6 Haziran 2022 21:45

Lagün Kitap Günleri’nde ‘Kadın’ konuşuldu: Mücadeleden vazgeçmemeliyiz

Küçükçekmece Belediyesi Lagün Kitap Günleri Festivali’nin ikinci gününde ‘Kadınlar Vardır, Kadınlar Her Yerde’ isimli söyleşisi düzenlendi.

Lagün Kitap Günleri’nde ‘Kadın’ konuşuldu: Mücadeleden vazgeçmemeliyiz

Fotoğraf: Küçükçekmece Belediyesi

Küçükçekmece Belediyesi Lagün Kitap Günleri Festivali’nin ikinci gününde ‘Kadınlar Vardır, Kadınlar Her Yerde’ isimli söyleşisi ile gazeteci Özlem Gürses, Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü, yazar Ayşen Şahin ve YAYKOOP Yönetim Kurulu Başkanı Elif Akkaya’yı Atakent Menekşe Parkı’nda ağırladı.

Küçükçekmece Belediyesi ve YAYKOOP (Yayıncılar Kooperatifi) iş birliği ile gerçekleştirilen Lagün Kitap Günleri sevilen isimleri Küçükçekmeceliler ile buluşturdu. Gazeteci Özlem Gürses, Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü, yazar Ayşen Şahin ve YAYKOOP Yönetim Kurulu Başkanı Elif Akkaya’nın katılımıyla düzenlenen ‘Kadınlar Vardır, Kadınlar Her Yerde’ isimli söyleşinin moderatörlüğünü Yasemin Bektaş Sarıkaya yaptı.

“KADINLARIN HİÇLEŞTİRİLMESİ SENDROMU: HAYATIMIZIN HER ALANINDAKİ YAYGIN VE ÇOK ÖNEMLİ SORUN”

Gazeteci Özlem Gürses, kadınların her alanda karşılaştığı sorunlara değindiği konuşmasında, “Kadınların başarısız olma, hata yapma hakkı yok ve her zaman her konuda en iyi olması bekleniyor. Kadınların nasıl yaşaması gerektiğini hep erkekler belirliyor ve kadınlar erkeklerin belirlediği alanlar dışına çıkamıyor. Ben buna ‘Kadınların Hiçleştirilmesi Sendromu’ diyorum. Bu çok yaygın ve çok önemli bir sorun ve hayatımızın her alanında karşılaştığımız gibi artık medyada da bu durumlarla sürekli karşılaşıyoruz. Özellikle gündüz kuşağı programlarında bu durumu çok net görebiliyoruz. Eskiden dizilerde güçlü, erkeklerle eşit kadın figürleri vardı ancak şu an kötü kadınlar, perişan kadınlar, aşık kadınlar görüyoruz. Ayrıca sürekli Cumhuriyet kadını, türbanlı kadın, solcu kadın, Anadolu kadını gibi tabirlerle isimlendiriliyoruz. Ancak bir tek kadın olarak isimlendirilemiyoruz. Bir başka en önemli sorun ise çalışan kadın Türkiye’de her zaman cezalandırıldı. Çünkü o çalışan kadın çalışacak, üstüne eve gelip iş yapacak, evin büyüklerine bakacak ve her şeye yetişecek. Bu ülke de 12 milyon kadın çalışmıyor. Demokrasi, eşitlik, huzur için kadınların çalışma hayatında olması çok önemli. Bu anlamda da kreşler büyük önem arz ediyor. Küçükçekmece Belediyesi’ne bu konuda çok teşekkür ediyorum. Küçükçekmece’de ilk defa kreş açılmış ve şu an toplam 9 kreş faaliyet gösteriyormuş.  Kreşlerin her birinin kapasitesi 500 çocuk olmasına rağmen bir kreşe 3000 kadın başvurmuş. Bu bile kadınların çaresizliğini, ne kadar büyük bir yük altında olduklarını çok iyi gösteriyor” dedi.

CANAN GÜLLÜ: HİÇBİR KADININ KİRPİĞİ ISLANMAMALIDIR

Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü ise, “Eğer kadın şiddet görmüşse, haklarının gaspına uğramışsa; dik durabileceği, yasalardan yararlanabileceği, yasal mevzuatın kadın hareketiyle güçlendiği ve bunu kullanabildiği bir ortamı yaratmamız lazım. Hep birlikte birbirimizden öğrenerek ve öğrendiklerimizi farklı çevrelere duyurarak, kim nerde ne yapabilir? bunun organizasyonunu yapmalıyız. Kimse mağdur kalmamalı. Hiçbir kadın yalnız değildir ve hiçbir kadının kirpiği ıslanmamalıdır düşüncesiyle mücadeleden vazgeçmemeliyiz” diye konuştu.

AYŞEN ŞAHİN: İŞ HAYATINDA ERKEKLERE GÖRE DAHA BAŞARILIYIZ

Yazar Ayşen Şahin ise günlük hayatta kadın erkek eşitsizliğine değindiği konuşmasında, “İstanbul Sözleşmesi kadınlar için mutlaka olması gereken bir sözleşme. Günlük hayatımızda bazen farkına bile varmadığımız adaletsizlikler yaşıyoruz. Kadını yargılarken erkeğin her şeyi yapmaya hakkı varmış gibi görüyorlar. Çalışan kadın ve çalışan erkek arasındaki rol farklılığı çok açık ve net ortada olmasına rağmen görmezden geliniyor. Çalışan kadından aile ekonomisine katkıda bulunmasını, alışverişi uygun yerlerden yapmasını, evin temiz ve toplu olmasını, eşinin işe giderken giyeceği gömleğinin ve çocuklarının kıyafetlerinin yıkanmış ve ütülenmiş olmasını bekleniyor. Üstelik tüm bunların yanı sıra kadının iş hayatında yer bulabilmesi için fiziksel görünüş anlamında kendini bırakmamasını ve sürekli gülümsemesini bekliyorlar. Bu arada erkeklerin yapması gereken ne? Hiçbir şey. Ama erkeğin bir kez çocuğu parka götürmesi onun mükemmel bir baba olması için yetiyor. Oysaki kadın o kadar çok şey yaparken onun günlük rutini, yapması gereken şey olarak görülüyor. Erkeklerle aynı okulu bitiriyoruz, aynı tecrübeye sahip olabiliyoruz ayrıca biz kadınlar hem akşam pişecek yemeği, çocuğun okulla ilgili sorunlarını, en yakın marketi ve boşalması gereken çamaşır makinasını da aynı anda düşünebildiğimiz için aslında iş hayatında erkeklere göre başarılıyız” dedi.

ELİF AKKAYA: ERKEKLER HER ZAMAN ÖN PLANDA, KADINLAR İSE ARKA PLANDA KALIYOR

YAYKOOP Yönetim Kurulu Başkanı Elif Akkaya ise basın ve yayın sektöründe çalışan kadınların karşılaştıkları sorunlar hakkında, “Yayıncılık alanında birçok şirket, yayınevi, televizyonlar ve gazeteler var ancak kaç tane kadın çalışan veya kadın patron var diye soracak olursanız maalesef  yüzde 8-10 oranında. Neden bu kadar az? Çünkü çok riskli bir alan ve bunu kadın yapamaz. Aslında hayattaki en büyük riskleri alan kadın değil mi? Örneğin; kadın çocuk sahibi oluyor, bir çocuğu büyütme gibi en önemli riski alabiliyor ama ticari hayatta kadın risk alamıyor. Mutlaka onu koruyan bir erkek olmalı düşüncesi oluyor. Ayrıca bir başka sorun kadın iş hayatına eşit olarak başlayamıyor, hep geride bırakılıyor. Yayıncı olan kadınların çoğu hep arka planda olurken eşleri ise her zaman ön planda oluyor” diye konuştu.

YASEMİN BEKTAŞ SARIKAYA: RESTAURANTA GİDİNCE KİMSE BEDAVAYA YEMİYOR…

Moderatör Yasemin Bektaş ise “Kadının “görünmeyen” ev içi emeği, mevcut düzenin; kadını erkeğe bağımlı hale getirmektedir. Christine Delphy çok güzel açıklamıştır. Şöyle düşünün elbisenizi kuru temizlemeye verdiğinizde, restaurant yemek siparişini verdiğinizde ya da eve temizlikçi çağırdığınızda bu hizmetin bir bedelini ödüyorsunuz. Peki mevcut düzende bu hizmeti ömrünün neredeyse sonuna kadar “ücretsiz” ve “sigortasız” yapması kabul edilebilir mi? Hayır edilemez. Evde kadının yemek, temizlik ve bakım gibi hizmetleri direkt görevi olarak kabul görmüş ve ama emeği görünmemiştir” dedi. (KÜLTÜR SERVİSİ)

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Milyonlar ‘fitre’lik, iftar sofraları boş

Milyonlar ‘fitre’lik, iftar sofraları boş

Erdoğan-Şimşek programıyla ücretleri açlık sınırının altına inen asgari ücretli işçiler ve emekliler, ramazan ayının ilk iftarını boş sofralarda karşılıyor: “Kırmızı eti zaten görmüyorduk, bu sene orucu açacak zeytin bile alamıyoruz…” Diyanet İşleri Başkanlığı da ‘Asgari ücretliler ve emeklilere fitre verilebilir’ fetvası yayımlamıştı.

İftar sofrasına 1 yılda gelen zam: Yüzde 45

Dört sene içinde güllaça gelen zam: Yüzde 1100

Pideye 2 yılda gelen zam: Yüzde 150

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
1 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et