“Gıdada yüksek enflasyon krizi kamucu tarımla çözülür”
Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Dr. Hakan Çakıcı, hükümetin yaşanan ağır sorunların farkında olmasına rağmen günü sürdürülemez bir tarım politikası yürüttüğünü söyledi.
Fotoğraflar: Kişisel arşiv ve Harold Litwiler/Flickr (CC BY-ND 2.0) | Kolaj: Evrensel
Ramis SAĞLAM
İzmir
Tarım ve Orman Bakanlığının şirketler eliyle 10 farklı ülkede ‘Tarımsal üretim için toprak kiralama’ projesi tepki çekmeye devam ediyor. Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişçi, Venezuela’da buğday üreteceklerini açıklamıştı. Yurt dışından ilk kez 2005 yılında toprak kiralayarak tarım yapacağını açıklayan Türkiye’nin Sudan projesi hüsranla sonuçlanmıştı.
Tohum dahil tüm girdilerde dışa bağımlı bir ülke haline gelen Türkiye’de; gıda fiyatları, artan döviz kuru, yükselen faizler ve akaryakıt fiyatları nedeniyle yükseldi. Kuraklık sebebiyle ürün kayıpları gibi ağır sorunları artırdı. Üreticileri desteklemek yerine şirketler eliyle yurt dışında ‘üretim’ yapma projesi tepki çekti.
Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) İzmir Şube Başkanı Dr. Hakan Çakıcı, hükümetin yaşanan ağır sorunların farkında olmasına rağmen kökten çözümler yerine gıda ihtiyacını karşılamak üzere günü kurtaracak ithalat ürün yolunu tercih ettiğini belirten Çakıcı, “Rusya-Ukrayna krizi, enerji talebinin artması ve lojistik sorunlar, ülkeleri tarım ürünlerinde korumacı politikalara sevk etti” diye konuştu.
Dünyada hızla artan gıda fiyatlarına Türkiye’deki kur krizinin de eklendiğini söyleyen Çakıcı, “İthalat dengesi bozulmakla kalmadı, ürüne ulaşımı da kısıtladı. Çiftçiyi ise tamamen bitirdi, çiftçi üretimi azaltmak ya da sonlandırmak zorunda kaldı. Tüketici yönünden ise yüksek gıda enflasyonu ve halkın alım gücünün düşmesi yeterli gıdaya ulaşılabilirliği azalttı” dedi.
SÜRDÜRÜLEBİLİR OLMAYAN TARIM POLİTİKASI
Tarımın serbest piyasa kâr mantığı ile yönetilemeyeceği bilindiği halde hükümetin çözümü hâlâ dışarıda aradığına ifade eden Çakıcı, “Türkiye, Nijer ve Sudan’dan sonra Venezuela’da toprak kiralama çabasında. Kiralanan arazilerde, başta buğday arpa, susam, pamuk, yağlı tohumlar, tropikal meyveler, sebze ve tohumları üretileceği savunuluyor. Bu ürünlerin ise ağırlıklı olarak üçüncü dünya ülkelerine satılacağı ve ülkemizde ithal edilmek zorunda kalınan ürünlerin olacağı bildiriliyor” ifadelerini kullanarak şunları söyledi: “Nijer ve Sudan gibi ülkeleri ‘tarımsal sömürge’ olarak kullanan gelişmiş ülkelerin peşine takılmanın avantaj veya etik olup olmadığı tartışmalı bir konudur. Yani buralarda tarımsal üretim yapmak zaten zor. Kaldı ki dünyada lojistik sorunları ve petrol fiyatlarının artması, Türkiye’de kur artışı ve döviz sıkıntısı bu yatırımı başarısız kılıyor. Venezuela’da hububat tarımı projesi ise yine bu sebeplerle bizim için kilometrelerce uzaktadır. Bu projenin yürüme ihtimali çok zordur.”
"YERLİ ÜRETİM VE ÜRETİCİLER KOŞULSUZ DESTEKLENMELİ"
Toplam tarım arazileri, 41.2 milyon hektardan 37.7 milyon hektara, işlenebilir tarım alanları ise 27.8 milyon hektardan 23.1 milyon hektara düşerken, 4.5 milyon hektar tarım alanı ekilemiyor. Uluslararası ticarete konu olan ve kriz dönemlerinin stratejik ürünleri buğday, arpa, ayçiçeği gibi yağlı tohumlar, mercimek gibi baklagiller ve yem bitkileri tarımına yeterliliğimiz bulunmuyor.
Gıda krizinin çözümünün kilometrelerce uzakta aranmasının hata olduğunu dile getiren Çakıcı, “Dünya ölçeğinde yeniden gündeme gelen korumacı tercihlerden ders çıkararak ülkemizdeki dışa bağımlı neoliberal tarım politikaları yerine bir an önce üretim odaklı ulusal çıkarlarımıza yönelik ‘kamucu tarım politikası’ değişikliğine gidilmeli, yerli üretimimiz ve üreticilerimiz koşulsuz desteklenmeli, gıda egemenliği kapsamında kendimize yeterliliğimiz ve sürdürülebilirliğimiz sağlanmalıdır” dedi.