Arçelik kâr katladıkça işçi yoksullaşıyor
Arçelik, sadece 2022 yılının ilk çeyreğinde 1 milyar 166 milyon TL net dönem kârı elde ederken, Arçelik işçilerinin ücretleri ise yoksulluk sınırının yarısı bile etmiyor.
Fotoğraf: DHA
Barış GENÇYILMAZ
Çağlar KAZAK
Eskişehir
Türkiye’nin en zengin ailesi Koç’un sahibi olduğu Arçelik, sadece 2022 yılının ilk çeyreğinde 1 milyar 166 milyon TL net dönem kârı elde ederken, Arçelik işçilerinin ücretleri ise yoksulluk sınırının yarısı bile etmiyor.
10 seneyi aşkındır Eskişehir OSB’de bulunan Arçelik’te çalıştığını söyleyen bir işçi, “Ücret denince benim aklıma saat ücreti geliyor. Yani fabrikaya bir saat emek verdiğim zaman benim cebime ne kadar para giriyor buna bakarım. Saat ücretim toplam 31.58 lira. Zamları da saat ücreti üzerinden alırız. Bordromu aldığımda ilk baktığım yerdir. Fazla mesai yapıldığında da ek gelirler saat ücretimizin üzerine eklenir” dedi. İşçilerin birbirine saat ücretlerini söylenmesinin yasaklandığını ifade eden işçi, “Bu konuda beyaz yakalar daha tedirgin, ücretlerini hiç söylemiyorlar” dedi.
"ÖDÜLDEN DE VERGİ ALMAZSIN"
Fazla mesailer ve bayram, yakacak, ikramiye, ödüller gibi kalemlerin eklenmesiyle giydirilmiş ücret aldıklarını ifade eden işçi, “Mesela istasyondaki biri işi hızlandırdıysan 5 saniyede yapılacak bir işi 2-3 saniyeye indirdiysen bir ödül alıyorsun ve bu ay sonunda senin maaşına yansıyor. Benim giydirilmiş ücretim 7 bin 125 lira. Ancak biz işçiler giydirilmiş ücretlerin vergiden çıkmasını talep ediyoruz. Örneğin ben brüt 750 TL ödül almışım ancak benim maaşıma yansıyan 500 TL. Ödülden de vergi almazsın ama. Bayram ikramiyelerinden de vergi alınıyor. Giydirilmiş ücretlerden vergi alınmaması talebi bugün biz işçilerin taleplerinden bir tanesidir” dedi.
Sendikacıların ücretler konusunda herhangi bir fikir sahibi olmadıklarını söyleyerek sözlerini sürdüren işçi “Hevesli hevesli soru sormaya gidersen soru ne olursa olsun ‘Ya bir genel merkeze soralım’ derler. Asla tatmin edici bir cevap alamazsın. Fabrikadaki işçilerin ezici çoğunluğu sendikacılara güvenmez. Sendikacılar görünce yüzünü çevirir. Çünkü bu arkadaşlara saygı duyamıyor. Saygı gösterecek bir durum da yok zaten. İşçi çalışırken onlar klimalı odalarında takılır. Maaşınla ilgili bir soru sormak istersin mümkün değil cevap alamazsın. Ücret sendikacılığı bile yapılmıyor, işçi gündeminden işçilerin ne tartıştıklarından bihaberler. Biz artık kendi sorularımıza ve sorunlarımıza işçiler olarak çözümler üretmeye çalışıyoruz” diye konuştu.
MECBURİ YILLIK İZİN KULLANDIRIYORLAR
Sendikacıların patrondan yana tutum aldığını belirten Arçelik işçisi, “Şu anda fabrikamızda depolar dolu, epey ürün stoklanmış durumda. Geçtiğimiz günlerde işveren 1 hafta izne göndermeyi talep etmiş ve sendika bu duruma hiç müdahil olmadı. Bu 1 haftalık izin benim yıllık iznimden gidiyor ve ben bu hakkımı yaz aylarında kullanmak istiyorum. Ama bize mecburi yıllık izin kullandırıyorlar. Zaten 15 günlük yıllık izin hakkımız var, bize zorla 1 haftasını burada kullandırdılar. İşçinin hiçbir sorumluluğu olmayan bir durumda bile fatura işçiye kesiliyor” dedi.
İşçilerin kendi aralarındaki birliğine ilişkin anlattıkları ise sosyal hayatta vakit geçirme ya da dayanışmayla sınırlı: “Tüm işçilerin birbirini tanıma ve arkadaş olma ihtimali zaten yok. Aynı bantta çalışanlar, birbirlerini daha sık görenler oluyor. Birlikte halı sahaya gidenler, pikniğe, konsere gidenler oluyor. Bu süreçte güven duygusu hakim diyebilirim. Fabrikadaki arkadaşlarımızı yeri geliyor eşimizden, çocuğumuzdan daha fazla görüyoruz, birbirimizle iyi geçinmekten başka çaremiz de yok, bize lazım olan da bu. Bir işçinin cenazesi olur, düğünü olur tüm arkadaşlarımız katılmaya çalışır veya bir arkadaşımız paraya sıkışır kendi aramızda hemen çözeriz.”
"İYİ BİR TİS DİYE DÜŞÜNMÜŞTÜM AMA..."
10 yıldan fazla bir süredir Arçelik’te çalışan başka bir işçi de “Eskişehir OSB bölgesinde diğer fabrikalara göre bizlerin maaşları biraz daha iyi. Ancak buna rağmen geçinmekte ciddi zorluklar yaşıyoruz. Her şeyden tasarruf etmek zorunda kalıyoruz. Ben dahil pek çok arkadaşımız zaten borçlarını ödemek için çalışıyor. Maaşı aldığımızda yaptığımız 1-2 aktivite vardı artık onları da yapamaz hale geldik. Etin, kıymanın kilosu ortada, akaryakıta neredeyse her gün zam geliyor. Alkol sigara fiyatları da uçmuş durumda. Bu koşullarda ayda bir pikniğe bile gidemez olduk. Pazarda, markette her şey ateş pahası” dedi.
Koç Holdingin kârlarının sürekli arttığını hatırlattığımızda bunun kendilerine yansımadığını dile getiren işçi, “TİS süreci bitti, ben iyi bir sözleşme imzalandığını düşünüyordum. Zamların da bir yerde mutlaka duracağını düşünüyordum, öyle olmadı. Zamlar hiç durmadı ama ücretlerimiz yerinde saydı. Ay sonunu zor getiriyoruz. Ben asgari ücretle geçinmeye çalışan arkadaşlarımıza da sabır diliyorum. Fabrikadaki bazı arkadaşlar da ek gelir için başkaca işlerle uğraşıyor. Kimileri iddia gibi şans oyunları oynuyor” diye konuştu.
"SORUN EKONOMİ POLİTİKALARINDA"
Arçelik işçileri fabrikadaki işçilerin ana gündeminin ekonomi olduğunu dile getiriyor. Bir Arçelik işçisi, “Her güne zam haberleri ile uyanıyoruz, doğal olarak fabrikanın birinci gündemi bunlar oluyor. Önceden ayda bir market alışverişi yapıyordum. Şimdi birkaç kez daha gidiyorum ve çok fahiş paralar ödüyorum. 2-3 parça kahvaltılık alıyoruz 100 lirayı geçiyor. Pazarda en az 200 lira harcıyorum. Dönüp baktığımda da hiçbir şey almamışım aslında. En çok aldığımız ve ülkemizde de yetişen patatesin kilosu bu hafta pazarda 10-12 lira idi. Meyvelerin yanına yaklaşılmıyor. Pazarcı esnafı zaten artık kilonun fiyatını yazmıyor tezgaha, ya yarım kilonun ya da 250 gramın ücretini yazıyor” dedi.
İşçilere bu durumun nedenlerini ve çözüm yollarını sorduğumuzda bu krizin nedenlerine ilişkin AKP’nin ekonomi politikalarını işaret ediyorlar. “AKP’den tamamen kopuş olduğunu söylemek” zor diyen işçiler şunları söylüyor: “AKP’ye oy verdiğini bildiğimiz arkadaşların yarısı yine AKP’ye oy vereceğini, ekonomiyi çökertenlerin de dış güçler olduğunu düşünüyor. Ama fabrika içerisinde çok marjinal ve tabiri caizse komik duruma düşüyorlar. Diğer yarısı ise seçimlerde tutumlarını Millet İttifakının adayına göre belirleyeceklerini söylüyorlar. Özellikle Mansur Yavaş aday olursa veririm diyen AKP’ye oy vermiş arkadaşlarımız var.”
Görüştüğümüz bir başka işçi de “Sosyal medyada şakalar dönüyor, seçim pusulasında Erdoğan var bir de rakibi olarak alakasız birilerini koyuyorlar. Ben de Erdoğan’ın rakibi kim olursa olsun ona oyumu vereceğim. Tabii ki her şey güllük gülistanlık olmayacak ama en azından bir nefes alırız diye düşünüyorum” diyor.
Eskişehir’i de kapsayan ülkedeki konser ve festival yasakları da görüşmemizin konularından biri. Bir işçi, “İşçilerin bu yasaklardan rahatsız olduğunu söyleyebilirim. Özellikle Anadolu-Fest’in yasaklanmasına genç arkadaşlarımız epey tepki gösterdi. Festivale bilet alan arkadaşlarımız da vardı. 2-3 günlük eğlenceyi bile çok gördüler. Fabrikada muhafazakar diyebileceğimiz arkadaşlar bile bu duruma tepki gösterdi. İsteyen namaz kılar, isteyen içki içer ne var bunda dediler. Konser ve festival yasaklarını açıktan savunan biriyle karşılaşmadım fabrikada” dedi.
ARÇELİK KÂRINI KATLIYOR
Türkiye’nin en zengin ailesi Koç’un sahibi olduğu Arçelik gün geçtikçe kârını katlıyor. 2018’de 856 milyon net kârı olan Arçelik, sadece 2022 yılının ilk çeyreğinde ise 1 milyar 166 milyon TL net dönem kârı elde etti.
Şirketin 2018’deki kâr artış oranı yüzde 1.3 iken 2021 yılında yüzde 295 oldu. Arçelik’in 2018’de işçi başına kârı 37.7 bin iken 2021 de ise bu rakam 147 bin liraya ulaştı.