızıyla artan konut fiyatlarının ve kiraların da nedeni olduğu gibi yanlış bir algı da yaratılıyor.
Oysa bu da doğru değil.
Öyle ki, aşağıdaki TÜİK tarafından hazırlanmış olan çizelgeye göre (Konut Satış İstatistikleri Mart 2022), Türkiye’de bu yılın Mart ayında toplam 134,170 konut satışı gerçekleşti. Bu konutların sadece 5,567’sini yabancılar satın aldı ki bu alımı yapanların büyük bir kısmı sığınmacı değil.
Yani toplam konut satışlarının sadece yüzde 4,1’i yabancılara yapıldı. Yılın ilk üç ayında yabancılara yapılan toplam konut satışı ise sadece 14,344. Kısaca, yabancıların toplam konut alımlarındaki payı sadece yüzde 4,5.
Daha da çarpıcı olansa bu yabancılar arasında Suriyelilerin olmaması. İlk üç sırayı İranlılar, Iraklılar ve Ruslar alırken ve listede ABD’li, Alman, Afgan, Kazak tüm uluslardan insanlar var. Bu ülkelerin hepsi ile Türkiye’nin, konut alımına izin veren, ‘karşılıklılık anlaşması’ var.
Listede Suriyelilerin olmamasının bazı nedenleri var:
İlk olarak, bunun önünde yasal bir engel mevcut. Öyle ki halen yürürlükte olan 1927 tarih 1062 sayılı Mukabele-i Bilmisil Kanunu’na göre Suriye vatandaşları Türkiye’den emlak, konut satın alamıyorlar (TC vatandaşları da Suriye’de alamıyor).
Ancak uygulamada bu yasak deliniyor olabilir. Yani T.C. Vatandaşlığını elde etmiş olan Suriyeliler konut alabildikleri gibi, Türkiye’de kurulmuş olan ve Türk ortaklı bir şirkete Suriyeli biri de ortak ise, bu şirket de konut ya da emlak satın alabiliyor. Özetle bir Suriyeli ancak dolaylı yoldan Türkiye’den konut satın alabilir ki bu tür alımların gerçek sayısını elde edebilmek çok zor.
Son olarak, ülkedeki konut fiyatlarının yüksekliği, Türkiyeli bir işçinin ya da memurun aldığı ücretlerin düzeylerinin düşüklüğü ve konut kredisi faizlerinin yüksekliği gibi faktörler dikkate alındığında, nasıl ki artık Türkiyeli emekçilerin konut sahibi olmaları imkânsızsa, yüzde 90’ı yoksul oldukları bilinen Suriyeli sığınmacıların konut sahibi olabilmeleri de o kadar imkânsız.