24 Mayıs 2022 03:52

12 Eylül'den sonra "Her köye bir cami"ydi, şimdi Dersim'in çeşitli yerlerine "asimilasyon merkezleri"

Tunceli Müftüsü Dilmaç'ın "Tunceli’de Hz. Ali Gençlik Merkezi. Hz. Fatma Gençlik Merkezi ve Ehl-i Beyt Kur’an Kursu da yakında inşallah" paylaşımı tartışmalara neden oldu.

Fotoğraf: Pirha

Paylaş

Orhan KURUL
Dersim

Tunceli Müftüsü Şevket Dilmaç bir süre önce sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımında “Tunceli’de Hz. Ali Gençlik Merkezi. Munzur Üniversitesi Kampüsündeki bu mekandan sonra Hz. Fatma Gençlik Merkezi ve Ehl-i Beyt Kur’an Kursu da yakında inşallah” ifadelerinde bulundu.

Dilmaç’ın bu paylaşımı kentte çeşitli tartışmalara sebep oldu. Yapılanın ne ifade ettiğini Demokratik Alevi Dernekleri (DAD), Pir Sultan Abbdal Kültür Derneği (PSAKD) ve Eğitim Sen temsilcilerine sorduk. Yaşananlara tepki gösteren kurum temsilcileri, 12 Eylül’den sonra şehre gelen Vali Kenan Güven’in "Her köye bir cami" projesi başlattığını hatırlatarak, "Şimdi de ilçelere il merkezinin çeşitli yerlerine asimilasyon merkezleri kuruyorlar" diyor.

"BU BİR DEVLET POLİTİKASIDIR"

DAD Eş Genel Başkanı Musa Kulu, bundan sonra hane hane İslami ritüelleri inşa ederek Dersimlilerin inancını, dilini, hafızasını yok etmek isteyecekleri uyasısında bulundu.

Kulu, "Yaptıkları şeyin anlamı budur. Bunu yalnızca İl Müftüsü'nün marifeti olarak tanımlamamak gerek, bu bir devlet politikasıdır. Devletin bütün kurumlarını ve onların bütün imkanlarını kullanarak bu işi yapıyorlar. Munzur Üniversitesi, aydın, çağdaş eğitim yuvası olarak değil, bir basamak olarak kullanılıyor. 12 Eylül’den sonra şehre gelen Vali Kenan Güven de ‘Her köye bir cami’ projesi başlatmıştı. Şimdi de ilçelere, il merkezinin çeşitli yerlerine asimilasyon merkezleri kuruyorlar. Bu yapılanlar da asimilasyon politikalarının bir parçasıdır” diye konuştu. 

"KÜLTÜRÜMÜZÜ YAŞATMAYA DEVAM EDECEĞİZ"

Dersim’deki siyasi partilerin, aydınların, demokratların bu yapılanlara karşı bir sözünün olması gerektiğini ifade eden Kulu, “Mesele yalnızca gidip inşaata dokunmak değil, mesele kapı kapı bunun bize niye yapıldığını, bununla devletin ne amaçladığını anlatmaktır. Bizden alınan vergilerle bizim inancımızı, kültürümüzü yok etmeye çalışılıyorlar. Bu insanlığın ayıbıdır. Demokrasinin ayıbıdır. Sözüm ona demokrasiyi inşa etmek isteyen yapıların buna sessiz kalması da kabul edilemezdir. Bu asimilasyon politikası Dersim’i bitirme politikasına hizmet etmektedir. Bizler bunlara rağmen kendi inancımızı, kültürümüzü yaşatmaya devam edeceğiz” diye konuştu. 

"ASİMİLASYON UYGULAMALARI HIZ KAZANDI"

PSAKD Şube Başkanı Ali Ekber Kaya ise İl Müftülüğünün uygulamaya koyduğu planlarda yerel halkın hassasiyetlerini dikkate almadığını söyledi.

Kaya, “Alevi halkına hizmeti bir yana bırakalım, onlara Sünniliği dayatan, yok sayan, Dersim inanç değerlerini itibarsızlaştıran bir yaklaşım içerisindeler. İlin demografik yapısının değişikliklere uğratılarak bütünlüğünün bozulması, zayıflatılması, uzun vadede değersizleştirilerek gereksiz hale getirilmesini istemektedirler” diye konuştu.

Yüzyıllardır sürdürülen asimile etme, eritme çaba ve uygulamalarının hız kazandığını belirten Kaya, “Yasaklarla Alevi halkımızın inanç sistemini, yaşaması ve yaşatılması engellenmektedir. Eşit yurttaşlık çabamız karşılık bulmuyor. Bütün bunlar Alevilerden kesilen vergilerin Diyanet ve müftülüklere aktarılması ile yapılmaktadır. Dersim, değerlerini yaşatmaya ve geliştirmeye devam edecektir” dedi.

"DİYANET LAĞVEDİLMELİ"

Diyanetin lağvedilmesi gerektiğini söyleyen Kaya, “Ülkemizin demokratikleşmesinin önü açılmalıdır. Munzur Üniversitesi asli işlevine dönerek müftülüğün alt kurumu olmaktan vazgeçmeli yerel halkın hassasiyetlerini gözeten pratikler geliştirmelidir. Yerli halkın kardeş inançlara saygısından dolayı tepki vermediği uygulamalardan vazgeçilmelidir” diye konuştu. 

"BAZI KURUMLARA ÖZEL MİSYON YÜKLENİYOR"

Eğitim Sen Şube Başkanı Hüseyin Kasun da Dersimlilerin kimliği, kültürü ve inancı söz konusu olunca bazı kurumlara ve kişilere özel misyon yüklendiğini söyledi.

Kasun, “Ülkede Gençlik ve Spor Bakanlığı varken Müftülük tarafından gençlik merkezi açılması ve benzer faaliyetler yürütüleceğinin beyan edilmesi bunu doğruluyor” dedi.

Kentte her insana ve kimliğe saygı gösterildiğini belirten Kasun, “Bunun karşısında bizim kimliğimizi ve inancımızı tahakküm altına alma, yok sayma, istedikleri kalıplara oturtma, ötekileştirme ve diğer demografik faaliyetler kabul edilemez” diye konuştu. 

"TAHAMMÜLSÜZLÜK"

Bilimin merkezi olması gereken üniversiteye mescide ek olarak caminin yapılmasını tahammülsüzlük diye eleştiren Kasun, “Yetmeyip gençlik merkezi açılması, camiye yüz metre olan lojmanlara ezan okunması için hoparlör çekilmesi, yine şehirde mahalle ve okul önlerine ezan okunması için hoparlör çekilmesi, ezan sesinin 15 km uzaklıktaki köylerden duyulacak kadar yüksek olması bu tahammülsüzlüğün göstergesidir. Kimsenin inancına karışacak değiliz ancak bu inanç değil tahammülsüzlüktür. İşin kötü tarafı ise bu tahammülsüzlüğe inancın ve ezanın alet edilmesidir. Dışarıda okunan ezan sınıfta ders anlatan öğretmen ve akademisyenin sesini bastırıyorsa orada laiklikten bahsedilemez. Bu durum inanç değil, farklılıklara tahammülsüzlüğe inancın alet edilmesidir” diye konuştu.

ÖNCEKİ HABER

Kürtçe kültür sanata dönük yasaklar Meclis gündeminde 

SONRAKİ HABER

Konser yasakları yayılıyor: Apolas Lermi'nin de iki konseri engellendi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa