11 Haziran 2022 03:48

Mültecilere dair kara propagandaya sahneden itiraz: Galat-ı Meşhur

Evin Turgut, Kadıköy Tiyatro Oyuncuları Topluluğu'nun “Galat-ı Meşhur” adlı oyununa dair yazdı.

Fotoğraf: Volkan Erkan 

Paylaş

Evin TURGUT

Kadıköy Tiyatro Oyuncuları Topluluğu (KATOT), savaş nedeniyle ülkesinden ayrılmak zorunda kalan, kaçak olarak çalıştırılan Adbul Nasir’in yaşadıklarını anlattığı “Galat-ı Meşhur” adlı oyunuyla seyirciyle buluşuyor.  Emre Cingöz’ün yazdığı; dramaturjisinin, dekorunun ve rejisinin ekipçe yapıldığı oyunda Alime Topşar, Aziz Duman, Ertan Tok, Güldane Çelik, Güven Yılmaz, İmren Kazanç, Mert E. Berger, Serkan Akpınar, Volkan Efir, Yavuz Demirtaş, Zeynep Mete rol alıyor. Oyun, oldukça hassas bir konuyu ele alıyor…

ACIMASIZ CENDERE

Ülkesinden savaş yüzünden kaçıp Türkiye’ye sığınmış ve kendini acımasız bir cenderenin içinde bulmuş karakterin, kaçak, güvencesiz, ağır koşullarda çalıştırılması çok tanıdık ama bir o kadar görmezden gelinen bir hikaye kuşkusuz. Oyun, Abdul Nasir’le patronunun diyaloğu ile başlıyor. Patronu, Abdul Nasir’e talimatlar yağdırıyor; yarına yetişecek işleri aksatma diye tembihliyor. O esnada dışarıdan bir gürültü kopuyor, sosyal medyadan yapılan bir çağrı üzerine toplanan bir gruba polis müdahale ediyor ve gürültüler patronun ağzında şöyle şekil alıyor: “Bak, dışarda kıyamet kopuyor. Ulan çayın, çorban, başının üstünde damın var, bak içerisi rezidans gibi! Haline şükret şükret!” İçeriye kimseyi almaması ve kapıyı kilitlemesi için Abdul’u sıkı sıkı tembihledikten sonra söylenerek çıkıyor.  Kopan gürültüler, kapının yumruklanması… Ve yardım isteyen seslere kayıtsız kalamayan Abdul’un kapıyı açıp bir grup insanı içeriye almasıyla devam ediyor oyun.

SOMUT DURUMLA ŞEKİLLENEN REPLİKLER

Bir araya gelen bu insanlar, sığındıkları depoda sohbet ediyor. Sohbette, “Yanlış bir bilginin kullanımının yaygınlaşması, doğru kabul edilir hale gelmesi” gibi özetleyebileceğimiz, “galat-ı meşhur”lar tartışılıyor. Oyuna da adını veren bu ifade, ne yazık ki halihazırda, mültecilere dair yalanların nasıl “Benimseniverdiğinin” bir sembolü. Sohbet devam ederken, mültecilerin durumu, gördükleri tepkiler repliklere yansıyor.

Oyun, kimliğini saklamak zorunda kalan, leş gibi bir depoda kaçak ve güvencesiz ucuz iş gücü olarak kölece çalıştırılan, sadece en doğal hakkı olan sığınma hakkını kullanan Abdul Nasir üzerinden mültecilerin nasıl “Her şey onlar geldikten sonra değişip bozulmuş gibi” bir nefret çarkının ortasına bırakıldığını aktarıyor.

Ekibin tamamının Kadıköy Halk Eğitim Merkezi Tiyatro Bölümünden mezun olan amatör tiyatro oyuncularından oluştuğu KATOT, ülkenin politik ve sosyolojik dokusuna değiniyor; yanlış olan ama doğruymuşçasına pompalanmaya devam edilenlere sahneden itiraz ediyor.

ÖNCEKİ HABER

CIPOML 27. Genel Oturumu sona erdi: Emperyalizme karşı mücadele Ukrayna halkıyla dayanışma!

SONRAKİ HABER

Gördes’teki nikel madeninde kazan patladı, yine facianın kıyısından dönüldü

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa