06 Haziran 2022 00:11

Türkiye'de ormancılık politikasının getirildiği yer: Böl, parçala, ranta aç

Türkiye Ormancılar Derneği, yangın mevsimi olarak bilinen mayıs-eylül dönemi başlamışken Türkiye'deki durumu verilerle ortaya koydu.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Türkiye'de geçen yıl yaklaşık 140 bin hektar ormanlık alan kül oldu. Biyolojik çeşitliliğe darbe vuruldu. Yangın mevsimi olarak bilinen mayıs-eylül dönemi başlamışken Türkiye Ormancılar Derneği, ülkedeki durumu gözler önüne seren bir kitap yayımladı.

Kitaba göre, Türkiye’de ormanlar küçük parçalara bölünerek ranta açılıyor. Rakamlara göre son 10 yılık dönemde 10 hektardan küçük orman alanlarının sayısı yüzde 118 arttı. Eğitim ve araştırmalar dışında hiçbir faaliyete izin verilmeyen ‘Tabiatı Koruma Alanları’ 64 bin hektardan 46 bin hektara düştü. Gerekçe rant: Kitabı hazırlayan akademisyenler uyarıyor:

“Ormanları kalkınma için bir kaynak olarak gördükleri için ormanları ekonomiye kurban ettiler. Bu gidişle Türkiye’de orman kalmayacak”

ORMANLAR MADENLERE, TURİZME, YOLA GİDİYOR

Türkiye Ormancılar Derneği (TOD), “Türkiye Ormancılığı 2022: Türkiye'de Ormansızlaşma ve Orman Bozulması” kitabını yayımladı. Ormancılık alanında çalışan 13 akademisyen ve uzmanın katkısı ile hazırlanan kitap 6 bölümde Türkiye’deki durumu gözler önüne seriyor. Kısa bir dünya değerlendirmesi ile başlayan kitaba göre dünyada da durum pek iç açıcı değil:

Dünya genelinde toplam orman alanı miktarı 4 milyar hektar. 1990-2020 yılı arasındaki 30 yıllık dönemde dünyada 178 milyon hektarlık net orman azalması var.

Projeksiyonu Türkiye’ye çevirirsek bütün dünyada yaşanan sorun Türkiye’de kriz boyutunda. Verilere göre 2020 yılı sonu itibariyle Türkiye’de toplam 748 bin hektarlık orman alanı madencilikten enerjiye, turizmden ulaştırmaya ve sanayiye feda edildi. Yani ranta.

İKTİDAR RAKAMLARLA OYNAMAYI SEVİYOR AMA ORMAN ALANI ARTIŞI KAĞIT ÜSTÜNDE

Hal böyleyken rakamlar Türkiye’de orman alanı artışı olduğunu söylüyor. Peki nasıl oluyor da artış olabiliyor? Türkiye Ormancılar Derneği Genel Başkanı Ahmet Hüsrev Özkara’ya göre neden “iktidarın rakamlarla oynamayı sevmesi.” Ekonomiden iş cinayetlerine ve enflasyona kadar her alanda çarpıtılan rakamlar ormancılık alanında da karşımıza çıkıyor.  

Ahmet Hüsrev Özkara, “2020’de ormanlık tarafın 23.1 milyon hektar. Bu rakam 2000’li yıllarda 20.2 milyon hektardı. Buradaki artış aslında kağıt üstünde. Sadece 28 Temmuz ve 13 Ağustos 2021 tarihleri arasındaki 15 günlük dönemde 140 bin hektar alan yandı. Yıllık yangın ortalaması 8 bin hektar. Yani 15 yıllık yanan saha toplamı kadar alan 15 günde yandı.”

Orman yangınları dönemine girildiğini hatırlatan Özkara, yangın dönemlerinde en çok hava araçlarına dair tartışmalar yapılığını hatırlatıp ekliyor: “Tartışmalardan sonra 20 uçak, 55 helikopter alındığı açıklandı. Yangın söndürmede her şey önemlidir ama yangını söndürecek olan kara kuvvetidir. Personel eksiği olduğu aşikardı. 5 bin personel alınıyorlar şimdi. Ancak bu noktada bile yanlış yapılıyor, yangın sezonu başladı henüz bitmedi alımlar, oysa siz alımları yapıp, eğitimleri tamamlayıp ve orman yangınlarına hazırlık hale getirmeliydiniz. Orman yangınları dönemi başladı ancak daha alımlar devam ediyor.”

BÖL, PARTÇALA, RANTA KURBAN ET…

Kitabın editörlüğünü yapan aynı zamanda bazı bölümlerde imzası olan Bartın Üniversitesi Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erdoğan Atmış, “Ormanları kalkınma için bir kaynak olarak gördükleri için ormanları ekonomiye kurban ettiler” diyor sözlerine başlarken. Üstelik 5 yıl sonra bizi daha kötüsü bekliyor. “Bu gidişle Türkiye’de orman kalmayacak” diyen Atmış şöyle devam ediyor sözlerine: “Dünyada da ormanlar ranta kurban ediliyor. Maden, turizm, sanayi, ulaştırma… Türkiye’deki de onun yansıması ama daha şiddetli bir biçimi. İktidar ne kadar ormanlar artıyor aslında artmıyor. Orman Genel müdürlüğü bizi kandırıyor. Bakın sadece 11 yılda Türkiye ormanlarında parça sayısı yüzde 56 arttı. 10 hektardan küçük ormanların yüzde 118 arttı. Ormanlar parçalara ayrılıyor, her şeyin ormanlarda yapılmasına izin verilmesiyle arttı. Ormanlara yol, hastane, cami, kuran kursu, villa, otel yapılıyor. Orman yangınlarının asıl nedeni de bu tablo. Çünkü ormanları parçaladınız, villalar yaptınız, yollar geçirdiniz. Orman içindeki insan geçişini artırdınız. Yermiyor, nitelik olarak ormanlar alanlar orman dışına çıkarılıyor. Üstüne herkese ormanları dağıtmaya başladılar, orman alanlarını özel şahıslara tahsis ettiler. Örneğin Bartın’daki 187 dönümlük şehir ormanı AKP il Başkanına tahsis edilmiş durumda. AKP il başkanının et lokantası olduğu ortaya çıktı orada. Yine Türkiye’de aşırı odun üretiminden 2017’den sonra hızlı bir artışı yaşanıyor. Yani aslında Türkiye’de sadece ormanları değil ormancılığı da piyasaya açtılar…”

KORUMA ALANLARINDAN RANT ALANLARINA….

İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Cihan Erdönmez korunan alanlar üzerine konuştu. ‘Korunan alan’ kavramının ilk bakışta pozitif bir anlam içerdiğine dikkat çeken Erdönmez, meselenin aslında öyle olmadığına vurgu yaparak şunları söylüyor: “Bir kere bu alanların yüzde yüz korunduğunu düşünmeyin. Son 20 yılda gerçekten korunan alanların alanının azaldığını, buna karşın adı korunan alan olan ama kullanma eğilimlerinin yüksek olduğu alanların arttığını görüyoruz. ‘Tabiatı Koruma Alanları’ en sert korunan alanlar, bilimsel araştırmalar ve eğitim dışında o alana başka bir şey girmez. Mesela ‘Tabiat Parkları’ var, korunan alanlar arasında ama insan ‘hay korunmaz olaydı’ diyor. Bunlar 69 bin hektardan 107 bin hektara çıkmış ama buna karşın en iyi korunan ‘Tabiatı Koruma Alanları’ 64 bin hektardan 46 bin hektara düşmüş; işte 2 ‘Tabiatı Koruma Alanları’ bu statüsü kaldırılmış, öbür taraftan sınırları ha bire daraltılarak ‘Tabiat ‘Parkı’na dönüştürmüş. Çünkü ‘Tabiatı Koruma Alanları’na tesis yapılamıyor, para kazanamıyorsunuz. 2008 yılına kadar Türkiye’de sadece 20 tane ‘Tabiat Park’ı vardı, 2020’de sayı 227’ye çıktı, pek çok mesire yeri bir gecede ‘Tabiatı Parkı’ oldu, adeta ‘Tabiat Parkları’ lunaparka dönüştürdük. Belgrad ormanında 9 tane var, hiçbirisinin koruma ile yakından uzaktan alakası yok. Bu parklar sermaye rantına dönüştürüldü, çünkü hepsine işletmeler, tesisler yapıldı, işletmecilik belediyelere verilip siyasi rant oluşturuldu. Korunan alanlarda amaç dışı kullanım var, bakın inanılır gibi değil, Milli Parklarda odun üretimi başladı. Üstüne en son geçen Temmuz ayında, ormanlar cayır cayır yanarken bir değişiklik yapıldı, Türkiye’nin Milli Parklar’ında, bir alanın bir turizm tesis edilmesi kararını sadece Kültür ve Turizm Bakanlığı verebiliyor. Bu rapor bitirdiğimizde 28 Mayıs’ta Orman Parkları yönetmeliği diye bir yönetmelik çıktı, mesire yerleri yetmedi, tabiat parkları vs yetmedi, şimdi bir de konaklamalı ve konaklamasız diye iki yeni kavram ürettiler. İşletmecilere verdiler. Esas amaç bir sermaye rantı yaratmak. Yani koruma alanları bir para rantı, sermaye rantı ve siyasi rant yaratma aracına dönüştürüldüğünü görüyoruz.”

RANTA KARŞI HALK MÜCADELESİ

İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ünal Akkemik geçtiğimiz yıl yaşanan büyük orman yangınları sonrası ‘önlem’ için ormanlarda alanlar açılması kararına değinerek, “Yol kenarlarında ağaçları 5 metreye kadar sağlı sollu kestiler, odun içindi aslında. İçeride de seyreltmeye gittiler.  Bu 375 bin hektarlık orman kaybı, demek. Yani ormansızlaşması anlamına geliyor. Bu uygulama bütün ormanlarda yapılırsa binlerce hektar alanın bozulmasıyla bitki kaybından kaynaklanan çölleşme olur” uyarısı yapıyor.

Kitapta yer alan ‘seller ve taşkınlar’ başlığına dair söz alan Prof. Dr. Hüseyin Emrullah Çelik ise ormanların ortalama yağışlarda selleri kontrol edeceğini hatırlattı: Ormanların azalması daha çok sellere maruz kalmamıza neden olacak”.

Ormancılık yönetimine dair konuşan Doç. Dr. Seçil Yurdakul Erol, “Ormancılık teşkilatı, günübirlik yaklaşımlarla örgüt yapısı bir yapboz gibi değişiyor. Bizde yetkiler hep tepede toplanıyor. Ormancılık en çok desteklenmesi gereken bakanlıklardan bir tanesi. Ormancılık teşkilatının yetki ve sorumluluk alanı sürekli değişiyor. Her şey merkezden yapılıyor. Oysa yerel teşkilatlar çok önemli” vurgusu yapıyor.

Orman alanlarında yaşanan kırımlara karşı mücadelede var. Ormansızlaşmaya karşı sürdürülen halk mücadelelerini anlatan Öğretim üyesi Hikmet Batuhan Günşen, “31 ilde ormansızlaştırma karşı toplumsal makalelerin olmuş. İnsanların en çok orman alanlarının ormancılık dışında tahsislerine, kesilen ağaçlara ve av turizmine tepki göstermiş” diyor. (İstanbul/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer: Hayvan hastalığı deyip geçmeyin, insana da bulaşır

SONRAKİ HABER

Dicle Nehri'ne giren 3 liseli genç boğuldu

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa