Meslek örgütlerinden gazetecilerin gözaltına alınmasına tepki
Gezi Direnişi’nin 9. yıl dönümü eylemlerinde gazetecilerin de gözaltına alınmasına basın meslek örgütleri tepki gösterdi: Protesto da, gazetecilik de suç değildir.
Fotoğraf, @pinargayip Twitter hesabındaki videodan alınmıştır
Gözde TÜZER
İstanbul
Gezi Direnişi’nin 9. yıl dönümü dolayısıyla haber takibi yapan muhabirimiz Meltem Akyol dahil 6 gazeteci gözaltına alınıp serbest bırakıldı. Evrensel’e konuşan serbest bırakılan gazeteciler gözaltına alınırken gazeteci olduklarını belirtmelerine rağmen “Sen bizim gazetecimiz değilsin” denildiğini aktardı. Gözaltılara tepki gösteren basın meslek örgütleri ise polisin sahada işini yapan muhabire müdahalesinin kabul edilemez olduğunu belirterek “Protesto da gazetecilik de suç değildir” dedi. Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), "Meslektaşlarımızı darp eden, ters kelepçe ile gözaltına alan, emri veren ve uygulayan tüm kamu görevlileri hakkında suç duyurusunda bulunuyoruz" açıklaması yaptı.
TEKME, COP, BİBER GAZI…
Gezi Direnişi'nin 9. yıl dönümü dolayısıyla 31 Mayıs’ta Taksim Dayanışması'nın çağrısıyla TMMOB Makina Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi önünde toplanan kitle polisin biber gazlı, coplu ve tekmeli saldırısına uğradı. Yaşananları takip eden Muhabirimiz Meltem Akyol'un da aralarında olduğu 5 gazeteci darbedildi. Muhabirimiz Meltem Akyol, BirGün Muhabiri Gökay Başcan, Halk TV Muhabiri Ozan Demiriz ve Flash TV’den Dilan Polat, Sevda Doğan ve Derin Aydoğdu gözaltına alındı.
Gece boyunca süren ifadelerin ardından 5 gazeteci serbest bırakıldı. Gözaltına alınan Muhabirimiz Meltem Akyol'un da ifade işlemleri 1 Haziran sabah saatlerinde tamamlandı. Akyol, İstanbul Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ndeki sağlık muayenesinin ardından serbest bırakıldı.
Süreci izlemek isteyen gazeteciler de polis tarafından darbedildi. Gazeteci Hayri Tunç, TELE1 muhabiri Engin Açar ve kameraman Umutcan Yitük ve Halk TV'den Erdinç Yılmaz polis tekmelerine ve yumruklarına maruz kaldı. Yitük’un polis çemberine alınarak yerde tekmelendiği görüldü. Öte yandan muhabirimiz Eylem Nazlıer'in de aralarında bulunduğu bir grup gazetecinin daha görüntü almaları engellendi. Polis koridorunda alandan uzaklaştırılmaya çalışılan gazeteciler bu esnada fiziksel şiddete maruz kaldı.
“PROTESTO DA GAZETECİLİK DE SUÇ DEĞİLDİR”
Gazetecilerin darp edilmesine tepki gösteren basın meslek örgütleri ise gözaltı kararlarının kabul edilemez olduğunu belirtti.
Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Sekreteri Mustafa Kuleli “Toplumsal olaylar sırasında polislerin görüntüsünün alınmasını yasaklayan EGM genelgesinin” yürütmesinin durdurulduğunu ve iptali istemi ile Danıştay'a dava açıldığını hatırlatarak “Danıştay yürütmeyi oy birliğiyle durdurdu ve İçişleri Bakanlığı ile EGM’nin itirazlarını reddetti. Kararda, genelgenin basın özgürlüğünü kısıtlayıcı nitelikte olduğu belirtildi. Buna rağmen polis sahada işini yapan gazetecilere mâni olmaya devam ediyor.” dedi.
Kuleli; Gezi Parkı eylemlerinin 9. yıl dönümünü takip eden 6 gazetecinin gözaltına alındığını, pek çok gazetecinin de polis şiddetine maruz kaldığını belirterek “Kanunsuz emri veren Emniyet Müdürlerini ve konusu suç teşkil eden emri yerine getiren polisleri uyarıyoruz, yaptıklarınızın hesabı er ya da geç sorulacaktır. Polis sahada işini yapan muhabire müdahale edemez, halkın haber alma hakkını çiğneyemez. Çünkü protesto da gazetecilik de suç değildir.”
“HABERİN YURTTAŞTAN SAKLANMASI BİR DEMOKRASİ AYIBIDIR”
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreteri Sibel Güneş Gezi’nin 9. yılında kamuoyunu bilgilendirme görevini yerine getiren gazetecilerin; güvenlik görevlilerinin hem şiddetine uğradığını hem de gözaltına alındığını belirterek “Hem polis şiddeti hem de gözaltılar kabul edilemez. Haberin yurttaştan saklanması bir demokrasi ayıbıdır. Şiddete uğrayan meslektaşlarımız için; güvenlik güçleriyle ilgili işlem yapılmasını istiyoruz. Güvenlik güçlerinin gazetecilerin kamuoyu yararı için bu mesleği yaptıklarını yeniden hatırlatıyoruz” dedi.
“KEYFİ UYGULAMALARIN SON BULMASINI İSTİYORUZ”
Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Türkiye Temsilcisi ve Bianet Medya Raportörü Erol Önderoğlu emniyet teşkilatı ve güvenlik politikalarına yön verenlerin; medya temsilcilerini birer eylemci sanmayı artık bir kenara bırakarak; icraatlarının iyisiyle kötüsüyle kamuoyuna yansımasına artık razı olması gerektiğine dikkat çekti. Önderoğlu “Devletin toplumsal icraatlarının, temel haklara dair müdahalelerinin medyaya, dolayısıyla kamuoyuna yansımadığı ülkelere demokrasi denmiyor zaten. Gazetecilerin keyfi şekilde gözaltına alınıp ertesi gün bırakılmaları şeklinde sistemli biçimde rastladığımız keyfi uygulamaların artık son bulmasını istiyoruz” dedi.
“SADECE KENDİ MEDYALARI KALSIN İSTİYORLAR”
DİSK Basın-İş Başkanı Faruk Eren “Son dönemde özellikle toplumsal olayları izleyen gazetecilere güvenlik güçleri tarafından büyük bir şiddet uygulanıyor. Bu bilinçli olarak yapılıyor. İçişleri Bakanı da, güvenlik güçlerinin zorbalığını, işkenceyi, hukuk tanımazlığını teşvik ediyor.” dedi.
Eren sözlerine şöyle devam etti: “Örneğin TİP milletvekilleri pankart astı Boğaziçi Köprüsüne. Bir milletvekilinin telefonu denize atıldı. İçişleri Bakanı telefonu atan polisi ödüllendireceğini söyledi. Gazetecilere yönelik baskı o kadar sistematik hale geldi ki bunun yasasını da sosyal medya düzenlemeleri vs. ile hazırlıyorlar artık. Sadece kendilerinin açısından bakılan haberlerin yayınlanmasını istiyorlar. Sadece kendi medyaları kalsın istiyorlar. Bu yaşananlar da bu isteğin bir göstergesi. Seçime giderken oluşturulmak istenen atmosferi maalesef bu. Ne yazık ki biz bu durumu seçime kadar bu şekilde götürmeye çalışacaklar.”
“SEN BİZİM GAZETECİMİZ DEĞİLSİN”
Halktv.com.tr Muhabiri Ozan Demiriz ve gazetemizin muhabiri Meltem Akyol yaşadıklarını Evrensel anlattı.
Halktv.com.tr Muhabiri Ozan Demiriz TMMOB’un önünde polisin sokağı ikiye böldüğünü, giriş çıkışları kapattığını aktararak “Ben bunları görüntülüyordum. Biber gazı atmalar, kalkanla itmeler, yere düşürmeler… Zaten bir avuç insan kalmıştı orada. Sonra polis bizim yanımız gelip ‘Basın çıksın’ dedi. Biz de görevimizi yaptığımızı söyledik. Ancak itmeler devam etti. Koridordan çıkmaya başladığımızda tekme ve yumruklar, kalkanlarla itmeler başladı, yere düşürmeye çalıştılar.” diyerek yaşadıklarını aktardı.
Demiriz şöyle devam etti: “Ben gazeteci olduğum söylediğimde ‘Sen bizim gazetecimiz değilsin’ dediler ve vurmaya devam ettiler. Sonra ters kelepçeyle otobüse aldılar ve 1.5 saat boyunca beklettiler. Artık eylemleri takip eden gazeteciler, eylemciler ne yaşıyorsa aynı şeyi yaşıyor.”
“SANA GÖSTERECEĞİZ BİZ GAZETECİLİĞİ”
Muhabirimiz Meltem Akyol ifadesinde maruz kaldıkları şiddeti şöyle anlattı: "İpek Sokak'ta eylem dağılmışken polis sokağın 2 ucunu da tuttuğu için oradan ayrılmamız mümkün olmadı. Çıkışlara izin verilmedi. Eylemcilere yapılan müdahalelerde defalarca biber gazına maruz kaldım. Emniyet Amiri basın için koridor oluşturacağız ve sizi o koridordan sokağın dışına çıkaracağız dediğinde çağrıya uyarak koridordan çıkmak istedik. Koridora girdiğimiz andan itibaren ki boynumda fotoğraf makinem olmasına rağmen polisler tekmeler ve kalkanlarla bizi sıkıştırmaya başladı. Geri dönüp bu muamelelerini kaydetmek istediğimde beni ittiler ve telefonumu yere attılar ve üzerine bastılar. Telefonumu almak için eğildiğimde darbeler devam etti. Tam koridorun çıkma noktasına geldiğimde 2 polis kolumdan tutarak gözaltına alınacağımı söyledi. Hem başıma hem de kollarıma vurmaya devam etti. Bağırarak gazeteci olduğumu ifade ettiğimde de; ‘Sen benim gazetecim değildin’ dedi. Hemen arkamda duran sivil giyimli polis de ‘Sana göstereceğiz biz gazeteciliği’ dedi. Ters kelepçe takılarak gözaltına alındım. Mesleğimi yapma hakkım ve basın özgürlüğüm kısıtlandığı için bana karşı suç işlenmiştir. Ayrıca beni bu şekilde gözaltına alan polislerden şikayetçiyim.”
TGS SUÇ DUYURUSUNDA BULUNACAK
TGS yaptığı açıklamada, "Meslektaşlarımızı darp eden, ters kelepçe ile gözaltına alan, emri veren ve uygulayan tüm kamu görevlileri hakkında suç duyurusunda bulunuyoruz" dedi. TGS, suç duyurusunu 3 Haziran Cuma günü yapacak. (MEDYA SERVİSİ)