14 Mayıs 2022 23:45

Kiev, Avrupa’yı rehin tutuyor

Avrupa'nın gündemi Ukrayna. Junge Welt “AB, kendini şantaj yapılabilir hale getirdi” derken Counterfire, İngiltere’de emekçilere saldırılar ile daha fazla savaş eğiliminin kol kola gittiğini yazdı.

Fotoğraf ve kolaj: Evrensel

Paylaş

Ukrayna’nın Rusya’dan AB’ye gelen gazı azaltması ve bunun sorumlusu olarak Rusya’yı göstermesiyle ilgili her ne kadar “Bizde sorun olmaz” açıklamaları yapılsa da Almanya’yı endişelendiriyor. Ancak bu konuda önemli olan Ukrayna’dan yapılan her açıklamanın irdelenmeden kabul edilmesi ve boyun eğilmesi. Bu nedenle Junge Welt’teki yorumda “AB, kendini şantaj yapılabilir hale getirdi” denildi, “Ukrayna, gaz müşterilerini vadedilen mallardan mahrum bıraktığı gerçeğini gizlemek istiyor. Alıcı ülkeler için kompresörlerin boyandığı renk kadar alakasız olabilecek bir nedenden dolayı Kiev, Batı Avrupalıları kendi siyasi emelleri için rehin tutuyor” yorumu yapıldı.

Counterfire dergisi ise, İngiltere’de emekçilere yönelik saldırılarla daha fazla savaş eğiliminin kol kola gittiğini, buna karşı gerçek muhalefetin ise sokaklardan geçtiğini vurguladı. Yazıda, “Sendikalar tarafından, özellikle ücret konusunda daha fazla toplu eyleme ve farklı muhalefet kollarını bir araya getirmek için People’s Assembly (Halk Meclisi) aracılığıyla ülke çapında bir sokak hareketine ihtiyacımız var. Aynı zamanda, savaş karşıtı Stop the War (Savaşı Durdur) koalisyonunu daha fazla savaş dürtüsüne karşı geniş bir hareket olarak inşa etmek gerekiyor” denildi.

UKRAYNA ÜZERİNDEN AB’YE GAZ GEÇİŞİ

Reinhard LAUTERBACH
Junge Welt

Rusya-Ukrayna savaşının ilk haftalarında Rusya’nın Ukrayna üzerinden gaz geçişinin tüm bombalara rağmen hız kesmeden devam etmesi Batı’da birçok kişiyi şaşırttı. Ancak bu o kadar da şaşırtıcı değildi: Ukrayna sadece coğrafi konumu nedeniyle transit ücret talep eden bir transit ülkeydi. Mallar Rusya’dan geldi, ödeme Batı Avrupa’dan bekleniyordu.

Şimdi durum, Kiev’in Rus gazının kendi topraklarından geçişini üçte bir oranında azaltmaya karar vermesiyle değişti. Lugansk bölgesindeki çatışmalar nedeniyle bir pompa ve kompresör istasyonunun “düzgün çalışması”nın artık garanti edilemeyeceği iddia ediliyor. Rusya bunu yalanladı. Aslında, iddiaların kronolojisi, Moskova’nın transit hacmini azaltmaktan sorumlu olduğu Ukrayna versiyonunu çürütüyor. Kiev önce teslimatı engelleyen çatışma şeklinde bir “olağanüstü bir sebep” bildirmişti, Rusya bunu reddetmiş ve pompa istasyonunun “rahatsız edilmeden çalıştığını” duyurmuştu. Şimdi Ukrayna tam tersini iddia ederek: Gazprom “musluğu kapattı.”  diyor. Şimdilerde Moskova’nın her şeyden sorumlu tutulabileceği ve kimsenin Ukrayna’nın birbiriyle çelişen açıklamalarını bir daha okumayacağı varsayımıyla.

Ukrayna, gaz müşterilerini vadedilen mallardan mahrum bıraktığı gerçeğini gizlemek istiyor. Alıcı ülkeler için kompresörlerin boyandığı renk kadar alakasız olabilecek bir nedenden dolayı Kiev, Batı Avrupalıları kendi siyasi emelleri için rehin tutuyor.

Bu tam olarak Kuzey Akım 1 boru hattının kaçınmak için inşa edildiği ve Kuzey Akım 2 hattı tarafından büyük ölçüde reddedilecek olan senaryodur. Batı Avrupa, ABD’nin ve onun Doğu Avrupalı ​​“ortaklarının” baskısı altında bu şantaj tuzağına düştü. Eğer buna boyun eğilirse Ukrayna gelecekte Batı Avrupa’nın gaz arzını dilediği gibi musluğu çevirerek düzenleyecektir. Kiev, AB’ye şantaj yapıyor: İstediği şekilde desteklenmek ve AB’ye girişinin hızlandırılması için baskı yapması kolay, AB üyeleri gönüllü rehin olmuş durumda. 

Ukrayna’nın AB’ye kabul edilmesi durumunda, bu tür abluka durumları büyük ölçüde öngörülebilir. Ukrayna’nın AB’ye katılımının bugüne kadar hesaplanmamış maliyetlerinden ayrı olarak: Kiev’e, özellikle Batı Avrupa ile Rusya arasındaki uzun vadeli ilişkiyi etkileyen tüm konularda veto hakkı verilecektir. Bir kabus senaryosu!

(Çeviren: Semra Çelik)


DIŞARIDAKİ SAVAŞ İÇERİDEKİ SAVAŞ

Counterfire

Hayat pahalılığı krizi kendisini iyice hissettiriyor. Buna hükümetin tepkisi ise tümüyle yetersiz.

Gaz ve elektrik fiyatlarındaki büyük artışla birlikte hane halkı yakıt faturaları yükseliyor. Bu, çoğu insanın yaşam standartlarını korumasını zorlaştıracak şekilde genel olarak artan enflasyonla paralel gidiyor. Şu anda işçi sınıfının yaşam standartlarında on yıllardır en büyük düşüşü görüyoruz.

Ulusal İstatistik Ofisi (ONS), ankete katılanların yüzde 25’inin faturalarını ödemekte zorlandığını, yüzde 17’sinin ise temel maliyetleri karşılamak için kredi veya kredi kartı borcuna başvurduğunu bildirdi. Bu veri, Nisan ayındaki akaryakıt faturalarındaki zamdan ve sigorta primlerindeki yüzde 1,25’lik artıştan öncesine aitti.

Şu anda 5 milyon hanenin “yakıt stresi” yaşadığı tahmin ediliyor. Bu rakamın yakında 6 milyonu geçmesi bekleniyor. Yakıt stresi veya yakıt yoksulluğu, insanların aile gelirlerinin en az yüzde 10’unu yalnızca enerji faturalarına harcaması durumudur.

Kanser derneği Macmillan, yüz binlerce kanser hastasının, hayat pahalılığı nedeniyle ısınma, yemek ve temel ihtiyaç maddelerini azalttığını ve hayatlarını riske attığını bildirdi. Kemoterapi alan bazı kişiler, artan enerji maliyetlerini karşılayamayacakları için soğuk odalarda uyuyor ve bazıları öğün atlıyor.

KÂRLAR TIRMANIRKEN

Ama bankacılık ve ticarette hâlâ büyük para var. NatWest bankası, 2022’nin ilk çeyreği için 1,2 milyar sterlin vergi öncesi kâr ile, bir önceki yıla kıyasla kârında yüzde 40’lık bir artış bildirdi. İktidardaki Muhafazakar Parti, banka ve şirket vergilerini artırma seçeneği olduğu halde bunu yapmıyor; zira kendisini zengin seçkinleri korumaya adamış durumdalar.

Hükümet, kamu çalışanlarına enflasyonun çok altında ücret artışıyla maaşları düşük tutmaya kararlı. Ayrıca, mevcut fiyat artışlarından en çok etkilenenler en yoksullar olmasına rağmen, sosyal yardımları enflasyon oranında artırma çağrılarına da direndi. Resolution Foundation adlı düşünce kuruluşu, yoksulluk ağına düşenlerin sayısını azaltmak için yüzde 3,1 yerine yüzde 8,1’lik bir artış önermişti.

Gülünç bir şekilde, Muhafazakar bakanlara, krize karşı ‘mali olmayan’ çözümler bulma talimatı verildi. Bunun sonucunda saçma sapan, önemsiz ve aldatıcı öneriler gündeme getirildi.

Çoğunluğun yaşam savaşı vermesine ve en yoksulların acı çekmesine göz yumulurken, en zenginleri koruyan siyasi tercihlerde bulunuluyor. Yeni servet vergileri, krizin etkilerini hafifletmek için gereken parayı sağlayabilir. Yaşam maliyetlerini karşılayacak bir asgari ücret, kamu sektörü çalışanları için önemli ücret artışları ve en azından enflasyon oranında sosyal yardım artışları, hükümetin uygulayabileceği, fark yaratacak önlemlerdi.

İKİ PARTİLİ SAĞLAM BİRLİK

Hükümet, milyonlarca emekçinin yaşamından tamamen kopuk. Bazı parça parça değişiklikler için çağrıda bulunan, ama krizin boyutuna uygun bir strateji sunamayan Keir Starmer önderliğindeki İşçi Partisi’nin sunduğu pek alternatif yok. İşçi Partisi son zamanlarda hükümete karşı ciddi bir muhalefet oluşturmaktansa kendi sol kanadına saldırmak ve Ukrayna savaşında hükümetin ve NATO’nun arkasında durmakla yetiniyor.

Muhafazakarlar ve İşçi Partisi arasında Ukrayna konusunda iki parti arasında kaya gibi sağlam bir fikir birliği var. Her iki taraf da Ukrayna’ya silah gönderme, askeri ittifakları güçlendirme, askeri harcamaları artırma ve gerilimi tırmandırma tehdidinde anlaşmaya varıyor. Her iki taraf da tehlikeli söylemlerde bulunma konusunda güçlü ve diplomatik çözümlere yönelik yapıcı çalışma konusunda zayıf.

ALTERNATİF İHTİYACI

Solun hem savaş hem de geçim krizi konusunda bir alternatif sunması gerekiyor. Doğuda ve batıda emperyalizme karşı çıkmada, İngiltere ve NATO müttefiklerinden askeri tırmanışa yönelik hamleleri kınamada ve aynı zamanda Rusya’nın korkunç savaşına ilkeli muhalefeti sürdürmede tutarlı olmak gerekiyor.

İç politikada, büyük çoğunluğu koruyacak şekilde, ciddi bir geçim ücreti, yüksek ücret artışı, sosyal yardımlarda artış, enerji sektörünün kamu mülkiyeti ve konut kiralarında tavan uygulamaları gibi politikaları savunarak, krizi işçi sınıfına ödetme çabalarına karşı direnmek gerekiyor.

İşçi Partisi gitgide daha azını savunuyor. Hükümete muhalefet toplumsal hareketlerden, sendikalardan ve radikal soldan geliyor. Sendikalar konfederasyonu TUC’nin 18 Haziran’daki mitingi, itibarsız bir Muhafazakar hükümete karşı durmak isteyenler için bir birleşme noktası olmalıdır.

Sendikalar tarafından, özellikle ücret konusunda daha fazla toplu eyleme ve farklı muhalefet kollarını bir araya getirmek için (muhaliflerin koalisyonu Halk Meclisi) People’s Assembly aracılığıyla ülke çapında bir sokak hareketine ihtiyacımız var. Aynı zamanda, savaş karşıtı Stop the War koalisyonunu daha fazla savaş dürtüsüne karşı geniş bir hareket olarak inşa etmek gerekiyor.

(Çeviren: Dış Haberler Servisi)

ÖNCEKİ HABER

Denizler Adana’da düzenlenen etkinlikle anıldı

SONRAKİ HABER

Atıklarla siyaha dönüşen Kınıklı Deresi Marmara'ya akıyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa