Eğitim Sen bakanlığı sınıfta bıraktı

Eğitim Sen, 2021-2022 eğitim öğretim yılı sonunda Milli Eğitim Bakanlığının karnesini hazırladı. Parasız, eşit, bilimsel, anadilinde eğitimden öğretmenlerin özlük haklarına kadar bakanlığı tüm taleplerden sınıfta bırakan Eğitim Sen yaptığı açıklamada, okul öncesinden üniversiteye kadar bilimin ve laikliğin değil, piyasanın, milliyetçiliğin, ayrımcılığın ve inanç sömürüsünün referans alındığı bir eğitim sisteminde kamusal, bilimsel, demokratik, laik ve anadilinde eğitim hakkı için mücadelesini sürdüreceğini vurguladı.

İki yıldır yıldan fazla devam eden pandemi koşullarının eğitim öğretime olumsuz etkilerinin bu yıl da sürdüğünü belirten Kurul, “Eğitimin niteliğindeki gerilemenin sürmesi, son yıllarda belirgin şekilde artan eğitimde ticarileşme ve eğitimi dinselleştirme uygulamaları, okulların fiziki altyapı ve donanım eksikliklerinin sürmesi, kalabalık sınıflar sorunu, ikili öğretim, taşımalı eğitim, çocuk ve gençlerin dini cemaat ve vakıfların kreşlerine ve yurtlarına yönlendirilmesi, çocuklara yönelik taciz ve istismar vakalarının artması, mülakata dayalı sözleşmeli öğretmenlik ve ücretli öğretmenlik uygulamasının sürmesi, ataması yapılmayan öğretmenler sorunu vb. gibi çok sayıda sorun, eğitim sisteminin belli başlı sorunları olarak geçtiğimiz öğretim yılına da damgasını vurmuştur” dedi.

OKUL ÖNCESİNDE DİNİ EĞİTİM KABUL EDİLEMEZ

İktidarın eğitimde uzun süredir kendi siyasal-ideolojik hedefleri doğrultusunda attığı adımlara dikkat çeken Kurul, “İktidarın ‘dindar nesil yetiştirme’ stratejisinin son hedefi 4-6 yaş grubunda yer alan çocuklarımız olmuştur. ‘Cumhurbaşkanı himayesinde’ Saray’da yapılan 20. Milli Eğitim Şurası’nda, Okul Öncesi İhtisas Komisyonu’nda kabul edilmeyen okul öncesi eğitime din eğitimi eklenmesi yönündeki tavsiye kararı, 46 eğitimcinin şerh koymasına rağmen oy çokluğuyla kabul edilmiştir. Pedagoji bilimine aykırı olan, çocukların fiziksel ve zihinsel gelişimi üzerinde telafi edilmesi mümkün olmayan zararlara yol açacak olan bu tavsiye kararını kabul etmek ve onaylamak mümkün değildir” dedi. 

ÖZEL OKULLAR 4 KATI AŞTI

Çocuk yaşta evlenmenin önüne geçen adımlar atılmadığını belirten Kurul, yoksul ailelerin çocukları başta olmak üzere kız çocukları ve kırsal kesimdeki çocukların eğitime erişemediğini söyledi. Türkiye’de okul öncesinden liseye kadar 14 bin özel öğretim kurumunun bulunduğunu kaydeden Kurul, 2002’de yüzde 1,9 olan özel öğretimin oranının bu yıl yüzde 8’ ulaştığını aktardı. Özel okulların devlet okullarına oranının ise yüzde 20’yi aştığını belirten Kurul, “2011 yılında hane halkının yaptığı eğitim harcamaları toplamı 13 milyar 782 milyon TL iken, 2020 sonu itibariyle bu rakam yaklaşık dört kat artarak 54 milyar 754 milyon TL’ye yükselmiştir. Başka bir ifade ile öğrenci velilerinin ceplerinden yaptığı eğitim harcamaları her geçen yıl artmaktadır” dedi.

SURİYELİ ÇOCUKLARIN YÜZDE 65’İ OKULA GİDEBİLİYOR

Toplumsal yaşamın her alanındaki cinsiyetçi uygulamaların en yoğun görüldüğü alanların başında okulların geldiğine belirten Kurul, eğitim sistemindeki tekçi anlayışın farklı inanç, kimlik ve mezhepleri yok saymayı, onları ve taleplerini görmezden gelmeyi ısrarla sürdürdüğünü söyledi. Ayrıca resmi verilere göre, Türkiye’de bulunan okul çağındaki Suriyeli çocukların yaklaşık üçte birinin okul yüzü görmediğini aktaran Kurul, “MEB’in verilerine göre, eğitim çağında bulunan bir milyon 124 bin Suriyeli çocuğun ancak yüzde 65’i, yani 730 bini okula giderken, yüzde 35’i ise eğitim hakkından yararlanamamaktadır. Okula gidemeyen Suriyeli çocuk sayısı 393 bin 547 olarak kayıtlara geçmiştir. Türkiye’de eğitim gören Suriyeli çocukların okullaşmasının önündeki engellerin başında çocuk işçiliği ve çocuk yaşta evlilikler gelirken, Suriyeli çocukların eğitiminin yapıldığı Geçici Eğitim Merkezlerinde yaşanan sorunlara kalıcı çözümler üretilememesi, göçmen çocukların sağlıklı eğitim almasını büyük ölçüde engellemeyi sürdürmektedir” diye konuştu. (Ankara/EVRENSEL)