Denizlerin mücadelesi bugün bizim omuzlarımızda sürüyor!
Denizler idam edildikleri günden beri bir fikri hayatta tutuyorlar; emperyalizme, sömürüye karşı mücadeleyi ve uğruna ölünebilecek fikirlerin varlığını bizlere hatırlatıyorlar.
Fotoğraf: Eda Aktaş/Evrensel
Cansu
İstanbul Üniversitesi
Türkiye’deki gençlik mücadelesi tarihinde bulunan figürlerin belki de en sembolikleşmiş isimleri Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın 6 Mayıs 1972’de idam edilmelerinin üstünden 50 yıl geçti. Üçü de bağımsızlığın, demokrasinin, sosyalizmin mücadelesini büyütmek isteyen gençlerdi. Daha 20’li yaşlarında ülkenin acımasızlığı ve korkaklığı bu gençlerin büyümelerine izin vermedi. Ancak Deniz, Yusuf ve Hüseyin idam edildikleri günden beri bir fikri hayatta tutuyorlar; emperyalizme, köleliğe, sömürüye karşı mücadeleyi ve uğruna ölünebilecek fikirlerin varlığını bizlere hatırlatıyorlar. Ben bu yıl 6 Mayıs’ta ilk defa Dolmabahçe’de yürüyüşe katıldım, tahminimden çok daha fazla sayıda insan omuz omuza yürüdü. Denizlerin mücadelesinin asla yarım kalmayacağını, onlar darağacında can verseler de canlarından önemli saydıkları mücadelelerinin ölümsüz olduğunu herkes bir daha hatırladı. İşgalci Amerikan askerinin denize döküldüğü ve başını Deniz Gezmiş’in çektiği 6. Filo protestolarını canlandırmak ve o tarihi anı unutmamak, unutturmamak için koştuğumuzda uzun zamandır hissetmediğim bir heyecan yaşadım.
YILGINLIK YOK MÜCADELE VAR
Her günün bir öncekinden umutsuz hissettirdiği günlerde bu düzeni değiştirmek için mücadele eden gençlerin sayısının artması, işçi sınıfının hak araması ve 6 Mayıs gibi günlerde yüzlerce insanın bir araya gelip devletten hesap sorması gelecekte güzel günlerin olacağına dair inancımı sağlamlaştırdı. Umutsuz olmakla, bitkin olmakla bu dünya değişmiyor; yol ne kadar karanlık görülürse görülsün ya ışığı bulmak ya da ışığı var edebilmek gerekiyor. Ülkenin devrime inanan, sosyalist gençleri bu mücadeleden vazgeçmedikçe Deniz, Hüseyin, Yusuf ve bu yolda yitirdiğimiz herkes yaşamaya devam edecek. Onların yaşamı kısa sürmüş olsa da, Deniz’in de dediği gibi “Önemli olan çok yaşamak değil, yaşadığın süre içerisinde çok şey yapabilmektir.”
GÜNEŞİN ZAPTI YAKIN
Yürüyüşte Deniz Gezmiş’in okuduğunu öğrendiğim Güneşi İçenlerin Türküsü okundu, öğrendiğimden beri de aklımdan çıkmadı. Umutlu, güçlü ve romantik bir şiir tıpkı onu okuyan gençler ve en önemlisi Deniz gibi.
“İşte: Şu güneşten düşen ateşte milyonlarla kırmızı yürek yanıyor!
Sen de çıkar göğsünün kafesinden yüreğini; şu güneşten düşen ateşe fırlat; yüreğini yüreklerimizin yanına at!
Akın var, Güneşe akın. Güneşi zaptedeceğiz, Güneşin zaptı yakın!”