CIPOML 27. Genel Oturumu sona erdi: Emperyalizme karşı mücadele Ukrayna halkıyla dayanışma!
CIPOML bileşenleri Dominik Cumhuriyeti’nde toplandı: CIPOML olarak bu savaşı ve onu teşvik eden ve besleyen savaş çığırtkanlarını kınıyor; Ukrayna halkıyla dayanışma içinde olduğumuzu ifade ediyoruz.
Fotoğraf: Levent Çokdeğerli/Evrensel
Uluslararası Marksist Leninist Parti ve Örgütler Konferansı (CIPOML) 27. Genel Oturumu, Dominik Cumhuriyeti’nde gerçekleştirildi.
Sonuç bildirgesinde Rusya işgali, ABD-NATO-AB’nin savaş politikaları ve Ukrayna’daki gerici Zelenskiy rejiminin işbirliğine tepki gösterilerek “CIPOML olarak bu savaşı ve onu teşvik eden ve besleyen savaş çığırtkanlarını kınıyor; Ukrayna halkıyla dayanışma içinde olduğumuzu ifade ediyoruz” denildi.
"SAVAŞIN ETKİLERİ TÜM HALKLARIN SIRTINA YÜKLENİYOR"
“Dünya ekonomisi büyüme hızında yeni bir yavaşlama dönemiyle karşı karşıyadır ve bu da yakın zamana kadar daha yüksek büyüme oranları öngören tekelci ve finans çevrelerinde endişeye neden olmaktadır. Ancak, her şeyden önce, çağın temel çelişkilerinin açık bir şekilde keskinleştiğine ve özellikle de emperyalist ülkeleri karşı karşıya getiren çelişkilerin şiddetlendiğine tanık oluyoruz” denilen bildirgede, “Emperyalist ülkeler ve güçler arasında zaten bölünmüş olan dünyayı yeniden ve yeniden paylaşma, yeni pazarlar ve nüfuz alanları fethetme mücadelesi, emperyalistler arası nitelikte bir yangın olan Ukrayna’daki savaşın patlak vermesinin temel nedenidir” ifadeleri kullanıldı.
Bildirgede, CIPOML’nin bu savaşı ve onu teşvik eden ve besleyen savaş çığırtkanlığını reddettiği vurgulanarak, “Vladimir Putin liderliğindeki Rus emperyalizminin askeri işgalinin, Joe Biden liderliğindeki ABD emperyalizminin ve onun müttefikleri olan Avrupa Birliği ve NATO üyeleri ile Volodimir Zelenskiy’nin gerici rejiminin kurbanı olan Ukrayna halkıyla dayanışma içinde olduğumuzu ifade ediyoruz” denildi.
Savaşın etkilerinin yerel sınırların ötesine geçtiğine ve tüm halkların savaşın olumsuz etkilerini sırtlarında taşıdıklarına dikkat çeken CIPOML, “Kıtlık tehlikesi özellikle Afrika’nın çeşitli bölgelerinde yoksulların peşini bırakmıyor” vurgusu yaptı.
"SESİMİZİ BARIŞ İÇİN MÜCADELE EDENLERİN SESİNE KATIYORUZ"
Bildirgenin öne çıkan bölümleri şöyle:
“Sesimizi barış için mücadele eden milyonlarca işçinin, gencin ve kadının sesine katıyoruz; savaşın sona ermeli ve halkların yaşamları üzerinde Demokles’in kılıcı gibi sallanan NATO’nun ve kapitalist ülkeler ile emperyalist güçlerin diğer askeri paktları feshedilmelidir. Savaş politikalarını destekleyen neoliberaller, sosyal demokratlar, faşistler ve oportünistler olmak üzere tüm burjuva siyasi güçleri mahkum ediyoruz.”
“Tüm kıtalarda, tekelci burjuvazi ve ülkeleri yöneten oligarşiler, küresel ve yerel ekonominin ciddi sorunlarının etkilerini işçi sınıfının ve halkların omuzlarına yüklemek için bilinen politikalarını sürdürüyorlar. Ancak halklar uyum planlarını, hakların kısıtlanmasını, işlerini güvencesiz hale getiren ve kapitalist sömürüyü yükselten yasaları; ırkçı, yabancı düşmanı, göçmen karşıtı politikaları, devletlerin faşistleştirilmesini kabul etmiyorlar. Afrika, Asya, Latin Amerika ve Avrupa’nın işçi sınıfı ve halkları, ihtiyaçlarının ve haklarının karşılanması, iş ve daha iyi ücretler, sağlık hizmetleri, çocukların ve gençlerin eğitimi, barınma ve çalışacak toprak için mücadele ediyor. Burjuvazi ve oligarşilerin politikalarına karşı direnerek ve mücadele ederek, kapitalizme ve onun etkilerine karşı savaşıyorlar. Özgür bir gelecek kurmak için kendi çabalarıyla mücadele eden dünyanın tüm işçileri ve halklarıyla; protesto, üretimi felç etme, ayaklanma yolunu seçen herkesle dayanışma içindeyiz!”
BİRLİKTE MÜCADELE İHTİYACI
“Bizler, CIPOML üyesi parti ve örgütler olarak, işçi sınıfı ve halkların mücadelesini örgütlemek ve emperyalist tahakküme, yerel egemen sınıflara karşı yönlendirmek ve işçi sınıfı ve halkın devrimci gücünü kullanarak toplumsal ve ulusal kurtuluşu sağlamak için elimizden gelen çabayı gösterme taahhüdümüzü bir kez daha teyit ediyoruz” denilen açıklamada kapitalist-emperyalist iktidarı yenmek için proletaryanın öncü rolüne dikkat çekilerek, “Aynı zamanda işçi sınıfının ezilen halklarla geniş ve demirden birliğine ve ileri kapitalist ülkelerin işçilerinin mücadelesinin bağımlı ülkelerin işçilerinin ve halklarının mücadelesiyle birleşmesine duyulan ihtiyaca” vurgu yapıldı.
"ZİNCİRLERDEN KURTULMAK İÇİN SOSYALİZM"
Bildirge şöyle sona erdi: “Sadece proletaryanın toplumsal devrimi işçileri ve halkları kapitalist-emperyalist sömürü ve baskının zincirlerinden kurtaracaktır; sadece sosyalizm-komünizm tüm insanlık için refahı garanti eden toplumdur. Bunlar CIPOML’yi oluşturan örgüt ve partilerin mücadelesini canlandıran stratejik hedeflerdir, bu hedeflerin kazanılmasına doğru ilerlemek için 27. Genel Kurulu, günlük politikamızın bir parçası olacak kesin yönelim ve görevleri tanımlamıştır.
27. Genel Kurul, üyelerini, amacı iktidarı ele geçirmek ve sosyalizm-komünizmi inşa etmek olan kitlesel bir devrimci hareket inşa etmek için örgütlerimizi güçlendirmek ve işçi sınıfı ve halkla bağları geliştirmek için çalışmaya devam etmeye çağırır.”
"DÜNYANIN HER YERİNDE SAVAŞA VE NATO’YA HAYIR DİYELİM!"
CIPOML 27. Genel Oturumu, haziran sonunda İspanya’nın başkenti Madrid’de düzenlenecek olan NATO zirvesine karşı da bir bildiri yayımladı.
“Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) 1949 yılında ABD liderliğindeki Batılı emperyalist ve kapitalist güçler tarafından Sovyetler Birliği ve Doğu Avrupa halk demokrasilerine karşı bir kuşatma, taciz, saldırı ve savaş örgütü olarak kurulmuştur” denilen bildiride 1991 yılında SSCB dağılmasına ve Varşova Paktı feshedilmesine rağmen sadece 1997 ile 2020 yılları arasında Doğu Avrupa’dan on üç ülkenin daha bu askeri örgüte dahil olduğuna dikkat çekildi.
Ukrayna’nın NATO’ya girmesi için yapılan manevraların Rus emperyalizminin işgal girişimiyle başlayan Ukrayna savaşı açısından belirleyici olduğuna dikkat çekilen açıklamada Rusya’nın işgaline tepki gösterilirken, “Ukrayna halkları bu emperyalistler arası savaşın ilk kurbanlarıdır. Rus halkı, Avrupa ülkelerinin diğer halkları ve tüm dünya halkları; karşı karşıya gelen büyük güçlerin stratejik çıkarları doğrultusunda, etki alanlarını yeniden bölmek, buğday ve diğer tarım ürünleri gibi doğal kaynakları kontrol etmek ve yağmalamak için başlatılan bu savaşın sonuçlarından etkilenmektedir” vurgusu yapıldı.
Bu emperyalistler arası savaş aracılığıyla ABD’nin Avrupalı müttefikleri üzerindeki askeri, siyasi ve ekonomik etkisini güçlendirdiği ve büyük miktarlarda silah, gaz, petrol sattığına dikkat çekilirken, “ABD emperyalizmi ayrıca Rusya’ya karşı, sonuçları Avrupa ekonomilerini etkileyen ağır yaptırımlar uygulamayı da başarmıştır. Bu, ABD’nin bu politikasının Avrupalı müttefiklerini zayıflattığı anlamına gelmektedir. AB ve üye devletleri askeri harcamalarını arttırmakta, militarizasyonu ve NATO’ya giderek daha bağımlı hale gelen ‘Avrupa Savunması’nı ilerletmektedir. İşçiler ve halklar bu savaşın temel ürünlerde daha yüksek fiyatlar, ücretler üzerinde baskı, işten çıkarmalar, vergilerin artması gibi sonuçlarını derinden hissetmektedirler” denildi.
"NATO ZİRVESİNDE ABD STRATEJİSİ ONAYLANACAK"
29-30 Haziran tarihlerinde Madrid’de NATO Zirvesi düzenleneceğine ve bu toplantıda NATO’nun keskinleşen emperyalistler arası çelişkilere stratejik bir adaptasyon niteliğindeki ‘Strateji 2030’u tanımlayacağına işaret edilen bildiride şu vurgular yapıldı:
“Kısaca, üç kavram geliştirecektir: Kolektif savunma, krizlerin yönetimi ve iş birliğine dayalı güvenlik. Bu kavramlar aracılığıyla ABD, Rusya ve Çin’i daimi düşmanları haline getirerek dünya hegemonyasını sürdürmek için NATO’yu kullanacaktır.”
“NATO bugün trilyonlarca avroluk bütçesi ve binlerce kişilik askeri gücüyle, çeşitli ülkelerde konuşlanmış onlarca askeri üste bulunan yüzlerce nükleer, kimyasal, biyolojik ve konvansiyonel silahlarıyla dev bir savaş makinesidir. Askeri güçlerini Kuzey Kutbu’ndan Afrika’ya, Batı Avrupa’dan Hint Pasifik bölgesine kadar konuşlandırmaktadır. NATO, tüm dünya halklarının barışı ve güvenliği için gerçek bir tehlikedir. Gericilik ve savaşlar için güçlü bir faktördür.”
“CIPOML olarak Madrid zirvesi vesilesiyle işçi ve emekçileri, gençleri, kadınları ve halkları dünyanın her yerinde savaşa ve NATO’ya karşı eylemlere katılmaya çağırıyoruz. Tüm ülkelerin işçileri ve halklarıyla birlikte ‘Savaşı şimdi durduralım!’ diyoruz.”
“İşçi sınıfı ve halkları birleşmeye ve hükümetlerin savaş çığırtkanlığı politikasına ve NATO savaş ittifakının genişlemesine karşı çıkmaya çağırıyoruz. ‘NATO’dan ve tüm emperyalist askeri ittifaklardan çıkın’, ‘NATO ve ABD üsleri ülkelerimizden çıksın’ diyoruz.”
“Finlandiya ve İsveç’te halkın, ülkelerindeki egemen oligarşinin NATO’ya katılma kararına karşı başlattığı eylemleri destekliyoruz. Danimarka’da halkın Avrupa savunma ve güvenlik kurumlarına ve NATO’ya katılmaya karşı eylemlerini destekliyoruz. Savaşın bedelini ödemeyi reddetmek, daha yüksek ücretler, kamu hizmetleri (sağlık, eğitim, sosyal koruma, emeklilik...) için işçilerin ve halkların eylemlerini destekliyoruz.”
“Silahlanma yarışını, Ukrayna’daki savaşı genişleten ve uzatan silah tedarikini, artan savaş harcamalarını kınıyoruz. Fonlar, işçilerin ve halk kitlelerinin ihtiyaçlarına! Nükleer silahlardan arındırılmış bir dünya için mücadele ediyoruz! Militarizme ve şovenizme karşı, tüm ülkelerin işçileri ve ezilen halkları arasındaki uluslararası dayanışmanın bayrağını, halklar arasındaki barışın bayrağını yükseltiyoruz! Diyoruz ki: kapitalizm ve emperyalizm savaş, sömürü ve sefalet demektir, sadece sosyalizm işçiler ve halklar için barış ve refah getirebilir.”
İRAN VE FİLİSTİN HALKLARIYLA DAYANIŞMA
CIPOML 27. Genel Oturumu’ndan İran’da mücadele eden işçiler ve İsrail işgali ve artan yerleşimci saldırılarıyla karşı karşı olan Filistin halkıyla dayanışma bildirileri de yayımlandı.
“İran’da işçilerin, öğretmenlerin, emeklilerin ve diğer emekçilerin protesto ve grevleri özellikle son iki ayda yoğunlaşmıştır. İşçiler ve toplumun yoksul kesimleri sokaklarda iş ve ekmek taleplerini dile getirmekte, işten çıkarmalara ve düşük ücretlere karşı çıkmaktadır. Son otuz yılda İslam Cumhuriyeti rejimi, Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu tarafından dikte edilen neoliberal politikaları uyguladı. Bu politika, ABD emperyalistleri tarafından İran’a uygulanan ve suç teşkil eden, sınırsız ve yoğun ekonomik yaptırımlarla birlikte İran’da korkunç bir durum yaratmıştır” denilen İran bildirisinde, İranlı işçilerin en temel haklarını elde etmek için mücadele ettiği, aynı şekilde İran’ın güney ve güney doğusundaki çeşitli halk kesimlerinin de mücadeleye katıldığı vurgulandı.
“Olağanüstü koşullarda mücadele eden İranlı işçilere kesin desteğimizi beyan ediyoruz ve dünya halklarının dikkatini İran’daki bu tahammül edilemez duruma çekmek için tüm imkanlarımızı kullanacağız” denildi.
"SİYONİZME KARŞI MÜCADELE ANTİSEMİTİZME KARŞI MÜCADELEDİR"
FİLİSTİN bildirisinde de “Filistin’in cesur halkı yetmiş yılı aşkın bir süredir siyonist saldırganlığa karşı mücadele etmektedir” denilerek, “Siyonistler, toprakları zorla işgal edilen milyonlarca Filistinliye bir apartheid rejimi dayatmıştır. Siyonizm aynı zamanda komşu ülkelere karşı askeri saldırganlık, Suriye’ye sık sık saldırı ve İran’a karşı sürekli tehdit ve terör eylemi anlamına gelmektedir. Azerbaycan topraklarında askeri üsler kurmuş ve birkaç yüz nükleer savaş başlığı biriktirmişlerdir” ifadeleri kullanıldı.
“Dünyadaki komünist ve demokratik güçlerin siyonizme karşı mücadelesi, İsrail’in gayrimeşru rejimini reddetmek, işgale ve apartheid politikasına son vermek anlamına gelmektedir. Bu mücadele, Filistin halkının meşru mücadelesini destekledikleri için İsrail devleti tarafından zulme uğrayan antisiyonist Yahudiler de dahil olmak üzere, adalet ve özgürlüğü seven dünyadaki tüm demokratları ilgilendirmektedir. Filistin toprakları, Yahudi, Hristiyan, Müslüman ya da diğer dinlerden yerli halkların ortak toprağıdır” denilen bildiride İsrail’in politikaları nedeniyle “Bugün siyonizm, dünyadaki örgütlü antisemitizmin en büyük kaynağıdır ve dikkatleri Filistinlilere yönelik sistematik soykırımdan başka yöne çekmek için tarihi tahrif etmeye ve çarpıtmaya çalışmaktadır” vurgusu yapıldı.
“Siyonizme karşı mücadele bugün antisemitizme karşı mücadeledir” denilen bildiride, “Filistin halkına karşı uygulanan baskı ve soykırımı şiddetle kınıyor ve onların siyonistlere ve emperyalist efendilerine karşı kahramanca direnişlerini güçlü bir şekilde destekliyoruz. Arap halklarının iradesine aykırı olarak işgalci İsrail hükümetiyle ilişkilerini normalleştirmeye çalışan gerici Arap hükümetlerini şiddetle kınıyoruz” denildi.
CIPOML BİLEŞENLERİ
Türkiye’den Emek Partisi’nin (EMEP) bileşeni olduğu Uluslararası Marksist Leninist Parti ve Örgütler Konferansı’nın diğer bileşenleri de şöyle: Amerikan Emek Partisi, Arnavutluk Komünist Partisi, Almanya Komünist İşçi Partisi İnşa Örgütü, Bangladeş Komünist Partisi (Marksist-Leninist), Benin Komünist Partisi, Devrimci Komünist Parti – Bolivya, Brezilya Devrimci Komünist Partisi, Danimarka Komünist İşçi Partisi, Demokratik Yol – Fas, Dominik Cumhuriyeti Komünist Emek Partisi, Ekvador Marksist Leninist Komünist Partisi, Fransa İşçileri Komünist Partisi, Fildişi Sahili Devrimci Komünist Partisi, Hindistan Devrimci Demokrasi Örgütü, İran Emek Partisi (Toufan), İspanya Komünist Partisi ML, İtalya Komünist Platform, Kolombiya Komünist Partisi ML, Meksika Komünist Partisi ML, Pakistan İşçi Cephesi, Revolusjon – Norveç, Peru Komünist Partisi (Marksist - Leninist), Sırbistan Devrimci Emek Birliği, Şili Devrimci Komünist Partisi, Tunus Emekçileri Partisi, Uruguay Marksist Leninist Komünist Parti, Venezuela Marksist Leninist Komünist Partisi, Yukarı Volta Devrimci Komünist Partisi - Burkina Faso, Yunanistan Komünist Partisi Yeniden İnşa Örgütü.