TÜPRAŞ işçileriyle dayanışmak tüm işçi sınıfı için önemlidir
Direnişi zayıflatan şeyler var. En başta aynı saldırı ile karşı karşıya olan TÜPRAŞ Kocaeli, Batman, Kırıkkale işletmelerinin örgütlü olduğu şubeler ve işçilerin eş zamanlı eyleme geçmemiş olması...

Fotoğraf: Eda Aktaş/Evrensel
Gürsoy TURAN
Emek Partisi MYK üyesi
Finans ve ekonomi gazeteleri güne son dakika haberleri ile başladı. İstanbul Sanayi Odası Türkiye’nin en büyük işletmelerini açıklıyordu: TÜPRAŞ.
Lider tahtını korudu! 2021 yılında 190 milyara yakın kazançla TÜPRAŞ, 1. sırada. İkinci sırada yine bir Koç şirketi olan Ford var! Herhalde Koç ailesinin bütün fertlerinde bayram havası olmuştur. Ancak finans ve ekonomi gazeteleri bir başka lideri görmezden geliyor. O lider, en büyük fabrikasında, TÜPRAŞ’ta, iş güvencesi ve sendikal hakları için mücadele eden TÜPRAŞ ve Aliağa Petrol-İş üyesi işçiler. Bu siyah beyaz kadar karşıt durum, Türkiye kapitalizmin nasıl büyüdüğünü de gösteriyor. İşçiler en temel hakları olan iş güvencesi için mücadele ediyor.
TÜPRAŞ’ta Koç Holdingin tam bir keyfiyetle, işyerinde sendika ve toplu sözleşme düzenini hiçe sayarak işçi kıyımına girişimine karşı direnişe geçen TÜPRAŞ işçileri ve onlarla dayanışma için her gün servislerle TÜPRAŞ önüne gelen Star, Ravago Enplast işçilerinin bilince çıkardığı şeyin, bu saldırının listesi hazırlanan işçilere yönelik olmasının ötesinde bir anlamı olduğunu görebiliyoruz.
İşçiler, planlı bir saldırının adımı olarak görülen işçi kıyımının, işçilerin örgütlü duruşu, kazanılmış hakları, toplu sözleşme düzeni yok edilerek kuralsız çalışmanın hayata geçirilmesi, iş güvencesini ortadan kaldırarak itaat etmeye dayanan bir çalışma ilişkisi kurulmasının hedeflendiğini ifade ediyor. Bunun yalnız TÜPRAŞ ile sınırlı olmadığını, saldırının da koç başlığını Koç Holding yapsa da bütün işyerlerinde bunun hedeflendiğinin farkındalar. Onun için de PETKİM, TÜPRAŞ, Star, Ravago SOCAR işçileri, Aliağa’nın mücadeleci geleneğine ve bu geleneğin sürdürülmesine sıkça vurgu yaparak birlikte direnmenin gereğini yerine getirme duygusuyla direnişi sürdürüyor.
Buna rağmen burada iki gündür dinlediğimiz, tanık olduğumuz direnişi zayıflatan şeyler de var. En başta aynı saldırı ile karşı karşıya olan TÜPRAŞ’ın Kocaeli, Batman, Kırıkkale işletmelerinin örgütlü olduğu şubeler ve işçilerin eş zamanlı eyleme geçmemiş olması, sendika merkezinin aynı kararlılıkla toplu sözleşme düzenini, örgütlü iradeyi ve kazanılmış hakları savunmadaki geriliği, direniş yerinde işçilerin yanında olmaması diyebiliriz.
Diğer yandan eyleme geçilmesi yönünde işyeri ve işçilerin iradesi; eski yeni temsilcilerin eylemden önce toplanarak tam bir irade birliği sağlaması. Hatta emekli olmuş sendikacı, temsilci, eski işçilerin alınması gereken tutumda ortaklaşması, şube yönetiminin bu iradeyi görerek harekete geçmesi önemli kazanım. Bununla birlikte, öncesi bir yana bugün eyleme başlanmış olmasına rağmen ünite ünite işçilerin belirlediği, işçilerden oluşmuş bir işyeri komitesi, eylem komitesi oluşturulmuş görünmüyor.
Şube yönetimi ve temsilcilerin yanı sıra ünitelerde işyeri komitesi ile eylemin bugününün örgütlenmesi ve nasıl ilerleyeceğinin belirlenmesinde söz hakkının olması, bugünkü karşı duruşun giderek sonuç alıcı eylem çizgisine ilerletilmesi adımı, zamanında atılmaz ise boşluk oluşacağı öngörülebilir.
Bütün bunlarla birlikte içinde bulunduğumuz dönemde ülkenin her yanında örgütlü, örgütsüz işyerlerinde çalışan işçileri cendereye alan sermaye kuşatmasına karşı önemli bir karşı duruş olduğu tartışılmaz. Nihayetinde direnişte ve dayanışma içinde olan Aliağa işçisi, sermayenin çok yönlü saldırı planlarını işçilerin en örgütlü göründüğü mevzilere yönelik olduğunu da sohbetlerde dile getiriyor. Bu yanıyla iş kolu, sendika, konfederasyon ayrımı yapmadan mücadeleci sendikacı, temsilci, ileri işçilerin zaman kaybetmeden TÜPRAŞ’ta işçi kıyımına karşı direnen işçilerin mücadelesini büyütmesi, her alandaki saldırılara karşı birlikte karşı durması; kazanımları korumak, insanca çalışma ve yaşam koşulları için olduğu kadar demokratik hak ve özgürlüklerin sınırlanmasına karşı duruş için de büyük önem taşıyor.
Evrensel'i Takip Et