16 Mayıs 2022 00:40
/
Güncelleme: 17 Mayıs 2022 10:23

Doğduğu topraklarda 27 yıl sonra ilk turnesine çıkan Delîl Dîlanar: Burada olmak çok güzel bir his

Kürtçe şarkı söylediği için doğduğu toprakları terk etmek zorunda kalan Delîl Dîlanar, 27 yıl sonra çıktığı turneyi Evrensel'e anlattı. Dîlanar, "Söylediğimiz şarkılar buraları anlatıyor" dedi.

İnanç YILDIZ
Fırat TOPAL
Diyarbakır

Doğduğu topraklarda 27 yıl sonra ilk turnesine çıkan Kürt Sanatçı Delîl Dîlanar ile yolculuğunu konuştuk. Dîlanar, “Bu topraklarda büyümüşsün, acı, keder her şeyi burada görmüşsün, burada yaşamışsın. O söylediğimiz şarkılar buraları anlatıyor ve bugün dönüyorsun. Bu halkla yüz yüze şarkı söylüyorsun, canlı hem de, çok güzel bir his” dedi.

Muş’ta misafir olarak gittiği bir düğünde sesi güzel olduğu için söylediği Kürtçe şarkıdan sonra doğduğu toprakları terk etmek zorunda kalan Delîl Dîlanar için müzik serüveni aslında yeni başlıyordu. Muş’tan İstanbul’a giden Dîlanar, burada tanıştığı Mezopotamya Kültür Merkezi ile profesyonel olarak müziğe ilk adımını atıyor. Kürtçe albüm yapmanın serbestleştiği ama şirketlerin albüm yapma korkusunun sürdüğü ’90’lı yıllarda İstanbul’da da yeterince fırsat bulamayan Dîlanar, cezaevine girmektense birçok Kürt sanatçı gibi 1996 yılında soluğu Avrupa’da alıyor. Burada başta Alman müzisyenler olmak üzere çok sayıda sanatçıdan eğitim alan Dîlanar, Avrupa ve Amerika’nın birçok kentinde konserler verdi. Egîdê Cimo’dan da üç yıl enstrüman eğitimi alan Dîlanar, konserlerinde onu hatırlatmaktan da geri durmuyor.

"MÜZİĞİNDE FAZLACA DENGBÊJLİK İZLERİ VAR"

Dewrêşê Evdî, Neçirvano, Serayê, Serê Tarxan, Zerîyê, Qasimo başta olmak üzere klasik kilamları çağdaş enstrümanlarla yeniden yorumladığı beş albüm yapan Dîlanar’ın müziğinde dengbêjliğin izlerine fazlaca rastlıyoruz. Bunda da çocukluğunu amcası dengbêj Husênê Muşî’nin yanında geçirmesinin etkisi olduğu görülürken bir albümünü ise ona adadı.

Delîl Dîlanar'ın konser esnasında çekilmiş bir fotoğrafı.

Delîl Dîlanar | Fotoğraf: İnanç Yıldız/Evrensel

Sürgünde geçen 20 yılın ardından Dîlanar, ilk olarak 2015 yılında memleketi Muş’a hayatını anlatan Kurdistan-Kurdistan filmiyle döndü ve o dönem İstanbul’da da bir konser verdi. Ancak o dönem Kürt sorununda çözüm sürecinin sonlandırılması ve yeniden başlayan çatışmalı ve gergin atmosferden 7 yıl sonra, yani doğduğu topraklarda toplamda 27 yıl sonra bugün ilk turnesine çıkabildi. Dîlanar, hikayesini Evrensel'e anlattı.

SÖYLEDİĞİ ŞARKIDAN DOLAYI MEMLEKETİNİ TERK ETTİ

Bir düğünde söylediğiniz Kürtçe şarkı üzerine buraları terk etmiştiniz. 20 yıl sonra hayatınızı anlatan bir film ile geldiniz ve şimdi de doğduğunuz topraklarda konser veriyorsunuz. Hikayenizi öncelikle sizin ağzınızdan dinleyebilir miyiz? Neler yaşadınız? Neden 27 yıl sonra buralarda konser veriyorsunuz?

Bahsettiğiniz ’90’lı yıllardı, Muş’ta oldu o şeyler. Dil üzerindeki yasak kalktı diyorlar ama o zaman Kürtçe müzik yasaktı. O dönem söylediğimiz bütün şarkılar siyasiydi. Bizim yazdıklarımız değildi, Şivan Perwer, Aram Tigran, Nizamettin Ariç ve biz daha gençtik. O dönem o problem yaşandı, ardından Muş’ta bir daha şarkı söylemedim. Doğrusu düğünlerde zaten şarkı söylemiyordum, misafir olarak gittiğim düğünlerde söylüyordum. Kuzenimin düğünüydü, o sorundan sonra bir daha şarkı söylemedim. Muş küçük bir yer, tanınıyorsunuz, her zaman sorunlarla karşılaşıyorduk. Ardından İstanbul’a gittim.

"İSTANBUL’DA DA FIRSAT VERMEDİLER"

Delîl Dîlanar'ın konser esnasında çekilmiş bir fotoğrafı.

Delîl Dîlanar | Fotoğraf: İnanç Yıldız/Evrensel

’90’dan sonra Mezopotamya Kültür Merkezi'ne gittim. Kültür, sanat derneğimizdi, orada Kürtçe müziğe başladım ve daha iyi oldu. Bazı şeyler tesadüf olur, bu durum iyi oldu, yol gösterici oldular, biz de doğru bir yola girmiş olduk. Ardından orada da tabii ki Kürtçe müziğe, Kürtlere dair yazı, gazete birçok şeye dair engellemeler vardı, o dönem daha büyük sorunlar oluyordu. Orada da (İstanbul) fırsat vermediler, ya cezaevine gireceksin ya da bir yolunu bulup ülke dışına çıkmak zorunda kalacaksın. Diğer sanatçılar gibi, ’96’da ülkeden ayrıldım.

AVRUPA’DAN SONRA HAYATINDA BİRÇOK ŞEY DEĞİŞTİ

Hayatımda birçok şey değişti elbette, sanatı tanıma fırsatım oldu. Dünyayı tanıyorsun, Avrupa’da diğer kültür ve sanatı görüyor, öğreniyorsun. Elbette kendi sanatımızı da çok değerli buluyorduk. Bu durumun iyi olması insanın elinde tabii ki, insan isterse kötüleştirebilir de iyileştirebilir de fakat siz de görüyorsunuz, dinleyiciler de görüyor. Biz de daha iyi olması için çabaladık. Barış sürecinden sonra buraya döndük yine konser imkanı oluşmadı. Her şey tekrar etti. Engellemeler şu an da deseniz yüzde 100 kalkmış, her şeyi istediğimiz gibi yapabiliyor muyuz? Hayır fakat bir adım atmak gerekiyor ve önemlidir. Bu konser için artık zamanıdır deyip geldik, şartlar oluştu, geldik. Buradaki ilk konserim diyebilirim.

"TÜRKİYE’DE KÜRTÇE OLUNCA PARA DA VERSEN KABUL ETMİYORLARDI"

Avrupa’da olmak müziğinde nasıl bir etki yarattı?

Kürtçe müzik Avrupa’ya gittikten sonra, bizden önce gidenler de dahil, Avrupa’ya Kürtçe müziği tanıttılar; müziğimiz var, dilimiz var, kültürümüz var diye. Biz de birçok festivalle Avrupa’dan Amerika’ya kadar giderek diğer halklarla tanıştık. Onlar da bizim kültürümüzü tanıdılar, ilgiliydiler, biz de onlardan çok şey öğrendik. Onlar müzik alanında kültür alanında konser alanında, teknik alanında çok iyiydiler. Bizim gibi dilleri, kültürleri, müzikleri yasaklanmış değildi. Bunun bize çok faydaları oldu. Biz de bütün işlerimizi Avrupa’da iyi bir teknikle, iyi stüdyolarda iyi müzisyenlerle yaptık. İnanıyorum ki Avrupa’daki sanatçı arkadaşlarımızın her biri iyi işler çıkardılar. Eğer burada olsalardı belki o şartlar oluşmayacaktı. Hem ekonomik anlamda oluşmayacaktı hem de siyasi anlamda da zor olacaktı. O dönem biliyorum, ’90’lı yıllarda çok iyi az sayıda müzisyen vardı Türkiye’de.

Kürtçe müzik yaparken enstrüman dahi kullanamıyorlardı. Çünkü kimse Kürtçe olduğunu öğrendiğinde enstrüman çalmak istemiyor, para da versen çalmıyordu. İyi stüdyolar gidip şarkı söylemeni kabul etmiyorlardı. Bunun için de Avrupa bizim için bir imkan oldu. Hissiyatı ve özgürce konser vermenin yanı sıra müzik alanında çalışmaları yürütmek için sanatçılar için büyük öneme sahipti diyebilirim.

Delîl Dîlanar

Delîl Dîlanar | Fotoğraf: İnanç Yıldız/Evrensel

SÖYLEDİĞİ ŞARKILAR BURALARI ANLATIYOR

Şimdi buralarda olmak nasıl bir duygu?

Çok güzel bir his doğrusu. Bu topraklarda büyümüşsün, acı, keder her şeyi burada görmüşsün, burada yaşamışsın. O söylediğimiz şarkılar buraları anlatıyor, buradaki hayatı anlatıyor ve sen de bugün dönüyorsun. Gidip işini yapıp geliştiriyorsun, tanınıyorsun. Bu halka yüz yüze şarkı söylüyorsun, canlı hem de. Çok güzel bir his, insanın kelimelerle dile getiremeyeceği bir his. Bu hisle özellikle Diyarbakır’dayız, Mardin, Urfa da var. Bu ilk konserim, bir konser de İstanbul’da. Bundan sonra ilerleyen zamanlarda daha sıklaştırmayı düşünüyoruz, konserleri.

"HÂLÂ GERİ DÖNME ŞARTLARI TAMAMEN OLUŞMUŞ DEĞİL"

Tamamen buralara dönmeyi düşünüyor musunuz?

Gidip gelmemiz önemlidir. Ben zaten kendi yurdumda yaşıyorum. Şu an Hewlêr’de yaşıyorum. Almanya’da yaşadığım doğruydu ama şimdi Hewlêr’deyim tamamen. Yarın şartlar oluşursa burada da yaşayabilirim, o şartlar hâlâ oluşmuş değil. Burada yaşayabileceğim şartlar, koşullar yok doğrusu. Tabii düşünüyorum, Hewlêr'de yaşıyorum, o da toprağım, buranın bir parçası yani. Uzak değilim buraya, Afrika’da, Amerika’da değilim, onun için doğrusu buradayım.

"YENİ NESİLE DENGBÊJLİĞİ İYİ BİR MÜZİKLE SEVDİRMELİYİZ"

Batı müziği ile Kürt müziğini birleştirdiğinizi görüyoruz, bu deneyimi anlatır mısınız?

Dediğim gibi dışarı çıktığımda yani Avrupa’ya gittiğimizde onlarla tanıştık. Birlikte çalıştığımız müzisyen dostlarımız benim için oldukça önemliydi. Her birlikte çalıştığım insan benden daha iyi olmalı, benden iyi olmayınca beni de geriletir. Senden iyi olunca ondan çok fazla şey öğreniyorsun. Bu yüzden birlikte Avrupa’da çalıştığım müzisyenler çok iyi müzisyenlerdi, birlikte çok iyi işler yaptık ve ardından Alman müzisyenler ile de yaptık. Yani müzik altyapın iyiyse diğer müzik kolay kolay tesir edemez, yalnız ilişki içerisinde olabilir ve daha da zenginleşebilir. Yaptığımız müzik dengbêjliği öldürmüyor, daha da güçlendiriyor. Çünkü bu dönem müziğine göre yapıyoruz. Eski dengbêjlik ile gidip yaparsak dengbêjlik için bir faydası da olmuyor. Eğer dengbêjlik için hizmet etmeyi düşünüyorsak yeni nesil, yeni gençliğe o duyguları iyi bir müzik ve teknikle sevdirebilmek daha iyi bir hizmettir diyebilirim.

Delîl Dîlanar

Delîl Dîlanar | Fotoğraf: İnanç Yıldız/Evrensel

"KÜRT MÜZİĞİ BATI ENSTRÜMANLARIYLA DAHA KUVVETLENDİRİLMELİ"

Bugün Kürt müziğinin geldiği noktayı ve dengbêjliği nasıl görüyorsunuz?

Dengbêjlik kendi başına farklı bir şey zaten. Klasik bir müziktir ve şu ana kadar gelmiş. Nasıl ki Avrupa’nın klasik müzikleri şimdi bir sistem gibi eğitim üzerinden yapılıyorsa her halkın klasik müziği de onlar için müziklerinin asıl altyapısıdır. Kürtçe müzik yapmak isteyen klasiği, özgünü, folkloru bilmiyorsa yapamaz. Kürtçe müzik yapmak hislidir, bir Avrupalı da Kürtçe müzik yapabilir. Kürt müziğinin hissiyatı, bilgisi birlikte yeni modern batı enstrümanlar ile daha kuvvetlendirebilmeli, Kürt müziğini öldürmemeli. Kürt müziği oldukça ilerlemiş durumda. Dünya artık küçüldü, eskiden radyo yoktu dinlemek için, telefonlarımız artık, radyo, televizyon, sinema, her şeydir. Bir Amerikan müziğini, bütün dünya müziklerini hemen dinleyebiliyoruz. Bu da seni zenginleştiriyor, kulakların o müziklere alışıyor. 40 yıl önce biz o müziği çalsaydık bir köyde, bizimle alay ederlerdi. O dönem acayip gelirdi, artık hayatımızın bir parçası o müzik. O zengin dünya müziği içerisinde müziğini nasıl koruyabilirsin? Müziğinin üzerine çok fazla çalışmalısın, hem teorik olarak yeni gençlere tanıtmalı, hem de Kürtçe müzik ve folklorunu esas alarak müziğini yapabilsin. Diğer stiller de farklı. Pop, caz hayatımızın bir parçası, onu da dinliyoruz. İyi şeyler oluyor, kötü şeyler de oluyor. Bütün dünyada olduğu gibi, bütün diğer halklar gibi, iyi de var, kötü de var. Bu da dünyanın felsefesi, diyalektiğidir. Her şey iyi de olmuyor, her şey kötü de olmuyor. Öyle bir şey yok dünyada.

"DİJİTALLEŞEN DÜNYANDA HERKES SENİ DUYUYOR"

Bir albüm çalışmanız var mı , albüm çıkarmayı düşünüyor muyuz?

Eskisi gibi artık albüm yapmıyoruz, her sanatçı bir şarkı yapıyor, o şarkıyı kendi kanalında paylaşıyor. Çok fazla televizyon programı yaptığım için fazlasıyla canlı söylüyorum. İşim aynı zamanda benim için bir imkan, bir şarkı söylemek istersem televizyon programında söylüyorum. O şarkı hemen diğer kanallarda da dinlenmeye başlanıyor. Profesyonel bir şarkı yapmak istersen yapıyorsun. CD, albüm öyle şeyler artık düşünmüyoruz. Çünkü sistem tamamen dijitalleşmiş, eğer albüm yaparsan da ha 10 şarkı dijital sisteme yükledin ha 2 şarkı fark etmiyor. Ama eskiden öyle bir albüm yapınca o masrafı, bir sürü şeyi bir şarkı için yapamazdın. 10 şarkı için yapmak zorundaydın, çünkü bir kere paylaşılıyordu. Bir şarkı da o CD’ye koyduğunda aynı masrafını yapıyordun, artık o problem kalmadı. İsteyen 5 dakikalık bir şey yaptığında hemen paylaşıyor, herkes duyuyor.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Yüksek voltajlı teşvik

Yüksek voltajlı teşvik

Erdoğan-Şimşek programıyla emekçilerin bir ayı daha gıdaya gelen yüksek zamlar ve eriyen ücretlerle geçti. Özelleştirmelerle ihya edilen sermaye gruplarına ise sadece bir ayda ‘üretmedikleri elektrik’ için 1 milyar lira teşvik verildi. Sanayi patronları da çalıştırdıkları her kadın işçi için devletten artık daha fazla teşvik alacak.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
2 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et