Evrensel, tarihimiz olduğu kadar talihimizdir de
Evrensel, işçi sınıfında, okurunda, öğrencilerde, direniş çadırlarında, dezavantajlı kimse işte onda karşılıklı sevgiyi yarattı. Dolayısıyla Evrensel, tarihimiz olduğu kadar talihimiz de oldu.

Fotoğraf: Polat Çağlayan
İLGİLİ HABERLER

Evrensel 27 yaşında | Geniş Açı

Evrensel'in 27. yaşı kutlandı: Tüm ambargolara rağmen vazgeçmedi, vazgeçmeyecek

Yazarlarımız 27. yaşı dolayısıyla Evrensel’i yazdı
Hakan GÜNGÖR
Evrensel’i benden çok çok daha iyi anlatan, anlatacak sayısız insan var, biliyorum. Ki yazarlarımız çok kıymetli yazılar da yazdı.
Öte yandan Evrensel’i yapanların büyük bölümü, adı üstünde, Evrensel’i yapmaya devam ediyor. Dolayısıyla yazması, bize de düşüyor.
Gazetenin doğum günü 7 Haziran, yazı günüm cuma olduğundan birazcık beklemem gerekti.
Aslında benzer bir durum, “Tüm hazırlıkların tamamlandığından emin olma” isteğiyle gazetenin kuruluşunda da yaşandı.
Nasıl mı?
TÜRKİYE’NİN DÖRT BİR YANINDAN İŞÇİLERLE GÖRÜŞÜLDÜ
Aslında günlük bir gazete çıkarma ihtiyacı zaman zaman konuşuluyordu. Evrensel’in selefi olan ve haftalık yayımlanan Gerçek dergisi sürecinde bu konu zaman zaman gündeme geldi.
Üstelik dönem de bir gazete ihtiyacını çağırıyordu.
’80’lerin sonu ve ’90’ların başı itibariyle Türkiye’de önemli gelişmeler yaşanıyordu. Demir-çelik işçilerinin, tersane işçilerinin, Aliağa ve TÜPRAŞ işçilerinin eylemleri, ’91’deki ‘büyük madenci yürüyüşü’ birbiri ardına gelmişti… Bir yandan da sosyalist hareket toparlanıyordu. 12 Eylül karanlığı deliniyordu.
Gazete çıkarılabilirdi çıkarılmasına ama işçiler ne düşünürdü bu konuda?
Hazırlanıldı, yola düşüldü… İstanbul ve Ankara dışında Trakya’ya da gidildi, Adana’ya da İzmir’e de başka illere de. İşçilerle görüşüldü. Bir gazete fikri Türkiye’nin dört bir köşesinde karşılık buldu.
Bir yandan deneyimli gazetecilerle, aydınlarla, sanatçılarla da toplantılar yapıldı.
"ÇOK İDDİALISINIZ, 6 AYA KAPANIR"
Fikir heyecan yarattı, ama kimileri bir sınıf gazetesinin akıbetine dair çekinceler yaşadı, kaygı duydu.
Türkiye’de öyle bir süreç yaşanıyordu ki, içinde hak geçen, halk geçen, mücadele geçen haftalık dergileri matbaalar basmayabiliyordu.
“Çok iddialısınız, bu gazete 6 aya kapanır” diyenler oldu. Bu uyarılar için, o günkü koşulları göz önüne alınca, “kötü niyetli” de diyemem. Gazetenin uzun ömürlü olmamasının yaratabileceği moral kaybı gözetilerek bu uyarılar gelebiliyordu. Dahası bu bir patron gazetesi olmayacaktı. Nasıl finanse edilecekti? Gazetede çalışması yönünde temas kurulan bazı isimler, 6 aya kapanır endişesiyle gelmedi.
Gazetenin bütçesi, İhsan Çaralan’ın dediği gibi, “Tamamen emek ve demokrasi mücadelesinin ön cephesinde olan emekçilerin katkılarıyla oluştu.”
Kimi işçiler yevmiyesinden verdi, kimi birikmişinden çıkarıp gazetenin temeline harç döktü. Kimisi dağıtım yaparım dedi, kimisi ben işçi mektubu toplarım diye elini taşın altına koydu.
İşçi sınıfının ve Türkiye sosyalist hareketinin birikimiyle; emekçi kitlelerin, aydınların, ilericilerin de desteği ve heyecanıyla, karar kesin olarak verildi.
Her yayın kurucusunun DNA’sını taşır; Evrensel’in DNA’sında da kurucusu olan işçi sınıfı vardı.
Bu gazete çıkacaktı.
GAZETE İÇİN HANGİ İSİMLER DÜŞÜNÜLDÜ?
Gazetenin adının ne olacağı da önemli konulardan biriydi.
“Yeni Dünya”, “Bütün Dünya” adları ortaya atıldı, kabul görmedi. Evrensel’in doğuşunu müjdeleyen dergi olan ve ekibinin gazetenin kadrosunda da yer alacağı “Gerçek” de düşünüldü.
Masada tartışılan isimler arasında Birgün ve Radikal de vardı. Bu etkili isimlerin sonra başka gazetelerin arayışlarında da düşünülmesi ve ad olması da yayıncılık açısından sevindirici elbette.
Sonunda bir isim herkesin içine sindi. Üstelik ismi uzakta aramaya gerek yoktu. 1988’de kurulan ve önemli edebi, teorik kitaplar basan; birikiminden gazetenin kadrolarının da yararlandığı Evrensel Basım Yayın’ın Evrensel’i gazetenin de adı oldu.
GÖKTEPE EN BÜYÜK HEYECANI DUYANLARDANDI
Bu noktada, ilk kadrosundan bahsetmem gerek; ama bu da eksik kalacak, çünkü kadroda 200’den fazla kişi vardı!
Genel Yayın Yönetmeni Celal Başlangıç olacaktı. Nuray Sancar, İhsan Çaralan, Fatih Polat ilk kadrodandı. Aydın Çubukçu, Ankara bürodaydı. Dış haberlerin başında Ertuğrul Kürkçü vardı. Ortadoğu da özenle takip edilen bir coğrafyaydı; burada sorumluluk Faik Bulut’taydı.
Günlük gazete fikrinden dolayı en çok heyecan duyan isimlerden biri kimdi biliyor musunuz?
Evet, Metin Göktepe…
Yazarlar mı?
Sennur Sezer, Adnan Özyalçıner, Can Yücel, Fakir Baykurt, Server Tanilli, Hulki Aktunç, Murathan Mungan, Hilmi Yavuz, Fikret Başkaya, Oruç Aruoba, Metin Celal, Adnan Özer, Orhan Pamuk…
Yazının başında dedim ya, “Tüm hazırlıkların tamamlandığından emin olmak” diye. İşte böyle hazırlanıldı. Niyet, gazeteyi bahar aylarında çıkarmaktı. Kadronun bir araya gelişi; işçiler, sendikalar, aydınlar, öğrenciler, deneyimli gazetecilerle görüşmeler derken, hazirana gelindi.
Görsel: Evrensel gazetesinin ilk sayısının 1. sayfası
6 HAZİRAN 1995, TOPLANTI MASASI: O MANŞET NASIL ATILDI?
Gazete için yoğun geçen ön hazırlık günleri, ayları, gelip manşet toplantısına dayanmıştı sonunda.
Peki ilk manşet ne olacaktı?
6 Haziran günü manşet toplantısında epey başlık konuşuldu. “İşte Türkiye gerçeği” ifadesi ortaya atıldığında önce bir sessizlik yaşandı. Acaba bu manşet bir günlük gazete için, hele ilk sayı için doğru muydu? “Çok genel olmadı mı?” sorusu üzerine düşünülmeye devam edildi.
Ancak şuna varıldı:
Evrensel, her nüshasında Türkiye gerçeği her neyse onu manşetine taşıyacaktı. Yani sonraki sayılarda “İşte Türkiye gerçeği”nin yerinde hep başka şeyler yazacak ama bu yine Türkiye gerçeği olacaktı.
Ha bir nokta daha vardı: Bir an toplantı masasında Marx’a atıf da gündeme geldi; Türkiye gerçeği buydu ve “Asıl olan onu değiştirmekti”. Fakat manşet için yer dardı; sonunda bu üç kelimenin yeterli olduğuna karar verildi. Nasıl değiştirileceği zaten her sayfada yazılacaktı. Manşet atıldı.
İlk sayı matbaaya gönderildi.
Tarihi işte o zaman başladı.
"EMEK EVRENSELDİR" SLOGANI NASIL ORTAYA ÇIKTI?
Evrensel gazetesi kapatmalara rağmen yayıncılığa devam ederken bir kapatılmada yayıncılık inadı “Emek” gazetesiyle sürdü.
Fakat bu gazetenin Evrensel’in devamı olduğunu belirtmenin bir yolu bulunmalıydı. İşte “Emek evrenseldir” sloganı o zaman ortaya çıktı.
Emek gazetesi tekrar Evrensel’e dönüşürken yanında bu sloganı da taşıdı.
Fotoğraf: Evrensel
ANLATTIĞI BİZİM HİKAYEMİZ
Daha ilk günden, evet ilk günden, İsmail Gülgeç’in karikatürüne açılan dava…
3 kez hakkında verilen kapatma kararları… Haftasına tekrar açılması…
1996’da Metin Göktepe’nin haber takibinde katledilmesi…
2004’te Hasan İşler’in yine haber takibinde hayatını kaybedişi…
Sayısız dava, soruşturma…
Tehditler… “Pabuç bırakacak değiliz” denilip sürdürülen yayıncılık inadı…
Her biri yazı da değil, kitap konusu; yazıldı, yazılacaktır.
Evrensel o gün bugündür işçilerin, enternasyonalizmin, barışın, demokratik taleplerin gazetesi oldu. Anlattığı bizim hikayemizdi.
6 aya kapanır denen, 324 aydır bizimle olan Evrensel, yine bizim hikayemizi anlatmaya devam edecek.
Bu arada, başlıkta “talih” demiştim, unutmadım.
İlgili ilgisiz her yere not düştüğüm bir sözü var Marx’ın, “1844 El Yazmaları”nda geçer, sanırım bu kez tam yerini tutturmuş olacağım:
“Sevginiz karşılıklı sevgi yaratmıyorsa; seven bir kişi olarak dışa vurumunuzla kendinizi sevilen bir kişi yapamıyorsanız, sevginiz güçsüzdür, bu bir talihsizliktir.”
Evrensel, işçi sınıfında, okurunda, öğrencilerde, direniş çadırlarında, meydanlarda, dezavantajlı kimse işte onda bu karşılıklı sevgiyi yarattı.
Dolayısıyla Evrensel, tarihimiz olduğu kadar talihimiz de oldu.
Evrensel'i Takip Et