09 Haziran 2022 04:52

3600 ek gösterge ‘ölü’ doğdu

"Ayrımsız bütün kamu emekçisini kazanmayı hedefleyen bir faaliyetin plan ve programını acilen hayata geçirmeliyiz."

Fotoğraf: Eylem Nazlıer / Evrensel

Paylaş

İlhan KARAKURT
Tüm Bel-Sen Antalya Şube Başkanı

AKP iktidarının 3600 ek gösterge ile ilgili yaptığı düzenleme 5.2 milyon kamu emekçisinin emekli maaş ve ikramiyelerinde yaşanan ‘adaletsizlikleri’ gidermek yerine, yeni sorun ve mağduriyetleri beraberinde getiriyor.

Öncelikle gerek hükümetin gerekse de yandaş sendikaların 3600 ek gösterge ile ilgili son bir yıldır kamu emekçileri üzerinde bir beklenti yaratmak ve umut havası oluşturmak için özel bir çaba içerisinde olduklarını söylemeliyiz.

Ancak, işin öznesi olan 5.2 milyon kamu emekçisinin bilgisinden kaçırılarak Saray’ın kapalı kapıları ardında hazırlanan ve Memur-Sen’in bile “sürpriz” olarak nitelendirdiği malum açıklamanın beklenti ve ihtiyaca olumlu cevap vermekten çok uzak olduğu konusunda herkes hemfikir.

Dolayısıyla da milyonlarca kamu emekçisini ve sendikalarını devre dışı bırakarak, Saray’daki tek adamın icazetiyle hazırlanan yasa ancak bu kadar olur! Ki, yapılan açıklamada bu düzenlemenin de bir ‘hak’ değil, Cumhurbaşkanı tarafından verilen bir lütuf olduğu özellikle belirtiliyor.

Bu haliyle bu düzenleme hiç kimseyi memnun etmeyecektir. Yandaş sendikaların birbirlerinden rol kaparak ‘güzelleme’ yapmaları ise bizlerin yapacağı çalışmaya bağlı olarak bir süre sonra karşılıksız kalacaktır. Dolayısıyla, yarından tezi yok, sendikalar olarak milyonlarca kamu emekçisinin, emekli maaş ve ikramiyelerinde insanca yaşanacak bir seviyeye getirilmesi için mücadeleyi ısrarla sürdürmeliyiz.

Öncelikle adil ve demokratik bir ek gösterge düzenlemesini gerçekten istiyor muyuz sorusunu önce kendimize sormalıyız! Eğer “İstiyoruz” diyorsak, o zaman mücadeleye önce kendimizden başlamalıyız. Bugüne kadar sendika genel merkezleri ve şubelerinin konu ile ilgili yüzlerce kez açıklama yaptığını hepimiz biliyoruz. Ancak, bu açıklamaların içeriğinden çok yapılış yeri ve biçiminden dolayı istenilen sonucun alınamadığı da hepimizin malumudur. Aynı şeyleri, ayrı ayrı ve farklı yerlerde söylemeyi sürdürmek de sendikal “rekabet” ve “bölünmüşlüğün” meşrulaştırılmasından başka bir işe yaramamıştır.

Mücadeleyi sendika salonlarına hapseden, “kendinden menkul” basın toplantıları, “kolsuz kanatsız”, “dar kadro” eylem ve yürüyüşleri, hizmetin üretildiği işyerleri dışında, “ortalık yerlerde”, her derde deva niteliğinde, klasik basın açıklaması yapma formatından kendimizi çıkarmamız şarttır. Esas olan da her zaman doğru ve geçerli olan da ancak yerine getirilmediği ve sendikaları bir sendika olmaktan öte, “toplumsal muhalefet, toplumsal hareket merkezi” olarak görülmesinden dolayı da terk edilen işyerlerine ve burada hayatı üreten kamu emekçilerine bağlanmaktır.

İşyerlerini boş bırakarak, hükümet yanlısı, yandaş ve sarı sendikaların milyonlarca kamu emekçisinin haklı taleplerini bir kez daha istismar etmesine izin vermemeliyiz. Doğa boşluk tanımıyor, “sınıf mücadelesi” de öyle. İçerisinde bulunduğumuz zaman diliminde, hayat pahalılığı, enflasyon, zamlar, yoksulluk, güvencesizlik ve de haksızlıklar zirve yapmışken, milyonlarca kamu emekçisi için acil ihtiyaç ve de elzem olanın, insanca yaşayacak bir ücret, demokratik-halkçı bütçe, güvenceli iş, güvenli gelecek, nitelikli ve parasız kamusal hizmet talebi üzerinden sınıfsal ve sendikal mücadele hattını güçlendirmek iken, KESK tarafından, “demokratik ekonomi” ve “kamu hizmetlerinde radikal dönüşüm” gibi neoliberal kavramlarla bir çalıştay düzenlemek ise kelimenin saf haliyle izaha muhtaçtır.

Temmuz maaş artışlarının oranı, ek sözleşme-ek zam, asgari ücretin yeniden belirlenmesi, sözleşmeliye kadro, vergide adaletsizlik, insanca yaşayacak bir emekli maaş ve ikramiyesi için adil, demokratik bir “ek gösterge” talebi milyonların gündeminde olmaya devam ediyor. Dolayısıyla da sendikal ısrarımızın, iddiamızın ve de mücadelemizin bu talebe vereceğimiz cevapla “doğru orantılı” olacağını bir kez daha söylemeliyiz.

Sendika genel merkezleri, şube ve temsilcilikler olarak, insanca yaşanacak bir emekli maaş ve ikramiyesini sağlayacak bir düzenleme ve de 600 ek gösterge ile ilgili “tereddüt” ve “beklentileri” gidermek için ayrımsız bütün kamu emekçisini kazanmayı hedefleyen bir faaliyetin plan ve programını acilen hayata geçirmeliyiz.

Sarı ve yandaş sendikaları etkisiz hale getirecek ve de sendikal bölünmüşlüğün yıkıcı sonuçlarını ortadan kaldıracak olan ve de sendikaları “birlik, mücadele ve dayanışma” örgütüne dönüştürecek olan milyonlarca kamu emekçisinden başkası değildir. Hayatı ve hizmeti üretenler, birleşerek mücadeleyi de büyütürler!

ÖNCEKİ HABER

Eski Sanayi ve Teknoloji Bakanı Tarhan Erdem, yaşamını yitirdi

SONRAKİ HABER

Bozcaada Kaymakamının eşi "FETÖ" soruşturmasında gözaltına alındı, kaymakamın görev yeri değiştirildi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa