“Tarihi düzünden okumaya ayaklanmak”* bugün hiç olmadığı kadar elzem
OSTİM’deki çıraklık ve meslek lisesi öğrencilerine son zamanlarda gündeme gelen göçmen tartışmaları hakkındaki görüşlerini sorduk.
Kaynak: Unsplash
Ali ALTUN
Ankara
Son göçmen tartışmalarıyla birlikte ülkedeki gündem hızlıca buna bağlı bir seyir izlemeye başladı. Bu konu hakkında OSTİM’deki çıraklık ve meslek lisesi öğrencilerine görüşlerini sorduk.
OSTİM Şehit Alper Zor Mesleki Teknik Anadolu Lisesi 9. sınıf Makine Bölümü öğrencisi “Bu okulda makina bölümünde okuyorum. Ekonominin kötü olduğunu, doların çok yüksek olduğunu ve bir telefon bile alamadığımızı düşünüyorum. Mülteciler konusunda vatandaşlık verilmesini doğru bulmuyorum. Suriye'de savaş yok,şu an dönebilirler. Avrupa’ya da gidebilirler. Tayyip Erdoğan gittiğinde de Türkiye’nin iyi yönetebileceğini düşünmüyorum. O yüzden sorun Cumhurbaşkanı’nda değil bence” diye aktarıyor fikirlerini. Yanındaki arkadaşıyla birlikte yemek yemeye giderken tekrar görüşmek üzere sözleşip ayrılıyoruz.
Ayrıldıktan sonra yönümüzü sanayideki diğer meslek lisesi olan OSTİM Mesleki Eğitim Merkezi’ne çeviriyoruz. Burada karşılaştığımız Motorlu Araç Teknolojisi Bölümü öğrencisi iki genç, göçmenlerin davranışlarından memnun olmadıklarını dile getirdi. Göçmenlerin genellikle her yeri kendi malları gibi kullandıklarını belirten gençler, kendi çalıştıkları yerde çıraklık yapan göçmen arkadaşlarının ise diğerleri gibi davranmadığını söylediler. Kendi mahallesinde bir takım göçmenin kavga ettikleri sırada birisinin kaşını patlattıklarını fakat polis tarafından sadece sorguya alınıp başka bir şey yapılmadığını belirten genç işçilerden birisi “Suriyeliler çok sorun çıkartıyor” diyerek ekleme yaptı. Geçtiğimiz günlerde çokça gündem olan mültecilerin sürekli taciz vb. suçlar işlediğine yönelik söylemler hakkında fikirlerini sorduğumuz gençlerden birisi, onların gelişiyle bu suçların artış gösterdiğini ve adalette bir sorun olduğunu dile getirdi. Bir başka konu olan göçmenlerin çokça yardım aldığı söylemleri hakkında da bir genç, göçmenlerin yaşlı bir akrabasından bile daha çok para yardımı aldığını ve bu yardımların bir kısmının da Türklere yapılması gerektiğini söyledi. Göçmen sorununun çözümüne dair fikrini sorduğumuz gençlerden kendi ülkelerine gidip Türklerle birlikte savaşmaları gerektiği cevabını aldık. Ordumuzun neden orada olduğu ve Suriye’de TOKİ inşaatları konularında da görüşlerini sorduğumuz genç işçiler, fikirleri olmadığını belirttiler.
Oradan ayrılıp atölye aralarında gezerken 24 yaşındaki metal işçisi ile karşılaştık. Ona da aynı konudaki fikirlerini sorduğumuzda “Ekonomi çok kötü. Yaşanılmayacak bir düzeydeyiz. Her gün her gün zam oğlu zam. Ülkenin ekonomik durumu böyleyken bu kadar göçmene ne gerek var? Bir yandan diyorum insandır gelsinler, ama nereye kadar gelsinler?” diyerek fikrini belirtti. Öte yandan yakın zamanda birkaç Suriyeli ile yaşadığı tartışmayı aktaran işçi, bir anda etrafında toplandıklarını ve bu tip olaylardan rahatsız olduğunu ekledi. Göçmenlerin ucuz iş gücü olarak çalıştırılması hakkında görüşünü sorduğumuzda Türkiye’nin, Rusya’nın, Amerika’nın vs. birçok devletin ordusunun ve silahlı örgütün Suriyeli göçmenlerin toprağında olduğunu, bir yandan göçmenlerin canları çıkasıya kadar çalıştırıldıklarını fakat bu durumlara rağmen bir şey yapmadıklarını belirtti. Türkiye’nin ve diğer kapitalist ülkelerin operasyonlarıyla birlikte aslında mültecilerin göçe zorlandığı üzerine konuşmamızı devam ettirirken Türkiye’nin diğer ülkelerdeki varlığını bitirmesi konusuna geldiğimizde de “Ben bir Kürt olarak açıkça oralardaki varlığımızı doğru buluyorum. Geri çekilmeyelim diyeceğim ama ülke bu haldeyken bu kadar savaş harcaması yapmak da bana doğru gelmiyor” dedi. Konuşmamız, ustasının çağırmasıyla son buldu. Ayrılırken bu konu hakkında daha uzun konuşmak için sözleştik.
BU NEFRET DALGASINI SAVUŞTURABİLMEK İÇİN
Aktarımlarımızla birlikte sohbetlerimizdeki genel eğilimi üç biçimde toparlayabiliriz. Bir bilgi kirliliği hâkim. Sosyal medya veya haber tartışmaları meslek lisesi öğrencileri etkiler durumda. Kin, geri gönderme arzusu ve nefret düzeyi gençler arasında sık görülen bir eğilim.
İkinci olarak ekonominin kötü olduğu genel bir kabul hâli. Türkiye’nin ekonomisi bu hâldeyken göçmenler var olan ekonomiyi daha da kötü hâle getirecek görüşü genel olarak mevcut. Son olarak kendi lisesinde okuyan mültecilere dair “iyimserlik” hali var ancak bu doğrudan ilişkide olduğu gençlerle sınırlı kalıyor.
Yukarıda da belirtildiği gibi sosyal medya, haberler ve burjuva partilerin kendi aralarındaki göçmen tartışmaları gençliğin göçmenlere karşı düşüncelerini etkiliyor. Hızla eriyen harçlıklar, ekonomik kaygılar ve işsizlikle birlikte göçmenlere karşı pompalanan ırkçı ve milliyetçi tutum hızlı bir şekilde kabul görüyor. Ülkenin içinde bulunduğu ekonomik zorluk, enflasyon ve her geçen gün eriyen ücretler kaygıları büyütürken bunun sebebini içinde bulunduğu politik ve ekonomik sisteme değil göçmenlerin varlığı ve onlara harcanan kaynakların fazlalığıyla birlikte istihdama alınmalarında görüyor.
Tabloya bakıldığında bu tutum ve söylemler varlığını sürdürmeye ve genişlemeye devam edecek gibi duruyor. Bunun karşısında “Geri Kabul Antlaşması” ve göçmenlerin ucuz iş gücü havuzu olarak kullanmaları yukarıdaki görüş veren gençler gibi düşünen gençlik kitleleriyle bir araya gelmenin acil ihtiyacını da gözler önüne seriyor.
*Ece Ayhan’ın “Yort Savul!” adlı şiirindeki üç soruluk sınavının ilk sorusundan alıntı.