13 Mayıs 2022 00:10

Kenan Evren de kapatmak istemişti | Aziz Nesin o vakfı nasıl kurdu biliyor musunuz?

"Vakıf Kenan Evren’in de hedefindeydi. Aydınlar Dilekçesi nedeniyle 'vatan haini' diyecek kadar ileri gittiği Aziz Nesin’in vakfını kapatmak istiyordu."

Fotoğraf: AA

Paylaş

Hakan GÜNGÖR

“Ben bugüne dek benden öncekilere çok borçlandım. Bana çok zor zamanlarda yardım ettiler. Onlara borcumu ödemem mümkün değil. Ben de bu borcu benden sonrakilere ödemeye çalışıyorum” diyordu.

Kafasına koymuştu. Aziz Nesin, bir vakıf kuracaktı.

Ailesi tarafından okutulamayan çocukları, ailelerinin onayı ile kendi ayakları üzerinde duracak olgunluğa erişene dek yetiştirmek istiyordu.

Bütün telif gelirlerini, mal varlığını Nesin Vakfına bırakacaktı. Yayın haklarından dolayı aldığı avansla Çatalca’daki arsayı aldı.

İnşaat 1973-74’te başladı. İnşaat sırasında araziye çadırlar kuruldu. Birinde inşaat malzemeleri vardı, birinde kendisi kalıyordu. Aziz Nesin bu çadırda tam 8 ay yaşadı, kışı da çadırda geçirdi. Hatta bir gece yağmur öyle şiddetli yağdı ki, çadırı yıkıldı. Sabaha kadar yağmur altında bekledi.

Çalışma “odası” zaman içinde değişti. Önce çadırda yazdı. Vakıf alanında tuvalet yapılıp üstü örtülünce, tamamlanmamış tuvaletin içine attı yazı masasını, yazmaya orada devam etti. Tuvaletin inşasına devam edileceğinde bu kez aldı masasını, vakfın inşaat halindeki başka bir alanına gitti.

Bırakmadı, çünkü yazmazsa vakıf tamamlanamazdı.

İNŞAATA TEK ÇİVİ ÇAKILAMAYAN GÜNLER

Maddi imkansızlıklar nedeniyle vakfın inşası çok uzun sürdü. Para bulunamadığından inşaata tek çivi çakılamadığı zamanlardan geçildi. İnşaat zaman zaman durdu.

Bazen öyle parasız kalındı ki, Aziz Nesin’in Şahap Balcıoğlu’na anlattığına göre, vakfın akıbeti yazarın rüyalarına girer hale geldi.

Kağıt fiyatlarının yükseldiği dönemde kitap basamayınca ciddi sıkıntı yaşandı. Aziz Nesin elinde kalan son iki arsayı da satıp vakfın inşaatına devam etti.

İnşaat sırasında yamulan çiviler bile tek tek düzeltilip tekrar kullanıldı. Tek çivi boşa gitmedi.

Cimrilik hikayeleri meşhurdu. Ancak bunun bir sebebi vardı.

Arkadaşlarından gelen mektupların arka sayfası boşsa o sayfayı müsvedde olarak kullanırdı. Hediye paketlerini bile attırmazdı. “Ben paketlerinden çocuklara konfeti yapacağım” derdi.

Kendine 10 yılda bir ayakkabı aldığını söylüyordu. Ama vakıf kurulduktan sonra çocukların ayakkabılarını 6 ayda bir yeniledi.

Vakfı kurdu, ardından kuyruklarda dolmuş beklemeye, otobüse binmeye, çoğu yere de yürüyerek gitmeye devam etti. Artırdığı her kuruş çocuklar içindi.

"MUTLULUĞU İLK KEZ YETMİŞ YAŞINDAN SONRA VAKIFTA BULDUM"

Vakıf 1980-81’de ilk çocuklarını aldı. Çocuklarla bizzat ilgilendi. Eğitimleri, sağlıkları, moralleri… Her detayı bilirdi. Çocuklara ve işçilere yemek de yapardı. Tabakları hazırlar, masalara koyardı.

“Evi, mutluluğu ilk kez yetmiş yaşından sonra Nesin Vakfında buldum. Benim evim Nesin Vakfıdır” diyordu ve ekliyordu:

“Geçen on yıl içinde Türkiye’de bir yazarın kazanabileceği en çok parayı kazandım. Ama rahat beni rahatsız ettiği için olacak, oldukça sınırlı geçimimizden artan kazancımla kimsesiz çocukları yetiştirmek için bu vakıf kurdum.”

1990’da “Altın Tolstoy Ödülü”ne layık görüldü. Aziz Nesin, “Şimdiye dek aldığım ödüllerin en değerlisi” diyordu. Çünkü bu ödülü bir yazar olarak almamıştı. Çocuk vakfı kurduğu için, eğitim ilkeleri nedeniyle almıştı.

KENAN EVREN KAPATMAK İÇİN MÜFETTİŞ GÖNDERDİ

Dedikodular, baskılar olmadı mı? Elbette oldu.

Daha vakfı kurmadan, “Aziz Nesin vergi kaçırmak için vakıf kurdu” dedikodularının yayılacağını biliyordu.

Bu dedikodular elbette acınasıydı. Nesin’in hayatı polis takibatında, hapislerde geçmişti. Hesap veremeyeceği tek nokta olsa devletin nasıl üstüne gideceği ortadaydı.

Aslında “şansı”, 12 Eylül’den önce kurmasıydı.

“12 Eylül sürecinde olsa zorlanırdım” diyordu.

Vakıf Kenan Evren’in de hedefindeydi. Aydınlar Dilekçesi nedeniyle “vatan haini” diyecek kadar ileri gittiği Aziz Nesin’in vakfını kapatmak istiyordu. Aziz Nesin, “Kenan Evren bütün antidemokratik yolları denedi” diyecekti.

Kenan Evren, vakfı kapattırmak için bir müfettiş de gönderdi. Niyeti gönderdiği müfettişin raporuna dayanarak vakfın faaliyetlerine son vermekti. Ancak beklediği gibi olmadı. Müfettiş, Evren’in beklentisinin aksine raporunda doğruları yazdı. Süreç müfettişin işinden olmasıyla sonuçlandı.

Tüm baskılara ve dedikodulara rağmen Aziz Nesin ömrünün sonuna kadar çocuklar için çalışmaya devam etti.

VAKIF BAHÇESİNE GÖMÜLDÜ

Öldüğünde de vakfa gömülmek istiyordu. Ama çocukların oyun alanını da daraltmak istemiyor, bir yandan da çocuklar mezarının üstünde dahi oynasın istiyordu.

Öldüğünde vasiyetini yerine getirmek kolay olmadı. Gazeteciler mezarın yerini öğrenebilmek için Nesin Vakfı çevresindeki ağaçlara, direklere tırmandı. Hatta helikopter dahi uçuruldu!

Mezarın yeri öğrenilmesin diye 8 çukur kazıldı. Naaş vakfa getirilirken Ali Nesin gazetecilerin karşısına çıktı, naaşı gece gömeceklerini söyledi ve babasının ölümüyle ilgili demeç vermeye başladı. Tabii aslında bu bir kandırmacaydı, Ali Nesin gazetecileri oyalayıp kameraları kendine çekince Aziz Nesin 8 mezardan birine yerleştirildi, diğer çukurlarla birlikte mezarın üstü aynı anda örtüldü.

TEMELİNDE NESİN VAR, YIKILIR SANMAYIN

Ezcümle, Türkiye tarihinin en üretken yazarlarından birinin bir ömür verdiği çabalarının sonucu bir kuruluştan bahsediyoruz. Dezavantajlı durumdaki çocuklara kucak açan ve bugün aslında Türkiye’de çocuğa ve eğitime yaklaşım böyle olmalı dediğimiz örnek bir projeden söz ediyoruz.

Evet, banka hesapları bloke edildi, bir cemaatin taciziyle karşı karşıyalar ve bunların aynı anda olması elbet tesadüf değil.

Bu, nasıl Aziz Nesin’in çocuklara mirasıysa, bugün uygulanan baskılar da Kenan Evren’in mirası.

Ama unutmamak gerek, bu, öyle kolay kurulmadı.

Çocuklar yetişti vakıftan, zor günlerinde de sayısız insan vakfa destek için yetişti, dayanışma gösterdi.

Yani burada binlerce kişinin emeği ve umutları var.

Temelinde ise, kelimenin tam anlamıyla, Aziz Nesin var.

Dolayısıyla temelleri çok sağlam, blokelerle gericilikle yıkılacak sanmayın.

NESİN VAKFI HESAPLARI HANGİ GEREKÇEYLE BLOKE EDİLDİ?

Türkiye, Nesin Vakfına yönelik baskıları Aziz Nesin’in oğlu Ali Nesin’in açıklamasıyla öğrendi. Ali Nesin açıklamasında şunları söylüyordu:

“Valilik banka hesaplarımızı bloke etti. Bu vakıfta maaşlı çalışan var, okuyan, beslenen çocuk var demeden, acımasızca… Bir yere kaçtığımız, kaçacağımız da yok, devlet istediği zaman istediğini alır zaten. Banka hesaplarımızı bloke etmek en hafif deyimle ancak hoyratça bir tavır olabilir.”

Baskılar, İsmailağa Cemaatine bağlı Rabıta Vakfının Nesin Vakfı yanındaki araziye yerleşmesiyle başladı. Tehditler ve çıkarılan dedikoduların ardından fiziki saldırı dahi yaşandı. Sonra birden Nesin Vakfının banka hesapları bloke edildi. Bloke “gerekçesi” ise vakfa komşu bir araziydi.

Nesin Vakfı, 2017’de Aziz Nesin’in almayı hep hayal ettiği komşu arazi için Facebook’ta bir paylaşım yaptı. İnsanlar bu hayali gerçekleştirmek için destek oldu, böylece gerekli para toplandı.

Valilik ise tam 5 yıl sonra duyurunun “İzinsiz bağış kampanyası” olduğunu öne sürerek vakfın banka hesaplarını bloke etti. Dahası, parayla birlikte araziye el konmak isteniyor. Ancak mesele şu ki, Nesin Vakfının Facebook’ta “Araziyi almak istediklerine” yönelik paylaşımı, ilgili kanun kapsamında değildi. O tarihte sosyal medya duyurularını kampanyadan sayan kanun maddesi de yoktu! Kaldı ki, ortada bir yardım kampanyası da yoktu. Vakfın kurulma amacına uygun şekilde bağışlar vardı.

NESİN VAKFINDA ÇOCUKLARIN HANGİ HAKLARI VAR?

Nesin Vakfında çocukların hayata karşı daha dirençli olmaları için sanat ve spordan doğa gezilerine, tarımdan marangozluğa ve aşçılığa kadar farklı aktivitelerle bilgilenmeleri, beceri kazanmaları sağlanıyor.

Vakfın bir de çocuklar için manifestosu var. Çocuklar; inançlarında, düşüncelerinde, kararlarında özgürler. Nesin Vakfında çocuklara saygı duyuluyor; örneğin, onlara emir kipiyle seslenilmiyor; onların düşünceleriyle, duygularıyla alay edilmiyor. Odalarına kapı vurulmadan ve çocuğun izni olmadan girilmiyor.

Ayrıca çocukların çok net şekilde tanımlanan “içini dökme”, “yanlış yapma” “başarısız olma”, hatta “şımarma hakkı” var. Nesin Vakfında dayağa, korkuya ve cezaya ise yer yok.

ÖNCEKİ HABER

EYT'liler Maltepe mitingine hazırlanıyor: Kazanılmış haklarımız bir an evvel verilsin

SONRAKİ HABER

Eskişehir’den eğitim emekçileri: Zam yapılsın ve ek ders ücretleri ödensin

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa