"Hükümet, sokak hayvanlarının sorumluluğunu belediyelere attı"
Hayvanları koruma kanununu ve sokak hayvanlarının yaşadığı sorunların çözümünü Veteriner Hekim Necati Bozkurt'la konuştuk.
Necati Bozkurt|Fotoğraf: Eylem Nazlıer/Evrensel
Eylem NAZLIER
İstanbul
Son zamanlarda sıkça "Sokak köpekleri saldırdı" haberleri yapılıyor. Kentleşmeyle birlikte sokak köpeklerinin yaşam alanlarının daraldığını belirten İstanbul Veteriner Hekimler Odası Yönetim Kurulu Üyesi Necati Bozkurt, sahipsiz sokak hayvanlarının yaşadığı refah ve sağlık sorunlarına bağlı olarak çevre ve halk sağlık sorunlarının da giderek büyüdüğünü söyledi. Çıkarılan kanunların ve yönetmeliklerin net olmadığını belirten Bozkurt, iktidarın yaşanan sorunları çözüyormuş gibi yaptığını belirtti.
Köpek saldırısına karşı yapılması gerekenleri sorduğumuz Bozkurt şu önerilerde bulundu: “Bununla ilgili hiçbir mutlak görüş yok. Saldırgan bir köpekle karşılaştığınızda şunu söylüyoruz: Öncelikle sokakta yaşayan köpekleri uyurken, beslenirken vb. doğal davranışları içerisinde rahatsız etmemek gerekiyor. Ayrıca köpeklerin gözlerine doğrudan bakılmamalıdır çünkü gözlerine baktığınızda bunu kendisine tehdit olarak da algılayabiliyor. Bu konuda yapılan bilimsel çalışmalar mevcut ancak hiçbir zaman bu da mutlak olmuyor. Ülkemizde köpek saldırısından hayatını kaybeden insan yok. Ama köpek saldırısından korkup arabanın altında kalan, trafik kazasında hayatını kaybeden insanlar var maalesef.”
Köpeklerin saldırgan olmalarına ilişkin ise Bozkurt şunları söylüyor: "Bilimsel çalışmalar kısırlaştırılan köpeklerin daha uysal olduğunu belirtmekte. Köpeklerin saldırgan olmasının çeşitli nedenleri var. Açlık, geçmişte insanlar tarafından kötü muameleye tabi tutulması, sürekli başka köpekler tarafından taciz edilmesi, aynı zamanda köpekler sürü psikolojisi ve lider psikolojisiyle başka köpeklerin etkisinden dolayı da saldırganlaşabiliyor.”
"SOKAKLAR ARTIK HAYVANLARIN İÇİN GÜVENLİ DEĞİL"
Sokak hayvanlarının yaşadıkları sorunların giderek büyüdüğünü belirten Bozkurt, “İnsanların desteği olmadan bir kedinin, köpeğin sokakta yaşama şansı düşük. İnsanlar besledikleri zaman kedi ve köpekler hayatta kalıyorlar. Beslemedikleri zaman aç kalıyorlar. Onun için açlıktan, hastalıktan, trafik kazalarından, ormanlık alanlarda, sokaklarda ölen kedi köpek sayısı maalesef çok fazla” diye konuştu.
"SAHİPSİZ-SAHİPLİ HAYVAN SAYISI BİLİNMİYOR"
Günümüzün teknolojik imkanlarına rağmen bugün ülkemizde sokaklarda ne kadar kedi ve köpek yaşadığını bilmediklerini söyleyen Bozkurt, “Sahipli hayvanların sayısını da bilmiyoruz. Bunun tespiti yapılmış değil sadece tahmini rakamlara göre yapılıyor. Ama bugün İstanbul’da 500 binin üzerinde başıboş dolaşan köpek ve bir buçuk milyona yakında sahipsiz kedi olduğu tahmin ediliyor” dedi.
"TRAFİK KAZALARINDA HAFTALIK ÖLEN KEDİ-KÖPEK SAYISI 300-400"
Sadece İstanbul’da tahmini trafik kazalarında otobanlarda ölen kedi ve köpek sayısının 300-400 arasında olduğunu aktaran Bozkurt, “Bu çok büyük bir rakam. Bununla birlikte sadece 2021 yılında Sağlık Bakanlığı’ndan aldığımız verilere göre Türkiye’de ısırılma ve tırmalanmadan dolayı hastaneye başvuran kişi sayısı 300 bine yakın. Bu rakamın 60 bine yakını İstanbul’da ısırılma ve tırmalanmadan dolayı hastaneye başvurup kuduz aşısı olan kişi sayısı. Isırılmadan dolayı hastaneye başvuranlar ortalama 3-5 tane aşı oluyorlar, hastaneye başvuran sayısı her sene giderek artıyor” ifadelerini kullandı.
"BAKIMEVLERİ STANDARA UYGUN DEĞİL"
Bakımevlerinin büyük çoğunluğunun standartlara uygun olmadığını da dile getiren İstanbul Veteriner Hekimler Odası Yönetim Kurulu Üyesi Necati Bozkurt, “Bugün İstanbul’da dahi belediyelerin yarısının hayvan bakımevi yok. Ülkemizde ise yaklaşık 922 belediye var. 922 belediyeden sadece 156 kadarının geçici bakımevi var. Bunlarında çoğu hem hayvan hem insan sağlığı açısından standartların çok uzağında. Yeterli miktarda veteriner hekim bulundurulmuyor. Yardımcı personel bulundurulmuyor, ekipler bulundurulmuyor. Geçici bakımevlerinde çalıştırılan personelin yüzde 90’ı orayı sürgün yeri olarak görüyor. Belediyeler de sürgün yeri olarak değerlendiriyor. Geçici bakımevlerinde çalışan personel belirli eğitimden geçirildikten sonra hayvan bakıcısı unvanı alarak orada çalıştırılmalıdır. Hayvanlarla iletişim kuramayan, empati kuramayan veya bu alanlarda çalışmak istemeyen kişiler bakımevlerinde zorla çalıştırılmamalıdır.” diye konuştu.
"KANUN VAR YAPTIRIM YOK"
5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanununun 2004 yılında çıkarıldığını belirten Bozkurt, “Kanun ilk çıktığı andan itibaren Belediyelerin bakımevi kurmasını emrediyor. Ancak son 18 yıldır bakımevi kurmayan belediyelere uygulamış olan herhangi bir yaptırım yok” dedi. 7332 sayılı hayvanları koruma kanunda yapılan değişiklik yayımlanmadan önce ‘AKP Milletvekili, aynı zamanda TBMM Hayvan Hakları Komisyonu Başkanı Mustafa Yel’in, ‘Biz sokak hayvanlarının sorunlarını çözmek istiyoruz. Belediyelerin harcama bütçesinin yüzde ikisini sokak hayvanlarına harcayacağız’ sözlerini hatırlatan Bozkurt, “O yüzde ikiyi duyduğumuz zaman biz veteriner hekimler olarak çok umutlandık. Biz bu sokak hayvanlarının sorununu 6-7 yıl içinde bilimsel insani ve vicdani yöntemlerle çok rahat çözeriz dedik. Ama bu taslak Meclise geldiğinde 7332 sayılı Kanun’la yüzde 2’lik rakam değişti, Büyükşehirlerde binde 3 oldu. Binde 5 de ilçe belediyelerine ayrıldı. Zaten bakımevi olan ilçe belediyeleri bu parayı kullanıyor, bu para yetmiş olsaydı sokak hayvanlarının yaşadıkları sorunlar çözülmüş olacaktı” diye konuştu.
"TOPU BELEDİYELERE ATARAK SORUN ÇÖZÜLMÜYOR"
Merkezi hükümetten belediye yönetimlerine kadar kimsenin bu alana hak edilen hizmeti sunmak istemediğini söyleyen Bozkurt, “Hiçbir belediye bu alana para yatırmak istemiyor. Veteriner hizmetleri hep ikinci planda tutuluyor. Belediyelere topu atarak bu sorun çözülmüyor maalesef, çözülmüş olsaydı şimdiye kadar çözülmez miydi sizce? Kanun 2004’te çıktı 18 yıl olmuş. Sokak hayvanlarının sorunları katmerleşerek artmış. Bir kanun niye çıkar? Bir sorun vardır sorunu çözmek için çıkar? Ama bugün 5199 sayılı Kanun çıktıktan sonra sokak hayvanlarının yaşadıkları sorunlar katmerleşerek artıyor. Bu sorunu merkezi hükümetin bütün tarafları bir araya getirerek çözmesi gerekiyor” dedi.
"KISIRLAŞTIRMA YAPILMALI"
İlgili Bakanlıkların soruna el atması gerektiğini belirten İstanbul Veteriner Hekimler Odası Yönetim Kurulu Üyesi Necati Bozkurt, “Bütün belediyelerde veteriner işler müdürlükleri kurulmalı. Buraya bütçe ayrılmalı. Geçici bakımevi kurmak için yeterli finansmanı olmayan belediyelere Bakanlık destek olmalıdır. Gerekirse özel klinikler de yetkilendirilerek, bir seferberlik ilan edilmeli. Dağ, taş, ormanlık alan ne kadar başıboş dolaşan köpek varsa kısırlaştırılıp, aşılayıp sisteme kaydedilmeli. Agresif olan hayvanlar geçici bakımevlerinde tutulmalı ya da sahiplendirilmeli. Tedavisi biten havyanlar nereden alındıysa oraya geri bırakılmalı. Böylece 7-8 yıl sonra sokaktaki köpek potansiyelini yüzde 90 azaltmış oluruz. Ama bugün çözme şansımız yok. Kanun ve yönetmelikler net değil. 7332 sayılı Kanun çıktı, belediyeler geçici bakımevi yapmak zorundadırlar dediler ama geçici bakımevi yapmayanlar hakkında cezai işlem yok. 7332 sayılı Kanun’da Tarım ve Orman Bakanlığı bakımevi olmayan ilçe-il belediyelerine yer tahsis eder diyor ama bu konuda hükümet bu sorunu çözme konusunda samimi değil. Samimi olmadıklarından dolayı sokak hayvanlarının sorunu gün geçtikçe artarak devam ediyor” dedi. “