Rusya | Öğrenciler savaşa karşı
Posle.media’da Rusya’daki öğrenci grupları arasında gerçekleştirilen 14 ve 17 Haziran’da iki bölüm halinde sunulan bir sohbet, ülkedeki öğrenci hareketi açısından önemli bilgiler veriyor.

Fotoğraf: Pixabay
Rusya’da Ukrayna işgaline karşı kamusal protestolar yasak. Kimi öğrenci çevreleri yeni direniş ve örgütlenme biçimleri yaratmak zorunda kalıyor. Posle.media’da Rusya’daki öğrenci grupları arasında gerçekleştirilen 14 ve 17 Haziran’da iki bölüm halinde sunulan sohbet, ülkedeki öğrenci hareketi açısından önemli bilgiler içeriyor.
Örgütlenme, protesto biçimleri ve eğitim üzerine yapılan sohbete katılan örgütler: Savaş Karşıtı Öğrenci Hareketi (SAD), PhysTech Against War (Savaşa Karştı Fizik, Moskova), Vyatka Üniversitesi grubu Viatka Whispers (Kirov), Groza Media (Kazan, Novosibirsk) ve Tyumen Devlet Üniversitesi İnisiyatif Grubu.
Sophia (SAD): 24 Şubat’ta hepimiz bir felaketle karşı karşıya kaldık. Öğrenciler savaş karşıtı direniş için neden özellikle önemli görünüyor? Neden onları hayati bir protesto gücü olarak görüyoruz?
Her şeyden önce öğrenciler yaş açısından büyük bir kaynağa sahipler. Rusya’daki insanlara protesto eylemleri sorulduğunda, genellikle sadece kendileri için değil, aynı zamanda kendilerine bağımlı olan sevdikleri için de korktuklarını söylüyorlar: Çocuklar, yaşlı ebeveynler ve bakıma ve desteğe muhtaç diğer akrabalar. Çoğu durumda öğrenciler, daha yaşlı insanların aksine, ailelerinin refahından sorumlu değildir.
İkinci olarak, öğrenci hareketi sadece kendi yeniden üretimi ya da savaşa karşı çıkan diğer vatandaşlar için protesto faaliyetlerinin görünürlüğü için çalışmaz. Öğrenciler doğrudan devletle ilişkili eğitim kurumlarının bir parçasıdır. Devletin ideolojik aygıtları bu kurumlar aracılığıyla işler ve belirli değerler aktarılır. Dolayısıyla öğrenci hareketi eğitim kurumlarıyla etkileşime girmeyi ya da onlara karşı çıkmayı amaçlar.
Üçüncüsü, üniversite son derece atomize olmuş Rus toplumunda kolektivite yaratmak için avantajlara sahip. Tipik olarak üniversiteler büyük binalarda ve hatta yerleşkelerde yer alır ve çok sayıda insan sınıflar, kantinler veya yatakhaneler gibi kamusal alanlarda etkileşim halindedir. Örneğin şirket çalışanları genellikle farklı işlevlere sahipken, küçük, birbirinden farklı ofislerdeki iş yerlerine bağlıyken ve açıkça tanımlanmış alanları işgal ederken, öğrenciler sürekli olarak ortak ve kamusal alanlardan geçerler. Bu nedenle üniversiteler, insanların birbirleriyle tanışmalarına, konuşmalarına, tartışmalarına ve sonuç olarak katılımlarını teşvik etmelerine yardımcı olan özel bir ortam sağlar.
Öğrenci direnişinin bir diğer özelliği de referans ve ilham kaynağı olabilecek tarih zenginliği. Birçok ülkede öğrenci aktivizmi siyasi ve kültürel değişime büyük katkı sağlamış, zaman zaman da değişimin itici gücü olmuş. Bu nedenle Telegram kanalımızda öğrenci ve savaş karşıtı hareketlerin tarihiyle ilgili materyaller yayınlamaya çalışıyoruz. Bu protestonun tamamen yeniden icat edilmesi gerekmiyor, araştırılabilecek, analiz edilebilecek ve bu somut duruma uyarlanabilecek örneklerden, imgelerden, modellerden ve stratejilerden yararlanabilir.
Öğrenci protestolarının elbette zayıf yönleri var. Bir üniversiteyi durdurmak ya da sabote etmek olayların gidişatını belirleyici bir şekilde etkileyemez; eğitim böyle bir greve hayati derecede bağlı olan bir sektör değil. Ayrıca, öğrenci örgütleri genellikle resmi, zayıf ve kuruma sadık kalıyorlar. Ve elbette, her ne kadar bu öğrenci topluluğunun ayırt edici bir özelliği değil bir bütün olarak Rus toplumunun bir özelliği olsa da, belirli bir düzeyde pasiflik ve korku da mevcut.
Şimdi bu üç uzun ay boyunca öğrenci direnişinin nasıl geliştiğine gelelim. İlk başlarda protesto faaliyetlerinde bir artış gördük, ancak ilk şok ve coşku geçtikten sonra bunu sürdürmek ve geliştirmek giderek zorlaşıyor. Savaş karşıtı aktivizme katılanların birçoğu, sürekli olarak Ukrayna’daki ölüm ve yıkımın yanı sıra Rusya’daki baskının çılgınlığı ve vahşetinin resimlerini görerek tükenmişlik, yorgunluk ve umutsuzluk yaşıyor. Ne yazık ki bugünün protestoları hızlı ve görünür bir değişim yaratmıyor, bu nedenle misyonumuzu altyapıyı hazırlamak, bağlantılar kurmak ve daha fazla dönüşüm için yollar ve olasılıklar araştırmak olarak görüyoruz. Başka bir deyişle, nasıl bir devlette yaşamak istediklerinin ve ülkelerinde ne tür şeyler olmasını istediklerinin daha fazla farkında olanlardan oluşan, daha proaktif bir toplum olan gelecekteki bir toplumun potansiyel olarak temelini oluşturabilecek topluluklar yaratmamız gerekiyor. Ukrayna’daki savaş gibi korkunç olayları mümkün kılan hissizlik ve pasifliğin olmayacağı bir toplum. Bugün burada toplanmamızın nedeni de budur; bu yönde bir adım atmak.
Mark (Savaşa Karşı Fizik): Savaş başladığında, biz birkaç Fizik Bölümü öğrencisi bir araya gelip ne yapabileceğimizi tartışmaya karar verdik. Çeşitli öğrenci alt grupları aracılığıyla iş birliği yaptık ve bir toplantı düzenledik. Yaklaşık 15-20 kişi geldi. İlk başta, savaş karşıtı duruşumuzu, örneğin insanlara yeşil kurdeleler vererek, sınıflardaki panolara savaş karşıtı yazılar bırakarak ve savaş karşıtı çıkartmalar yapıştırarak görünür kılmak için çalışmamız gerektiği fikrine sahiptik (ve bugün hâlâ bunu paylaşıyoruz). Bu girişimlerden bazıları hayata geçirilirken, yeşil kurdele fikri gibi diğerleri çok az destek gördü.
Şimdi faaliyetlerimiz değişti: İster tarihi ister sosyo-politik olsun, savaşla ilgili konuları tartışmak üzere düzenli olarak toplanıyoruz. Bu toplantılar açık ve her toplantıda 1-2 yeni kişi olmak üzere düzenli olarak yeni insanlar geliyor. Toplantı katılımcıları topluluğunda birkaç düzine insan var. Telegram’da 700’den biraz daha az abonesi olan bir kanalımız var. Bu sayı 7 bin kadar öğrencisi olan Moskova Fizik ve Teknoloji Enstitüsü’ndeki tüm öğrencilerin büyük bir kısmı değil.
Çalışmalarımızın bir diğer odağı da bireysel protesto eylemleri nedeniyle kendilerini zor durumda bulan yoldaşlara destek olmak. Örneğin, mitinglerde gözaltına alınmışlarsa, ama sadece bu değil. Mahkemede onlara destek olduk, hapistekiler için bakım paketleri hazırladık ve gözaltına alınanlar serbest bırakılmadığında emniyet müdürlüklerini aradık.
Anonim olarak hareket etmeyeceğimize ve kamusal olarak hareket etmemiz gerektiğine karar verdik. Kim olduğumuz hakkında konuşuyoruz, pozisyonlarımız ve yöntemlerimiz hakkında konuşuyoruz. Kabul etmek gerekir ki toplumumuzdaki herkes kimliğini ve ismini açıklamıyor, ancak bazı insanlar yönetim karşısında alenen hareket ediyor. Bu konuda diğer üniversitelere kıyasla şanslıyız: Yönetim elbette bizi desteklemedi ama hoşgörülü davrandı. Başlangıçta bize kırmızı çizgiyi aşmamamız, aksi takdirde başımızın belaya gireceği söylendi. Bu çizgi net olarak işaretlenmemişti ama anladığım kadarıyla şu aşamada çalışmalarımız bu çizgiyi geçmiyor ve çok fazla dirençle karşılaşmıyoruz.
Bugün itibariyle temel sorunumuzun, kamuya açık ve aleni bir şekilde gerçekleştirilmesi halinde sorunlara yol açmaması için yapılabilecek eylemlerin çok dar bir yelpazede olması olduğunu söyleyebilirim. Dürüst olmak gerekirse, şu anda böyle bir seçenek neredeyse yok ve yaptığımız faaliyet gerçekten savaş karşıtı olarak adlandırılamaz. Bu daha çok savaş karşıtı görüşlere sahip insanları desteklemek, değişim için bir fırsat oluşana kadar yatay bağlantıları sürdürmek ve güçlendirmekle ilgili.
Kendimizi şu zor durumda buluyoruz: Eğer harekete geçmezsek topluluk durgunlaşacak; eğer çok fazla faaliyet olursa, zulüm ve yine durgunluk riski var. Durumu etkileyebilmek için bu iki uç arasında yürümek zorundayız.
Anna (Tyumen Devlet Üniversitesi): Bu yıl oluşturulan TyumSU girişim grubunu temsil ediyorum. İşimize tam anlamıyla yeni başladık, henüz özel bir şey yapacak zamanımız olmadı, ancak şimdiden paylaşabileceğimiz deneyimler kazandık. Her şeyden önce, resmi bir öğrenci derneğine katılmak kişiye belirli faydalar ve takdirler sağlayabilirken, bağımsız bir girişime katılmak tam tersine daha yüksek gereksinimlere ve baskılara yol açıyor. Kişi buna hazır olmalı ve öğrencileri savunmaya hazır yapılar bulunmalı. Bunlar devralınan geleneksel yapılar olabilir: Öğrenci konseyleri, sendikalar vb. Alternatif olarak, konuya ve sorunu çözme becerisine sahip kişilere bağlı olarak küçük alternatif gruplar halinde örgütlenebilir ve daha sonra böyle bir grubu sürekli işleyen bir organizasyon olarak tutabilirsiniz.
İkinci olarak, önceki nesillerin deneyimlerinden yararlanamıyor olmamız utanç verici: Çünkü internet çağının gelişi öğrenci yaşamını kökten değiştirdi ve şimdi yeni öz-örgütlenme ve aktivizm biçimleri aramak zorundayız. Sadece bir Telegram kanalı işletmek ya da bildiri dağıtmak yeterli değil, her türlü şeyi yapmamız gerekiyor. Ve hem çevrimdışı hem de çevrimiçi faaliyetler, üniversite yönetiminin karşı tepkisiyle takip ediliyor. (not: Anna kısa bir süre önce Tyumen Devlet Üniversitesi’nden inisiyatif grubunu kurduğu ve desteklediği için atılmış).
Aleksey (Viatka Whispers): İlk yılımda bir mem platformu geliştirme fikrim vardı. Her şeyi başlatan küçük bir şeydi. Zamanla, benzer gayrı resmi bloglar ve mem toplulukları yöneten diğer insanlarla bağlantılar kurdum. Uzun bir süre Telegram kanalını Vkontakte’de (popüler Rus sosyal medya platformu) yayınlanamayan memler ve mesajlar için kullandık, örneğin Navalny’nin mitinglerine öğrencileri kontrol etmek için giden Dekanlık yöneticileriyle ilgili bir hikaye gibi.
Şubat ayında, savaş başladığında, içeriği değiştirmemiz ve daha da güçlü bir şekilde bağlanmamız gerektiğini fark ettim. Diğerlerinden daha az korkuyorduk çünkü Kirov’da muhalefeti oluşturan gençlerin hepsi birbirine bağlı ve birbirini tanıyor. Bölgesel yasama meclislerindeki Gençlik Parlamentolarını duymuş olabilirsiniz. Çeşitli üniversitelerden ve partilerden öğrenciler, bu parlamento bir danışma organı olmasına rağmen yasama çalışmalarına katılmak için bu parlamento seçimlerine katıldılar. Birçok muhalif üyenin parlamentoda yer aldığı ortaya çıktı, açıklamaları ve hükümet yanlısı üyelerle çatışmaları sonunda parlamentonun zorla feshedilmesine yol açtı. Bu durum, söz konusu gençleri birbirlerine daha da yakınlaştırdı.
Şimdi size Telegram kanalımız aracılığıyla düzenlenen mikro eylemlerden bahsedeceğim. Rusya İdari Suçlar Kanunu’nun 20.2 ve 20.3.3 maddeleri (not: sırasıyla kurulu düzeni ihlal eden kitlesel eylem ve Rus ordusuna hakaret) uyarınca suçlananları desteklemeye karar verdik. Örneğin, sadece bir mesajı yeniden yayınladıkları için suçlananlar var. İnsanları belirli bir duruşmaya gelmeye teşvik ediyoruz, duruşmanın video kaydını yapıyoruz ve bunların sebepsiz yere cezalandırılan aktivistler olduğunu ve desteğe ihtiyaçları olduğunu savunmaya çalışıyoruz. Başlangıçta sadece birkaç kişi geldi; ancak mayıs ortasında gerçekleşen son duruşmada neredeyse tüm mahkeme salonunu doldurduk ve bir basın temsilcisi de geldi.
Çevrimdışı etkinliklere gelince, dikiş dikebilen, çizim yapabilen veya kıyafet tasarlayabilen kişileri davet ederek bir atölye düzenledik. Protesto dalgası azalmaya başladığında, nasıl yapılacağını bilmeyen ya da sadece malzemeden yoksun olanların daha kolay dahil olabilmeleri için protesto görselleri hazırlamaya başladık.
Mart ayında diğer üniversiteler gibi biz de savaş karşıtı açık bir mektup yayınladık. Yayınlandıktan sonra, mektubu imzalayan öğrenciler Dekan’ın ofisine bir konuşma için çağrıldılar. Bazıları için bu görüşme sorunsuz geçerken, diğerleri büyük bir baskı yaşadı. Daha sonra diğer şehirlerden Telegram kanalları olan ya da sözü toplayıp yayabilen insanlarla bir araya geldik ve bir el kitabı oluşturduk (not: Dekanlıktaki bir konuşma sırasında nasıl davranılacağına dair el kitabı). Yanılmıyorsam, bu kılavuz hazırlandıktan sonra başka hiçbir öğrenci davet edilmedi.
Artık öğrencileri bilinçlendirmenin ve kişisel olarak tanımadığımız öğrencilere ilgili bilgileri sağlamanın tek yolu, diğer aktivistlerle ve benzer Telegram kanallarıyla çapraz paylaşım yapmak: Bilgi bu şekilde dolaşıyor ve hepimiz bağlantı kuruyoruz.
Leonid (Groza/Fırtına): Groza, ülkenin çeşitli bölgelerinde faaliyet gösteren bağımsız öğrenci yayınlarından oluşan bir ağ. İki yıl önce Kazan’da bağımsız bir öğrenci medyası başlattık ve başarılı oldu, şimdi bunu diğer şehirlerde de yapmayı deneyebiliriz. Yaklaşık bir aydır Novosibirsk’te çalışıyoruz, önümüzdeki birkaç gün içinde Yekaterinburg’da bir yayın başlatacağız ve listemizdeki dördüncü şehir St.Petersburg.
Size aktif olduğumuz bu iki şehrin tutumlarından bahsedeceğim. Kazan’da öğrenciler genellikle oldukça pasif. Hâlâ bir şeyler oluyor ama artık kimse açıkça konuşmuyor, kimse eylem yapmıyor. Başlangıçta, orada büyük çoğunluk protesto duyarlılığına yatkındı ancak daha sonra azaldı. İnsanlar savaşa alışıyor ve bu çok kötü. Bu arka plana karşı propaganda yükselişte.
Tataristan’da üniversite yönetimi, muhalif gençlere daha fazla baskı yaparlarsa onların muhalefetinin daha da güçleneceğinin farkında. Örneğin Kazan Devlet Mimarlık ve Mühendislik Üniversitesi öğrencileri okuldan atılmakla korkutuluyor, herkes birbirini ihbar etmeye hazır, hatta rektörün kapısında Z işareti bile var. Ama aynı zamanda cesur bir öğrenci de eylem yapıyor (not: öğrencinin adı Denis Mokrushin): Ne kadar çok baskı, o kadar büyük tepki.
Üniversitede propaganda savaş başladıktan yaklaşık bir ay sonra, yani uzun bir gecikmeyle başladı. Başlangıçta çok düşüktü ve hepsini ayrıntılı olarak ele aldık, gözlemledik. Bu tepki üzerine propaganda çalışması yapanlar daha sofistike yöntemler uygulamaya başladılar. Kazan KFU’ya Marat Bashirov’u davet ettiler, zeki ve istikrarlı bir duruşu olmayan bir insanı ikna edebilen bir siyaset bilimci. Üniversite genel olarak öğrencilerle konuşmaya ve onların zor sorularını yanıtlamaya başladı. Bu çok talihsiz bir durum çünkü savaş bir tartışma konusu değil, gerçekten tartışılacak bir şey yok.
Novosibirsk’e gelince, üniversitelerdeki baskı o kadar güçlü ve sofistike değil. Novosibirsk Devlet Üniversitesi’ni ziyaret ettiğimizde aşırı vatansever sloganlar ya da Z işaretleri görmedik. Daha küçük üniversitelerde de devlet yanlısı propaganda yapılıyor ancak bunlar Kazan’dakinin aksine etkili olmaktan ziyade resmi bir şekilde icra edilen sığ ve yapmacık propagandalar. Novosibirsk’te sadece NSU’dan 1400 kadar kişinin imzaladığı savaş karşıtı bir girişim vardı, yani Kazan’a kıyasla çok fazla sayıda öğrenci.
Sofya (SAD): Eskiden kendimize Savaşa Karşı Öğrenciler diyorduk ama şimdi adımızı Savaş Karşıtı Öğrenci Hareketi olarak değiştirdik. Kendimizi öğrencileri birbirine bağlayan ve çeşitli üniversite girişimleri üzerine inşa edilen tabandan gelen yatay bir hareket olarak görüyoruz. Anonim olarak faaliyet gösteriyoruz, çünkü öncelikle toplulukları birbirine bağlamak ve protesto aktivizmi fikirlerini tanıtmak için bir altyapı oluşturmayı amaçlıyoruz. Başka bir deyişle, ana görevimiz savaşa karşı konuşmanın ötesine geçiyor ve bunu baskıyla karşılaşmadan önce yapmak istiyoruz.
İlk olarak “Bombalar Yerine Kitaplar” eğitim grevi düzenledik. Bunun arkasındaki fikir, tartışma kulüpleri ve ilgi grupları gibi kendi kendine eğitim yoluyla öğrenci grupları oluşturmaktı. Bu kulüpler, öğrencilerin iletişim kurmayı öğrendikleri, arzularını ve kaygılarını ifade ettikleri, durumu anlamaya çalıştıkları ve nasıl bir fark yaratabileceklerini tartıştıkları bir tür laboratuvar görevi görebilir.
İkinci olarak, Savaşa Karşı Öğretmenler Koalisyonu’nu örgütledik. Bu, yüz yüze toplantılar yapmayı, profesörlerle iletişime geçmeyi, savaş karşıtı direnişe nasıl katılabileceklerine, yeni koşullarda nasıl ders verebileceklerine ve öğrencilerini nasıl destekleyebileceklerine dair talimatlar ve öneriler yazmayı içeriyordu.
Üçüncü olarak, “Rektör, İmzanı Geri Çek!” kampanyasını başlattık ve kısa süre önce ara sonuçlarını özetledik. Ne yazık ki kampanya başlangıçtaki hedefine ulaşamadı. Yine de kampanya umarım öğrencilerin katılımını teşvik etmiş ve üniversite içinde bağlantılar kurulmasını kolaylaştırmıştır.
GELECEK PLANLARI ÜZERİNE
Sophia (SAD): Gündemimizdeki ilk şey, şehirlerdeki ve üniversitelerdeki öğrenciler arasında ve onların kendi aralarındaki iletişim. Bu, girişimler arasında bağlantılar kurmak ve deneyimleri paylaşmak için olduğu kadar, kendini yalnız hisseden insanların halihazırda var olan ekiplerin bir parçası olabilmelerini sağlamak için de gerekli. İlk başta bunun öğrenciler için güvenli olmayabileceğinden korktuk, bu yüzden bu çalışmaya fazla önem vermedik. Şimdi yeni gelenler için bir başvuru formu ve bir tür doğrulama tekniği düşünüyoruz.
İkinci önemli konu ise sendikalar ve öğrenci örgütleriyle iş birliği. Mevcut resmi sendikalara ve öğrenci konseylerine sızmanın yollarının yanı sıra yenilerini oluşturma stratejileri üzerinde düşünüyoruz. Bu noktada, öz-örgütlenme konusunda tavsiye ve yardım sağlayan Antijob (işverenleri kara listeye alan bir web sitesi) ve Anti-War Foundation (savaş karşıtı duruşları nedeniyle işten atılan insanlara yardım eden bir Telegram kanalı) ile iş birliği yapıyoruz. Ancak bu iki girişim daha çok öğretmenleri, özellikle de savaş karşıtı tutumları nedeniyle işten atılanları ilgilendiriyor.
Üçüncü olarak, şu anda aktif olarak “Drift” fikrini geliştiriyoruz. Bildiri asan, grafiti çizen ya da anıt yapan çoğu insan bunu tek başına yapıyor ve bu süreçte bunu nasıl güvenli bir şekilde yapacaklarına dair bilgi biriktiriyorlar. En uygun yerleri not ediyor, kameraların konumlarına bakıyorlar. Şu anda bu bilgi hiçbir yerde kayıtlı değil ve “Drifts”in arkasındaki fikir, bireysel aktivistlerin protestoyu iletmesine ve uzatmasına olanak tanıyan bir şehir haritası üretmek. Eğer bir kişi (aktivizme) ilk kez girmek istiyorsa, bu aracı kullanarak sıfırdan başlamak yerine zaten var olan bir rotaya ya da girişime bağlanabilir.
Lilia (SAD): Evet, “Drift” öncelikle protestonun merkezsizleştirilmesi ve sürdürülebilirliği ile ilgili. Merkezi protestoların işe yaramadığını biliyoruz. Son dalga 2 Nisan’daydı. O zaman insanlar protesto etkinliğine ulaşamadılar, hızla yakalandılar ve polis arabalarına itildiler. Genellikle bu merkezi protestolar (Rusya’yı) çoktan terk etmiş ve burada ve şimdi neler olduğunu çok iyi anlamayan insanlar tarafından organize ediliyor. Bu nedenle sokak protestolarını daha parçalı ve anlaşılması zor hale getirmek istiyoruz, böylece protesto faaliyetleri sadece şehir merkezinde değil, daha uzak yerleşim bölgelerinde de gerçekleşebilir.
Ayrıca protestolara evrensellik kazandırmak için yerel ve yerel ötesi ittifaklar oluşturmamız gerekiyor. Bu tür bir evrensellik çok yönlülüğü dikkate alır ve herkesi tek bir birleşik protesto türüne katılmaya zorlamaya çalışmaz. Şu anda sahada çeşitli eylem stratejileri geliştiriyoruz ve mümkün olduğunca çok bölgeyi bir araya getirmeyi gerçekten istiyoruz. Bana öyle geliyor ki bu, sömürgecilik karşıtı girişimlerin son dönemdeki artışıyla uyumlu (not: çeşitli savaş karşıtı dilekçeler ve açık mektuplar Rus olmayan ulusların temsilcileri tarafından imzalandı). Ayrıca, protestonun sönümlenip iç karartıcı bir hal almaması için içine eğlenceli bir şeyler katmanız gerekiyor. “Drift” hem bir yürüyüş hem de kentsel mekanda bir araştırma.
Mark (Savaşa Karşı Fizik): Yakında birçok bölgede çok katmanlı seçimler yapılacak, özellikle Moskova’da belediye meclisleri seçimleri olacak. Muhalefetten adaylar bir şekilde, belki de gizlenmiş bir şekilde, savaş karşıtı gündemi tanıtacaklar. Bu adayların seçim kampanyalarına katılmayı ve savaş karşıtı mesajlarını seçmenlere iletmelerine yardımcı olmayı planlıyoruz.
Aleksey (Viatka Whispers): Bizim de hayata geçirebileceğimiz bir fikrimiz var. Arkadaşım, üniversitede aktif olarak savaş yanlısı propaganda yapan çalışanların bir listesini oluşturabileceğimizi önerdi. Ne yazık ki böyle öğretmenler var. Şimdi onları bir şekilde etkilemek zor, ancak gelecekte böyle bir liste kimin iş birliğine değer olduğunu ve kimden kaçınılması gerektiğini anlamaya yardımcı olacaktır.
PROTESTO DİNAMİKLERİ VE PROTESTO DENEYİMİ ÜZERİNE
Aleksey (Viatka Whispers): Savaş başladığında herkes neler olduğunu görmek için sürekli telefonlarını kontrol ediyordu. İşgali aktif olarak destekleyen bazı insanlar olduğu görülüyordu. Sonra sonuçlarını anlamaya başladılar: Birilerinin akrabaları savaşa gönderildi, birilerinin mali durumu kötüleşti, bu yüzden savaş destekçilerinin sayısı azaldı.
Bana öyle geliyor ki, birçok öğrenci savaş karşıtı bir pozisyona sahip, ancak ruh sağlıklarını korumak için ya kendilerini savaştan soyutluyorlar ya da savaşı tartışıyorlar, ama sadece arkadaşlarla konuşurken bir şey sinirlerine dokunursa… Diğer taraftan, yeni aktivistler ve yeni medya projeleri var. Onlar daha aktif insanlar.
Leonid (Groza): Genel olarak, savaşın başlangıcından bu yana, savaşa karşı olanlar radikalleşti. Savaştan yana olanlar o zaman seslerini çıkarmadılar ve hâlâ da çıkarmıyorlar, ancak daha tarafsız görünüyorlar. Bu, insanların artık olup bitenlerden çok fazla etkilenmediği şeklinde ifade ediliyor. Tataristan’dan (Rus ordusuna alınan) tüm insanlar hakkında haberler yayınlıyoruz. İlk başta üzüntü yarattıysa, şimdi insanları çileden çıkarmaya başladı, şöyle diyorlar: “Bunu neden yayınlıyorsunuz ki?” Ama biz bu bilgileri yayınlayacağız çünkü savaş savaştır ve bilmek istemeseniz bile bilmek zorundasınız. Herkes savaşın kendisine öfkelenmek yerine haber kaynağında bu tür can sıkıcı konuların yer almasına öfkeleniyor. Bazı insanlar savaş hakkında bir şeyler duymaktan rahatsız oluyor ve bunun tartışılmasını istemiyorlar. Ayrıca kimse gerçekten bir şey yapmak istemiyor. Savaş karşıtı bir mektubun ardından polis insanların evlerini aradı ve örneğin Kazan Federal Üniversitesi öğrencileri artık grev yapmıyor. Resonance adında bir grup var, isimsiz olarak el ilanları asıyorlar ve faaliyetleri daha çok gerillaya benziyor. Ne yazık ki genel olarak faaliyetler düşüşte.
Vasilisa (SAD): Bana öyle geliyor ki insanlar yorulduğu için bir düşüş var, sürekli bir şeyler yapıyoruz ama hiçbir şey değişmiyor. Şimdi soru dönüşümle ilgili. Bence bu yaz hazırlık için kullanılmalı. Örneğin, bu zaman üniversitelerinizin öğrenci konseylerini değiştirmek için kullanılabilir. Öğrenci özyönetimini genişletmek için öğrenci konseylerine önereceğimiz bir program hazırlayabiliriz. Yönetimler savaşı destekledi ve öğrenci konseyleri de yönetimin alt kademesi olarak direnmedi, sessiz kaldı, hiçbir şey değişmemiş gibi davrandı. Belki de yönetim ile öğrenciler arasında yer alan bu alt kademe, hareketi dönüştürmek için iyi bir hedeftir.
Nestor (SAD): Elbette bazı yasal ve kamusal sorunlarımız var, ancak bunlar artık örneğin liberal muhalefetin bunlara verdiği önemi taşımıyor. Savaş bizi öyle koşullara soktu ki (protesto mitinglerine katılmak için) meydanlara çıkamıyoruz, bunun için yeterli insan yok ve olayın kendisi zaten farklı algılanıyor. Aynı zamanda, protesto ruh hali reddetme, pazarlık etme, kendini (savaşla ilgili bilgilerden) koruma girişimlerinden yüceltmeye ve bazen de üretken eylemlere kadar değişiyor. Bildiri yapıştırmaya, vandalizm denen şeyi uygulamaya, sabotaj düzenlemeye, hatta bir tür şiddet kullanmaya hazır insanlar olduğunu görüyoruz. Buna nasıl karşılık vereceğimizi anlamamız ve dernek ve dayanışma düzeyinde müdahil olmamız gerekiyor. Hepimizin farklı bir siyasi geçmişi var ve çoğulculuk mantığı tarafından yönlendirilmeden bir tür ortak savaş karşıtı hareket yaratmak mümkün olmayacaktır. Çeşitlenmemiz, yerel ve bölgesel inisiyatiflere odaklanmamız, insanları belirli yerlerde, belirli şehirlerde, belirli üniversitelerde bir araya getirmemiz gerekiyor. Medya düzeyinde de. Örneğin, kanalımız bazen yavaş kalıyor ve bu diğer ilgili kaynaklarla telafi edilmeli. Tarafsızlığını ve objektifliğini koruması gereken gazetecilik olsa bile, içinde bulunduğumuz durumda [savaşla ilgili] haber yayınlamak zaten bir jesttir. Tüm bunları bir araya getirmeyi başarabilirsek harika olur. İlginç bir dönemde yaşıyoruz, çok az umudumuz var ama öte yandan pek çok beklentimiz de var. Bu toprağı verimli hale getirmek istiyoruz ki yeni insanlar gelsin ve halihazırda işin içinde olanlara yardım etsin, onlara biraz mola versinler.
Mark (Savaşa Karşı Fizik): Bana öyle geliyor ki, kitlesel olarak planlanan etkinlikler çok sayıda insanı çekemediğinde katılımcıların motivasyonunun düşmesinden kaynaklanan olumsuz sonuçları hafife alma eğilimindeyiz. İnsanları protesto etkinliklerine katılmaya çağırırken sorumlu davranmak gerekir. Örneğin, insanları kampüste yeşil kurdele takmaya çağırdık ve bu gerçekleşmedi. Protestolara katılmaya karar verenlerin motivasyonunu bozmamak için protestoların kitlesel ölçekte organize edilip edilemeyeceğine gerçekçi bir şekilde bakmak gerektiğine inanıyorum.
EĞİTİM VE SİYASET ÜZERİNE
Anna (Tyumen Devlet Üniversitesi): Tyumen Devlet Üniversitesi’nde gençlik politikaları bölüm başkanı Savaşa Karşı Fizik’i kötüledi. Üniversitenin ana hedefinin kaliteli bir eğitim sağlamak olduğunu, geri kalanının kendilerini ilgilendirmediğini iddia etti. Bu konuda ne söyleyebilirsiniz?
Mark (Savaşa Karşı Fizik): Eğitim kendi başına bir amaç değildir, çünkü her faaliyetin amacı insan olmalıdır. İnsanların iyi, daha uzun ve daha iyi yaşayabilmeleri için dünya hakkında bilgi sahibi olmaları gereklidir ve savaş, işinize ve eğitiminize devam edemeyeceğiniz andır, çünkü artık bir anlam ifade etmezler.
Petr (Savaşa Karşı Fizik): Eğitim ve siyasi gündem arasındaki bağlantı çok basit. Örneğin, lisanslarını iptal eden yabancı kurslar var ve şimdi savaş nedeniyle Rus üniversiteleriyle çalışamıyorlar. Coursera’da bir ders aldım ve PhysTech ile bağlantıyı kestikleri için bitiremiyorum.
Mikhail (Savaşa Karşı Fizik): Üniversitede okuduğum ve laboratuvarda çalıştığım sürece tüm ekipmanlar yabancıydı ve şimdi bunlara erişimim yok. Anladığım kadarıyla stokta kalanlarla bir iki yıl daha çalışmak mümkün olacak ama sonra her şey bozulmaya başlayacak. Örneğin fizikte: Atomik kuvvet mikroskopları, fotomultiplierler, vakum pompaları, kriyojenik ekipmanlar, sabit güç kaynakları -bunların hepsi yurtdışında üretiliyor. Aynı şey bilgisayar teknolojileri ve süper bilgisayarlar için ekipmanlar için de geçerli. Rusya’da böyle bir şey yok. Tüm cephelerde bir başarısızlık olacak, 20-30 yıl boyunca 1970-80’lerin seviyesine geri dönülecek. Bir şeyler değiştirilebilir, ancak endüstrinin mevcut durumu göz önüne alındığında, bu 20. yüzyılın sonundaki seviyede olacaktır. Dolayısıyla Rus biliminin geleceği hakkında konuşmak bence anlamsız.
Leonid (Groza): Yükseköğretimdeki temel değişikliklerden bahsedecek olursak, üç şeye işaret edebiliriz:
1. Rusya Bologna sürecinden ayrılıyor ve yükseköğretim daha da izole olacak. Çok büyük bir uzman değilim ama şu anda bu konuda bir metin yazıyoruz, o yüzden burada bir alıntı var: “Bologna sisteminin kaldırıldığı gün, komuta-idari rejimin ‘Zafer Günü’ olacaktır”. Rus bilimi aşağılayıcı bir kelime olan “ilkel” olarak adlandırılacak. Benim buraya ekleyebileceğim fazla bir şey yok.
2. 24 Şubat’tan bu yana, TV’nin tek propaganda silahı olarak kalmayacağı, okullar, anaokulları ve üniversiteler de dahil olmak üzere tüm devlet kurumlarının bunu yaymak için seferber olduğu aşikar hale geldi. Bu daha da yoğunlaşacak. Örneğin, Eğitim ve Bilim Bakanlığı Başkanı Valery Falkov, üniversitelerde 144 saatlik birleşik tarih eğitimi vermek istediklerini söylüyor. Buna neden ihtiyaç duyulduğu açık. Üniversitelerin kamu politikalarına bu kadar müdahil olduğunu hiç görmemiştim. Bu gidişle durum daha da iyiye gitmeyecek, çünkü üniversiteler devlete daha da bağlı olacak.
3. Üniversiteler askeri-endüstriyel kompleks için çalışmaya başlayacak. Bir savaş halindeyiz, ekonomi yeniden yapılandırılıyor, bu da üniversitelerin de yeniden yapılandırılması gerektiği anlamına geliyor. Artık üniversiteler ithal ikamesini sağlamak için uygulamalı araştırmalara odaklanacak. Lisansüstü yerleştirme programlarıyla ilgili bazı söylentiler de var (not: Sovyetler Birliği’nde üniversite mezunlarına bir daire ve sosyal yardımlar karşılığında uzak bir bölgede veya stratejik bir tesiste çalışmaları teklif edilirdi). Savaşın devletin uyum sağlayacağı bir yaşam biçimi olduğunu, üniversiteler de dahil olmak üzere her şeyi yeniden yapacağını anlamanız gerekiyor. Örneğin, Savunma Bakanlığı’ndan bir temsilci Sibirya üniversitelerinden birini [araştırma laboratuarlarının askeri ihtiyaçlara cevap verip veremeyeceğini kontrol etmek için] ziyaret etti bile.
Her şey çok daha kötüye gidecek. İşte benim kötümser görüşüm...
Nestor (SAD): Söylediklerinizi desteklemek isterim, ancak iyimser bir bakış açısıyla. Gerçekten de üniversiteleri, eğitimin temsil ettiği değerlere rağmen, devlet, savaş ve toplumu kaynaştıran bu makineye karşı bir yapıya dönüştüremedik. Öte yandan, bana umut veren şey, üniversitelerden, üniversitelerin dışında yer alan, ancak üniversitenin teşvik etmesi gereken aynı değerleri destekleyen yeni bilgi sistemlerine ve topluluklara göç etme fikri. Çünkü örneğin bir kişi, (öğrencilerin eğitimlerini bitirdikten sonra) hedeflenen yerleştirmeye uygun olarak, güdümlü füzeler için yazılım yazmaya gitse bile, bu kişiye bu sistemdeki bir virüs gibi güvenebilirsiniz. Şu anda bizim sistemimizde, bilgiyi ve kamusal alanı enfekte etmeye çalışan virüsler azınlıktadır. Hâlâ bir şeyler yapabildiğimizi görüyoruz, belki istediğimiz kadar değil ama yine de... Yine de bugün burada toplandık ve uzun bir aktivizm deneyimine sahip olduğum için bunu iyi bir işaret olarak görüyorum. Uzun yıllar boyunca farklı şehirlerden gelen öğrencilerin ortak bir zemin bulması, siyasi çabalarını aynı yönde yoğunlaştırması için bir temel yoktu ve bu en azından olumlu bir faktör.
Vasilisa (SAD): Genel olarak eğitimin anlamı konusunda acil bir soruyla karşı karşıyayız. Şimdi eğitim, bir tür işi alan ya da bir dizi beceride ustalaşan ve daha sonra bununla ilgili bir dizi işlevi yerine getiren bir profesyonel haline getirilmenizdir. Bu anlamda eğitim bir tür ekonomik yatırımdır. Aynı zamanda, yaşadığınız ülkede aktif olarak bir şeyleri yöneteceğiniz varsayılmaz. Dolayısıyla üniversitede siyasi eğitim için, insanları harekete geçirmek ve örgütlemek için bir şeyler yapan girişimler ortaya çıktığında, “genel olarak üniversite bunun için değil” diye darbe alıyorlar. Şu andaki görev, uzun zamandır olduğu gibi, üniversiteyi yeniden tanımlamaktır. Belki de üniversiteyi profesyoneller yetiştirmekten, yaşam koşullarını en geniş anlamda değiştirebilecek nitelikli insanlar yetiştirmeye doğru yeniden yönlendirmek gerekiyor. Elbette üniversiteden ayrılmaya ve tüm bunları üniversite dışında yapmaya karar verebilirsiniz, ancak bana öyle geliyor ki bu durumda çok şey kaybedebilirsiniz. Üniversitenin bir gücü var, bu sadece otorite gücü olsa bile, yine de kullanılabilir.
Lilia (SAD): Eğitimciler Koalisyonu için strateji ve taktikler üzerine bir metin yazarken bir kurum olarak üniversitenin yeri ve üniversiteden ayrılmak mı yoksa üniversitenin içinde kalmak mı sorusu üzerine düşünmeye başladığımıza inanıyorum. Orada birleşmekten, haklarımızı ortaklaşa savunmaktan ve baskıya direnmekten bahsediyorduk. Bu faaliyet üniversite içinde, ancak kendi kendini örgütleyen gruplar temelinde ve Savaş Karşıtı Vakıf gibi çeşitli kuruluşların desteğiyle gerçekleşiyor. Ayrıca, daha önce bahsedilen otorite, özellikle öğretim otoritesi, öğrenci veya akademik ekipler oluşturmak için kullanılabilir. Asıl amaç, farklı şehirlerden ve üniversitelerden öğretmenler arasında bağlantılar kurmak ve deneyim alışverişinde bulunmaktır. Kısacası, üniversite içinde zaten var olan bağlantıları kullanmak ve bunları savaş karşıtı hareket için yeniden oluşturmak önerilmektedir. Mesele sadece üniversiteden uzaklaşmak değil, orada değerli bulduğumuz şeyleri de yanımızda götürmek.
Evrensel'i Takip Et