3 aylık bebeğini terk etmek zorunda kalan E.S. tahliye edildi

Pendik’te 3 aylık bebeğini sokak ortasına terk etmek zorunda kalan 20 yaşındaki E.S. yargılandığı davada serbest bırakıldı.

17 Mayıs 2022 10:53
Paylaş

Elif Ekin SALTIK
İstanbul

29 Mart günü Pendik’te 3 aylık bebeğini sokak ortasına terk etmek zorunda kalan 20 yaşındaki E.S.’nin 2 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılandığı davanın 2. duruşması Anadolu 42. Asliye Ceza Mahkemesinde görüldü. Duruşmaya kadın örgütleri de destek verdi. 

Mahkeme başkanı bebeğin son durumuyla ilgili hastaneden henüz bir raporun gelmediğini belirtti. İlk savunmayı yapan Avukat Seval Sezer, müvekkilinin bebeği terk etmesiyle bebeğin hastalığı arasında 3 gün olduğu, bebeğin kuruma götürülmeden sağlık kontrolünden geçirildiğini ve bir sorun olmadığını, müvekkilinin bebeği bırakmasıyla bebeğin rahatsızlanması arasında bir illiyet bağı olmadığı savunmasını yaptı ve E.S.’nin tahliyesi talep etti. 

MOR ÇATI AVUKATLARI: DEVLET KURUMLARI GÖREVİNİ YERİNE GETİRMEDİ

Daha sonra konuşan Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı Avukatları Özlem Özkan, Esra Baş ve Çağla Gülbulut da müvekkillerinin çok genç yaşta hamile kalıp, sığınmaevinde doğum yaptığını, sığınmaevinde E.S. ile sağlıklı bir sosyal sosyal çalışma yapılmadığını dile getirdiler. E.S.’ye bebeğiyle ne yapacağına dair seçeneklerin sunulmadığını, devlet kurumlarının görevini yerine getirmediğini ifade eden avukatlar, “Sığınmaevlerinde kadınlar 6 ay süreyle kalabilir ancak süre ihtiyaç dahilinde uzatılabilir. Bebeğini bırakıp evlerin kapısını çalmıştır. Bebek bulunduğunda yapılan sağlık taramasından sağlıklı olduğu bilgisi var. Müvekkilimiz bebeği bıraktıktan 3 gün sonra bebek rahatsızlanıyor. Raporlar bu kadar açıkken müvekkilimiz neden tutuklu. Müvekkilimizin tahliyesini talep ediyoruz. Müvekilimizin terk eylemiyle bebeğin rahatsızlığının bir bağı yok. Müvekkilimiz çok uzun süredir tutuklu. Tutukluluğunu gerektirecek kesin inandırıcı deliller yoktur. Ek beyanlarımızı sunmak için de süre talep ediyoruz” dedi. 

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı avukatları ise E.S.’nin reşit olduğu, ayırt etme gücüne sahip olduğunu söyleyerek, savunmalarda Bakanlığa yönelik hususları kabul etmediklerini dile getirdi. 

Savcı da E.S.’nin tahliyesini talep etti. Ara kararını açıklayan mahkeme, E.S.’nin tutuklulukta geçirdiği süreyi dikkate alarak tahliyesine karar verdi. Duruşma 20 Eylül’e ertelendi. 

"DEVLETİN SORUMLULUĞUNA İŞARET ETMEK İÇİN DAVANIN TAKİPÇİSİYİZ"

Duruşma sonrası adliye önünde açıklama yapan avukatlar, E.S.’nin beraat etmesi için mücadele edeceklerini söyledi. Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı adına açıklama yapan Mor Çatı Gönüllüsü Elif Ege ise sadece E.S. hakkında adil bir yargı süreci yürütülmesi talebiyle değil nitelikli sığınak desteği vermeyen devletin sorumluluğuna işaret etmek için bu davanın takipçisi olduklarını dile getirdi. Ege şöyle devam etti: “E.S. sığınakta hiç sosyal çalışmacı görmemiş ve süresi bittiği gerekçesiyle bebeğiyle birlikte sığınaktan gönderildi. Oysaki sığınaklar erkek şiddetine maruz kalan kadınların çocuklarıyla birlikte kalabilecekleri, şiddetten uzak ve bağımsız bir yaşam kurmak için ihtiyaç duydukları sosyal, psikolojik, hukuki vb. destekleri alabilecekleri yerlerdir. Bu desteklerin verilmediği bir sığınak, sığınak değil ancak bir “konukevi” olabilir. E.S.’nin hikayesi bizlere Bakanlık ve belediyelere bağlı sığınaklarda yürütülen çalışmaya dair getirdiğimiz sosyal çalışma yapılmadığı eleştirisinin bir kanıtıdır. Sığınakta kalan bir kadının hiçbir planı olmadan sadece süresi dolduğu için sığınaktan çıkarılması kabul edilemez. Kadınların beraberlerindeki çocuklara bakım verip veremeyeceği değerlendirilmeden sığınaktan çıkarılması kabul edilemez. Tüm bu kötü uygulamalar sadece devletin şiddetle mücadele yükümlülüğüne dair değil aynı zamanda çocuk haklarına yönelik önemli ihlallerdir.

Biz bugün burada sadece E.S. hakkında adil bir yargı süreci yürütülmesi talebiyle değil aynı zamanda başta Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı olmak üzere nitelikli sığınak desteği vermeyen devletin sorumluluğuna işaret ediyoruz. Kadınları odağına alan, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin kadınların hayatlarındaki yansımalarını görerek çözümler sunan bir yaklaşım olmadan şiddetle mücadele etmek mümkün değil. İstanbul Sözleşmesi’nden pervasızca imza çeken, var olan kanunları uygulamaktan imtina edenlere herhangi bir yaptırım uygulamayan devlet kadınların hayatlarını mahvediyor, bu da yetmezmiş gibi suçu yine kadınların omuzlarına yüklüyor. Kadınlar için adalet gerçekleşene kadar mücadelemize devam ediyoruz.”

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
ÖNCEKİ HABER

Libya’da iktidar savaşı sertleşiyor

SONRAKİ HABER

Zonguldak'ta 12 yıl önce grizu patlamasında ölen 30 madenci anıldı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa