EŞİK: Kadına şiddeti önleme yasası yeni sorunlar yaratacak
EŞİK, Resmi Gazete yayımlanan kadına yönelik şiddetin önlenmesine dair yasaya ilişkin “Yeni düzenleme şiddeti durdurmak bir yana yeni sorunlar yaratacak” dedi.
Görsel: EŞİK
Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK), kadına yönelik şiddetin önlenmesine dair Türk Ceza Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un Resmi Gazete yayımlanmasına ilişkin yazılı açıklama yaptı. Açıklamada, muhalefet partilerinin ve kadın örgütlerinin itirazlarına rağmen kanunun kabul edildiği belirtilirken yeni düzenlemenin kadın cinayetleri ve şiddeti durdurmayacağı aksine yeni sorunlar yaratacağı vurgulandı.
Kanun teklifinde şiddetin önlenmesinde gerçekten etkili olacak bir çözüm önerisinin yer almadığını vurguladıklarını ifade eden açıklamada "Aynı şekilde, TCK’nın takdiri indirim nedenlerini düzenleyen 62. maddesinde yapılacak değişiklikle iyi hal indirimini sınırlayacağız derken tam tersine otomatik bir pişmanlık (!) indirimi getirilmesi tehlikesine işaret ettik. İktidarın İstanbul Sözleşmesi’nden bir gece yarısı yayımlanan karar ile çıkılması gibi kadın haklarına yönelik gece yarısı hamlelerini asla unutmadığımız için, yasa teklifine son dakika yapılabilecek eklerle 6284’e dokunulmasına, çocuk cinsel istismarı faillerine affın tekrar önümüze getirilmesine ilişkin riski hatırlattık; ‘#Nöbetteyiz, gözümüz üzerinizde’ , ‘Yasalara dokunma, uygula’ dedik. Ama kadınların, akademinin, baroların, muhalefet partilerinin hiçbir itirazı dikkate alınmadı” ifadeleri kullanıldı.
Açıklamanın devamında şöyle denildi:
‘MUHALEFETİN ÖNERİLERİ DİKKATE ALINMADI’
"Teklifin TBMM'deki görüşmeleri sırasında, bizler Meclis dışında ekran başında, muhalefet milletvekilleri ise Meclis’te üç gün boyunca nöbetteydik. Tüm muhalefet partileri teklifteki hukuka aykırılıklara işaret edip iktidarı defalarca uyardı. EŞİK’in önerileri ile paralel olarak yapıcı teklifler getirdi. Niyet gerçekten olumlu yasal düzenlemeler yapmak olmadığı için hiçbir uyarı dikkate alınmadı, öneri kabul edilmedi”
"YENİ ADALETSİZLİKLERE YOL AÇACAK"
"Biyolojik olarak kadın olmak, otomatik bir artırım nedeni haline getirildi. Oysa bir suçun ‘kadın mağdura karşı işlenmesi’ ile bir suçun ‘kadına karşı şiddet kapsamında yer alması’ farklı durumlardır. Örneğin bu düzenleme sonrasında, bir saldırganın, bir toplu taşıma aracına binip bütün yolcuları tehdit etmesi ya da önüne çıkan yolcuları rastgele yaralamaya başlaması halinde, saldırgan/fail araçtaki kadın mağdurlara karşı işlediği suçlar nedeniyle daha ağır ceza alırken, erkek mağdurlara karşı işlediği suçlar açısından daha hafif ceza alacaktır. Oysa burada saldırganın sergilediği şiddet, toplumsal cinsiyete dayalı bir şiddet değildir. Buna karşılık örneğin, bir toplu taşıma aracında, bir kadının şort giydiği için saldırıya uğraması halinde, kadına karşı şiddet söz konusudur. Örnekte de görüldüğü gibi, yapılan yasa değişikliği, şiddet eylemleri arasında bir ayrım gözetmeyerek ataerkil şiddetin, toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin üzerini örtmüştür. Düzenleme bu haliyle, kadına karşı şiddet fiilleriyle etkin mücadele amacına hizmet etmemektedir. Daha önce de uyardığımız gibi, bu konu yargıda ciddi karışıklıklara, yeni adaletsizliklere ve mağduriyetlere yol açacaktır."
ANAYASA’YA AYKIRI
"Bu düzenlemeler, cinsiyet eşitliğine aykırı olduğundan, Anayasa’nın eşitliği düzenleyen 10. maddesine aykırılıkları iddia edilebilir ve bu gerekçeyle Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilebilir. Muhalefet, iptali için başvurmasa bile birçok mahkeme bu maddeleri Anayasa Mahkemesi’ne gönderecektir. İktidar bu kadar açık bir konuda adeta bilerek isteyerek kötücül bir inat sergilemiştir. Hem ‘şiddetle mücadele ediyoruz, bakın işte cezaları artırdık’ propagandası yapacak; hem de hukuk sistemini biraz daha altüst ederek, yerel mahkemeler, istinaf ve Yargıtay arasında uygulama tartışmaları yaratarak davaları iyice uzatacak ve sonunda Anayasa Mahkemesi’nde ilgili düzenlemeleri iptal ettirecektir. Eşitlik ilkesine açıkça aykırı olan bu maddelerin Anayasa Mahkemesi’nde iptal edilmesi de, edilmemesi de yeni hukuki tartışmalar yaratacaktır."
ŞİDDET FAİLLERİNİ KORUMAKTIR
"Şiddetle mücadele propagandası yapabilmek için yasalarla oynayan iktidarın, şiddetle mücadele niyeti olmadığını gösteren bir diğer icraatı, aynı süreçte Kovid-19 iznini uzatmak oldu. İki yıl önce başlatılan, kadına ve çocuğa şiddet faillerini de kapsayan ve 31 Mayıs'ta sona eren açık cezaevlerindeki hükümlülerin Kovid-19 izinleri, 31.7.2023'e kadar uzatıldı. Yani örtülü bir af daha getirildi. Bir yandan maske zorunluluğunu kaldırıp, diğer yandan Kovid-19 iznini uzatmak, iktidarın şiddet faillerini korumak için nasıl manevralar yapabildiğini bir kez daha gözler önüne serdi. Her gün en az üç kadın öldürülürken ve her gün kim bilir kaç kadın şiddete maruz kalacağı, hatta belki öldürülebileceği korkusuyla güne başlarken, örtülü afla kim bilir kaç şiddet failini serbest bırakan aklın kadın dostu olmadığı aşikardır. Suçluları cesaretlendiren, cezasız bırakan, mecburen cezalandırdığı cinayet, tecavüz, çocuk istismarı gibi ağır suçlarda bile çeşit çeşit indirimler ve gizli/açık aflarla serbest bırakan bu akıldır."
YASA YENİ SORUN GETİRECEK
"Nöbetimiz devam ediyor, edecek. Haklarımıza, yaşamımıza, yaşam tarzımıza karşı işlenen her türlü suçu, suçluları açıklamaya devam edeceğiz. Şiddetle mücadele eden kadınlara ve kadın örgütlerine yönelik baskılara karşı çıkacağız. 1 Haziran'da İstanbul Çağlayan Adliyesi’nde Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Derneği’ni kapatma girişimi ile ilgili davada olacağız. İstanbul Sözleşmesi’ne sahip çıkmak için tıpkı 28 Nisan’da olduğu gibi 7, 14 ve 23 Haziran’da da Ankara’da Danıştay’da olacağız. Kanunlar onlara sahip çıkıp uygulatacak olanlarındır. Muhataplarına danışmadan, onların fikrini, dahası olurunu almadan yapılan her türlü yasa yeni sorunlar doğuracaktır.” (HABER MERKEZİ)