Mayıslar bizimdir! Haziranlar da…Temmuzlar da…
Yaz döneminde Erdoğan yönetimi saldırılarını her alanda sürdürmeye devam edecektir. 1 Mayıs ve 6 Mayıs’ın gösterdiği, bu saldırılara karşı birleşik bir mücadele ihtiyacıdır.
Fotoğraf: Onur Kavak/Evrensel
Sinancem ALİKOÇ
Ankara
2022 Mayıs ayının yarısını geride bıraktık. İki yılın ardından Türkiye’nin birçok ilinde kitlesel 1 Mayıs mitingleri, gösterileri düzenlendi. 6 Mayıs’ın 50. yılında yine birçok ilde gençler anma ve etkinliklerde buluştular, Denizlerin bıraktığı bayrağı göklere taşıdılar. 2022 1 ve 6 Mayıs’ı her kesimden gençliğin arasında ekonomik sorunların derinleştiği, eğitim hakkının fiilen gasp edildiği, tek adam yönetiminin her türlü hak ve özgürlüklere saldırılarının arttığı bir dönemde geçti. Her kesimden Türkiye gençliği için ekonomik problemlerin, gençliğin hayatını daha çok zorladığını ifade etmek mümkün. Liseliler eğitimden kaynaklı masraflar ile boğuşurken üniversite gençliği temel tüketim kalemlerine gelen zamlar karşısında burslar ve part-time işler ile geçinmeye çalışıyor, işçi gençler ağır sömürü koşularında maaşlarını ulaşım, temel gıda zamlarına eritmeden yarına çıkmak ile uğraşıyor. Tek adam yönetimi saldırılarını arttırıyor. Gezi davasındaki cezalar, HDP’ye yönelik provokasyon girişimleri bütünüyle işçi emekçilere yönelik bir saldırıya dönüşürken gençler de okullarda, kampüslerde bu saldırılardan etkileniyor. Saldırılar gençliğin hayatını çeşitli derecelerde etkileyecek biçimde kılcallanıyor. Türkiye gençliği içinde, bu koşullar arasında Erdoğan yönetiminin değişmesi arzusu artıyor. Bu değişim için hala Millet İttifakı’nın koyduğu ana hat olan “seçimle değişim” programı benimsense de Millet İttifakı’na güven azalıyor. İşte Türkiye gençliği bu şartlar ve tartışmalar altında 2022 1 ve 6 Mayıs’ını geçirdi.
1 MAYIS ALANLARI GENÇTİ!
Ekonomik problemlerin derinleştiği, Erdoğan yönetiminin sosyal ve siyasal saldırıları artırdığı bu dönemde, Türkiye gençliğinin çeşitli kesimleri arasında talepler etrafında 1 Mayıs mitinglerine katılım ve 6 Mayıs anmaları örgütlendi. Araya giren pandeminin belirli alışkanlıkları unutturması ve yeni kuşaklar arasında 1 Mayıs’ın tarihi ve içeriğinin, Denizlerin mücadelesinin çok fazla bilinmemesine rağmen alanlara katılım genç yoğunluklu ve coşkuluydu. 1 Mayıs meydanlarında hemen hemen her kentte ve noktada genç katılımının yoğunluğu dikkat çekti. Hem belirli meslek örgütlerinin kortejleri hem politik örgütlerinin kortejlerinde gençlik katılımı belirgin görünüyordu. Yine hemen hemen her kentte miting ve gösterilere bağımsız katılan gençler de göze çarpıyordu. Lise gençliğinin katılımının üniversite gençliğine görece az olduğunu ifade edebiliriz. Kortejler genç olsa da özel olarak gençlik kortejleri sayısı azdı. Ankara 1 Mayıs’ında ODTÜ Öğrencileri korteji hem örgütlenişi hem de alana katılımı bakımından güçlü bir öğrenci korteji idi. Emek Gençliği kortejleri birçok ilde az sayıda gençlik kortejlerinden biri ya da tek gençlik korteji olarak dikkat çekici idi.
Bölge illerinde tek adam yönetiminin geçtiğimiz dönem saldırılarının etkisi hala görülüyor. Kürt gençliği batıdaki metropollerde 1 Mayıs mitinglerine katılırken bölge illerinde daha çok 1 Mayıs’ı izleyen takip eden bir pozisyon aldı. 6 Mayıs anma ve etkinlikleri özellikle yürüyüş ve gösteriler gençliğin güçlü katılımı ile geçti.
GENÇLERİN TALEPLERİ: İŞ, EĞİTİM, GELECEK VE ÖZGÜRLÜK
Karşıyaka Mezarlığı’nda, Dolmabahçe’de, Alsancak’ta ve daha birçok kent meydanında yüzlerce genç 6 Mayıs 1972’de idam edilen Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ı andı. Gençler, anmalarda kendi taleplerini haykırdı. Aynı zamanda Putin yönetiminin Ukrayna işgali, ABD emperyalizmi önderliğinde NATO’nun yaptığı silah yığınağı, derinleşen emperyalist savaş ve artan savaş harcamaları protesto edildi. Bağımsızlık, Demokrasi ve Sosyalizm şiarını, 50. yılında bir kez daha yinelendi. Hem 1 Mayıs mitinglerinde hem 6 Mayıs anma ve etkinliklerinde gençliğin iş, eğitim, özgürlük ve gelecek talebi öne çıkıyordu. Üniversite gençliği demokratik eğitim ve özerk üniversite talebini alanlara taşıdı. Bu talep hem Boğaziçi Üniversitesi hem ODTÜ yerel 1 Mayıs kutlamalarına damgasını vurdu. Katılımı sınırlı olsa da genç işçiler ek zam talebi ve temel tüketim kalemlerine yapılan zamların geri alınması talebi ile alanlarda oldular. Aslında bu 1 Mayıs ve 6 Mayıs her kesimden gençler arasında uzun süredir biriken taleplerin ortaya konulması için bulunmaz bir fırsat oldu. Örgütlü, deneyimli alanlar bu fırsatı daha yararlı olacak şekilde değerlendirdi. Türkiye gençliği sonrasında büyüyecek, tüm Türkiye gençliğini kapsayacak haklar ve talepler etrafında mücadelenin genişlemesi adına güçlerini sınadı, eksikliklerini gördü buradan kalkarak mevzilerini yenileyecek. Yani bu 1 Mayıs ve 6 Mayıs’ın sonuçları aslında gençlik mücadelesinin nasıl ilerleyeceği açısından da bize yol haritası çıkarıyor.
HANGİ SONUÇLARI ÇIKARACAĞIZ? GENÇLİK MÜCADELESİ NASIL İLERLEYECEK?
Öncelikle Türkiye’de 1 Mayıs ve 6 Mayıslara katılan gençlere mayıs ayının ilk yarsındaki 1 Mayıs mitingleri ve 6 Mayıs anma etkinliklerinin örgütlenmesinde karşılaşılan eğilimlere bakarsak her kesimden Türkiye gençliği bugününden ve geleceğinden oldukça kaygılı. Bu belki de son 6-7 yılın değerlendirmesi. Ancak iki yılın ardından gördüğümüz gösteri ve anmalarda artık sorunların daha yakıcı olduğu gençler arasında talepler için mücadele etme yönteminin daha çok sınamak daha çok denemek istiyor. Buna bağlı olarak ikinci bir sonuç, Türkiye gençliğinin hak ve talep mücadelesinin sistematik olarak örgütlenmesinin daha acil ve önemli bir ihtiyaç olduğu. Her ne kadar mayıs ayının anma ve gösterilerine genç katılımı yoğun olsa da tek adam yönetimini değiştirecek, haklarını söke söke alacak güçlü bir gençlik mücadelesi için Türkiye gençliğinin daha sistematik ve kararlı bir mücadele örgütlemesi gerekmektedir. Belki üçüncü bir sonuç sadece günlük hayatı etkileyen taleplerin değil aynı zamanda siyasal mücadele hattının örgütlenmesi ihtiyacı. Günlük, ekonomik sorunların kaynağının kapitalist sistem olarak görme düne nazaran daha güçlü bir eğilim. Erdoğan yönetiminin sorumlu görülmesi ise neredeyse her genç tarafından kabul ediliyor. Ancak sadece zamlara karşı mücadele ya da kendi alanını ilgilendiren talepler ile sınırlı kalan mücadele perspektifi ancak kendi haklarını muhafaza eder, bunda dahi başarılı olmaması muhtemeldir. Rusya Federasyonu’nun Ukrayna işgali sürerken tek adam yönetimi silahlanma yarışına katılmak, yayılmacı politikalarını sürdürmek için çabalıyor, düzensiz göçün getirdiği sorunlar gerici propagandalar aracılığıyla göçmen karşıtlığına dönüştürülüyor. CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, adeta siyasetten tecrit edilmek için cezalara boğuluyor. Türkiye gençliği kendi özgün taleplerinin dışında Türkiye’nin demokratikleşmesi adına talepleri de mücadelesinde birleştirmeden, gerici ve faşist bir rejim inşa çabasını boşa çıkartamaz. Dolayısıyla kendi günlük taleplerini dahi muhafaza edemez, yenilerini kazanamaz.
MAYISLAR BİZİMDİR!
Mayıs ayındaki gösteri ve anmalardan çıkan sonuçlar bellidir. Ha, keza bu sonuçlar ilk defa tespit edilmiş değildir. Pandeminin ardından gelen kitlesel gösteri ve anmalar çeşitli gençlik kesimlerinde de olumlu bir hava yarattı. Öte yandan karşımızda her saldırıda kitle mücadelesinin sinir uçlarını kontrol eden, tartan tek adam yönetimini var. Yaz dönemi başlar başlamaz Eskişehir’deki müzik festivali yasaklandı, Derince’deki Aynur Doğan konseri iptal edildi, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi geleneği olan İnek Bayramı gerici gruplar tarafından hedef gösterildi, rektörlük soruşturma talimatı verdi. Müzik yasakları devam ediyor. Saldırılara dur demedikçe saldırılar sosyal hayatın tamamını hedef alan bir biçimde büyüyor. Yaklaşan yaz dönemi Erdoğan yönetimi açsından bir tatil dönemi olmayacaktır, saldırılar her alandan gelemeye devam edecektir. 1 Mayıs ve 6 Mayıs’ın gösterdiği; bu saldırılara karşı kararlı, birleşik bir mücadele ihtiyacıdır. Bunun koşulları ve olanakları elimizdedir. Mayıs’ın yaz aylarına bıraktığı miras budur. Sanıyoruz burada Galatasaray tribünlerinin, tatlı rekabet içinde yaptığı şampiyonluk pankartını bugünün gençlik mücadelesine uyarlayabiliriz: Mayıslar bizimdir! Haziranlar da… Temmuzlar da…