06 Haziran 2022 04:04

Sincan OSB işçileri: Aç kalmayacak kadar alışveriş yapıyoruz

Elektrik, doğal gaz, akaryakıt, gıda... Temel tüketim maddelerine yapılan zamlar ücret zamlarını çoktan eritti. Sincan OSB’de görüştüğümüz işçiler ücretlerin artırılmasının acil olduğunu ifade ediyor.

Fotoğraf: Unsplas

Paylaş

Gökhan ÇELİK
Ankara

Ankara Sincan Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan fabrikalarda çalışan hemen hemen bütün işçiler, sen başında yapılan ücret zamlarının daha ocak ayı bitmeden eridiğinde hemfikir. Zaten yılbaşıyla birlikte elektrik, doğal gaz, akaryakıt, market gibi tüm tüketim maddelerine zam geldiği için ücret zamlarının bir hükmünün olmadığını belirten emekçiler, ocak ayıyla kıyasladıklarında şimdiki durumlarının çok daha kötü olduğunu söylüyor. İşçiler ekonomik kriz ve enflasyon nedeniyle bir haftada bile ceplerindeki deliklerin büyüdüğünü ifade ediyor.

İşçilerle yaptığımız görüşmelerde ekonomi meselesi genelde iki ayak üzerinden tartışılıyor. Birincisi, nelere zam geldiği, hangi ürünün fiyatının arttığı, geçmiş dönemle şimdiki dönemin kıyaslanması, vergiler, yoksulluk şeklinde. İkincisi ise ülkenin ve kendilerinin bu kötü gidişattan nasıl kurtulacağı. İkinci konuda işçiler çözüm için seçimleri işaret ederken, emekçilerin hep birlikte mücadelesi ile gelecek bir kurtuluş fikrinin ise genellikle gündemlerinde olduğu söylenemez.

ZAM BEKLENTİSİ VAR

İşçiler temmuz ayında ücret zammı beklentileri olduğunu söylüyor. Etrafında AKP’li olarak tanınan orta yaşlı bir işçi, artık AKP’ye oy vermeyeceğini söyleyerek, "Enflasyon farkını verecekler mecburen, vermezlerse kıyamet kopabilir. Vermesine verecekler de enflasyonu düşük gösteriyorlar” diyor. Ardından genç bir işçi, “Abi zam verseler ne olacak, ocakta yüzde 50 zam alınca geldin bize reis propagandası yaptın, aha görüyorsun şimdi ne durumdayız” diye çıkışıyor. Bu azarlamaya ihtiyar biraz bozulduysa da “Ya ne yapalım, zam almasak daha kötü. Biraz nefeslenmemiz lazım. Markete her ay aynı parayı veriyorum, her ay sepete koyduğum ürün azalıyor. Bu maaşla yaptığım aylık alışveriş sana yemin olsun iki yıl önceki haftalık alışverişim kadar. Nefes almamız lazım” diyor. İşçi, bu sebeple AKP iktidarına olan tepkiyi ise çevresinden bir örnekle aktarıyor: “Zaten bir daha oy vermeyeceğim. Benim yakın akrabalar içinde 19 kişi vermişiz reise, geçen bir düğünde bir araya geldi 17 tanesi. 17 oydan 13’ü bir daha vermeyeceğiz diyorlar.”

"KİMİ KİME ŞİKAYET EDİYORSUN?"

“Erdoğan zam yok dedi” diyen bir işçiye “Mecbur verecekler, onlar vermezse fabrika verecek. Yoksa bu maaşla ocak ayına kadar çalışılmaz şu koşullarda” diye cevap veriyor arkadaşları. “Hükümet vermezse fabrika zor verir” diyenlerin sayısı da az değil. “İmza toplayalım” diyenler var. “CİMER’e şikayet edelim” diyen birine ise arkadaşları gülüyor: “Ulan kimi kime şikayet ediyon, zaten CİMER diye aradığın yer zam vermiyor.”

GEÇİM DERDİ PSİKOLOJİYİ BOZUYOR

Yeni evli bir işçi, “Evlendim, daha 2 sene borç ödeyeceğim, eşim de çalışıyor. Vallahi çocuk yapmaya korkuyoruz. Eşim çalışamazsa açız. Evden çıkarılsak gene açız, çünkü benim kira 950 TL, nereye gitsem en az 2 bin 500 TL olacak. Böyle nereye kadar gider bilmiyorum. İlk zamanlar, borcu bitirirsek ondan sonra rahatız diye düşünüyordum. Şimdi umudum yok. İlla evi değiştireceğiz bir gün, sonuçta kiracıyız, çoluk çocuk olacak, eşim çalışamayacak. Ya da çocuk olmasa bile illa birimiz işsiz kalacağız. Vallahi çok sıkıntıdayım, bunları düşününce huzur neşe kalmıyor” diyor.

MARKETTE HESAP MAKİNESİYLE...

2 çocuk babası, senelerdir fabrikalarda çalışan bir işçi ise bugünkü koşullarla daha önce karşılaşmadığını söylüyor. EYT mağduru, kendi tabiri ile seçimden önce kuşa döndürülmüş bir emeklilik hakkı geleceğini düşünüyor. "Emekli olsak ne olacak, yine çalışacağız mecburen. Çocuklardan biri evlenecek diğeri daha okuyor. Ev kendimizin olmasa fazla mesai ile falan yetişmek mümkün değil. Hanıma iş arıyoruz, yok” diyor. Market fiyatlarından şikayet ederken, "Biz alışverişi aylık yaparız. Bu ay maaş yatınca gene gittik, sepete her koyduğumu hesap makinesine yazıyorum. Daha alacaklarımızın yarısını almadan para bitti. Hanımla çekişiyoruz, şunu da almak lazım bunu da almak lazım diye. Ben diyorum alamayız, o diyor neyi alamıyoruz çamaşır yıkamayacağız mı, bulaşık yıkamayacağız mı? Yaradana sığındım, hepsini aldım. Sonra gittim kredi çektim, faturaları falan ödedim. Kredi ile fatura ödüyoruz yani. O noktadayız. Temmuzda bir zam almamız lazım. Yoksa durum çok kötü” diyor.

Ardından yanındaki bir arkadaşı lafa giriyor: “Vallahi evde ne biterse bakıyorum, almasam olur mu diye. Olursa almıyorum. Baktım illa alacağım, gidip az bir şey alıyorum. Meyve, tatlı falan almayı bıraktım zaten. Arabayı kullanmıyoruz. Para pul olacak diye satamıyorum. Yoksa satarım. Bir yere gitmek zorunda kalırsak 50-100 TL gaz alıyorum, gidip geliyoruz. Her şeyimiz bu durumda. Azar azar. Aç kalmayacak kadar.”

"SENDİKAYI PATRON GETİRİNCE İŞİN SUYU ÇIKTI!"

Sincan OSB, yıllarca neredeyse hiç sendikalaşma olmayan bir bölgeyken, son yıllarda 4-5 fabrikada Türk Metal örgütlendi. Bunlardan biri hariç diğerlerini patron getirdi. Sadece Özçelikler fabrikasında işçiler işten atılmalara rağmen mücadele ederek sendikalaştılar. Bozankaya, Karel, Ulusoy Elektrik gibi fabrikalarda ise işçilerin sendikalaşma mücadelesini kırmak için patronlar Türk Metal’i davet etti.

İşçiler arasında "6. aydan sonra da zam gelmezse sendikaya gitmek lazım” tartışması sürüyor. “Sendika gelen fabrikalar ne aldı ki?​” diye umutsuz konuşanlar olsa da genellikle sendikalaşma bir çözüm olarak kabul ediliyor. Ancak umutsuzluk ve korku şu anda daha baskın gibi görünüyor. Çünkü işsiz kalmak felaket olarak nitelendiriliyor. Genç işçiler daha atak. 24 yaşında bir genç, “Abi atılırsam alır tazminatı giderim, bir restoranda masaları silerim, bahşişle gene bundan fazla alırım” diyor. Bu görüş genç bekar işçilerin genelinde var. Ama evli ve biraz daha tecrübeli işçiler “Yere sağlam basmaktan” yana.

Herkesin dile getirdiği cümle ise şu: "Sağlam bir sendika lazım. İşçiyi satmayacak bir sendika lazım.” Burada ileri işçilerin tarif ettiği yol daha fazla akla yatıyor. “Eğer biz birleşir ve mücadele edersek, sendikayı biz getirir, sendikayla birlikte hareket edersek ve sendikayı biz yönetirsek, o zaman doğru düzgün bir zam alırız” diyen işçilerin sayısı da giderek artıyor.

ÖNCEKİ HABER

ÇMO İstanbul Şubesi "Ekolojik yıkımla mücadele şenliği" düzenledi

SONRAKİ HABER

Meslek Kanunu bölmekten başka bir işe yaramayacak

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa