Ford Otosan işçisi: Zamlar geri alınmalı ücretler artırılmalı
"Tükettiğimiz her şeye gelen zamların geri çekilmesine dair de bir şeyler yapmalıyız. Hem zamlara hayır demeli hem de maaşımıza ek zam, refah payı istemeliyiz."
Fotoğraf: Murat Uysal/Evrensel
Bir Ford Otosan işçisi
Kocaeli
İnternete sendikaların görevleri yazdığımızda karşımıza ücretler, toplu sözleşmeler, iş güvenliği gibi bir dizi şey çıkıyor. Bir de tüm sendikalar sendikacılığın sadece bunlardan ibaret olmadığını, ülke koşullarını da esas aldıklarını kendi sayfalarında belirtmişler. Ford Otosan’da çalışıyoruz, sendikamız Türk Metal görevlerini yerine getiriyor mu, getirmiyor mu? Toplu sözleşme dönemi masaya ücret, izinler, sağlık sigortası gibi birçok şey ile oturuyor ancak sonuç iyi mi kötü mü ve sonrasını ele alıyor mu?
Bizim 6 aylık diğer zammı almamıza 4 ay var. Zamlı maaşı ilk aldığımız ay eridi gitti. Yetişemiyoruz, yettiremiyoruz! Her şeye nasıl hızla zam geldiğini, ay sonunu getiremediğimizi biz görüyoruz da sendika görmüyor mu? Aldığımız zam enflasyon zammı, bu da gelenin aynı anda gideceği anlamına geliyor. Evet, hepimizin kredi borçları var, total ödememiz aynı kalıyor diye yapılan zam iyiymiş gibi görünüyor olabilir ancak enflasyon ne kadar yükselirse aldığımız zam aynı şekilde geldiği gibi gider mevzusuna dönüyor. Bunun böyle olmaması için bir refah payımızın olması gerekli diye düşünüyorum.
Burada sendikanın tavrı çok önemli. Sendika tüm bunları görüp “Ya bunlar ülke meselesi beni alakadar etmez” deyip kenara çekilemez. Aslında tam da tüm işçileri ilgilendiren her şey sendikayı da ilgilendirir. Gıdaya, kiraya, giyime ve tükettiğimiz her şeye gelen zamların geri çekilmesine dair de bir şeyler yapılmalı ve bunu sendika ile beraber yapmalıyız. Hem zamlara hayır demeli hem de maaşımıza ek zam, refah payı istemeliyiz. Biz bunun gibi her konuda ne kadar inatçı davranır, sendikayı zorlarsak o da o kadar iş yapmak zorunda kalır diye düşünüyorum. Bir şeylerin değişmesi için bir sonraki sözleşmeyi beklemek zorunda değiliz. Bize kürsülerden durum tahayyülü yapıp deyim yerindeyse “İncinmişsin” demelerine ihtiyacımız yok. Harekete geçmeye ihtiyacımız var.
SENDİKANIN OTELLERİNDEN TÜM İŞÇİLER EŞİT ŞEKİLDE YARARLANMALI
Bir Ford Otosan işçisi
Kocaeli
Yaz geldi havalar ısındı. Bir tatil yapmak, kafa dinlemek, dinlenmek hepimizin hakkı. Sorarsak fabrikada sendika için tüm üyeler eşittir ama bazıları daha eşittir. Nasıl mı? Türkiye’nin en çok üyeye sahip sendikası Türk Metal’in; Ankara’da, Didim’de, Bodrum’da, Kıbrıs’ta otelleri var. Sendikanın kapısında her zaman özel plakalı son model arabalar olur. Bu arabalar bu oteller nasıl olmuştur? Bunların kullanım amacı nedir, ne olmalıdır?
Tabii ki bunların kaynağı da dünyanın zenginliği gibi bizlerin emeğidir. Yıllar boyunca işçilerin aidatları ile bu oteller yapılmış, bu arabalar alınmıştır. Yine geçtiğimiz hafta Didim’de eğitim programı başladı. Fakat ne hikmetse bu otellerdeki eğitimlere gidenler, buralarda tatil yapabilenler, hep aynı kişiler ya da gruplardır. Kime göre, neye göre belirlenmektedir bu kişiler bilmiyoruz. Ya da gidenlere erkenden kim haber vermiştir, bu işler neden el altından yürütülmektedir? Sendika üyelerine eşit davranmamaktadır. Eğitime katılmak isteyenleri ustaya, postabaşına yönlendirerek işin içinden sıyrılmaktadır.
Hiçbir şeye karar vermeyen/veremeyen bu sendika ne işe yaramaktadır? Parça eksikliği ya da başka gerekçelerle yaşanan üretim duruşlarında bizden ücret kesintisi yapılırken sendikanın sesi çıkmaz, az kişi ile çok iş yaptırılırken sesi çıkmaz. Bu fabrikada onlarca kez sendikal eğitim için otellere giden kişiler var iken yıllarını bu fabrikaya vermesine rağmen bir kere dahi gidemeyen işçiler de var. On yılın üzerinde bir zamandır bu fabrikada çalışıp, hiçbir yere gönderilmeyen işçilerin suçu nedir? Neden bu süreçler şeffaf yürütülmemektedir? Doğru bir yol izlenmesi ile tüm işçilerin yıl içinde otellerden faydalanması sağlanamaz mı? Övünmeye gelince övünen sendikacılar bunları hiç düşünmez mi? Bir temsilci bu otellere toplamda kaç kere gitmiştir, sayısını bilen var mı?
Elbette bu sayıları bilen de tutan da yok. Gündelik hayat içinde zaten böyle de düşünemiyoruz. Sadece istediğimiz şu, bu kaynakları biz sağlamışsak, sayemizde olmuşsa, o zaman hepimizin eşit şekilde faydalanması gerekiyor. Sendika dediğimiz yer hemşehrilerin ya da yakınların içeride fink atacağı yer değildir. Sendika tüm işçilerindir, böyle de davranılması gerek diye düşünüyorum.