HDP'li Sarısaç'tan Çerkes soykırımı ve sürgünü için Meclis'e önerge
HDP'li Murat Sarısaç, Çerkes soykırımı ve sürgününün yıldönümü dolayısıyla Meclis'e Çerkes halkının sorunlarının ve taleplerinin belirlenerek çözülmesi amacıyla önerge verdi.

Murat Sarısaç | Fotoğraf: MA
HDP Van Milletvekili Murat Sarısaç, Çerkes soykırımı ve sürgününün yıldönümü vesilesiyle TBMM'ye verdiği önerge ile Çerkes halkının yaşadığı sorunların ve taleplerinin belirlenerek çözülmesini istedi.
Çerkeslerin 21 Mayıs 1864 tarihinden itibaren büyük sürgünler yaşadığını ve buna bağlı olarak 1 milyonu aşkın insanın yerinden edildiğini yüz binlerce insanın ise hayatını kaybettiğini ifade eden Sarısaç, "Bugün dünyanın birçok bölgesine dağılan Çerkeslerin ekseriyeti Türkiye sınırları dahilinde yaşamaktadır. Bu nedenle yaşanan soykırım ve sürgünün boyutlarının ortaya çıkarılıp Çerkes halkının yaşadığı sorunların ve taleplerin belirlenerek çözülmesi amacıyla Anayasa’nın 98’inci İçtüzüğün 104’üncü ve 105’inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını arz ve teklif ederim" dedi.
Sarısaç Meclis'e sunduğu önergeyi şu ifadelerle gerkçelendirdi:
"Çerkesya’ya yönelik kesintisiz saldırılar, boşaltılan ve yakılan köyler, yaşanan katliamlar ve zorlu sürgünler düşünüldüğünde bir soykırım sürecinin yaşandığı anlaşılmaktadır. Çünkü bir halkın kimliğinden dolayı toplu bir şekilde hedef olmasının yanında kitlesel olarak anavatanından koparılması söz konusudur. Bunun yanında Çerkesya’da başvurulan iskân politikası, Çerkeslerin yabancısı oldukları bir coğrafyaya sürgünü de ciddi bir asimilasyona neden olmuştur. Dolayısıyla sürgün, bir ulusun sadece evini barkını terke zorlama değildir; dilini, kültürünü, inancını da yaşayamaz ve koruyamaz hale getirilmesi sürecidir. Anadolu’ya, Filistin’e, Irak’a, Suriye’ye, Lübnan’a ve Balkanlara dağılan Çerkesler, bir kültürel dayatmaya da maruz kalmışlardır.
Cumhuriyet’in kuruluşu sürecinde de mücadelenin bir parçası olmalarına rağmen Çerkesler sürgün ve asimilasyon politikalarından fazlasıyla etkilenmişlerdir. Bir taraftan Çerkes liderlerden Ethem Bey üzerinden “hain” algısı oluşturulurken diğer taraftan da dillerini ve inançlarını unutmaya zorlanmışlardır. Bunun yanında 1923 yılında Gönen ve Manyas’a bağlı 14 köyde yaşayan Çerkesler bir iç sürgüne de tabi tutularak diğer bölgelerde yaşayanlara da gözdağı verilmiştir. Aynı şekilde Çerkesçenin de kimi yerlerde “kefere dili, Moskof dili” şeklinde adlandırıldığı belirtilirken düğün ve müzik alanında da müdahalelerin yaşandığı ve “Vatandaş Türkçe konuş” kampanyasının bir hedefinin de Çerkesler olduğu ifade edilmektedir.
Çerkeslere yönelik politikalar, Anadolu ve Mezopotamya’da yaşayan otokton halkların maruz kaldığı asimilasyon ve inkârın bir parçasıdır. Çünkü Kürtler başta olmak üzere birçok ulusun dili yasaklanırken yerleşim yerlerinin adları Türkçeleştirilmiştir. Bu nedenle bugün de vatandaşlık tanımının ülkenin kültürel çoğulculuğunu yansıtacak şekilde düzenlenmesi gerektiği ortadadır. Dolayısıyla bütün halkların kendi kimlik ve inançlarını özgürce yansıtacakları, bunun güvence altına alındığı ve temel insan haklarını koruyan demokratik bir Anayasa ihtiyacı güncelliğini korumaktadır. Bunun yanında Osmanlı-Çarlık Rusya arasında yapılan anlaşmaların açıklanarak sürgünün boyutlarının ortaya çıkarılması, Çerkeslere yönelik ayrımcı ifadelerin ders kitaplarından kaldırılması yönünde adımlar atılmalıdır.
Yine siyasi iktidarın, milyonlarca Çerkes’in anavatanlarıyla ilişkilerinin geliştirilmesi amacıyla diplomatik çalışmalar yapması; Çerkes soykırımı ve sürgününü tanıyarak muhatap ülkeleri bu doğrultuda teşvik etmesi ve onarıcı tedbirlere başvurarak hafıza mekânları kurması, geçmişle yüzleşme sağlayarak yeni nesiller arasında bir hoşgörü kültürü geliştirmesi gerekmektedir. Aynı şekilde anadili ve kültürel varlığın yasal güvenceye alınması ve bu amaçla çalışmalar yapan kurumların desteklenmesi de Çerkes dili ve kültürünün sonraki kuşaklara aktarılması noktasında önemli olacaktır. Bu nedenle Çerkes halkının maruz kaldığı soykırımın tanınarak sürgünün boyutlarının araştırılıp bugün de süregelen sorunların belirlenmesi ve çözülmesi amacıyla gerekli adımların atılması elzemdir." (HABER MERKEZİ)
Evrensel'i Takip Et