‘Gidişat iyi’ diyen yok
AKP’den kopan, AKP’yi eleştiren, “kriz tüm dünyada” diyerek oy vereceğini ifade eden... İstanbul'da görüştüğümüz emekçilerden “Ekonomi iyi” diyene rastlamak neredeyse mümkün değil...
Fotoğraf: Eren Ergine/Evrensel
Eren ERGİNE
Murat UYSAL
İstanbul
Memleketin ana gündemi ekonomik kriz, yoksulluk ve geçim derdi. “Ay sonunu nasıl getireceğiz?” sorusu daha fazla soruluyor. İstanbul’da görüştüğümüz AKP’ye ve MHP’ye oy veren emekçiler de gidişattan rahatsız. Cumhur İttifakına oy verenlerin bir bölümü ekonomik kriz nedeniyle kopuşların olduğunu da ifade ediyor. Diğer taraftan ise oy vermeye devam edenlerin öne sürdüğü argümanlar arasında, AKP’nin de sıkça dillendirdiği “Dünya çapında kriz var”, “2023’ü bekleyin” cümleleri yer alıyor. Genç işçiler ise AKP’ye ve Cumhur İttifakına karşı daha mesafeli. Onların da en fazla şikayet ettiği konu ekonomi ve geleceksizlik...
‘YOL VAR AMA MİLLET BORÇLU’
İstanbul Esenyurt’ta AKP’ye oy veren emekçilerin yoğun olarak yaşadığı bir kahvehaneye giriyoruz. Oturduğumuz masada konu ekonomi. AKP’den kopanlar bir tarafta AKP’ye yeniden oy verecek olanlar bir tarafta ayrılıyor. Biri AKP’den kopuş nedenini anlatırken, öbürü başka bir seçenek olmadığını söylüyor. İşçi Emeklisi Mikail senelerce AKP’ye oy vermiş ancak gelecek seçimde AKP dahil hiçbir partiye oy vermeyi düşünmüyor. AKP öncesi dönemi “Kara lastik, yamalı pantolon” diye tarif eden Mikail, AKP dönemini ise gelişen savunma sanayii, SİHA’lar İHA’larla tarif ediyor. Kopan birçok AKP’li gibi Mikail de “Başta iyilerdi” diyor. Kopuş nedenini ise ekonomik kriz. “Evine ekmek götüremeyen insanlar var, fakirlik arttı. Önceden köyümüzde yol yoktu öküz arabası bile geçmezdi şimdi yol var, traktör de var ama millet borçlu. Çiftçi zor durumda üretim yok. Üreticiye destek yok” diyor. Erdoğan’ın siyasi rakiplerine karşı bazen haksızlık yaptığını söyleyen Mikail, “Kime verelim, Kılıçdaroğlu’na mı, Babacan’a mı, Davutoğlu’na mı? Daha dün Erdoğan’la birliktelerdi şimdi ne oldu oldu da CHP ile yan yana geldi bunlar? Erdoğan’a da oy vermeyeceğim ama öbürlerinin kurduğu ittifaktan da bir şey çıkacağını düşünmüyorum. Erdoğan dahil hiçbirinin vatandaşı düşündüğüne inanmıyorum. Hep zenginlerin işine geleni yapıyorlar” diyor.
‘GİDİŞATTAN MEMNUN DEĞİLİZ AMA...’
22 senedir bir otobüs firmasında bilet kesen Ahmet MHP’li olduğunu söylüyor. “Partim nereye giderse ben sonuna kadar arkasındayım. Benim için kazanıp kazanmaması önemli değil” diyor. Gelecek seçimde Cumhur İttifakına oy vereceğini söyleyen Ahmet, “Çok iktidar geldi geçti, o zaman da şartlar ağırdı şimdi de ağır. Diyorlar ya şeker fabrikalarını sattı, özelleştirmeler yaptı diye. Evet yaptı, bunu savunmuyorum ama bugün yakıta, gıdaya gelen zamları AKP’ye yükleyemezsin. Dünya çapında bir kriz var sonuçta, dolar yükseliyor, yakıt da artıyor. Ben Tayyipçi değilim. Oy veriyorum sadece” diyor.
Ekonomik gidişatın iyi olmadığını kabul eden Ahmet, “İnsanlar memleketine giderken zorlanıyor, ama yapacak bir şey yok. Geçen sene Ordu’ya otobüs gidiş geliş 5 bin lira yakıyordu şimdi 16 bin lira yakıyor. Bunun bilincindeyiz ama Erdoğan’a mal edemeyiz. Çin’de bile ekonomik kriz var” diye konuşuyor. Oğlunun fabrikada işçi olduğunu söyleyen Ahmet, “Her ay kumanya veriyorlar, 7 bin lira maaş alıyor. Benim maaşımı da ekleyince geçiniyoruz. Ama gidişattan memnun değiliz. Eleştirsek de gidişatı değiştirebilecek gücümüz yok. Muhalefete de güvenmiyorum, Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul’u nasıl yönettiğini de görüyoruz” diyor.
‘OYUN BİRİNDE KALINCA BİLE KAVGA ÇIKIYOR’
Kahveci Hamdi de AKP’ye defalarca oy vermiş. Esnaf olarak ekonomik krizden en çok etkilenenlerden. Hamdi şunları söylüyor: “4 ay önce elektrik faturası 300 lira geliyordu şimdi 900 lira geliyor. Su faturası 400 lira geliyordu şimdi 700 lira geliyor. Ekonomi kötü. Önceden bu kadar tartışma olmuyordu. Şimdi oyun birinde kalınca bile kavga çıkıyor, çünkü 30-40 lira vermek onu zorluyor. İnsanlar kıt kanaat geçiniyor. Normalde kahvehaneler dolar taşardı ama artık dolmuyor. Kahvehaneye gitmek de artık lüks oldu. Oyun kaybedip hesap ödeyeceğime evime ekmek alırım diye düşünüyor artık insanlar. Bir yıl içinde her şeye çok fazla zam geldi, şimdi çaya yüzde 43 zam yapmışlar. Biz henüz yansıtmadık ama yansıtmasan da olmuyor.”
AKP’nin ekonomi politikalarını eleştirse de kafasının karışık olduğunu ifade ediyor: “Millet kararsız. Canı yanan da var AKP’ye oy verdiği için pişman olan da... Bir kesimin 2023’ten beklentisi de var. Oy verir miyim bilmiyorum. Kararsızım ama 2023’te Erdoğan’ın ne yapacağını da merak ediyorum.”
‘ASGARİ ÜCRET YETERLİ AMA PİYASAYA GÖRE HAREKET EDİYORUM’
Kendini sağcı olarak tarif eden Cavit ise AKP kurulduğundan beri oy vermiş. Doğal gaz işiyle uğraşan Cavit AKP’den daha iyisinin olmadığını bu yüzden gelecek seçimlerde de AKP’ye oy vereceğini söylüyor. Siyasilerin tutuklanmasını, siyaset yasaklarını, son olarak CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’na verilen cezaları hatırlattığımızda ise yorumu “Müslümanlığa zeval getirecek her girişimin bu şekilde cezalandırılmasının önünde bir engel olmaması gerekir” şeklinde oluyor. Ayrıca bir yandan yargının bağımsız olduğunu belirtirken öte yandan “İktidar bu, tabii ki yargıyı biraz kendi tarafına çekecek” diyor.
AKP’ye oy verenlerin de artık şikayet ettiği ekonomiye ilişkin ise şunları söylüyor: “Asgari ücret yeterli. İşçiler tek bir iş yapmakla yetinmemesi gerekir. Ek iş de yapabilirler. Sabah çıksınlar evden, çöpleri karıştırsınlar, bir kamyon ekmek bulurlar. Çok dolaşmasınlar, 1 saat dolaşsınlar, herkes ekmeği çöpe atıyor.”
Zamları hatırlattığımızda ise daha önce asgari ücretin yeterli olduğunu söyleyen Cavit, “Devlet 5 koyuyorsa ben 15 koyuyorum. Ben de piyasaya göre hareket ediyorum” diyor.
'BU YAŞTA YAŞAMAYACAKSAK NE ZAMAN YAŞAYACAĞIZ HAYATI?'
Aynı bölgede bulunan başka bir kahvehanede görüştüğümüz genç işçiler ise AKP’ye ve Cumhur İttifakına daha mesafeli. Çeşitli iş kollarında çalışan genç işçilerin ortak derdi geleceksizlik. İlk defa oy kullanacak olan genç işçiler, ekonomik koşulları hatırlatarak AKP’ye oy vermeyeceklerini söylüyorlar. Habil 19 yaşında, günlük işlere gidiyor. Kendisinden 3 yaş küçük kardeşi Arda da aynı masada. İki kardeş anne babası ayrıldıktan sonra okulu bırakıp işe başlamışlar, Habil 12 Arda ise 10 yaşından beri birçok yerde çalışmış. Habil, “Okuyamadık ama şu an tanıdığımız üniversite mezunlarının hemen hepsi boşta. Okulu bitirenler de iş bulamıyor. Benimle aynı firmada çalışan bir arkadaş var 24 yaşında. Üniversiteden mezun oldu, benimle beraber koli paketliyor. 150 liraya çalışıyor.”
Habil’in çalıştığı depo ünlü bir giyim markasının ürünlerini paketliyor. Habil akşama kadar koli kaldırıyor koli indiriyor, aldığı bir günlük yevmiyeyle o ünlü markadan bir tişört bile alamayacağını söylüyor. Sosyalleşebilecekleri alanların olmadığını söyleyen Habil, kahvehaneyi kastederek, “Burası bizim tatil yerimiz. Bir kafeye gitsek bir çay olmuş 8 lira, nasıl gideceğiz? En fazla Avcılar’a gidiyoruz, o da ayda bir. Paramız olduğunda gidiyoruz, olmadığı zaman nasıl gideceksin. En son 3 sene önce Taksim’e, Kadıköy’e gitmiştim. Hayatımız mahallede geçiyor. Erdoğan ülkeleri gezin diyor ama nasıl gezeceğimizi söylemiyor. Paranızı veriyorum gezin dese niye gezmeyelim? 3 senedir kız arkadaşım var ama belki 3 sefer anca kafeye gitmişizdir” diyor.
‘GÜNLÜK KAZANCIMLA BİR PANTOLON ALAMIYORUM’
Geleceğini göremediğini söyleyen Habil, “Bir pantolon 200-250 lira, ayakkabı 200-300 lira, en ucuz tişört 70-80 lira, zaten bir şey kalmadı ki. Ben günlük 150 liraya çalışıyorum. Günlük kazandığımla bir pantolon alamıyorum. Bu yaşta yaşamayacaksak ne zaman yaşayacağız hayatı? Nasıl bir memleket isteriz, hayalini bile kuramıyoruz. Geçen çıkalım bir yere gidelim dedik. Arkadaşta para yok, bende para yok. Kredi kartı ile ödeme yaparız diye düşündük. Borçlanarak yaşıyoruz yani” diyor.
İlk kez oy kullanacak olan Habil, “Ailemiz CHP’ye oy veriyor. Önümüzdeki seçimlerde ilk kez oy kullanacağız. CHP’ye oy vereceğiz ama o da sıkıntı, ne olacağını bilmiyoruz. Zaten olacağı kadar kötü oldu, bu gitsin kim gelirse gelsin diye düşünüyoruz. Cumhurbaşkanı çıkıp mitingde hangi yurttaş aç diye soruyor. Sokaktan ekmek toplayanları görmüyorlar. Millet ekmeği 1-2 lira daha ucuza alayım diye saatlerce sıra bekliyor” diyor.
‘İNSAN EVİNE EKMEK GÖTÜREMİYOR, DAHA BETERİ VAR MI?’
Bir zincir markette reyon görevlisi olarak çalışan Recep, “Biz burada okey oynuyoruz. Niye güzel yerlere gidip farklı insanlar görmeyelim, farklı mekanlarda gezmeyelim? Bunun neresi sosyalleşmek? İşyerinde beraber olduğun insanla mahallede okey masasında yine berabersin. Gidip güzel yerlerde güzel bir zaman geçirmek daha iyi değil mi? Güzel bir mekanda iyi yemek yediğimi hatırlamıyorum” diye anlatıyor.
Araba hayali kuran Recep, “Türkiye araba çıkardı, satışını 800 bin liradan tartışıyorlar. Yabancı ülkelerdeki arabaların fiyatlarına bakın kendi arabalarını ucuza veriyorlar. Türkiye’de yaşayan kaç tane insan 800 bin liraya araba alabilir? Kıraç’ta bodrum katını 800 bin liraya satıyorlar artık. Faizi düşürmüşler ama kime düşürdüler? Şu an hiçbirimizin evlenme imkanı yok. Şu an evlenmeye kalksan altın 300 bin lira tutuyor. En büyük sıkıntımız ekonomi. Türkiye’nin battığını sağır sultan biliyor şu an. İnsanlar marketlerde taneyle meyve sebze alıyor. İki tane domates üç tane biber bir tane patlıcan alıyor insanlar. Kadının biri market reyonundaki sebze meyvelerden her birinden birer tane almış. Cebindeki 50 lira yetmiyor. İnsanları artık hırsızlığa teşvik ediyorlar” diyor.
Habil gibi ilk defa oy kullanacak Recep ise “Hep diyorlar ya ülkede beterin beteri vardır diye. Bundan daha beteri olmaz ya beter budur. Bunlar gitsin de kim gelirse gelsin. Adam evine ekmek götüremiyor çocuğunu okutamıyor daha ne kadar beter olabilir ki” diye konuşuyor.