01 Haziran 2022 05:00

Tersanelerdeki kumlama halk sağlığını tehdit ediyor

Tuzla ve Yalova tersanelerinde yoğun olarak kullanılan kumlama yöntemini Çevre Mühendisi Fatma Yılmaztürk ve Kimyager Kenan Yıldız ile konuştuk.

Fotoğraf: ABD Deniz Kuvvetleri

Reklam

Ramis SAĞLAM
İzmir

Tuzla ve Yalova tersanelerinde yoğun olarak kullanılan kumlama yönetimi ölüm saçmaya devam ediyor. Özellikle tersanelerde çalışan işçilerin sağlığına zarar veren bu yöntemden dolayı birçok işçi akciğer kanserinden dolayı yaşamını yitiriyor.

Son olarak, 20 yıldan fazla bir süredir gemi sökümünde çalışan 42 yaşındaki Kadir Harmantaş, akciğer kanserinden 28 Mayıs’ta yaşamını yitirdi. Tersanelerde kullanılan kumlama yöntemi hakkında Çevre Mühendisi, Asbest Söküm Uzmanı Fatma Yılmaztürk ve Kimyager/Hazmat (zehirli atık) Expert Kenan Yıldız ile konuştuk. 

"GEMİ SAHİPLERİNİN TERCİHİ, KUMLAMA"

Kumlama yöntemi, temizlenmesi istenen metal ya da malzemeye, basınca dayanıklı bir kazanın içine doldurulmuş kumun bir hortumdan yüksek basınçla püskürtülmesi işlemine deniyor. Metalin zamanla pas ve korozyona uğramasından dolayı üzerindeki pas ve korozyonu kaldırıp boyama işlemi ile metalin kullanım ömrünü uzatmak için yapılan bu işlemde tehlikeli atıkların ve boyaların pasları temizleniyor. Bu işlemin Avrupa’da kapalı devre su jeti raspası sistemiyle yapıldığını söyleyen Fatma Yılmaztürk, Türkiye’de ise hâlâ kumlama yönteminin kullanıldığını belirtti.  

Gemi sahiplerinin raspa işleminin kumlama yöntemi ile yapılmasını tercih ettiğinin altını çizen Yılmaztürk, “Kumlama yöntemi sonrası yapılan bakım ve onarım işlemleri daha uzun süre gitmesi nedeniyle tercih ediliyor. Avrupa ülkelerinde kumlama işlemi ile yapılmamasının ana nedeni çalışan sağlığını, çevreyi ve halkın sağlığını riske etmemek” diye konuştu. 

"CEZALAR CAYDIRICI DEĞİL"

Yılmaztürk, tersanelerde yeteri kadar denetim yapılmaması, cezaların caydırıcı olmaması, halk sağlığı ve çalışan sağlığıyla ilgili meslek hastalığı çalışmalarının yetersizliği gibi birçok nedenden dolayı tersanelerde ciddi çevre ve sağlık sorunlarının yaşandığını söyledi. 

Raspa işleminin kapalı sistem yapılmaması nedeniyle ortama yayılan mikron boyutunda minerallerin, demir, silisyum, magnezyum, stronsiyum, brom ve kalsiyum gibi elementlerin soluduğumuz havaya karıştığını hatırlatan Yılmaztürk, “Bu maddeler, çalışma alanında, tersane çevresinde ve atmosferik koşullar ile taşınarak solunuyor. Tersane çalışanlarına ve tersane çevresindeki yaşama daha fazla zarar vermekten kaçınılmalıdır. Ülkemizde de kapalı sistem su jetleri ile raspalama işlemine bir an önce geçilmelidir. Tersanelerde işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin alınması için iş güvenliği uzmanlarının ve işyeri hekimlerinin gerekli önlemleri almaları için çalışmalar yürütmelidir. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tersanelerde denetimleri artırmalıdır” dedi.  

Kenan Yıldız

"RASPA YÖNTEMİ AKCİĞER KANSERİNE NEDEN OLUYOR"

Raspa sistemiyle ilgili laboratuvar ortamında yaptıkları çalışmaların sonuçlarını aktaran Kimyager/Hazmat Expert Kenan Yıldız, raspa tozlarının çok küçük boyutlarla akciğerlere ulaştığını, raspalarda bulunan elementlerin hem solunum hem de sindirim yoluyla zarar verebileceğine vurgu yaptı.  

Analiz sonuçlarında ortaya çıkan silisyumun silikozise; demirinse sideroz hastalığına neden olduğunu belirten Yıldız “Brom solunumla vücuda girdiğinde sağlık sorunlarına yol açarken, gözlere giren demir tozlarının aşındırıcı etkisi “oküler sideroz” olarak bilinen göz hastalığına neden olup, göz renginin değişmesi, katarakt ve gece körlüğüyle sonlanabilir” dedi. Yıldız, “En önemli etkinin gemi yüzeyine çarptırılan raspa tozları gemi yüzeyinden söktüğü boyaların bu tozlarla birleşerek çalışanlara, çevredekilere verdiği zararlar ölçümlenemeyecek derecede fazla olması gerçeğidir” dedi. Çevre Kanunu’na aykırı işlem yapan tanker, gemi ve diğer deniz araçlarına uygulanan idari para cezalarının güncellendiğini belirten Yıldız, “Liman, tersane, gemi bakım-onarım, gemi söküm, yat limanı gibi kıyı tesisi yönetimlerinin, kendi yönetim sahaları içerisinde meydana gelen kirliliği yetkili mercilere bildirmemesi halinde kıyı tesis yönetimlerine 25 bin lira, deniz çöpleri, atıklar ve atık suların toplanması ve yönetimine ilişkin gerekli tedbirleri almaması halinde bu yönetimlere 25 bin liradan 100 bin liraya kadar idari para cezası uygulanması caydırıcı değil” dedi.

Reklam