Bilinçlendirme programlarının ötesine geçebilmek için
Doğamızı kirletip bizleri zehirleyen ve elimizde avucumuzda ne varsa gözünü dikip daha fazlasını isteyen bu hoyrat düzene karşı birleşmeliyiz.
Kaynak: Unsplash
Ilgın KUŞ
İzmir
Kapitalist ilişkiler, nüfuz ettiği bütün alanlarda birçok sorunu yaratmasının yanında bazı durumlarda da bu sorunları kendi sürekliliğine halel getirmeyecek mekanizmalar ile çözüyormuş gibi görünmekte pek maharetli. Birçok alanda olduğu gibi sağlık alanını olabildiğince tahrip edip, eğitimi bozuşturup, her alanımızı elimizden alıp ardından bu sorunlar kendiliğinden olmuş gibi çözümler sunuluyor. Bunlar gerçekten sorunu çözecekdeğil, var olan sorunu sürdürülebilir kılacak ya da kabul ettirecek çözümler.
Çevremizdeki pek çok soruna karşı arkadaşlarımızın duyarlılıklarını zaman zaman fark ediyoruz. Çünkü yaşanılan sorunlar kimi zaman öylesine gözler önüne seriliyor ki dikkat de buralara çekiliyor. Örneğin, halkın sağlığa ulaşmasındaki yetersizlikler gözler önünde duruyor ve buraların nasıl düzeleceğine dair tartışanlar oluyor. Ülkede olan kötü koşullar, can yakıcı ve çözülemez bir hale geliyor, çıkış yolu yurt dışı olarak görülüyor. Bunun imkânıkovalanmaya başlanıyor. Yaşanan pek çok tartışmayı ve çözüm önerilerini hem belirli bir zeminde tutmak hem de kısmi açıdan farklılık oluşturarak insanların vicdanlarına seslenmek için sivil toplum kuruluşları karşımıza çıkıyor. En popüler olanlarından birisi TurkMSIC(Türk Tıp Öğrencileri Birliği). Türkiye’deki tıp öğrencilerini temsil eden bir sivil toplum kuruluşu. Kendilerini ise “bağımsız, siyasi olmayan ve kâr amacı gütmeyen” diye tanımlıyorlar. Hayatımızın her alanında siyasi olmayanın daha doğru, daha adil olacağı algısı ile pek çok kişinin yaşadığı sorunlar için bir şeyler yaptığı, yapabildiği bir alan gibi görülüyor. Gerçekten bir şeyin tamamen, her şeyden bağımsız olması ve siyasi olmaması mümkün müdür? Her şeyden bağımsız hareket ettiğimiz iddiası bizi hayatımızın akışı nereye gidiyorsa oraya götürecektir; değiştirmek istediğimiz bunca şeye rağmen toplumda kalıcı bir şeyler değiştirilmeyecek, bireysel olanaklar haricinde toplumsal olanaklar yaratılamayacaktır. En büyük cazibe yurt dışı olanağı olarak görülüyor ve öğrenciler staj değişim programlarından yararlanabilmek için topluluğa ve kollarına üye oluyorlar. Yaptıkları çalışmaların insan hayatlarına olumlu yönde etkilediğini kısmi açıdan söylemek mümkün. Öte yandan hiçbir şey yapmamaktansa bir şeyler yapmak olarak görebileceğimiz bu alanlar, daha farklı şeyler yapmak konusunda bakış açımızı daraltan bir etki de yaratabiliyorlar. Küçük mutluluklar yaratmak halkın sorunlarını ancak öteleyebilir.
YARATILAN TAHRİBATI KÜÇÜK KAMPANYALARA SIKIŞTIRMAMAK GEREKİR
TurkMSIC’da; halk sağlığı, üreme sağlığı, cinsel sağlık gibi konularda eğitimler veriliyor.Staj değişimi, araştırma değişimi, tıp eğitimi, insan hakları ve barış kolları da bulunuyor.İnsanlara prezervatif dağıtılıyor; halk sağlığı için okullar geziliyor, çocuklara oyuncaklar götürülüyor…
Toplamda bunları yapmak hem bizi hem çevremizi iyi hissettirip farklılıklar yaratabilir. Ancak aradığımız değişim için buraya sıkışmak yeterli değil. Bilirkişi raporunun tıbben gerekli gördüğü HPV aşısının ücretini insanlar karşılayamıyorsa, yüz binlerce insan sigortasızlaşıyor ve sağlık alanının giderleri halk üzerine yıkılıyorsa, tıbbi her türlü ihtiyaç için talep edilen ücretler fazla geliyorsa bilinçlendirme programları havada kalacaktır. İnsanların hasta olmaması için hiçbir koşul elverişli değilse (çevre kirliliği, stres, yetersiz beslenme...), ekolojik tahribat çeşitli sağlık sorunlarını da beraberinde getiriyorsa halk sağlığı için oyuncak dağıtmak yaşam koşullarımız üzerinde pek etkili olmayacaktır. Yaratılan ekolojik tahribatı; plastik kullanmamak, yerde çöp görünce almak, çöpleri toplamak gibi kampanyalara da sıkıştırmamak gerekli. Bunlar elbette bulunduğu alanı kısa vadede bir miktar iyileştirmeye yarayabilir ancak yaratılan tahribat, bir çöple kıyaslanamayacak kadar büyük. Ranta açmak uğruna feda edilen ormanların, göllerin, derelerin haddi hesabı yok. Bugün pek çok iş kazası ve meslek hastalığından bahsediyoruz. Güvencesiz, ağır koşullarda çalıştırılan; pek çok kimyasala, ağır yüke maruz kalan insanların yakalandığı kronikrahatsızlıkların çözümünü ve daha güvenli çalışma koşullarını tartışmak halk sağlığının bir parçasıdır. Daha güvenli bir çalışma koşulunun pratiğe geçirilebilmesi içinse yapacağımız her tartışma çok kıymetli olmakla birlikte derinleştirilmeli ve yaygınlaştırılmalıdır. Bu, yalnızca tartışma boyutunda kalırsa da karşılık bulamayacaktır.
SORUNLARIN TEMELİNE İNMEMİZ GEREKİYOR
TurkMSIC gibi yapıların ele aldığı sorunlar ve sunulan çözümler dikkate değer. Ama her küçük sorunun çözümünde halkın sağlık hakkının gereklerini yerine getiren bir perspektif ile yaklaşmak çok daha geniş olanaklar sunacaktır. Hem kendimizi hem çevremizi iyileştirecekama hem de sistem içerisinde sıkışacak adımlar, var olan sorunlar yumağından bir tutam koparmaya benziyor. Bizim daha fazlasını yapmamız, sorunların temeline inmemiz gerekiyor. Doğamızı, suyumuzu kirletip bizleri zehirleyen, önlem almadan ağır kimyasallarla çalıştıran, ağır streslerle karşı karşıya bırakan, elimizde avucumuzda ne varsa gözünü dikip daha fazlasını isteyen bu hoyrat düzene karşı birleşmeliyiz.