05 Haziran 2022 12:10

Dünya Çevre Günü'nde açıklamalar: Ülke topraklarının sermayeye peşkeş çekilmesine izin vermeyeceğiz

İMO Adana Şubesi, TMMOB Adana İl Koordinasyon Kurulu ve CHP Genel Başkan Yardımcısı Ali Öztunç 5 Haziran Dünya Çevre Günü'nde açıklamalar yayımladı.

Fotoğraf: MA

Paylaş

5 Haziran Dünya Çevre Günü'nde yapılan açıklamalarda HES’lerle, maden işletmeciliğiyle, nükleer santrallerle, ithal edilen plastik atıklarla, rant amaçlı uygulamalarla sorunların tırmandığı, artan çevre felaketleri karşısında etkin bir mücadelenin kararlılıkla sürdürülmesi gerektiği vurgulandı.

İnşaat Mühendisleri Odası Adana Şubesi (İMO) Adana Şube Başkanı Hasan Aksungur, açıklamasında önlem alınmazsa yaşanacak çevre felaketlerine dikkat çekti. Aksungur; iklimin, insanların ve doğanın uyum sağlayamayacağı kadar hızlı ısındığını; tahminen 1 milyon türün yok olma tehdidi altında olduğunu, kirliliğin havamızı, toprağımızı ve suyumuzu zehirlemeye devam ettiğini belirtti. Tüm bu tırmanan sorunların, bizi insanlığın şimdiye kadar yüzleştiği en zorlu süreçle karşı karşıya bırakmaya başladığını ilave etti. Paris İklim Anlaşması'nın belirlediği düzenlemelerin küresel ısınmanın 2 °C’nin altında tutulmasını, sınır hedefin de 1,5 °C olmasını öngördüğünü hatırlatan Aksungur; zamanın azalmakta olduğunu, doğanın acil durum modunda olduğunu vurguladı. Küresel ısınmayı bu yüzyılda 1,5 °C’nin altında tutmak için, “2030 yılına kadar yıllık sera gazı emisyonlarını yarıya indirmeliyiz. Önlem alınmadan, hava kirliliğine maruz kalma on yıl içinde yüzde 50 artacak ve su ekosistemlerine akan plastik atıklar 2040'a kadar neredeyse üç katına çıkacak” dedi.

"748 BİN HEKTAR ORMAN ALANI, ORMANCILIK DIŞI FAALİYETLERLE NİTELİĞİNİ KAYBETTİ"

İklim değişikliğini hızlandıran nedenler arasında ormanların azalmasının kayda değer yer tuttuğunu söyleyen Aksungur açıklamasında şu görüşlere yer verdi: "Dünyada son 30 yılda Türkiye'nin yaklaşık 5 katı büyüklüğünde orman yok oldu. Türkiye’de 1970'li yıllardan 2020 sonuna kadar 748 bin hektar kadar orman alanı, ormancılık dışı faaliyetlerle niteliğini kaybetti. Geçen yıl da Türkiye’nin pek çok yerinde günler boyu süren yangınlarla bu miktar daha da arttı. Yöre halkının itirazlarına rağmen gerçekleştirilen HES’lerle, dağı taşı delen, toprağı kirleten plansız maden işletmeciliğiyle, nükleer santrallerle, “dönüşüm” adı altında kentlerde rant amaçlı uygulamalarla çevre sorunları tırmandırıldı. Kentsel ve kırsal alanlar, ormanlar, meralar, kıyılar, doğal sit alanları, tabiat varlıkları kar hırsıyla tahrip edilmeye devam edilmektedir. Kentimiz de pek çok çevre sorunuyla karşı karşıya. Kömürlü termik santrallerinin çevreye, doğaya, insan sağlığına verdiği zarar bilimsel olarak ortada iken, bölgemizdeki iki kömürlü termik santraline ek bir üçüncüsü faaliyete geçirilmek üzeredir.

"ÇÖP İTHALATI KABUL EDİLEMEZ"

Dünya nükleer santrallerden vazgeçmişken, yakınımızda Akkuyu Nükleer Santralinin yapımı sürdürülmektedir. Olası tehlikeleri sadece bölgemizi değil, tüm doğal yaşamı tehdit etmektedir. Yine Adana’da, Avrupa’dan ithal edilen plastik atıkların doğaya atılması ve yakılması sorunlarıyla karşı karşıya kaldık. Bu durumun tarım alanlarına, çevreye verdiği zarar çok fazladır. Önceliğin kendi atıklarımız dönüştürmeye vermemiz gerektiği açıktır. Bu nedenle kendi atıklarımızın dönüşümünü sağlayamazken başka ülkelerin çöpünün, atıklarının ithal edilmesi kabul edilemez buluyoruz. Bu sorunlardan kurtulmanın yolu, ekonomilerimizi ve toplumlarımızı doğayla daha bağlantılı, doğayı, çevreyi önceliğine alan konuma getirmektir. Gezegene zarar vermekten onu iyileştirmeye geçmeliyiz. Gelecek nesillere yaşayabilecekleri bir dünya bırakabilmek için, çevre sorunlarının çözümünde, bütüncül politikaların, hukuksal ve kurumsal düzenlemelerin geliştirilmesi ve uygulanması gereği açıktır. Sorunların çözümü için hepimize düşen sorumluluklar var. Çevre sorunlarına ilişkin bireysel ve kurumsal sorumluluklarımızı yerine getirirken, aynı zamanda kalıcı çözümlere ulaşmak için, doğaya, çevreye, tüm doğal yaşama, insan haklarına değer veren adil, demokratik bir toplumsal yaşam mücadelesini kesintisiz sürdürmeliyiz.”

TMMOB ADANA İKK: ÜLKE TOPRAKLARI SERMAYENİN KULLANIMA AÇILARAK FÜTURSUZCA YOK EDİLİYOR

Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Adana İl Koordinasyon Kurulu (İKK) Sekreteri Ahmet Uncu; 5 Haziran Dünya Çevre Gününde yaptığı açıklamada; artan çevre felaketleri karşısında etkin bir mücadelenin kararlılıkla sürdürülmesi gerektiğini vurguladı. 50 yılda güç sahiplerinin, çevreyi kendi çıkarları için kullanmaya devam ettiğini söyleyen Uncu, çevre sorunlarının alarm verdiğini, kuraklığın, çölleşmenin, biyolojik çeşitliliğin azalmasının, ozon tabakasının incelmesinin, doğal kaynakların kirlenmesinin, temiz su kaynaklarının azalmasının, küresel ısınmanın, savaşların tüm canlıların ortak değerlerini tahribata uğrattığını vurguladı. 

Çevreyi rant aracı olarak gören anlayışların ürünü yasa ve yönetmeliklerle, uygulamalarla çevre tahribatının boyutlarının daha da arttırıldığını ifade eden Uncu, "Ülkemizin birçok yerinde yerel halkın itirazlarına, isyanına rağmen ve doğal ortamın yok olması pahasına hidroelektrik santraller (HES`ler), termik santral projeleri, nükleer santral projeleri, plansızca “ben yaptım oldu” mantığıyla kentlerimizi beton yığınına döndüren, belli çevrelerin verilen projelerle ülke toprakları sermaye çevrelerinin kullanıma açılmaktadır. Açgözlülük öyle noktaya gelmiştir ki doğal değerlerimiz fütursuzca yok edilmektedir." dedi.

Uncu şöyle devam etti: "Kentimiz açısından da başta anız yakmadan, ithal çöplerin gelişi güzel topraklarımıza atılıp yakılması,  parkların yapılaşmaya açılması, evsel ve sanayi atıkların ayrıştırılması ve geri dönüştürülmesi konusundaki yetersizlik, tarım alanlarının yapılaşmaya açılması, var olan ve devam eden kömürlü termik santralleri olmak üzere çok sayıda çevre sorunu bulunmaktadır. Devam edecek olursak iletim hatlarındaki su kayıpları (ASKİ 2021 Su Kayıpları Yıllık Raporuna göre, 2021 su kaybı % 34,63), tarımda vahşi sulamanın devam etmesi su kaynaklarımıza zarar vermektedir. Tüm bu çevre felaketleri karşısında görevimiz etkin bir mücadeleyi kararlılıkla sürdürmektir. Etkimizin daha fazla olması için çevreyle ilgili çalışmalarımızın kapsamını genişletmemiz, taviz vermeden duyarlılığı artırmak ve önlem alınması yolunda her çabayı göstermeliyiz. Bu ülkenin mühendis, mimar ve şehir plancıları olarak amacımız gelecek kuşaklara sağlıklı, yaşanabilir bir çevre bırakabilmektir. Geldiğimiz noktada bunun zorluğunun farkındayız. Ama atılan attırılan her adımın çok değerli olduğunu biliyoruz. Tüm gücümüzle, tüm imkanlarımızla yaşadığımız toplumu ileriye taşıyacak her türlü çalışmaya destek vermeyi kamusal görev olarak addettiğimizi bir kez daha belirtiriz."

CHP'Lİ ALİ ÖZTUNÇ: ÇEVRESEL DENETİMLER ÖZEL FİRMALARA VERİLİYOR

CHP Doğa Hakları ve Çevreden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ali Öztunç, "5 Haziran Dünya Çevre Günü" nedeniyle yaptığı açıklamada AKP'nin çevresel denetimi, sektör haline getirmeye çalıştığını ifade etti. Öztunç, "Çevresel denetimler bakanlık tarafından yetki verilmiş özel firmalar tarafından da yapılabilecek. Denetime tabi tesislerin kendi bünyelerinde kuracakları yönetim birimleri, çevre mühendisleri, özel danışmanlık firmaların yanı sıra, Bakanlığın yönetmelikle belirlenecek kişilerin de çevre yönetimi hizmeti verebileceğinden söz edilmiştir. Çevre görevlisi tartışmalarında, bu işin çevre mühendisi olmayan kişiler tarafından da yapılabiliyor olması üzerinde yoğunlaşılmıştır" dedi.

Devlete ait arazilerin, koyların, fabrikaların, tesislerin özelleştirilirken, denetleme yetkisinin özelleştirilmek istenmesine tepki gösteren Öztunç, "Devletin sadece kurumları değil, kamusal işlevleri de elinden alınarak, içi boşaltılmaktadır. Denetim yetkisinin özelleştirilmesi, neoliberal politikalar için olmazsa olmaz olan “kuralsızlaştırma”nın önünü açmaktadır. Bu kuralsızlaştırmanın, doğa haklarına yansıması AKP’nin çevresel tahribatlara yol açacak çok uluslu firmalar için Türkiye’yi kirlilik cenneti haline getirmesidir" diye belirtti.

Endüstriyel kirlilikler, deniz derin desarjı, termik santral projelerinden kaynaklı kirlilikler, kentsel atıkların denize bırakılmasından kaynaklı kirliliklere ve müsilajın varlığına dikkat çeken Öztunç, 2021'de 170 bin hektarlık orman alanın yandığını hatırlattı. Öztunç: "Cumhurbaşkanı eliyle binlerce hektarlık orman alanının vasfı değiştirildi. AKP için ormanlar, korunan değil kullanılan, ekonomik getiri sağlayan alanlardır. Fidan üretimi bir sektör haline getirildi. Ormanlar, ıslah ve gençleştirme adı altında denetimsiz kesim yapılan alanlara dönüştürüldü. Orman Genel Müdürü, bir şirket yöneticisi gibi daha çok üretim yapmaları için kamu personellerine mobbing uygulamaktadır." dedi.

AKP’nin ve yürüttüğü neoliberal politikaların bu sorunları çözemeyeceği, daha da çözümsüzlüğe mahkum edeceği çok açıktır" diyen Öztunç açıklamasında "Çevresel karar alma süreçlerini şeffaflaştıran, yurttaş katılımına açan politikaları güçlendireceğiz. Yurttaşa rağmen, ben yaptım oldu denilen politikalara geçit vermeyeceğiz. Bu bağlamda öncelikle Kanal İstanbul projesini iptal ettireceğiz. İklim adalet mekanizmasını kurup, iklim krizinin yıkıcı etkilerini ortadan kaldırmaya çalışacağız" ifadelerine yer verdi. (HABER MERKEZİ)

ÖNCEKİ HABER

Tunus'ta meclisi fesheden Cumhurbaşkanı Said'in Anayasa referandumuna karşı protesto

SONRAKİ HABER

Salda Gölü için düzenlenen çalıştaya Salda Gölü Koruma Derneği davet edilmedi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa