Irkçılığı yaratanlar onunla başa çıkamayacaklar!
Elbette suça karışan mülteciler vardır fakat bu tür ahlaki suçları büyük bir topluluğa mal etmek en az bu suçlar kadar tehlikeli.
Kaynak: Unsplash
Mohammed KHALED
YTÜ
Yer: Mısır, Kahire, Mustafa Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği önü. 2005’te Sudan’da kronik hale gelen iç savaş, etnik temizlik ve katliamlardan kaçan Güney Sudanlı mülteciler 3 aydır kendi durumlarını iyileştirmek, BMMYK’nin Sudan’da Kuzey ve Güney arasında imzalanan barış anlaşması gerekçe göstererek Sudanlı mültecilerin artık ülkelerine geri gönderilebileceğine dair kararını protesto etmek için oturma eylemindeydi. Bu üç aylık süreçte gerek devletin tekelindeki medya kuruluşları gerekse eylemin gerçekleştiği bölge sakinleri Afrikalı mültecilere karşı nefret beslemek için kolları sıvamıştı. “Bunlarda sokağın ortasında sevişmek, işemek normalmiş” “Hepsi HİV hastası”, “Hiç yıkanmıyorlar” gibi son derece ırkçı cümleleri her yerde duyabiliyordunuz.
HAZIRLIKLAR TAMAM!
30 Aralık 2005 sabahında Mısır güvenlik güçleri kaba kuvvet kullanarak Sudanlı mültecilerin oturma eylemini sonlandırmış. Resmi rakamlara göre 27 mülteci hayatını kaybetmiş, fakat eylemi düzenleyenlere göre bu rakam kat be kat yüksek. Başsavcılık, mültecilerin güvenlik güçlerinin müdahalesi sırasında yaşanan panik, itişmeler sonucu öldüklerini öne sürerek dava dosyasını bir daha açmamak üzere kapatmış.
Türkiye’deki mülteciler bu tipik söylemlere maruz kalmaya devam ediyorlar. Mülteci denilince artık zihne sadece taciz, gizli çekim, bir tehdit oluşturan Arapça, Farsça tabelalar geliyor. Elbette suça karışan mülteciler vardır fakat bu tür ahlaki suçları büyük bir topluluğa mal etmek en az bu suçlar kadar tehlikeli. Bu ırkçı söylemler aynı ritimde devam ederse masum insanlar acısını çekecek.
“Bombalandıkları için gelmediler, gelmeleri için bombalandılar” Son dönemde yükselen Zafer Partisi’nin en bariz sloganlarında bir tanesi bu. Onları bombalayan kim? Onları bombalayanlarla anlaşmak sorunu nasıl çözebilir? Bombalandıkları için gelememişlerse niçin gelmişler? Neden 2011’den sonra gelmeye başladılar? Esad rejimi bile isteye ülkeden sürdüğü çoğu muhalif insanları niye geri alsın? Bu soruları cevaplayamazlar.
GÖÇMENİN ADI YOK
Birkaç istisna haricinde siyasi partiler ve medya kuruluşları mültecileri konuşturmuyorlar.
Herkes göçmenlerin neden olduğu sorunları konuşurken çok az kişi mültecilerin yaşadığı sıkıntılara dikkat çekiyor. Merdiven altı atölyelerde insanlık dışı şartlarda asgari ücretin altında çalıştırılmaları, ahır gibi evlere fahiş kiralar vermek zorunda kalmaları dile getirilmiyor.
Ayrıca göçmen kadınların hakları hiç konuşulmuyor. Onların çektiği acıları kimse umursamıyor. 12 yaşında okulu terk edip ağır işlerde çalışmak zorunda kalan çocuklar için de keza.
Göçmenler kum torbası haline getirilerek her kesim tarafından bütün sorunların kaynağı olarak lanse ediliyor. Böylece sorunun kaynağını kimse tartışmıyor. Bu yükselen ırkçılığın çatışmadan başka bir şey getirmeyeceği de aşikâr.