İktidarın yeni kara kutusu Çevre Ajansı eliyle doğa katliamına yasal kılıf
Çevre Ajansının iktidarın kara kutusu TOKİ gibi yetkilerle donatıldığını söyleyen ÇMO İstanbul Şube Başkanı Selahattin Beyaz, “Ekolojik yıkım projelerinin önü daha fazla açılacak” dedi.
Temsili | Fotoğraf: Özer Akdemir /Evrensel
Nazife YAŞAR
İstanbul
Türkiye Çevre Ajansı (TÇA) iki yıl önce Meclis'ten geçen yasa ile kurulmuştu. Kamu Özel İşbirliği (KÖİ) sistemiyle kurulan Türkiye Çevre Ajansının görev tanımı, “Atıkların azaltılması için depozito yönetim sistemi kurmak” şeklinde tarif edilmişti. Bu tarife yeni görevler ekleyen değişiklik geçtiğimiz ay Meclisten geçti. Değişiklik dün Resmi Gazete’de yayımlandı. Çevre Kanunu’nda yapılan değişiklikle tüm Türkiye kıyılarını kapsayan “mapa ve şamandıra sistemleri kurma, işletme, deniz araçlarına atık alım hizmetleri verme ve hizmetlerin verilmesini sağlama” yetkisi Türkiye Çevre Ajansına verildi. Ajans, Kıyı Kanunu kapsamındaki alanları özel şirket kurarak veya özel şirketlere devrederek işletebilecek.
Resmi Gazete’de yayımlanan Çevre Kanunu’ndaki değişiklikleri değerlendiren TMMOB Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO) İstanbul Şube Başkanı Selahattin Beyaz, faydalı olacak diye propaganda edilerek ucundan gösterilen Çevre Ajansının şimdi de karar ve mali yetkilerinin yasalarla desteklendiğini söyledi. 8 Haziran’da yine Resmi Gazete’de yayımlanan Çevre Ajansı Tarafından Yapılacak Mali ve Teknik Destekler İle İş Birliğine İlişkin Yönetmelik’i hatırlatan Beyaz, “Bu yönetmelikte çevre olarak tanımlanan bütün canlıların yaşam alanları hakkındaki karar yetkisi sadece Ajans başkanına veya yönetim kuruluna verildi. Ajans altyapısı güçlendirilerek, tek başına bir bakanlık gibi olacak. Bu durum ekolojik yıkım projelerinin önünü daha fazla açacak” dedi.
“BÜTÜN YETKİLER ÇEVRE AJANSINA”
Bütün yetkilerin Ajans başkanına verildiğini, başkanın da doğrudan Cumhurbaşkanına bağlı olduğunu hatırlatan Beyaz şunları söyledi: “Ajans İhale Kanunu’na da bağlı değil. İstediklerini yapabilirler. İstedikleri gibi parayı kullanabilirler. Her şey serbest bunlara, sadece karar vermeleri yeterli. Mesela kıyılarla ilgili bir karar verecekler. Bu iş doğru mu, bilimsel mi diye üniversitelere sormayacaklar. Ya da orada yaşayan insanlara sormayacaklar. Başkan karar verecek, yönetim kurulu da onaylayacak. Ankara’da ofislerinde oturup canları nasıl istiyorsa, keyifleri nasıl istiyorsa, yandaş patronlarına nasıl çıkar sağlayacaklarsa o doğrultuda karar verecekler. Ekolojik yaşamla ilgili hiç kimseye bir şey sormadan bütün kararları kendileri verecekler. Sınırsız para yetkisine ve paraya sahip olacaklar.”
“ÇEVRE AJANSI ÇOK KORKUNÇ BİR YAPI”
Çevre Ajansını ‘çok korkunç bir yapı’ olarak tarif eden Beyaz, bu yapının yasalarla desteklenmesinin ekolojik yıkımın önündeki yöre halklarının direnişi, çevreyi koruyan yasalar gibi engelleri aşmaya destek olacağını belirtti. Türkiye’nin dünyada çevre karnesi konusunda en alt sıralarda yer aldığını, Çevre Ajansıyla listenin en sonuna düşeceğini belirten Beyaz, iktidarın Çevre Bakanlığı varken Ajansa ihtiyaç duyma nedenlerini şöyle anlattı: “Bu Ajansla sadece kıyıları değil her şeyi talan edecekler. Çevre Bakanlığı denetime açık. Kamu İhale Kanunu’na tabi, ihale yapmak zorunda. Örneğin imar değişikliklerini askıya asıyor. Geçmiş kanunlar, yönetmelikler ellerini bağlıyordu. Kanunları baypas etmenin yolu da yeni yönetmelikler, yeni kanunlar çıkarmak. Bütün bunlarla uğraşmak istemiyorlar, hiç başım ağrımasın diyor iktidar. Sabah kalktıklarında yandaşlarıyla pırıl pırıl bir Türkiye istiyorlar. ‘Halka hesap verelim, basına açıklama yapalım’ gibi bir kaygı taşımak istemiyorlar. Canları nasıl istiyorsa öyle yapmak istiyorlar. Çevre Ajansının başkanı diyecek ki, şu projeyi destekleyelim, şu projeye mali destek verelim ya da satın alma yapalım. Başkan hiç kimseye sormadan, o satın almayı yapabilecek, onunla ilgili bütçe hazırlayıp ona kaynak aktarabilecek. Denetim olmayacak. TOKİ gibi bir yapıya dönüştürülecek. Bildiğiniz gibi TOKİ, iktidarın kara kutusu gibi. Hiçbir denetime tabi olmayan bir yapı. Bunu da o hale getirecekler. Yasal hiçbir şey yapılamayacak. Yasaları kendi lehine örüyorlar. İtiraz edilirse de ‘Kanuna uygun yapıyorum’ diyecekler. Konya’nın suyu ya da Karadeniz’in yaylaları hakkında, İzmir’in Çeşme’si veya Kanal İstanbul hakkında Çevre Ajansı karar verecek. Diyecek ki burayı yıkalım ya da bu suyu bilmem nereye verelim ya da gölet yapalım. Yani kıyıları, Salda Gölü’nü istediği gibi yapılaşmaya açacaklar. Bütün bu yetkiler Çevre Ajansı Başkanı’na verilecek, o da doğrudan Cumhurbaşkanına bağlı olacak.”
“GERİ DÖNÜŞÜM ALANINI DA ELE GEÇİRMEYE ÇALIŞIYORLAR”
İktidarın büyük bir rant alanı olan geri dönüşüm alanının da tek sahibi olmaya çalıştığını belirten ÇMO İstanbul Şube Başkanı Selahattin Beyaz, ‘Çöp altındır’ sözünü hatırlatarak şunları söyledi: “Geri dönüşüm, ambalaj, depozito alanını da ele geçirmek istiyorlar. Burada da korkunç bir rant var. Ekolojik yaşam alanları bedava, sınırsız kaynaklar. Bunları ele geçirip ranta devşirmek istiyorlar.”
“HALKLA BİRLİKTE MÜCADELE PLATFORMLARI ÖRMEK LAZIM”
Değiştirilen kanun ve yönetmeliklerle ilgili itirazlarını yapıp davalar açacaklarını söyleyen ÇMO İstanbul Şube Başkanı Selahattin Beyaz, “Sadece davalarla kalmaması lazım. Yerel halkla birlikte eyleme dönüştürmek lazım. Son birkaç yıldır yerel halk ekolojik yıkıma karşı mücadele ediyor, yaşam alanlarını daha çok sahipleniyor. İktidar bundan da çekiniyor. Bundan dolayı halkla birlikte olmak, yerellerde birlikte olmak, bir mücadele platformu örmek lazım” dedi.
ÇEVRE AJANSI TARAFINDAN YAPILACAK MALİ VE TEKNİK DESTEKLER YÖNETMELİĞİ NE GETİRİYOR?
8 Haziran 2022 tarih ve 31860 sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanan Türkiye Çevre Ajansı Tarafından Yapılacak Mali ve Teknik Destekler İle İş Birliğine İlişkin Yönetmelik’le ilgili, Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesinin değerlendirmesi:
Madde 5-b)- “Ajans tarafından ihtiyaç duyulan, depozito yönetim sistemi uygulamalarının, sıfır atık yönetim sistemi uygulamalarının, çevrenin iyileştirilmesi ve korunması hizmetleri kapsamında ilgili mevzuat çerçevesinde Millet Bahçeleri başta olmak üzere yeşil alanların korunması, iyileştirilmesi, geliştirilmesi uygulamalarının sürdürülebilirliğinin sağlanması, geri kazanım teknolojilerinin ve veriminin geliştirilmesi hizmetlerinin ve iş birliğine konu edilebilecek diğer faaliyetlerin projeleri ile bu projelerde kullanılmak üzere her türlü yazılım, cihaz ve materyal, makine, teçhizat, araç ve ekipmanların satın alınması ve kiralanması ile bunların bakım ve onarımına yönelik çalışmalara,”
Bahsi geçen maddede doğal ekolojik yaşam alanların korunması vurgusu yapılmamış, yapılaşmanın önünü, açabilecek millet bahçelerinin yapımı, korunması ile ilgili proje ve hizmet alımları tanımlanmıştır. Sıfır Atık yönetim sistemleri uygulamalarının bilimsel çerçevesi tanımlanmamış, ilkeler belirlenmemiş ajansın yetkisine bırakılmış.
Madde 5-d)-9/8/1983 tarihli ve 2872 sayılı Çevre Kanunu uyarınca yapılacak izleme, inceleme, gözetim, kontrol, tescil, onay, belgelendirme ve denetimlerle ilgili harcamaların karşılanmasına ve diğer çevre hizmetlerinin gerçekleştirilmesine, yönelik faaliyetler için uygun görülmesi hâlinde belediyelere, il özel idarelerine, eğitim kurumlarına ve diğer kurum ve kuruluşlara mali destek sağlanabilir.
Bahsi geçen maddede bütün karar yetkisinin Bakanlık yerine tamamen Çevre Ajansı’na devredildiği görülüyor. “Uygun görülmesi halinde“ kavramı, yetkinin ajans yönetiminin keyfiyetine bırakıldığını tanımlamaktadır. Bu kavramların bilimsel tanımlamaları yapılmalı, tartışmasız hale getirilmelidir.
(4) Ajans, birinci fıkrada sayılan faaliyet konularında Başkanlığın teklifi ve Yönetim Kurulu onayı ile ilgili taraflarla iş birliği protokolü yapabilir. İkinci fıkrada sayılan konularda mali destek sağlanmasına yönelik protokoller bu Yönetmelik hükümlerine, mali gelir sağlanmasına yönelik protokoller ise 23/4/2021 tarihli ve 31463 sayılı Resmî Gazete ’de yayımlanan Türkiye Çevre Ajansı Bütçe ve Muhasebe Yönetmeliği hükümlerine uygun olmalıdır.
Bahsi geçen maddede faaliyet konularında teklifleri yönetim kurulu onayı ile Başkanlığın yapabileceği anlaşılmaktadır. Çevrenin korunmasında en önemli karar vericilerin yaşam alanı paydaşlarının olduğu dikkate alınmalıdır.
MADDE 10- (1) Yurt içinde veya yurt dışında yerel yönetimler, ulusal veya uluslararası kurum veya kuruluşlar, üniversiteler, sivil toplum kuruluşları ve gerçek veya tüzel kişiler tarafından 5 inci maddenin birinci fıkrası kapsamında ortak projeler geliştirmek ve faaliyetlerde bulunmak üzere Başkanlığa yazılı olarak başvurarak iş birliği teklifinde bulunulabilir. Teklif edilen iş birliği başvuruları, Başkanlıkça değerlendirilir. Eksik ve hatalı belge içeren başvurular, eksikliklerin ve hataların giderilmesi amacıyla iş birliği yapılacak taraflara iade edilir.
Bahsi geçen maddede teklif edilen iş birliği başvurularının Başkanlıkça değerlendirileceği belirtiliyor. Bilim kurumları ve paydaşların görüş belirtme konusunda devre dışı bırakılması doğru bir yaklaşım olmayacaktır.
MADDE 10-2) Başkanlık tarafından gerekli ve faydalı görülen alanlarda, yurt içinde veya yurt dışında yerel yönetimler, ulusal veya uluslararası kurum veya kuruluşlar, üniversiteler, sivil toplum kuruluşları ve gerçek veya tüzel kişilerle Başkanlığın teklifi ve Yönetim Kurulunun onayı ile iş birliği yapılabilir, ortak projeler geliştirilebilir ve faaliyetlerde bulunulabilir. İş birliği yapılan taraflardan belediyelerin, il özel idarelerinin, eğitim kurumlarının ve diğer kurum ve kuruluşlarının mali ve teknik destek talepleri Başkanlıkça değerlendirilerek Yönetim Kurulu kararı ile Bakan onayına sunulur.
Bahsi geçen maddede bütün yetkilerin başkanda toplandığı, başkanlığın teklif etmeği hiçbir konunun gündeme dahi alınamayacağı anlaşılıyor. Paydaşların ve bilim kurumlarının bulunmadığı bir yapının doğal yaşam alanlarının korunması hakkında proje geliştirmesi mümkün görünmemektedir.
Madde 12-(2) Bu Yönetmelikte ve ilgili mevzuatta belirtilen ilke ve kurallara aykırı olarak; Ajanstan mali ve teknik destek sağlayan veya bu duruma aracılık eden veya söz konusu durumda ağır kusuru bulunduğu tespit edilen kişi, kurum ve kuruluşlar ile sağlanan desteği amacı dışında kullandığı tespit edilen kişi, kurum ve kuruluşlar, Ajansın uğrayacağı zararlardan sorumlu olup, bu fıkra uyarınca aykırılık tespit edilen kişi, kurum ve kuruluşlar beş yıl süreyle Ajanstan destek alamaz. Bu süre sonunda bunlara destek verilebilmesi, Ajansa olan bütün borçlarını ödemiş olmalarına bağlıdır.
Bahsi geçen maddede ajansın desteğini amacı dışında kullananlara 5 yıl ajandan destek alamama cezası verilmektedir. Kamu zararına neden olan bu eylemin cezasının ajanstan destek alamama şeklinde belirlenmesi eylemi teşvik edici niteliktedir. Bu eylem kamu zararı meydana getireceğinden hukuki olarak değerlendirilmelidir.
MADDE 14- (1) İnceleme Komisyonu; Başkan ya da görevlendirdiği başkan yardımcısının başkanlığında direktörlerden oluşur. Bakanlığın ilgili genel müdürlüklerinin görev alanına giren konular için ihtiyaç duyulması halinde gereklilik ve uygulanabilirlik açısından ilgili genel müdürlüğün görüşleri talep edilir. İnceleme Komisyonunun sekretarya hizmetleri Ajans Yönetim Hizmetleri ve Finans Direktörlüğünce yürütülür.
Bahsi geçen maddede inceleme komisyonu yine bütün yetkileri başkanda toplamaktadır. Bilim kurumları, ilgili proje paydaşları inceleme komisyonu dışında bırakılmaktadır.
MADDE 21- (1) Protokol imzalanmasından sonra, projenin uygulanmasını zorlaştıracak hal söz konusu ise Ajans tarafından Yönetim Kurulu onayı ile proje uygulamasının herhangi bir safhasında değiştirilebilir veya durdurulabilir.
Bahsi geçen maddede; zor durumlarda proje değişikliğinin Ajans tarafından yapılabileceği belirtiluyor. Bu durum başlangıç koşulları ile devam eden süreç arasında fark olabileceği bununda kabul edilebileceğini göstermektedir. Bu ilke haksız sonuçlar meydana getireceği için doğru bir yaklaşım değildir.
SONUÇ VE DEĞERLENDİRME
Genel olarak Çevre Ajansı kuruluş amaçlarına uygun değişiklikler yapılmakta, yapı güçlendirilmektedir. Bu yönetmeliklerde çevre olarak tanımlanan bütün canlıların yasam alanları hakkında karar yetkisinin; sadece Ajans başkanına veya yönetim kuruluna verilmesi, ekolojik yıkım projelerinin önünün daha fazla açılacağını göstermektedir.
Dünyada çevre karne notunun en düşük olan ülkeler arasında bulunan Türkiye’de ajans yetkilerinin arttırılarak, çevrenin korunması mümkün görünmemektedir. Bunun çözümü çevre ile ilgili yönetimlere yerel halkın ve paydaşların katılımı ile mümkün olacağı kabul edilmelidir.