15 Haziran 2022 05:32
/
Güncelleme: 07:59

Elli beş yaşımdayım, on dokuz yaşımdan beri çalışıyor ve insanca yaşamak istiyorum

Aysel MENTEŞ
Denizli’den esnaf

Merhaba Evrensel okurları. Ben 55 yaşında bir esnafım. On dokuz yaşımdan beri çalışıyorum. Yaşım elli beş oldu hâlâ emekli olamadım. Emekli olamamamın bir değil birçok nedeni var. Bu konulara girersem konu uzar gider. Tekstil işçiliğiyle başlayan çalışma hayatım yıllar içinde çeşitli iş kollarında devam etti. Borç harç ayarlayıp küçük bir tost çay salonu açtım. Sekiz yıldır bu işletmenin başındayım. İş yerime aşığım. Aşkla tutkuyla yapıyorum işimi. Kendimi, yaşamı, hayallerimi erteleyerek iş yerimi açık tutmaya çalışıyorum.

Sekiz yıldır bu devlete vergi ödüyorum. Emekli olabilmek için ayda 2 bin liraya yakın prim ödüyorum. Biliyorum ki emekli olsam alacağım para şimdi yatırdığım para kadar. Aslında bu kadar yaklaşmamış olsam vazgeçeceğim emeklilik hayalinden. Bizlere çocukken öğretilen değerler bir bir değerini yitiriyor (Dürüstlük, azimli, gayretli çalışmak başarıyı getirir gibi). İnsanca ve onurlu yaşamak istiyorum fakat bunun için çalışmak yetmiyor. 

Yoruldum. Yoruldum, çok yoruldum. Büyüklerimizin bize öğretisini ayaklarımın altına alıp çiğnemek istiyorum (Onlar zengin sakın ola onlara imrenmeyesin). İmreniyorum, onlar ne yiyip içiyorsa ben de istiyorum çünkü onların zenginliğinde benim emeğim var. Şimdi sorsanız bana ‘Yaşıyor musun’ diye, ‘Hayır’ derim. Ben sadece nefes alıyor ve çalışıyorum, yaşamıyorum.

Yaşamı doya doya yaşamak istiyorum. Yaşamın tüm güzelliklerinden vazgeçip sadece karnını doyurmak için yaşayan bir toplum olduk. Beş saatlik bir çalışmanın karşılığı için on beş saat çalışırsanız yaşamak için size zaman kalmaz. Zaman kalsa sadece doymak için kazanılan para yaşamak için yetmez. Sadece doymak için yaşamak, yaşamak mıdır? Nefes aldığınız ve midenizi doldurduğunuz için şükür ediyorsanız zaten yaşamıyorsunuz.

Oysa yaşamak istiyorum ben... Çalışmak ve emeğimin karşılığını almak, tiyatroya, sinemaya gitmek, tatile gitmek, bir arkadaşımla bir yerde oturup kahve içmek, aileme sevdiklerime vakit ayırmak, yeni yerler görmek keşfetmek, hür refah ve barış içinde yaşamak istiyorum. Sadece doymak yetmiyor, beslenmek istiyorum. Kalbur üstündeki insanlar nasıl yaşıyorsa ben de öyle yaşamak istiyorum. Kalbur üstünde yaşayan o insanlar ne yiyip içiyor, nereye gidiyorsa ben de istiyorum. Fabrikada çalışan Fatma, Temizlik İşçisi Ayşe, İnşaat İşçisi Veli, çay ocağı işleten Yunus, kafede çalışan Ali, emekli babalar, anneler, teyzeler bu ülkede yaşayan bir gün bile gönlünce yaşamamış kim varsa yaşasın istiyorum.

Boynuna tasma takılmış köpek gibi yaşamak, yaşamak değildir. Önümüze atılan ekmeği her gün biraz daha uzağa iterek ekmek peşinde koşan köpeklere benzettiniz bizleri. Biraz onurlu ve gururlu olun terk edin oturduğunuz koltukları.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Yoksulluk sınırı kırmızı çizgi

Yoksulluk sınırı kırmızı çizgi

600 bin işçiyi kapsayan kamu toplu sözleşmesi görüşmeleri dün başladı. Ek iş yapmadan geçinemez hale gelen işçilerin temel talebi yoksulluk sınırının üzerinde ücret. Kamuda 4 ayrı kuşaktan savunma sanayi işçilerinin aktardığı deneyimler de taleplerin ancak birlik olup, mücadeleyi göze alınca kazanılabildiğini gösteriyor.

Ücretler yoksulluk sınırının üzerine çıkarılsın

Vergi kesintileri yüzde 15’le sınırlı tutulsun

İkramiye ve ek ödemeler vergi kesintisi dışında bırakılsın

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
Mardin’de kayyım 3 ayda 301 işçiyi işten attı.

Evrensel'i Takip Et