19 Mayıs 2022 06:26

Bahar karşılama

"Dilimiz dönmediğinden farklı isimlerle adlandırmışız begonvili; kimimiz gelin duvağı demiş, kimimiz konsolos çiçeği, kimimiz Rodos sarmaşığı demiş, kimimiz de Bodrum sarmaşığı."

Fotoğraf: Pixabay

Halis Ulaş
Halis Ulaş

Havaya, suya derken mart ayında cemrenin toprağa düşmesiyle toprak ısınmaya başladı. Toprak ısınır da doğa durur mu? Otuyla, çiçeğiyle; ağacıyla, böceğiyle kolkola girip baharın gelişini müjdeledi. Önce tepeden tırnağa yeşiller boy verdi, ardından alı al, moru mor çiçekler çıktı ortaya. Kuşların cıvıltısı, böceklerin aşk nameleri de eklenince tekmil nebat bahar karşılamaya durdu.

Karşılamanın ilk akorunu hanımeli, yasemin ve melisanın sarhoş edici aksak ritim notaları oluşturdu. Ardından meşe yosununa omuz veren bergamot, portakal çiçeği, müge ve paçuli notalarının oluşturduğu şipre akoru karşılamanın kıpır kıpır kalbini coşturdu. Sedir ve sandal ağacı notalarından oluşan baz akoru da bir zeybeğin ağır hareketlerle dizini yere vurması ile karşılamanın bitişini haber verdi.

Doğa bize her gün bir parfümör hassaslığı ile nice karşılamayı, şarkıyı, türküyü ve senfoniyi buram buram sunar. Sunmakla da kalmaz bu kokunun müziğini görsel bir şiire çevirir. İşte alı al, moru mor olan bu görsel şiirin bence en nadide boncuğu begonvillerdir. Alınıp kem gözlerden korusun diye her evin duvarına asılası nazar boncuğu begonviller.

Dilimiz dönmediğinden farklı isimlerle adlandırmışız begonvili; kimimiz gelin duvağı demiş, kimimiz konsolos çiçeği, kimimiz Rodos sarmaşığı demiş, kimimiz de Bodrum sarmaşığı. En çok bembeyaz evlerine nazarlık gibi sarılmış dalları ve çiçekleri ile Bodrum’a yakışır begonviller.  Begonviller Bodrum’a Halikarnas Balıkçısının armağanıdır. Bir tek begonvil mi? Elbette hayır. Balıkçı, Troçki’nin 1929-1933 yılları arasında sürgün yıllarını geçirdiği Büyükada’daki köşkün bahçesindeki palmiyeden bizzat tırmanıp tohum toplamaya çalışırken, belki de Troçki’ye suikast girişiminde bulunmaya çalıştığı için karakolluk olmuştur. Neyse ki konunun sadece palmiye tohumu olduğu anlaşılarak serbest bırakılmış ve böylece Bodrum palmiyelerine kavuşmuştur. Greyfurt dahil 45 bitkiyi Bodrum’a kazandırdığı söylenir Balıkçı'nın. Ama mimozayı Bodrum’a kazandırmasının gönlümdeki yeri bambaşkadır. Balıkçı, Prosper Merimee’nin Carmen’ini Türkçe’ye çevirirken Carmen’in saçına taktığı mimoza çiçeklerinin büyüsüne kapılır ve belki de biraz kıskanır. Böylece Bodrum’un bir çingene kızı gibi saçlarına mimoza çiçekleri takabilmesi için tohumlarını Paris’ten getirtir ve bizzat bahçıvanlığını yaparak yetiştirir.

Begonvile dilimiz dönmediğinden farklı isimlerle adlandırdığımızdan bahsederken Balıkçının Bodrumunda biraz nefeslendikten sonra konumuza geri dönelim. Dilimiz nasıl dönsün ki. Begonvil adını XVIII. yüzyılda yaşamış bir Fransız’dan almıştır. Asker, diplomat, matematikçi, denizci ve kâşif olan bu çok yönlü kişinin adı Louis Antoine de Bougainville’dir.  

Yaşamı savaşlarla geçen Bougainville ömrünün bir döneminde askeri üniformasını çıkarır ve kâşif kimliği ile neredeyse üç yıl sürecek bir dünya turuna çıkar.  La Boudeuse fırkateyni ve L’Etoile yük gemisiyle 15 Kasım 1766 tarihinde Fransa’dan başlanan tur 24 Nisan 1769 günü Saint Malo’da son bulur. Bilimsel keşifleri hedefleyen bu dünya turunun elbette bilim insanları da davet edilmiştir. Bu bilim insanlarından biri de doğa bilimci ve hekim Philibert Commerson’dur. Commerson bu dünya turuna gemi kayıtlarına asistanı ve uşağı olarak kaydedilen 26 yaşındaki Jean Barret ile katılmıştır.

Gemi kayıtlarına erkek olarak kaydedilen Jean Barret aslında bir kadındır ve adı da Jeanne Barret’tir. Dönemin yasalarına göre bir kadının gemi ile yolculuk yapması yasak olduğu için Jeanne’nin dış görünüşü bir erkeğe benzetilerek gemiye sokulmuştur. Commerson’un asistanı olması nedeniyle ortak kamarayı kullanmaları ve kamaralarında ayrı bir tuvalet olması bu oyunun yaklaşık bir buçuk yıl oynanabilmesine olanak tanımıştır. Jean’ın aslında Jeanne olduğu Tahiti’de fark edilir. Jean karaya çıktığında Tahitililer Jean’nın etrafını sarar ve kadınlığını ifşa eden “ayenene, ayenene” çığlıklarını dünya âleme duyurur. Bu olay sonrası geminin seyir defterine “18 Temmuz 1768’de, hekim M. Comerson’un şimdiye kadar erkek olarak geçen uşağının bir kız olduğu keşfedilmiştir.” yazılır.

Jeanne Barret’le Commerson’nun tanışıklığı aslında yolculuktan iki yıl öncesine dayanmaktadır. Karısının ölümünden sonra Commerson evin idaresini sağlamak için Jeanne Barret’i hizmetçi olarak işe alır. Barret oldukça meraklı ve akıllı bir kadındır. Hizmetçiliğin yanı sıra botanik, doğa bilimleri ve sınıflandırma ile ilgilenir ve Commerson’a yardımcı olmaya başlar. Böylece hizmetçiliğin yanı sıra Commerson’un asistanlığını da yapmaya başlar. Barret ve Commerson arasında güçlü bir bağ kurulur hatta bu bağın asistanlığın da çok ötesine geçtiği rivayet edilir.

Commerson’un bu seyahat sırasında dünyanın dört bir yanından binlerce yeni bitki, böcek, balık ve kuş türü topladığı belirtilir. Her ne kadar bilgi kaynakları bize böyle aktarsa da, seyahatin hemen başında Commerson’un ayağında ortaya çıkan bir ülserin onun hareketliliğini kısıtladığı bilinmektedir. Bu noktada karaya çıkıp bitkileri toplayıp, onları sınıflandırıp gemiye getiren kişinin aslında Jeanne Barret olduğunu söylemek çok da kurgusal olmaz sanırım.

Brezilya dünya turunun duraklarından biridir. Bu durakta Commerson ve Barret çarpıcı mor renkli çiçekleri ile tırmanıcı bir sarmaşıkla karşılaşırlar. Commerson bu çiçeğe aydınlanma ruhuna sahip olduğunu düşündüğü, doğa bilimleri ve matematiğe meraklı olan kaptanları Louis Antoine de Bougainville’e atfen Bougainvillea spectabilis adını verir. Oysa bu çiçeğin adı elbette Barret spectabilis de olabilirdi ama olmadı.

Commerson yaşamı boyunca keşfettiği bitkilerin çoğuna kendinin ya da arkadaşlarının adını vermiştir. Günümüzde yetmişten fazla bitki türü Commerson’un adını taşımaktadır. Commerson aslında Jeanne Barret’i de unutmamıştır. Madagaskar'da bulduğu koyu yeşil yapraklı ve beyaz çiçekli uzun bir fundaya Baretia bonafidia adını vermiştir. Ancak Commerson'un bu bitki cinsinin adı için düzenlediği rapor Paris’e ulaştığında bu bitki başka bilim insanları tarafından Turraea olarak adlandırılmış olduğu Jeanne Barret’in adı bu fundaya verilememiştir.

Jeanne Barret dünyayı deniz yoluyla turlamış ilk kadın olarak bilinmesine karşın doğa bilimlerine sunmuş olduğu katkılar 2012 yılına kadar çok da görülüp onurlandırılmamıştır. Ölümünden 205 yıl sonra 2012 yılında 3 bilim insanı yayınladıkları bir makale ile buldukları bir bitki türünün adını Jeanne Barret’in adına atfen Solanum baretiae koyarak görmezden gelinen katkılarını onurlandırmışlardır. 

Yaşadığımız ve yaşayacağımız baharları karşılamamıza katkı sağlayanlara saygıyla…

Reklam
YAZARIN DİĞER YAZILARI