MUÇEP: Sattırmayacağız, yaktırmayacağız, bozdurmayacağız
Dünya Çevre Günü ve HDK üyelerine yönelik gözaltılara ilişkin açıklama yayımlayan MUÇEP, "Seyirci kalmayacağız, birlikteliğimiz gücümüzdür" dedi.
Görsel: MUÇEP
Muğla Çevre Platformu (MUÇEP) Dünya Çevre Günü dolayısıyla bir açıklama yayımladı, "Bizim Dünyadan ne beklediğimiz değil, Dünyanın bizden ne beklediği önemli. Bunu anlamak, bilmek ve o ne istiyorsa onu yapmamız önemli” dedi.
5 Haziran Dünya Çevre Günü dolayısıyla basın açıklaması yayımlayan MUÇEP şu ifadeleri kullandı:
"Çok uzun zamandır, bilim insanları, yaşam savunucuları: Dünya’nın can çekiştiğini anlatmak İçin çaba sarf ediyorlar. Tüm canlıların var olma/yok olma ikilemi ile yüz yüze olduğuna dair her gün yeni kanıtlar paylaşıyorlar. Dünya’nın artık bu ekolojik tahribata tahammülü kalmadığını daha yüksek sesle dillendiriyorlar. Sistemin, insan dahil tüm canlıları sistematik bir şekilde ve her gün artan bir hızla yok ettiğimizi belgeliyorlar. İnsanların iklim değişikliğinden tetiklenen kuraklık ve gıda krizi ile, açlık tehdidiyle karşı karşıya kaldığını, özellikle çocuk ölümlerinin artacağı konusunda uyarıyorlar. İklim krizinin en derin haliyle yaşandığı yoksul ülkelerden göçmek zorunda kalan insan sayısının katlanarak artması,şimdiden 83 milyona ulaşmış olmasının kendisi başlı başına bir alarm durumu. Geldiğimiz aşamayı kimileri 'kitlesel yok oluş çağı', kimileri 'krizler çağı', kimileri 'biyolojik imha dönemi', kimileri ise 'tüm canlı ve cansız dünyayı temelinden tahrip eden taarruzlar dönemi' olarak nitelendiriyorlar.
Çoğunlukla bunları harekete geçmemiz için abartılı değerlendirmeler olarak gördük, görür idik. Ama artık hemen herkes anladı ki, bunların her biri birer bilimsel saptama. Kendi kısa yaşam dönemimizde bile fark edebildiğimiz, yaşayarak, sonuçlarından bizzat etkilenerek tanığı olduğumuz gerçeklikler.
Krizin derinleştiği, sürenin daraldığı apaçık ortada. Bütün bu ekolojik olgular, gerçeklikler oluşurken, başka süreçleri de, olanakları da besliyorlar. Çığlık çığlığa bizi uyandırmaya çalışıyorlar. Dünyanın birçok yerinde bu sesi duyanlar, bu çığlığa ses verenler her gün çoğalıyor, yeni yerel direniş odakları filizleniyor, birçoğukitlesellik kazanıyor ve umudumuzu çoğaltıyorlar. Yalnızca çoğalmak da değil, o kadar çok şey var ki umutlarımızı besleyen.
Evet, Dünya’nın bir parçası olacağız ve öyle olanlarla eklemleneceğiz. Çok iyi biliyoruz ki “Bizim Dünyadan ne beklediğimiz değil, Dünyanın bizden ne beklediği önemli. Bunu anlamak, bilmek ve o ne istiyorsa onu yapmamız önemli.” Başka bir yol, başka bir şans yok. Yapacak çok işimiz var. Çok farklı ölçeklerde.
- Sattırmayacağız.
- Yaktırmayacağız.
- Bozdurmayacağız.
- Kazdırmayacağız.
- Kestirmeyeceğiz.
- Bitirtmeyeceğiz.
- İşgal ettirmeyeceğiz.
- İzin vermeyeceğiz.
- Kavrulmayacağız.
- Zehirlenmeyeceğiz.
- Tüketmeyeceğiz.
- Göz yummayacağız.
- Kanmayacağız.
- Savunacağız
- Yalnız bırakmayacağız.
- Suç ortağınız olmayacağız…
Nasıl bir gelecek istediğimizi biliyoruz. Onu kurmanın yalnızca bizim varlığımızla, mücadelemizle, dayanışmamızla olacağını biliyoruz. Artık her yaştan, her ırktan, her cinsiyetten, her birimiz birer aktivistiz. Yaşam savunucusuyuz. Hak savunucusuyuz. Hepimiz birlikte, her yerde, sınırları aşarak, okyanusları aşarak, Dünya’ya dair ne varsa her şeyi savunuyoruz. Yaşamı savunuyoruz.
Bu gün geldiğimiz noktada ülkenin her mahallesinde, köyünde, kentinde en az bir Gezi Direnişi var. Hepimiz oradaydık, hepimiz buradayız. Bizim umudumuz onların korkusu oldu. Bunu çok iyi biliyorlar. Bu öyle bir korku ki, koca bir devlet, sekiz insanın üzerine abanıyor. Bu öyle güçlü bir damar ki. Bu öylesine haklı, öylesine meşru, öylesine umut veren bir mücadele ki… onların nezdinde milyonlarca insanın, hepimizin üzerine abanıyorlar.
İşte bu koşullar içerisinde, Muğla’dan tüm insanlığa sesleniyoruz. Yaşam ve hak savunucularının yanında olmak yetmez, tavizsiz yaşam ve hak savunucusu olmalıyız, aktif olmalıyız.
Buradan, Muğla’dan, 'Dünya’nın tüm canlıları için, su için, toprak için, hava için, iklim için adalet' isteyenlere, mücadelelerinde baskı gören herkese, tüm siyasi tutsaklara, tüm rehinelere, yaşamını kaybedenlere, yaşamları tehdit altında olanlara, sistemin kurban ettiklerine, savaşlara karşı mücadele edenlere, yerinden edilenlere, ille de direnenlere selam yolluyor ve tüm bunların sembolü haline gelen insanlarımız için bu dünya çevre gününde haykırıyoruz:
Çiğdem Mater için, adalet! Mine Özerden için, adalet! Mücella Yapıcı için, adalet! Can Atalay için, adalet! Hakan Altınay için, adalet! Osman Kavala için, adalet! Tayfun Kahraman için, adalet! Yiğit Ekmekçi için, adalet! Hemen şimdi adalet…"
"SEYİRCİ KALMAYACAĞIZ, BİRLİKTELİĞİMİZ GÜCÜMÜZDÜR"
HDK Genel Merkezi'ne yapılan operasyona ve HDK'lilerin gözaltına alınmasına ilişkin de açıklama yayımlayan MUÇEP, HDK’li olmaları ile bilinen, ekolojik mücadeleyi de içeren özgürlükçü ve demokratik siyasetin temsilcilerinin bir kez daha hedef alındığını belirterek şu ifadeleri kullandı:
"Bu gözaltıların, adeta olağanlaştırılmaya çalışılan bir yıldırma politikasının ürünü olduğunu ve demokrasi ile bağdaşmadığını biliyoruz ve kanıksamıyoruz.
Muğla’da omuz omuza ekoloji mücadelesinde birlikte yürüdüğümüz Bodrum ve Gökova meclislerinden arkadaşlarımız: Hilal Cıvıl, Füsun İşcan, Arif İsmet Yılmaz’la düne kadar birlikte yürüyorduk. Yarın da onlarla birlikte olacağız.
Demokratik hayata yapılan bu saldırıları dayanışmayla aşacağız. Seyirci kalmayacağız. Birlikteliğimiz gücümüzdür." (HABER MERKEZİ)