Işık Sungurlar: Evden kaçın ve ona geri dönün!
Şair ve Görsel Sanatçı Işık Sungurlar, “Karşımdaki sandalye boş” isimli şiir kitabını ve “Olmayana Övgü” isimli kolaj sergisini anlattı.

Fotoğraf: İsmail Afacan | Evrensel
İsmail AFACAN
İstanbul
Şair Işık Sungurlar’ın ikinci şiir kitabı “Karşımdaki sandalye boş” okuruyla buluştu. Yeni kitabında ev içlerinden sesleniyor Sungurlar… Odalardan, salonlardan ve balkonlardan… Kitabın toplamına hüzünlü bir atmosfer hakim olsa da umutlu bir sonla bitiriyor, güneşsiz evlerin duvarlarını yıkarak, içindeki yeşili büyüterek… Sungurlar şu mesajı veriyor okura: “Evden kaçın ve ona geri dönün”
Sungurlar aynı zamanda görsel sanatçı… Geçtiğimiz günler “Olmayana Övgü” isimli kolaj sergisi Pinelo Art Galeri’de açıldı. Eserlerde eski dergiler ve ansiklopedilerden görseller bir araya geliyor ve bir kompozisyona dönüşüyor. Çalışmalarında özellikle kadın figürler ve haritalar dikkatleri üzerine topluyor. Sungurlar “Kolajın, bütününden ayrılan parçalardan tekrar bir bütün oluşturması fikrini seviyorum” diyor.
Sungurlar’la “Karşımdaki sandalye boş” isimli kitabını ve “Olmayana Övgü” isimli kolaj sergisini konuştuk.
"BOŞ SANDALYE BAZEN YALNIZ OLUŞTUR, BAZEN DE BİR DAVET"
Görsel: Kitap kapağı
Kitabın ismiyle başlayalım… “Karşımdaki sandalye boş”… Karşında duran sandalyeden bahseder misiniz? Boş sandalyenin sizde yarattığı çağrışımlar nelerdir?
Birhan Keskin’in “Yanımdaki bütün sandalyeler boş alabilirsiniz” dizesini okuduğumda yalnızlığı anlatan en iyi ifadelerden biri olduğunu düşünmüştüm. Kitap da zaten bu dizeyle başlıyor. Yaklaşık on yıldır da aklımda olan bir isimdi aslında. Burada bahsettiğim boşluk yalnızca fiziki bir boşluk değil. Bazen en çok yanında olanlarla yalnızlaşırsın ya, öyle bir boşluk aynı zamanda. Bu anlamda boş sandalye hem yalnız olmayı imliyor hem de yalnız hissetmeyi. Bir başka açıdan da “karşımdaki sandalye boş” otur ve anlat diyor. Gestalt terapi teknikleri içinde “boş sandalye tekniği” vardır. Burada danışanın karşısında boş bir sandalye bulunur ve orada olanı danışan hayal eder. Bu kendisi de olabilir bir başkası ya da bir nesne, duygu da ve karşısındaki sandalyedeki her kimse/ neyse onunla bir diyalog içine girer. Sonrasında boş olan sandalyeye geçerek diyalog kurduğu rolü üstlenir ve bu kez hayal ettiği kişi/ şey olarak konuşur. Kısaca karşımdaki boş sandalye bazen yalnız oluştur, bazen de bir davet. Anlamaya, anlatmaya…
Şiirlerinizin çoğu ev içinde geçiyor. “Ev” şiirlerinizde nasıl bir mekana denk düşüyor?
Ev, çok katmanlı bir kavram. İnsanın evi neresidir? Ev dediğimiz şey bizi özgürleştirir mi yoksa sınırlar mı? Bu gibi sorular aklımı uzun süredir kurcalıyor. Öyle ki doktora tez konum bile ev kavramı üzerine. Benim için ev yalnızca bir barınma mekanı değil bu nedenle bir his aynı zamanda. Bu kitaptaki şiirlerde de hem kaybedilen bir eve özlem var hem de onun verdiği sıkıntı ile başa çıkma. Ev bu anlamda arayış ve kaçış mekanına dönüşüyor şiirlerde.
Bazı şiirlerinde hiçlik vurgusu dikkatimi çekti. Hiçlik duygusunu nasıl açıklarsınız?
Dünyaya fırlatılan insanın anlam arayışı.
"BALKON HEM KAMUSALDIR BİR ANLAMDA HEM DE ÖZEL"
Kitabın toplamına hüzünlü bir atmosfer hakim: Hiçlik, yalnızlık, hesaplaşma… Kitap ise umutlu bir sonla bitiyor: “Kalbimde sonsuz bir yeşil büyüyor şimdi/ Duvarları yıkıldı güneşsiz kalmış evlerin/ O gece ellerim sırtında gezerken/ Kaybettiğim o mavi balkondaydım yeniden.” Mavi balkondan okura nasıl seslenirsiniz?
Ev ile ilgili olan soruyla bağdaşıyor aslında biraz. Balkon benim için evi ev yapan şeylerden biridir hep ve yıllardır da balkonsuz evlerde oturuyorum. Balkon hem kamusaldır bir anlamda hem de özel. Eve aittir ama dışarıyla bağını kesmez. Evin o ikili halini yansıtıyor bence. İçerisi ve dışarısı ile olan sınırın muğlaklığı. Bahsettiğin hiçlik, yalnızlık ve hesaplaşma durumları da böyle bir muğlaklık barındırıyor içinde. Bu nedenle de hüzünlü olsa da umutsuz değil! Mavi balkon evim dediğim son yerdi, kitapta da tüm o olumsuzlukların ardından evi bulmaya, eve dönmeye ve evde hissetmeye bir gönderme var. Kitabın son şiiri olmasının nedeni de bu. Birçok duygunun içinden geçip gelme ve aslında istenilen o yere varma. O mavi balkondan derim ki okuyucuya “Evden kaçın ve ona geri dönün”
"PARÇALARDAN BİR BÜTÜN OLUŞTURMA FİKRİNİ SEVİYORUM"
Yeni açılan kolaj sergine gelirsek… Resim sanatının içinde özellikle kolaja odaklanmanızı nasıl açıklarsınız?
Kolaj, üniversite zamanlarımda eskiz yaparken kullandığım bir teknikti. Yapmaktan keyif alırdım ancak odaklandığım bir anlatım biçimi değildi. Kolajı bir anlatım biçimi olarak kullanmaya başlamam 2015 yılında oldu diyebilirim. İşten ayrılmıştım ve içimde üretme isteği vardı. Ancak malum olduğu üzere resim malzemeleri oldukça pahalı. Bir yol bulmam gerekiyordu ve neden kolaj yapmıyorum diye düşündüm ve başladım. Bu anlamda bilinçli bir seçimden çok mecburi bir istikamet oldu. Sonrasında ise kendimi en rahat ifade edebildiğim bir alan haline geldi. Kolajın, bütününden ayrılan parçalardan tekrar bir bütün oluşturması fikrini seviyorum. Sanırım kolaj yapmaya devam etmemi sağlayan da bu oldu.
Fotoğraf: İsmail Afacan | Evrensel
Bir kolajı nasıl hazırlıyorsunuz? Nasıl bir süreçten geçerek son halini alıyor?
Kolaj için eski dergileri topluyorum. Her çeşit dergiden faydalanıyorum. Edebiyat, el işi, doğa, dekorasyon. Ve en sevdiklerim anatomi, hayvan ve bitki ansiklopedileri. Başladığım zaman aklımda bir fikir olmuyor, yalnızca bir parça seçiyorum ve o bana ne söylerse öyle ilerliyorum. Kompozisyon kurarken o ilk parçaya güveniyorum yani. Son aşamada da mutlaka bir yazı koymayı seviyorum. Kelimelerden kolajlarda da vazgeçemiyorum ve bu yazıların görseldeki ifadeye ters bir anlatımı olmasını önemsiyorum. Belki o görselin öncesine, sonrasına ya da tamamen farklı bir yönüne işaret etmesini seviyorum.
Şiiriniz ve kolajlarınız arasında bir etkileşim var mı? Mesela şiir yazarken kolajdan, kolaj yaparken şiirden yararlanıyor musunuz?
Şiir yazarken kolajlardan hiç faydalanmadım yani bile isteye faydalanmadım. Yoksa mutlaka ikisi birbirini tamamlıyordur. İlk kolajlarımı bazı şiirlerden yola çıkarak yapmışlığım var ama. Zaten iki alanın da en büyük ortak noktası imge ve ister istemez birbirini etkiliyordur diye düşünüyorum. Şiir yazarken bir dize beni şiirin bütününe götürüyor, kolaj yaparken ise tek bir parça.
“FİGÜRLERİ PARÇALANMIŞ ŞEKİLDE KULLANIYORUM”
Eserlerinizde kadın figürleri ve haritaları sıkça kullanıyorsunuz. Kompozisyonlarınızda kadın figürler ve haritalar ne anlam ifade ediyor?
Kadın olma hali çalışmayı seçtiğim alanlardan biri. Bunu aslında “olmamak” içinde ele almayı tercih ediyorum. Bize dayatılan hiçbir şey “olmamak.” Bu nedenle figürleri parçalanmış şekilde kullanıyorum. Haritalara gelince, yersizleşme, göç, ikamet, sınırlar ilgimi çeken konular arasında. Göçün bu kadar arttığı bir zamanda bu konulara ilgisiz kalamıyorsunuz tabii ki. İnsanlar evlerinden, yerlerinden yurtlarından ediliyor. Sınırlar hem var hem yok. Haritalar bu ait olamama durumunu anlatıyor aslında ya da ait olmak gerekir mi sorusunu sorduruyor. Sanırım insanlığın önemli sorunlarındandır diye düşünüyorum; “yerleşmek” ve “yerleşmemek”.
Evrensel'i Takip Et