Grevdeki Neşe Plastik işçileri: Çocuğun harçlığından kısıp faturaları öder duruma geldik
Gebze'deki Petrol-İş üyesi Neşe Plastik işçileri grevlerinde 5. günü geride bıraktı.
İLGİLİ HABERLER

Grevlerini sürdüren Neşe Plastik işçilerine EMEP'ten ziyaret

Gebze'de Neşe Plastik işçileri hakları için greve çıktı
Dilara KANIK
Hasret Gültekin KOZAN
Gebze
Gebze’de Otomotiv Tedarik Sanayi İhtisas Organize Sanayi Bölgesinde (TOSB) bulunan Neşe Plastik’te işçilerin grevi sürüyor. Petrol-İş Kartal 2 No’lu Şube üyesi işçiler grevlerinde 5’inci günü geride bıraktı. İnsanca bir yaşam sürmek için insanca bir ücret isteyen işçilerden biri, “Çocukların harçlıklarından kısıp faturaları öder duruma geldik” dedi.
PVC masa örtüsü, çeşitli şeffaf ürünler ve yalıtım malzemelerinin üretiminin yapıldığı, internet sitesinde “adil ücret” politikası uyguladığını savunan Neşe Plastik’te işçilerin büyük çoğunluğu asgari ücret düzeyinde çalışıyor.
Türk-İş’in verilerine göre nisan ayında açlık sınırı asgari ücretin 1070 TL üzerine çıkarak 5 bin 323 TL’ye yükseldi. Bu verilere göre açlık sınırının altında çalışan işçiler toplu iş sözleşmesinden insanca yaşayacak bir ücret bekliyor. Bu karşılığı alamayan Neşe Plastik işçileri haklarını alabilmek için grevlerini sürdürüyor.
‘ASGARİ ÜCRET DEDİĞİM ZAMAN UTANIYORUM’
Temsilcilerden Kenan Çelebi, 2009 yılından beri bu fabrikada çalışıyor. 4 sene baştemsilcilik de yapan Çelebi, tek taleplerinin insanca yaşayacak bir ücret olduğunu söylüyor. Daha iyi şartlarda yaşamanın mücadelesini verdiklerini söyleyen Çelebi, “İnsanca yaşamak için de bazı şartlar vardır, bu şartları sağlamak için mücadele ediyoruz. 29 senelik bir sendika geçmişimiz var ama hâlâ asgari ücretle çalışıyoruz. Her sene üstüne biraz koymuş olabilseydik, bizim şu an asgari ücret gibi bir derdimiz kalmazdı. 13-14 senemi verdim bu fabrikaya. Dışarıda arkadaşlarım ‘Maaşın ne kadar?’ diye sorduklarında ben, ‘Asgari ücret’ dediğim zaman utanıyorum” dedi.
7 YAŞINDAKİ KIZI: BİZ NE YİYECEĞİZ?
Greve çıktıkları gün 7 yaşında, ilkokul 1’inci sınıfa giden kızı ile yaşadığı diyaloğu anlatan Çelebi şunları söyledi: “Eve gittim, 7 yaşındaki kızımın morali bozuk. ‘Kızım neyin var’ dedim, ‘Bir şey yok baba’ dedi önce ama ısrar edince anlattı. ‘Sen şimdi greve çıktın ya, annem de çalışıyor ama borçlara gidecek parası, geriye 1000 liramız kalıyormuş, biz ne yiyeceğiz’ dedi, başladı ağlamaya. Biz ne için çalışıyoruz? Ailemiz, çocuklarımızın geleceği için çalışıyoruz, onlar rahat etsin istiyoruz. Ben kızıma her gün 10 lira harçlık verirdim. Pazartesi verdiğim harçlık bugün hâlâ cebinde duruyor, çünkü kızım da kendini greve hazırlamış.”
‘BİZ DE REFAH İÇİNDE OLALIM İSTEDİK’
“İstediğimiz çok büyük bir rakam değil” diyen Çelebi şöyle devam etti: “Enflasyonun altında hep eziliyoruz. Ayın 5’inde maaşımızı çektiğimizde bunu şuraya, şunu buraya verelim demeyelim istiyoruz. Etrafımızdaki arkadaşlarımızdan duyuyoruz, görüyoruz. Biz de biraz refah içinde olalım istedik. Aldığımız parayla biraz da gezelim istedik. Biz 8 saatimizi buraya satıyoruz ama ay sonunda karşılığını aldığımızda dışarıda vakit geçirmek için harcayabileceğimiz bir maddi durumumuz yok. Şartlar ortada, kiralar aldı başını gitti. Ben burada baştemsilcilik yaptığım sürede iki sözleşme gördüm. Sözleşmelerin ardından bunu niye vermediniz dediğimizde işverenimiz her zaman ‘Sendikalısınız, isteseydiniz verirdik. İstemeyi bilmiyorsunuz, alamıyorsunuz’ derdi. Biz bu sene istiyoruz, kazanacağız, alacağız.”
‘ÇOCUĞUMLA MARKETE GİDEMİYORUM’
Neşe Plastik Baştemsilcisi Sinan Arslanboğa “135 işçinin 120’si 4 bin 250 liraya çalışıyoruz” dedi. Arslanboğa şöyle devam etti: “Aslında istediğimiz rakamlar çok bir şey değil. Enflasyonun yüzde 70 çıktığı yerde benim taslağımın tamamı yüzde 68. Bunun pazarlığının olmaması gerekiyor. Ben bugün çocuğumla markete gidemiyorum. Benim çocuğum elini bir çikolataya uzattığında eğer ben onu alamıyorsam benim babalık duygularım yerle bir olur. Markete gittiğimizde istediğimizi alamadan geri dönüyoruz. Sadece işe geliyoruz, eve gidiyoruz. Eskiden arkadaşlarımızla okey oynardık, pikniğe giderdik. İşçinin tatil yapması hayal oldu artık. Kiracı değilim ama bu şartlarda dahi geçinemiyorum. Benim burada aldığım şu an 4 bin 250 lira ve sosyal haklarımla geçinmeye çalışıyorum. Okula giden oğluma günlük 10 lira veriyorum, oğlum ‘10 liraya simit ayran bile alamıyorum, arkadaşlarımın içinde ezik kalıyorum’ diyor. Faturaları çocukların harçlıklarından kısıp öder duruma geldik.”
‘BİRLEŞMEMİZ LAZIM’
Eskiden orta kesim diye tabir edilen bir kesimin olduğunu belirten Arslanboğa, “Artık bir fakir bir de zengin kesim var. Fakir fakirleştikçe, zengin daha da zenginleşiyor. Sermaye daha zengin olmak için, emekçiler de karnını doyurabilmek için mücadele ediyor. Bizim bütün olarak birliğimizi sağlamamız lazım, bunun için koşullarımızı oluşturmamız lazım. Artık ben kendi hayat mücadelemi verirken kimseyle sohbet bile edemiyorum. Sohbet ederken çay içmem lazım, çay içersem çocuğumun harçlığından kısacağım. Aslında aç kalsak dahi bir araya gelmemiz lazım ama herkes hayat mücadelesini verirken kimse buraları düşünemiyor. İşçiler olarak, emekçiler olarak birleşmemiz lazım. Sermaye gün geçtikçe birleşiyor. Bugün burada bir sıkıntı olduğunda başka bir sermaye destek çıkıyor” dedi.
‘DERT 50 LİRA DEĞİL’
Sinan Arslanboğa da taslakta yer alan taleplerini şu şekilde sıraladı: “Biz taslak hazırladığımızda enflasyon yüzde 18’di. Şu an yüzde 70’i gördük. 12 Ocak’ta toplu iş sözleşmesi görüşmelerine başladık. Geldiğimiz son noktada enflasyon artı 1300 lira istedik. Bunun yanında hakkımız olan banka promosyonlarını, sağlık sigortası istedik. Çünkü devlet hastanelerinde randevu bulamıyoruz. Biz burada ne kadar iyi şartlarda çalışırsak, o kadar iyi iş yaparız. Onun dışında kıdem teşviki yazdık, bu da bizim yıpranma payımız sonuçta. 5, 10 ve 15’inci yıllara gram, çeyrek ve yarım altın istedik. Kısa çalışma, ücretsiz izin gibi dönemlerde haklarımızı tam almak istedik. Yılbaşı paketi istedik. Yakacak paramızın düşük olduğunu düşündük, 1760 metreküptü, 2 bin metreküp ve KDV istedik. İkinci yıla da artı 5 puan istedik. Biz taslağı yazarken pazarlık payımızı da bıraktık tabi. 1150 liraya düştük, patron 500 lira ile başladı. En son ayın 17’sinde yaptığımız toplantıda patron 600 liraya çıktı. Kıdem teşvikini de 10’un katları ve yıllık izin olarak vereceğini söyledi. Biz altın istedik, işveren 6, 12, 18 gün yıllık izin veririm dedi. İkinci yıla da artı puan veremeyeceğini söyledi. Sonuç olarak masa müzakeresi burada bitti.”
‘SOSYAL HAKLARIMIZI VERMİYOR’
Patronun tutumu nedeniyle greve çıktıklarını dile getiren Arslanboğa, “Gelinen noktada bazı dedikodular yayıldı. ‘50 lira için greve çıkıldı’ diyorlar ama o iş öyle değil. Ara müzakerelerde başkanlarımız görüşmeleri sürdürdü, belli bir noktaya geldik. En son noktada 950 lira ve diğer istediğimiz sosyal hakların olması koşulunda biz tamam dedik. Bu benim gönlümden geçen rakam da değil ama maksat arkadaşlarımız ekmeğini yesin. İşveren 950 lirayı verdiğini iddia ediyor. Evet verdi ama benim diğer hiçbir hakkımı vermeden bu rakamı verdi. Burada dert sadece 50 lira mı? Değil. Burada süreç tıkandı artık. İşveren bu sefer ‘Ben verdiğim teklifi anlatacağım’ dedi. Buyurun, anlatabilirsiniz. Biz de saklamayacağız. Banka promosyonu veremem diyor, sağlık sigortasını yaparsam beyaz yakaya da yapmam lazım, bunu da sizin bütçesinden kısacağım diyor. Benim bütçemden kısıp beyaz yakaya sağlık sigortası yapacak. Biz burada 135 işçi arkadaşımızın şartlarını düzeltmeye çalışıyoruz. Beyaz yakayı daha iyi şartlarda çalıştırın tabii ama biz bütçemizden vermeyiz” dedi.
Evrensel'i Takip Et