Tuzla tersanesi işçileriyle görüştük: Değişim ihtiyacı daha fazla dile getiriliyor
Kötü gidişat, artan fiyatlar, pahalılaşan hayat... İstanbul Tuzla’da görüştüğümüz tersane işçileri yaşamanın daha da zorlaştığını söylüyor.
Fotoğraf: Tersane işçileri
Şerif KARATAŞ
İstanbul
İşçi ve emekçiler ekonomik krizin ağır faturası altında ayakta kalma mücadelesi veriyor… Tuzla tersaneler bölgesi ağır sömürü koşullarının olduğu yerlerden biri. Ekonomik krizle birlikte tersane işçileri ailelerinin geçimlerini sağlamak için daha fazla çalışmak zorunda kalıyor. 20 bine yakın işçinin çalıştığı tersanelerde aylık ücretle çalışan işçi sayısı oldukça az. Taşeronlaştırmanın ağırlıkta olduğu tersanelerde, işçiler genellikle yevmiye ile çalışıyor. Sendikalaşma oranının çok az olduğu tersanelerde, işçilerin örgütsüz olması da sömürüyü artırıyor.
İşçilerle tersanelerde çalışma yürüten Emek Partisi (EMEP) aracılığıyla bir araya geliyoruz. Çoğu genç olan 9 işçiden 4’ü Urfalı, 2’si Bingöllü, diğerleri ise Samsun, Dersim ve Karamanlı.
AKP’YE OY VERDİLER ŞİMDİ OY VERMEYECEKLER
Son yıllarda tersane bölgesinde çalışan Urfalı işçi sayısı artmış. İşçilerin anlattıkları iktidarın tarım politikalarına işaret ediyor. Akçakaleli İşçiler Mehmet, Abdullah, Halil ve Mustafa, 30’lu yaşlarında, işçiliğe 7 yıl önce başlamışlar. Artık iktidarın değişmesi gerektiği daha önce AKP’ye oy veren bu işçilerin ortak görüşü. Bu isteklerinin nedenleri de aynılaşıyor: Ekonomideki kötü gidişatla artan fiyatlar, pahalılaşan hayat. Tarımın yapılamayacak duruma gelmesi... Ahmet Eşref Fakıbaba’nın Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı olduğu dönemi kendileri için kötü giden sürecin başlangıcı olarak görüyorlar.
"ROBOT GİBİYİZ, İŞTEN EVE, EVDEN İŞE"
Mehmet 5 çocuk babası. Son iki dönemdir AKP’nin ülkeyi iyi yönetemediğini düşünüyor. Halkın sefalet içinde olduğunu anlatıyor. Başta artan mazot ve gübre fiyatları nedeniyle çiftçilik yapamadığı için mecburen çalışmak için tersaneye gelen Mehmet, bu sebeple Urfa’da işsizliğin de arttığını söylüyor. 4 çocuk babası Mustafa’nın anlattıkları 4 arkadaşının durumunu özetliyor: “40 dönüm tarlam var, peki İstanbul’da ne işim var? Tarlam var ekemiyorum. Babam çağıyor, gel tarlayı ek diye. Eksem masrafları nedeniyle beni kurtarmayacak. 7 yıldır evim burada. Yevmiyeciyim. Yevmiyelerimiz 280 ila 300 lira arası. Aylığımız 9-10 bin liraya geliyor. Bundan kiramızı masraflarımızı düştüğümüzde hiçbir birikim yapamıyoruz. 10 bin lira alabilmek için de fazla mesaili çalışıyoruz. Bu ay 90 saat mesai yapacağım. Sabah 8, akşam 8. Eve gittiğimizde bazen çocuklar uyuyor.”
3 çocuğu olan Mehmet araya giriyor: “Sosyal hayatımız yok.”
Mustafa devam ediyor: “Robot gibiyiz. İşten eve, evden işe.”
Abdullah, “Aldığımız para yetmiyor. Çocuklarla birlikte sahile gidip gezmek istiyoruz. Ama kısmışız. Anca yaşamak için. Milleti kredi kartına mahkum ettiler” diyor.
1 çocuğu olan Halil araya giriyor: “Artık bir bardak çay içemiyorsun. Gidip gezsen alışveriş nasıl yapacaksın ki? Sabah çıkıyoruz evden. Akşam eve kaçta geldiğin belli olmuyor çoğu zaman…”
Çiftçilik yapamaz hale geldiklerini anlatan Abdullah, “İşçinin sağlam bir güvencesi yok. Taşeronlaştırma var. Biz bundan bıktık. O yüzden değişim şart” diyor.
GELİŞMELERİ TAKİP EDİYORLAR
Ülkedeki gelişmeleri mümkün olduğunca takip etmeye çalışan Mustafa, “Sosyal medyadan, haberlerden izliyoruz. Ayrıca Serkan abi (EMEP üyesi bir işçi) gibi arkadaşların da hakkını vermek lazım. Bizlerle konuşuyorlar” diyor.
Geçen seçimde Saadet Partisine oy veren Abdullah bu seçimde CHP’ye oy verecek. CHP’ye oy verme nedenini ise şöyle açıklıyor: “Bu iktidarı devirebilecek tek partinin CHP olduğunu düşünüyorum. Ama nasıl olur bu? HDP de ortak olacak. Deva da Gelecek de... Müttefik olacak. Bir düşsün gelecek adamı bir görelim.”
Dört işçinin etraflarına dair gözlemleri de işçi arkadaşlarının değişim istediği yönünde. İktidar değişikliğinden sonra işçilerin daha fazla mağdur edilmemesi için de işçiden, çiftçiden yana politikaların hayata geçirilmesini istiyorlar.
"FERDİ BİR ŞEY HAYATTA OLMAZ"
Serkan ve Kemal Bingöllü. İki genç işçiden Kemal çok konuşmayan biri. Serkan konuşuyor. Seçim güvenliği konusunda biraz kaygısı var. Bu kaygısını İstanbul yerel seçimlerinde yaşananları hatırlatarak ifade ediyor.
50 yaşındaki Karamanlı Süleyman 2 çocuk babası, “Sosyalistim” diyen bir işçi. İşçiler arasında yaşı en büyüğü. Süleyman kötü gidişata karşı işçilerin ve çiftçilerin birleşmesi gerektiğine vurgu yaparak, “Zengin zaten kendi yolunu buluyor. Sen istemesini bilmezsen, ferdi olarak bir şey yapmaya çalışırsan hayatta bir şey olmaz” diyor. Tersane işçisinin örgütsüzlüğüne işaret ederek, “Böyle olduğumuzda yakınmaya, patronlara hizmet etmeye devam edeceğiz, bir şey olmayacak” diyor.
Samsunlu Hüseyin 1 çocuk babası. CHP’nin Türkiye’ye hitap etmediğini düşünüyor. CHP’nin “Memlekete yatırım ve iyi şeylerin yapılması için” iktidarı sıkıştırması gerektiğini savunuyor.
"İŞÇİLERİN BİRLİĞİ ÖNEMLİ"
Tartışmalar üzerinden EMEP Üyesi İşçi Serkan söze giriyor. İşçilerin tersanelerde örgütlü mücadeleyle elde ettikleri kısmi kazanımlardan söz ediyor. İşçilerin memleket ve inanç farkı gözetmeden kendi hakları için bir araya geldiklerinde hem kazanım elde edeceklerini hem de siyasette değişimi başlatabileceğini ifade ediyor. Serkan’ın ardından Süleyman söze giriyor önce: “İşçiler güçlerinin farkında değil, farkında olsa yer yerinden oynar ama değiller” diyor. Sonrasında Mustafa konuşuyor: “Şu tersanede iki gün işçiler bir dursun. Çok değil iki gün. O zaman görürüz patronları, taşeronları… Ama bütün işçiler olacak…”
2 saate yakın süren sohbetimizde işçilerin ifade ettiği düşünceler Türkiye’nin içine itildiği yıkımdan çıkması için işçilerin birliğinin ve politikaya müdahalesinin gerekliliği açısından da önemli ipuçları veriyor.