19 Haziran 2022 04:30

150 yıllık trajikomedi: Önce yoksul kıl, sonra dolandır!

Anlatılan ve heyecan yaratan klasik bir saadet zinciriydi. Ölüye yatan saadet zincirleri birer birer hortladı. Hortlamaya devam ediyor. “Piramit sistemi”nin tarihi 150 yıl önceye gidiyor.

Adele Spitzeder  (Kaynak: Wikimedia Commons)

Paylaş

Adem KORKMAZ

“…Ücretlerimiz yetmiyor. Öyle bir şey yapmalıyız ki hem ‘faydalı’ bir şey yapalım hem de “para kazalım”… İki işçi çözüm(!) arıyor. İşsizlik, yoksulluk ve hayat pahalılığı…

Bugünlerde işçiler arasında yayılan ve işçilerin, işsizlerin, ev kadınlarının dahil olduğu bir ‘Network Marketing’ etiketiyle piyasada nam salan bir şirketin toplantısına katıldım. Toplantıda 20 kişi vardı. Şirket sağlık ürünleri pazarlıyordu.

Şirketin görevlisi şu tespitle başlıyordu: “Bir araştırmada insanların en çok iki şeye ihtiyacı olduğu görüldü: Maddi ve bireysel özgürlük. ‘Birinin yanında çalışıyorsanız, istediğiniz yere istediğiniz zaman izinsiz gidebiliyor musunuz’ sorusuna cevabınız hayır ise ‘bireysel özgürlüğünüz’ yoktur. Fiyatına bakmadan bir kıyafet alabiliyor musunuz? Ya da istediğiniz beş yıldızlı otele fiyatına bakmadan gidebiliyor musunuz? Bunları yapamıyorsanız o zaman ‘maddi özgürlüğünüz’ yoktur. Sizler ücretli işlerde çalışmaya mahkum bırakılarak, hep başkasını zengin ediyorsunuz. ‘Maddi ve bireysel özgürlük istiyorum’ diyenler sisteme dahil olmalıdır.”

Uzun uzun anlattı, sisteme dahil olmak için ödenmesi gereken para, yapılan her üye sonrası alınacak prim, pazarlamacının kazancı… En sonunda, “Hayatınızı değiştirmek ve işimizi büyütmek” için Antalya’daki lüks bir oteldeki eğitime katılmamızı söylüyordu. Kulağa hoş gelen “maddi ve bireysel özgürlük” vaatlerinin teminatı kısaca şuydu: Kazanmak istiyorsanız, kazandırmak zorundasınız!

Toplantıya katılan işçilerden yılladır borç ödediklerini dile getirenler oldu. İşçilerden biri “Kendim gitmedim ama eşimi bir defa da olsa Antalya’da beş yıldızlı otele götürmek istiyorum” diyordu. Sunucu 80 bin maaşlar, 5 yıldızlı oteller, Mercedes arabalar, istediğiniz yere istediğiniz saatte gitme “özgürlüğü” vb. vaatleri dile getirirken bazı işçiler birbirine bakıp gülümsüyordu. Gelenlerin bir kısmı pazarlanan bu hayallere kanmış, zaten ürün satın almıştı. Onu bu işe ikna eden tanıdık yetmemiş olacak ki, yetkili biz ağızdan da duymak istemişti.

Anlatılan ve heyecan yaratan klasik bir saadet zinciriydi. Ölüye yatan saadet zincirleri birer birer hortladı. Hortlamaya devam ediyor. “Piramit sistemi” yani halk diliyle “Saadet Zinciri” ile tarif ettiğimiz şirketler 1990’lı yıllarda hayatımıza girdi. İlki “Titan Piramit Sistemi” başkaca ülkelerde faaliyeti olan ve 1997 yılında ise Türkiye’de faaliyet gösteren bir şirketti. Bir katılım ücreti karşılığında üyelerine kısa vadede son derece yüksek kâr oranları vadediyordu. Patronluğunu Kenan Şeranoğlu yapıyordu. Gösterişli yaşamı ile ülkede gündem olan Şenaroğlu’nun kurduğu bu sistem 1998 yılında patladı. 10 binlerce üyeye ulaşan bu sistemin parasını çaldığı insanların açtığı davada Şenaroğlu kendisini şöyle savundu: “Yapılan iş ticari ahlaka aykırı olabilir ama yasalara aykırı değildir. Kimseyi dolandırmadım, haksız kazanç sağlamadım.” Mahkeme yasal bulmadı, tüm ortaklar 25 yıl hapis cezasına çarptırıldı, organizasyon devlet tarafından kapatıldı. Sonrası ise bildik hikaye, 2008 yılında “Rahşan affı” yasa kapsamında hepsi tahliye edildi.

***

Başka bir işçi arkadaşım ise en az 100 dolar ile dahil olabileceğim başka bir “saadet zinciri” önerisinde bulundu. Şirkete kaydı yapıp hesap açıyor, yatırdığın paranın sadece 18 günde iki katına çıkacağını söyledi. “Oturduğum yerden” para kazanma teklifi yapıyordu. Sadece kendisinin ve çevresinde onlarca kişinin bu sisteme dahil olduğunu açıkça ifade ediyordu. Sisteme dahil olan bazı tanıdıklarının kredi çektiğini ve binlerce dolarla sisteme dahil olduğunu ifade ediyordu. Muhatap kim, garantisi nedir sorularıma ise cevabı yoktu.

Her iki sistemde de işin içinde olan, beni buna ikna etmeye çalışanlar tanıdığım görüştüğüm kişilerdi. Bu durum tanımadığım birilerine “Para verme”, sisteme dahil olma güvensizliğini ortadan kaldırıyordu. Tanıdıklarım vardı ve “güven” duymalıydım. Anlaşılan bu şirketlerin pazarlama kuralı haline gelmişti.   

***

Titan mağduriyeti üzerinden 20 yılı aşkın süre geçmesine rağmen “saadet zinciri” sistemi farklı isimlerle sürekli gündeme geliyor. Bizim ’90’lı yılların kriz ve yüksek enflasyonla boğuştuğu Çiller dönemi ile hayatımıza giren “saadet zinciri”nin geçmişi çok daha eski. Bundan tam 150 yıl öncesine gidelim. Yıl 1872… Münihli Akstris Spitzeder, Bavyeralı çiftçilerden yüzde 20 kâr vaadiyle 3 milyon gulden topladı. Sonuç çiftçiler için hüsran… İşten atılmış bir memur olan Placht, yüzde 40 kâr vaadiyle binlerce dul ve yetimin parasını alıp borsada kaybetti, 6 yıla mahkum edildi.

Ponzi sahteciliğinin isim babası ise 1920’li yıllarda New England sakinlerini posta pulu spekülasyonu ile dolandırarak “mesleğe giren” Charles Ponzi. Ponzi, ABD doları ile yabancı ülke paraları arasındaki kur farkının uluslararası posta pulu alım satımından kâr elde etmesine yardımcı olacağını iddia etti. Bu işlemleri finanse edebilmek için ise yatırımcılara bankaların tasarruf hesabından elde edilebilecek yüzde 5 faiz yerine, yüzde 40 getiri önerdi. 7.9 milyon dolar topladı. Yeni yatırımcıların katılımı ile eski yatırımcılara taahhüt  edilen  faizin ödenebildiği  sistem  çöktüğünde  ise,  Ponzi’nin  satın  aldığı  uluslararası  posta  pullarının değerinin sadece 30 dolar olduğu görüldü.

***

Ülke ekonomisi Çiller dönemi enflasyon verilerine göz kırpar durumda. Resmi enflasyon dahi üç hane yolunda. Bu tür vakalar giderek artacağı benziyor. Toplantıda her iki sonucu bize aracı olun, ürünleri hastalar ile buluşturun dediğini belirtmiştik. Bize bunları dile getirenlerden biri telefon tamir dükkanı ve diğeri ise kadın kuaför dükkanı işleten biriydi. Hikayeler işten atılmış Placht’a ne çok beziyor değil mi?

Yakın tarihimizin iki olayına yakından bakalım.

 2021 yılında on binlerce mağdur yaratan Thodex’in Kripto para borsası olayını hatırlatalım. Toplanan para 2 milyar dolardı. Yurt dışına kaçan firari sanık Ceo Faruk Fatih Özer’in ağabeyi sanık Güven Özer savunmasında: “Suçlamaları kabul etmiyorum. Ben ve buradaki arkadaşlarım vatanına ve milletine karşı art niyetli davranışlarda bulunmamıştır” diyordu. Ceo Özer hâlâ görevde olan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile özel görüşebilecek kadar ilişkilere sahipti.

Yine ülke gündeminde çokça tartışılan Çiftlik Bank “zincir” olayı. 200 bin yatırana 50 bin kâr pay vereceğini vadeden bir oyundu. Çiftlik Bank Ceo’su “tosuncuk” lakaplı Mehmet Aydın, sistemin bir “saadet zinciri” olmadığını savunuyordu. Sisteme on binlerce üye yapılıyor ve milyonlarca para aktarılıyordu. Çiftlik bank internette reklamları dönen ve vali, kaymakam, müftü, belediye başkanın açılışa katıldığı, hatta dönemin tarım bakanının açılışa telgraf gönderdiği bir ortamda varlık gösteren bir şirketti. Dönemin Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, ocak 2018’de yaptığı açıklamada “Sanal bir saadet zinciri oluşturma teşebbüsü olduğu görülüyor” diyecekti.

Onlarca “saadet zinciri” olayı yaşandı, yaşanıyor ya da yaşanacak. Bu şirketlere binlerce üye yapılıyor, herkes biliyor, ürünler alınıyor, ürünler satılıyor, seminerler veriliyor, online platformlarda reklamı dönüyor, milyarlarca lira para aktarılıyor. Büyük bir özgürlük alanları var. Sonuç olarak mağdurlar da ortaya çıkıyor. Mağdur edenler kendilerini “mağdur” ilan ediyor. Umut tacirliği ve kolay yoldan para kazanma hayali ile dostane ilişkiler de yerle yeksan oluyor. Milyonlarca işçi ve emekçinin gelirlerinin giderlerinden fazla oldu böyle bir süreçte, bu “saadet zinciri” benzeri para kazanma mağdurlarını çokça duyacağız.

150 yıl önce dolandırılan Bavyeralı çiftçiler ile bugünün işçilerinin yaşadıkları özü itibariyle aynı. Fabrikada, atölyede 10-12 saat çalıştırılan işçilere üç kuruşu reva gören kapitalizmin, yine kendisinin sattığı “bireysel ve maddi özgürlük” hayali ile çözme vaadiyle emekçileri dolandırması trajikomedisine karşı emekçiler uyanık olmalı.

ÖNCEKİ HABER

Çukurova Üniversitesi hukuk öğrencileri adil bir sınav için ses çıkarıyor

SONRAKİ HABER

CHP'li Altay: Soylu’nun ‘görevden affını’ isteme zamanı geldi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa